• ''12'yi türkçe yazarak dikkatleri üzerine çekmiş filmdir.''

    (bkz: cenk erdem)
  • kendisinin en iyi film oscar'ını alması şaşırtmadığı film. filmi izlemeden sadece konusunun ne olduğunu bilmekle bile en iyi film oscar'ını alacağı gayet tahmin edilebilirdi. bu ödülü almak için formül çok basit, mesela oscar ödüllerine yetişmek isteyen bir yönetmene verilebilecek en iyi öneri filmini anglo-sakson mahallesine yerleşmek zorunda bir yahudi veya siyah aile üzerine çekmesi. biraz dram, dönemin abd politikasını eleştirir gibi görünmekle birlikte sonunu da abd içindeki tüm inanışları bütünleyici bir abd'lilik propogandasıyla bitirmesiyle oscar'ın en kuvvetli adayı olması bir kenara, alması içten bile değil. hollywood, abd'nin zamanında kendine düşman veya ayakbağı olarak gördüğü kesimlerin, tamamiyle sorun olmaktan çıktıktan sonra, bir içe dönüş öz eleştiri görünümünde filmlere konu olmalarına her zaman sıcak bakmış ve bu filmleri genelde ödüllendirmiştir. ama burda mesele bahsettiğim gibi sorunun artık bitmiş olması gerekliliği. bu sebeple devam eden ciddi etnik bir problem üzerine filmin ise ödül alması imkansızdır. sorunun kesin olarak bitişinin üzerinden en az bir 4-5 sene geçmiş olması gerekir. misal önce italyan asıllıların toplumda kabul görüşünü, diğer kesimlere italyan'ları sevdirme kanıksatılması 1940'lar ve 1950'lerdeki italyanlara bakış açısı değişim geçirmeye başlamış ve son rotuşlar hollywood'a kalmıştı. hollywood da bu politik gerekliliği 1970'lerde oldukça başarılı ele aldı hem diziler hem filmlerle. 1972'de the godfather'ın yarattığı etkiyle oscar için biçilmiş kaftan oluşu, 1976'da kenar mahallelerden yükselen ve hakkıyla para ve başarı kazanan italyan figürünü resmeden rocky'nin oscar'ı da alışıyla italyan'lara karşı ırkçı tepkilerin önü alınmış oldu, son vuruş da raging bull'la yapıldı 1981'de. italyan'lar tamamiyle kanıksandı sevildi, toplumun beyaz renklileri tarafından bir zamanlar tehlike olarak görülen italyanlar abd'li oldu tam anlamıyla ve bu durum hollywood'ça da desteklendi, resmedildi, ödüllendirildi iyi ve uslu birer abd vatandaşı olabildikleri için. mesela vietnam'ı ele alalım, abd vietnam'ı 1973'te terketti, watergate oldu nixon gitti ford geldi, iki vietnam filmi 1978'de coming home ve the deer hunter çekildi ve the deer hunter en iyi film oscar'ını aldı. 1979 apocalypse now da en iyi sinematografi ödülünü aldı. abd öz eleştiriyle kendini aklamış oldu. 1985'ten sonra da vietnam filmleri silsilesi devam etti.

    şu noktada abd'nin müslüman'lar üzerinden politika üretmesi sona erdiğinde ki bu durum 7-8 sene sonra tamamiyle ortadan kalkarsa 11 eylül sonrası abd'de de yaşayan bir müslüman ailenin yaşadığı dram, abd vatandaşlığı propogandasıyla birlikte anglo-sakson'ların aşağılamalarına maruz kalışlarını efektli sahnelerle göstermekle birlikte hafiften bir poltika eleştirisinin ardından yine müslüman ailenin kendini abd'nin bir parçası olarak gördüğü bir finalin oscar'ı alması kaçınılmaz. ama sorunun tamamiyle ortadan kalkmış olması lazım, tehlike arz etmeyecek hale gelmiş olması gerek. yönetmenlerin bolca vakti var. çok değil 7-8 sene sonra en fazla. abd'nin müslümanları düşman gösterme politikası bittiği andan itibaren en fazla 4-5 sene sonrası bu tip sıradan bir senaryo oscar için yeterli. abd'de yaşayıp potada eriyen iyi ve uslu her kesim için bir oscar ödülü var.
  • sıradan film. kötü değil ama çok da şahane değil. oscar'ı neden kazandığını ise törenin daha başında ellen çok güzel özetledi;

    en iyi film ödülünü kim kazanır?

    1. ihtimal: 12 years a slave
    2. ihtimal: hepiniz ırkçısınız
  • brad pitt'in son dönem yaptığı film tercihlerine bakarsak fazla gişe yapmayacak ama en iyi film oscar adayı olması muhtemel film.
  • hakikaten cok yogun ve agir bir film. sac, bas yolduracak kadar insani geren, sinir eden sahneler var. film bitiminde ne gerek vardi bunlara, insanlar nasil bu kadar acimasiz olabildiler birbirlerine diye sorduruyor insana. django unchained ve ona yoneltilen elestiriler geldi aklima. elbette filmlerin kulvari farkli, ama ilginc bir inceleme coktan yapilmis.

    http://www.huffingtonpost.com/…-film_b_4219334.html

    filmin ozeti belki de su replikte sakli:

    "ı don't want to survive. ı want to live."
  • fena film değildir ancak bu filme 9 adaylık verip rush'a hiç adaylık vermeyen oscar komitesine de kafam girsin,bu kadar açık konuşuyorum.
  • film gerçekten de yeni bir şey söylemiyor ama ben film hakkındaki tüm yorumları okuduktan sonra yeni bir şey söyleyebilirim.
    kelimenin doğru yazılışı "ajitasyon" acıtasyon değil. kelime agitation sözcüğünden geliyor ve türkçeye ajitasyon olarak uyarlanmış okunuşu fransızca okunuşuyla aynı yani acı sözcüğü durumla tamamen alakasız. ayh içim şişti çok cahilsiniz keşke ölseniz.

    http://www.etymonline.com/…=agitate&searchmode=none
  • brad pitt filmin yapımcılarından biridir ayrıca. bu da göz önünde bulundurulduğunda, 'film benim değil mi oynarım' demiş de olabilir.
  • bazı insanlara ''kölelik sıktı ya yeter ekşın mekşın yok mu'' dedirten film. sözlükte şu sıra oldukça yoğun bir şekilde bunun muhabbeti yapılıyor, bilmeyenler için söyleyeyim; 1903 yılından beri sinema tarihinde köleliği konu edinmiş film sayısı 29'dur. toplasanız django, lincoln ve 12 years a slave filmlerinden başkasını izlemediniz gelip burada ''yetti'' diyorsunuz. bir de sanki ırkçılık hala yokmuş gibi yapılması. en basitinden bu başlık altına ''hep aynı konu, günah çıkarma filmi'' diyenlerin bir çoğu sokakta siyahi birini görse ''zenciye bak lan ehehehe'' diyecek bir tiptir.

    not: steve mcqueen kimseye silah zoruyla filmini izletmiyor :)
  • biz de aslında eğitilen köleleriz olum dedirten film.
    --- spoiler ---

    he bi de jazz'ın ağıt olarak ortaya çıktığını hatırlatır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap