• şu noktada şampiyon olmuşlar olmamışlar hiç umrumda değil.. amerikalilari gecenin 4'ünde basket maçı için uyandırıp intikamizi alacaklar ya daha da başka bişi demem..

    yarın maçı izleyecek ey amerikali arkadaş, sana tavsiyem maçı bekleme.. beklersen 4. periyotta uyuyakaliyorsun. 2. periyodun sonuna doğru uyan bari sonunu izle..
  • dokuz yıldır üzerine yapılmış daha iyi bir milli takım marşı olmayan athena şarkısı.

    (bkz: kıraç)

    (bkz: anladın sen onu)
  • tanjevic bu devlerin arasına istikrarlı bir şekilde cenk akyol'u alarak altyapımızın gelişmesine inanılmaz katkılar sağlamaktadır, zaten almasının sebebi de bu. rahat durun açıklıyorum. şimdi ben cenk akyol'u o kadroda görünce "ulan bi ben eksiğim orda" diye düşünüp derhal basketbola bıraktığım yerden devam ediyorum, 1 sene içinde milli takıma giriyorum. böyle böyle altyapıdan benim gibi süper adamlar çıkıyor. falan. vesair.
  • 12 dev adamdan geriye birkaç iyi adam kalmıştır.
  • 2005 avrupa basketbol sampiyonasi'nda, 12 cüce olarak performans göstermis kisiler toplulugu. eskiden sevdigimiz, takdir ettigimiz bir takimken, bugün takim demeye bin sahit isteyen, kendi aralarindaki çekismeleri, bireysel hirslarini, streslerini aynen sahaya yansitan bir olusum haline gelmislerdir. psikolojileri çok kolay bozulan, çok hassas kalpli çocuklardir. hakem, faullerini vermedi diye, "bana ne bana ne! küstüm, oynamiycam!" tarzinda hisli yaklasimlar sergilemekten çekinmezler, mutsuz mutsuz, yaka silke silke top sürerler. önce hakeme, sonra takim arkadaslarina, sonra maça, sonra da hayata küserler. sahada öylece mal mal dururlar, sakiz çignerler, saç düzeltirler, artistik puanlarini yükseltirler. havali takimlar, nba falan filan derken yildiz olma yolunda babalarini bile tanimadiklarindan süphelendirirler.

    ilginç arkadaslardir... 17 eylül 2005 bulgaristan türkiye basketbol maçi'nin bir molasinda kerem tunçeri (ki çabalari nedeniyle kendisi hala çok sevdigimiz ve takdir ettigimiz bir kisidir) ve mirsad türkcan (ki kendisini de severiz, asabi karakterine gülümseriz, "komik herif lan bu!" deriz), güzelce küfürlesmis, bunu gören hidayet türkoglu da (ki onu da severiz, nba'e gittikten sonra kisilik degistirip havalara girmesine üzülürüz) mirsad'a küfretmistir. hiçbir maçta saç bakimini ihmal etmeyen, saç düzeltme uzmani kaptan ibrahim kutluay da (ki kendisi hakkinda yorum yapmak istemeyiz) hiçbir sey yapmamistir. ama strestir, maçtir, böyle seyler olur. lakin sonra, olayi abartip, ertesi gün maç oldugunu bile bile, soyunma odasinda yumruk yumruga kavga etmislerdir... ertesi gün olmustur; mirsad'in gözünün alti mordur. serçe parmagini kirmis olan ibrahim kutluay maça çikamamistir. pes bravo dedirtmislerdir.

    ayrica, birtakim ironik durumlara da sebebiyet vermislerdir. insan gülse mi, aglasa mi bilememistir. mesela, 18 eylül 2005 hirvatistan türkiye maçinin sonlarina dogru, türkiye tam 11 dakika 6 saniyedir bir basket dahi atamiyorken, hepsi yaka silkerek top sürerken, hidayet ona buna bagiriyorken, mirsad kavgalarin en sahanelerini çikariyorken, yine mutlaka bir mazereti olan mehmet okur (ki kendisini de severdik ama utah'da gayet iyi oynarken, lütfedip de o performansinin yarisini bu maçta göstermedigi için kalbimizi kirmistir. regl sancilari sebebiyle olsa gerek, kivranip durmustur) cak cuk sakiz çignemekten baska hiçbir sey yapmiyorken, araya reklam girmistir. sponsor garanti bankasi'nin gaz reklam filmi "hoyt! haydi 12 dev adam! garanti seninle! pom pom pom!" diye bagirmistir. iste o zaman insanin yüregi ciz etmistir. onca para döküp sponsor olmus, çocuklari kanatlari altina almis, yememis yedirmis, içmemis içirmis garanti'ye üzülmek gerekmistir.

    yine de 12 dev adamlar iyi oyunculardir. kesin birileri bunlara büyü, hoo doo, voodoo yapmistir. olmaz böyle seydir. yoksa rüya midir? belki de cin çarpmistir.

    demem o ki, bu arkadaslarin bir an önce titreyip kendilerine gelmesini, eski güzel günlerin de geri gelmesini diliyoruz ve yayinimiza 12 dev adam kadar hisli bir parçayla devam ediyoruz... evet, dev popçu hande yener 12 dev adam için söylüyor: senin askin balondu söndü!

    (bkz: yani özür dilerim ama çok sinirliyim)
  • çuvalla para almışlar. o kadar paraya bu kadar reklam yaptırılabilirdi zaten. bu mu vatan millet goygoyları. tek yürek falan, kapakçığına altın mı sıkışmış nasıl kalp nasıl milli duygu bu? şampiyon olsalar yine bi derece anlıcam, amk liselilerinden basketbolda yenilebilecek en büyük farkı yediler. ayrıca kimin parasını kime veriyorsun, benim kazanmak için bi götümü siktirmediğim maaşımdan devletin kestiği para o. haram zehir zıkkım olsun diyorum. burası bir üçüncü dünya ülkesi açlıktan götü düşüyor milletin. bildiğin skandal olmalı bu.
  • bir turnuva ile silinip atılmayacak kadar büyüktür değerleri. sakin olun bu katıldığımız son turnuva değildi.
  • bu takım çok büyük bir başarı kazandı şüphe yok. siz bakmayın liselilere yenildiler diye ergen isyanı yapanlara epey iyi bir takıma finalde kaybettiler ve türk spor tarihine geçtiler. prim almaları normal ama bunun hayata geçiriliş şekli olacak iş değil. mesela neye göre 28 milyon? sorusunun cevabı çünkü başbakan öyle uygun gördü. eleştirilmesi gereken husus bu.

    bu prim işinin doğrusu şu şekilde olmalı; türkiye tanıtma fonu falan gibi fonlar var. çok sağlam bütçeleri var. ve o bütçe her sene harcanıyor. bu sene basketbol takımına, 12 dev adama verilecek para o fondan kesilecek para olmalıdır. o para zaten bir yerlere gidiyor bari gerçekten türkiye'yi tanıtan, adını duyuran insanlara gitsin. böyle başbakanın kafasına göre belirlenmesin.
  • mekan olarak haydarpasa garinin secilmesi ve muzigin athenaya yaptirilmasi cok cok guzel bir secim..
  • altyapılarda boy parametresinin diğer ülkelere göre daha katı olarak ele alınması sonucu gün geçtikçe kısa oyuncu sıkıntısı derinleşen milli takımımız.
    istisnalara ve açıklamalara gelirsek ;
    boy elbette basketbolda çok önemli ve altyapılarda boy elbette en önemli parametrelerden biri. kastettiğim ise boyu bir şekilde 1.85-1.95 olma potansiyelini hala koruyan bazı çocukların çok kolay gözardı edilip oyun kurucular için en önemli konu olan saha görüşü, hızlı düşünebilme gibi konulardaki yeteneğin tespitine yeterli mesainin ayrılmıyor olması ihtimali. örnekler çokça verilebilir ama en basitinden chris paul gibi bir çocuk ola ki gelişimini bizim altyapı klüplerimizden birinde gösteriyor olsaydı çok daha az şans bulur bir şekilde kendini gösteremeden spordan uzaklaşabilirdi. bilindiği üzere bu çocuklar yetenekleri ne kadar üst düzey olsa da oynadıkça üzerlerine eğilindikçe gelişebiliyorlar.

    benzer örneği futbol altyapı hocalarının defans seçimlerinde de görebiliyoruz. istisnaları yine var ama erken boy atıp yaşıtlarını fiziğiyle yıldıran çocukların tercih edilmesi ve önceliklendirilmesi nedeniyle uzun, ağır, teması seven ama hareketli ve çabuk olmayan stoper tipi "türk stoperi" tarzı bir markaya dönüşme yolunda.

    demem o ki evet yıllar boyu uzun oyuncu eksikliğinden çok çektik ama fiziksel özellikleri asla küçümsemeden diğer yeteneklerin de tespit edilebileceği yeni bir bakış açısı gerekiyor gibi. (sadece oyun kurucu yetiştirmeye yönelik uzmanlaşmış altyapı kadrosu vb.) bu arada bu konularda benim gibi sıradan basketbol seyircisinin bile görebildiğini görüp uygulamakta olanlar elbet vardır onları tenzih ediyorum, yazma sebebim bizlerin bilebileceği kadar çok değiller ve birinci-ikinci dereceden yakınıma denk gelmedi ama şahit olduğum altyapı hocası yaklaşımları hep bahsettiğim önyargıları taşıyordu.
hesabın var mı? giriş yap