• malumları olduğu üzere, ingilizce öğrenme ve kaliteli bir şekilde bu dili kullanma hususlarında toplum olarak ciddi sıkıntı çekmekteyiz.

    "öğrenmek"ten kastım, farklı bir ülkeye iş veya gezi amaçlı gidildiğinde yardıma ihtiyaç olmayacak seviyede okuma, yazma, konuşma becerisi geliştirebilmiş olmaktır.

    çalışmaya başlamadan önce kabul etmemiz gereken şeyler vardır:

    -öncelikle dil bir matematik veya fizik değildir, bundan itibarla öğrenme süreci gözle yapılmaz. bu yüzden çalışma metodu söz konusu bilimlerden farklı olmak zorundadır.

    -bir dil öğrenirken, algılama şeklimiz birçok duyularımıza hitap etmelidir. bu şekilde ancak bir dil kaliteli bir şekilde kavranabilir, sadece kitap okuyarak veya dizi, film izleyerek bu başarılamaz.

    -bu kapsamda “dil öğreniminde beyin temelli yaklaşım” hususunda yaptığım araştırmalardan ve uygulamalarından edindiğim tecrübelerden siz sevgili yazar dostlarımın yararlanmasını istedim.

    -bunu araştırırken dikkatimi çeken örnek, japonya'daki delilerin 2+2'nin sonucunu bilmemelerine rağmen çatır çatır japonca konuşmaları ve hatta azımsanamayacak sayıdaki delinin japonca okumayı bilmesi ve okuduğunu anlaması idi.

    taktiği veriyorum:

    1. ilk halledilmesi gereken şey kelime ve gramer eksikliğidir.

    gramer hususunda sıkıntı varsa herhangi bir gramer kitabından konuları hızlı bir şekilde 1 hafta günde yarım saat gözden geçirmek, özellikle üniversiteye kadar iyi-kötü bir ingilizce eğitimi almış herkese genellikle yeterli olmaktadır. yetmezse 2 hafta bakın. günlük yarım saat ilgilenmek yeterlidir.

    ancak en ufak ingilizce dilbilgisi eğitimi almamış birisi için bu süre minimum bir aydır.
    essential grammar in use, english grammar in use, advanced grammar in use, piyasadaki en kaliteli dilbilgisi kitaplarıdır.

    2. gramer konusu bittikten sonra okunması gereken kitaplar odtü akademisyenlerince hazırlanan reader at work 1 ve 2 ve bunlar bittikten sonra da aynı yayınevi tarafından hazırlanmı more to read 1-2 kitaplarıdır.

    bunlar yarım, 1 ya da 1.5 sayfalık okuma parçalarından oluşan kitaplardır. pdf'i internetten bulunabilir ancak ben şu ana kadar hep satın aldım, emeğe saygı göstermek gerek. zaten fiyatları da gayet uygun.
    (bkz: reader at work)
    (bkz: more to read)

    bu kitaba çalışma metodu şu olmalı:
    bilmediğiniz kelimenin anlamını kelimenin yanına kısaca not edin ve geçin. aynı kelime kitap boynunca 30 kez karşınıza çıkacağı için zaten aklınızda kalacaktır. yani ezberlemeye çalışmanıza gerek olmadan kelimeyi haznenize katmış olacaksınız.
    bu sayede hem sıkılmayacak, hem de kelimeyi farklı yerlerden gördüğünüz için çok rahat öğreneceksiniz.
    okuma parçalarının altındaki alıştırmaları falan çözmeyin, bu süreçte hiç gerek yok.

    bu şekilde bir kitap 2 hafta içerisinde çok rahat bitmektedir ve bittikten sonra ingilizceyi hiç bilmeyen arkadaşımın kelime eksikliğini çok ciddi seviyede azalttığına bizzat şahit oldum.

    3. günde 10 dakika listening'e zaman ayırmak zorunludur.

    önerebileceğim link:
    listening
    bu kanalda her seviyede listening practice yapabilirsiniz.

    4. aynı şekilde günlük reading yapmak gerekmektedir.
    bunun için de günlük 10 dakika yeterlidir.
    reading

    5. son olarak speaking çok önemli.
    bilen birisi ile günlük gene 10 dakikalık bir speaking yeterli olacaktır.
    konular çok sıradan şeyler olsun
    mesela:
    talk about your family?
    which kind of arts are you interested and why?
    which kind of sports are you interested and why?
    tell me about your country.
    talk about your daily routine.
    what is your business? explain.
    what do you study? explain.
    talk about your hometown?

    tüm bunlar için günlük düzenli 1 - 1.5 saat gerekmektedir ve bu süre hemen herkes için yeterlidir.

    ben şu an için ingilizce ve rusça biliyorum. yeni bir dile de yakında başlayacağım.
    rusça için de şuna bakabilirsiniz: kısa sürede rusça öğrenmek

    çok da müthiş bir zekaya da sahip değilim. ancak doğru taktiklerle böyle bir sonuca ulaşabildim ve sizleri de çok sevdiğim için paylaşmak istedim.

    edit1:
    ayrıca yds için iki yazar arkadaşımızdan linkler geldi:

    https://www.voscreen.com/
    inceledim, kaliteli iş yapmışlar. özellikle listening hususunda katkı sağlayacaktır.

    https://www.youtube.com/…l/ucse8p17ndz8bjcrlb6wbxlw
    kanalı incelediğimde yds için yararlı olabileceğini gördüm ancak kanalını biraz daha detaylandırması ve teknolojinin marifetlerinden/sunduğu teknolojilerden daha fazla faydalanması gerekmektedir.

    edit2: öncelikle özel mesajda veya burada emeğimi takdir eden ve yapıcı eleştiri yöneltenlere teşekkürler.

    edit1: hater'ları, goygoycuları, ilgi çekmeye çalışan ergenleri bir kenara koyarsak, mesajlardan ve entrylerden harbiden kaliteli şekilde eleştirilerini yönelten yazar dostlarıma birkaç hususu detaylandırmam gerektiğini anladım.

    başlığı açmamın sebebi başka başlıklara yazdığım cevaplar üzerine çok sayıda mesaj almam ve etik anlayışımın insanlara herhangi bir hususta faydalı olabileceğim durumda bunu kesinlikle yapmam gerektiğini ifade ettiği içindir.

    mesajın orijinal içeriğinde de belirttiğim üzere "üniversiteye kadar iyi-kötü ingilizce eğitimi almış" ifadesini kullandım.
    yani bu ne demek açıklayayım. yabancı dil konusunda yıllarca aldığımız bilgiler eğitim sistemimizden mi yoksa bizim tembelliğimizden mi bilinmez ancak kullanılmayacak durumdadır. yani türkiye'de herkes çok şey bilir ancak bunu kullanılabilir duruma getiremez. ingilizce bilmiyorum diyen arkadaşların çoğu min. 100-200 kelime ingilizce bilmektedir.

    diğer taraftan, kelime öğrenme hususunda çok fazla soru sorulmuş.
    arkadaşlar kelimeler sürekli tekrar edilerek, 10 kez yazılarak öğrenilmez, öğrenilse de unutulur, unutulsa da bu kadar zaman ve psikoloji harcamaya gerek yok.

    bilgisayar programcıları bilir, veritabanına bir bilgi sadece bir tabloda tutulduğunda iyidir. aynı bilgi farklı noktalarda tutulduğunda veritabanını şişirir ve etkinsizliğe sebep olur.
    ancak beyin yapısı tam aksine farklı duyular kullanılarak daha efektif çalışır.
    mesela kötü bir koku aldığınız ortamda birisi "it smells awful" derse, bu ingilizce kelimeyle/ifade ile kötü koku algınızı birleştirmiş olursunuz.
    veya elinizde kırmızı bir balon olduğunu düşünün. üzerinde red baloon yazar ve siz bu balonla 5 dakika oynarsanız, yaşadığınız bu deneyimi beyin konum, ortamın sıcaklığı, ışık seviyesi ile birlikte beyninize kaydeder.
    yani başka bir günkü ışık seviyesi veya sıcaklık bilinçaltınıza balonu hatırlatacaktır.
    böylece beyninize çakra denen katmanları koymuş olursunuz. örnekler çoğaltılabilir, kısa kesiyorum.
    bu sebeple diyorum ki sadece okuyup, yazmayın! aynı zamanda dinleyin, konuşmaya çalışın hatta mümkünse dokunun. bir bilgi bu şekilde içselleştirilebilir.
    vocabulary ya da gramer eksiği olanlar için farklı duyulara hitap etmek ziyadesiyle önemli.

    son olarak cidden küfürlü içerik yazanları anlamıyorum. sadece size faydalı olabileceğini düşündüğüm için yazdım bunları, neden küfür?
    size 3 ay az gelebilir, eyvallah. belki de kişiye göre değişir ancak tekrar ediyorum ben bunun mümkün olduğunu bizzat gözlemledim. inanmak ya da inanmamak size kalmış.
  • bu tur sorular cok belirsiz sorular - hatta ingilizce kelime kullanayim, vague.

    bak simdi mesela ingilizce bilen birisi bu vague kelimesinin anlamini biliyor mu? guzel bir ingilizcesi varsa buyuk ihtimalle biliyordur. bilmiyor da olabilir, kelimenin yayginligi baya az.

    mesela ben bu kelimeyi hayatimda iki uc kere kullanmisimdir belki. bu kelimeyi bilmeseydim, ingilizce bilmiyor mu olacaktim? bir kelimeyi bilmedigin durumda bypass ederek de derdini anlatabilirsin. this question is vague demezsin de this question is not clear, this question is not easy to answer, this question is oblique dersin. tonla farkli kombinasyonda derdini anlatabilirsin.

    hani taze sogan var ya, bildigin yesil sogan, dileriz hani, papates puresine falan katinca guzel olur. he iste onun adi chives. chayvz diye okunuyo. yani bu kelimeyi bilsen belli basli durumlarda iyi olur. bilmesen ne olur? tarif edersin. dersin ki "green onion, green leaf onion, onion with green long leaves, vegetable-onion-green-long-thin-leaves". anlatirsin yani bir turlu.

    3 ayda ingilizce ogrenilir, 3 ayda herhangi bir dil ogrenilir. ne kadar ogrenilir soru isareti. her gun otursan sadece 1 saat calissan, cumleler kurmaya, olay ve durumlari anlatmaya baslarsin. yeter ki disiplinli ol.

    bir dili ogrenmek o dilde c1 olmak degildir. c1 olmak calismaktan cok daha fazlasini gerektirir. c1 olmak o dil tarafindan uzun sure bombalanmayi gerektirir, sayisiz saat o dili dinlemeyi, sayisiz saat o dilde konusmayi, sayisiz hata yapmayi, sayisiz bilgiye maruz kalmayi, sayisiz farkli insan ile iletisimde olmayi gerektirir.

    ama 3 ayda ogreneceginiz dil de dildir en sonunda. isinizi gorur. yardimci olur. yeter ki disiplinli olun.
  • istanbul'da doğup, büyüyüp; saatlerce dil bilgisi ve edebiyat dersleri alıp, 20 yılda türkçe öğrenemeyenler varken "çok zor" diyeceğim şey.

    ha öğrenmekten kastın yaşayabilecek kadar derdini anlatmaksa o kolay.
  • youtube'da bulduğum bedava sunulan ingilizce öğreniyorum video serisi ile bugün başlamayı düşündüğüm süreç. ingilizce kelime bilgim fena değil ama temelim çok kötü, o yüzden bu videolar + bir kaç destekleyici şey ile öğrenebilir miyim merak ediyorum.

    video serisini merak eden varsa
  • 3 ayda pilav yapmayı bile öğrenemezsiniz.
  • emeğine buradan bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunduğum, gerçek öğretmenlerden bir tanesi olan, sayın (bkz: özkan çelen) hocama teşekkürü bir borç bilirim.

    sitenin linki

    özkan hocam, gerekli bütün bilgileri vermiş ders videolarında ve sitesinde. hepsi ücretsizdir. inanın şunları bir kursa gitseniz yüzlerce lira para verseniz, bu bilgileri bulamazsınız. bu konuda da gitmediğim halde iddialıyım. hocanın anlattıklarına ve öğrenmenin sırrı kısmındaki adımları adam akıllı uygulayın, rahat bir şekilde b1 seviyesine çıkılacaktır.

    --- spoiler ---

    faydalı bilgisini paylaşmayan insan ile ekmeğini paylaşmayan insan arasında bir fark göremiyorum.

    --- spoiler ---

    dünya böyle güzel insanların hatırına dönüyor. bir kez daha sonsuz teşekkürler hocam.
  • tabi lan manyak mısın demek istiyorum 30 yıldır ingilizce ile iç içe olan bir insan olarak. bir yabancı ile tatmin edici seviyede konuşabilmek için en az 3-4 sene lazım.
  • cidden bir üstteki yazarın entry’sini şaşkınlık içerisinde okudum.

    çünkü ben ukrayna’da 6 ayda rusça konuşmaya başlamış, 1 sene sonra ise yüksek lisansta hazırlığı atlamıştım.

    ingilizceyi hem de ingiltere’de 6 ayda konuşmaya başlamak cidden inanılmaz bir kaynak israfı. zira 6 aylık sürede normal bir üniversite öğrencisi 8 dersi sıfırdan alıp geçiyor. yani 6 ay demek, 6x30x24 yani 4320 saattir demektir. bu zamanın yarısı uyku, yemek ve genel ihtiyaçlara gitse, ingilizce konuşulan bir ülke söz konusu dil ile muhatap olunabilecek süre 2160 saat etmektedir.

    bu kadar zamanda herhangi bir dili öğrenmemek için cidden olumsuz yönde çaba sarf etmek, zamanı ziyadesiyle kötü kullanmak, sosyal hayata sıfır katılım sağlamak, hiçbir öğrenme çabası içerisinde olmamak gerekmektedir.

    ayrıca sıfırdan başlayarak rusça öğrenen bir arkadaşım son e-yds’de 55 puan aldı. bakın sıfırdan diyorum, öncesinde ne okulda ne sağda solda görmüş, alfabesi ile bile yeni karşılaşmış. bir de çocukluğumuzdan beridir maruz kaldığımız ingilizceyi düşünün.

    birazcık kendinize güvenin gençler. zamanınızı da boşa harcamayın. zira sonradan çok pişman olursunuz.
  • youtubeda enes batur yada saçma sapan içerik üretenler yerine ingilizcenizi geliştirmeye yarayan genç ve aramızdan olan arkadaşları takip ederseniz belki

    mesela çilem akar: youtube
    dilgoo: youtube
    burakhan can kardeşimiz youtube
    ferhat yıldız master of languages : youtube
    elif ay eklemeden olmaz youtube
    hüseyin demirtaş, saygılar youtube
    tabii basak kablan da var youtube
    barış abimizin de konuyla alakalı videoları mevcut youtube
    karina ablamız da çok popüler olmasa da sevimli bir kanala sahip youtube
  • ingilizce kurslarında söylenen yalanlardan biridir bu sorunun cevabı. reklamları hep "gelin 3 ayda ingilizce konuşmaya başlayın" yapıyorlar bir de iyice saçmalık.

    kursta olunca her yaş grubundan öğrencin oluyor. güzel bir şey. lise öğrencisi öğrencilerim de oldu işinde gücünde 45 50 yaşında amcalar teyzeler de oldu. "hemen hemen" hepsinin ortak bir yanı var ama. hepsi 3 ayda ingilizce konuşabileceğine inanarak geldi. yine "hemen hemen" hepsi yanıldı. 30'lu yaşlarda çalışan yeni evli bir bey vardı mesela öğrencim. kendisi en çok çabalayan öğrencilerden biriydi kurstaki. a1'den başladı. sadece a1 kurunda dersine girdim gerçi yeni bitirdi a1'i de. adamın kat ettiği yol inanılmaz. gerçekten inanılmaz. iki kelime konuşamazdı ilk geldiğinde şimdi a1 düzeyine göre gerçekten çok rahat ve kendine güvenerek konuşuyor. hata yaptığında umursamadan devam ediyor ki bu da hatayı düzeltmek kadar önemli bence.

    ama aşağı yukarı farklı sınıflarda 60 70e yakın öğrencimden bu adam tek örnek. diğerleri de bu üç ay yalanına inanarak gelip hep benim onlar için kürek çekmemi beklediler. ve kat ettikleri yol inanılmaz az. sürünerek gitseler daha hızlı giderlerdi o yolu. çünkü hep bahaneleri var. çalışmasam da yaparım kafası var. e ne oldu. yapamadılar. sonra da ingilizce'yi suçlarlar, kursu suçlarlar. bir başka öğrencim de mesela iki defa a1, iki defa a2 almış. ikinci a2'sinde tanıştım ben kendisiyle. bu adam da 35 40 yaşlarında çalışan birisi. ve ben bu adamın siz beni üç ayda ingilizce konuşacaksın diye kandırdınız, bir senedir buradayım hala konuşamıyorum, diye ön ofisteki kayıtlarla ilgilenen arkadaşları azarladığına şahit oldum. neyse ki şahit oldum da araya girdim. böyle bir saçmalık olabilir mi?

    demek istediğim yıllarca bilgi bize verildiği için bilgiyi almayı öğrenemedik. ben de birçok konuda öyleyim. ama ingilizce konusunda değilim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. son 10 yılımın her günü ingilizce'ye son derece maruz kalarak geçti. hazırlık okumadım ama bu süreç lise 'deyken başladı. lise 2'de almaya başladığım eğitim ile çok rahat ingilizce konuşmaya başladım. o zamana kadar sadece bir kez hollanda'ya gitmiştim. ve hayır özel okula gitmedim, lisede dil bölümünü devlet okulunda okumuştum.

    bu sorunun cevabı da zor. ne için öğreneceksin. ne kadar öğrenmek istiyorsun. bu gibi alt soruları var. 3 ayda günde yarımşar saatle öğreneceğin ingilizceyle yapabileceklerin sınırlı. ama sınırlı bana yeter dersen de tamam sorun yok benim açımdan. ama daha fazlasını istiyorsan, konuşurken daha rahat olmak istiyorsan, bir şey yazarken veya iki de bir sözlüğe bakmak istemiyorsan günde yarım saat gramer 10 dk dinlemeden daha fazla uğraşman lazım.
hesabın var mı? giriş yap