• pele'nin bir türk takımına karşı oynadığı ilk ve tek maçtır. inönü stadyumu'nda oynanan özel maçı santos 6-1 kazanmış, 43 bin kişi tarafından izlenmiştir. pele maçta o kadar çok ön plana çıkmıştır ki seyirciler mağlubiyete rağmen aynı coşkuyla maçı izlemeye devam etmişlerdir.

    maçın bitimine 2 dakika kala pele sahayı terk ederek direkt tünelden soyunma odasına geçmiştir.
  • yarım asır öncesi oynanan maç. radyoda özel maçların da yayınlanmadığı dönemden. ''pele'' gelmiş ise mutlaka merak ediliyor. taraf olmanın, yaşın, başın önemsizliği, acaba nasıl maç oldu heyecanı.

    6-1'lik skor, güç dengesinde bahar akşamı için elbette normal, ama üç ay önce, aynı ülkeden botafogo'nun, aynı sahada, kar altında kaldığı da izlenmişti. (bkz: https://www.macanilari.com/…197219734606&aid=244068)

    heyhat ki, çok az belge kalmış. oysa, yaşanmışlık iletişimin çok da zayıf olmadığı dönemden geliyor. binlerce maç kaydı bulunan maçkolik pas geçmiş örneğin, bulunabilen belgeler, milliyet'in eskisi kadar kolay okunmayan arşivi, maç anıları sitesi ve bulunan youtube görüntüsü.

    https://www.youtube.com/watch?v=ftaoq-lrx00

    https://www.macanilari.com/…d=197219734613&cmd=tumu

    görsel

    görsel

    görsel

    edit: ilave ve düzeltmeler.
  • dedem bu maçı canlı izlemiş. skordan bağımsız maçı izlerken inanılmaz zevk aldım dedi.

    adam 89 yaşında ona göre gelmiş geçmiş en iyi futbolcu ...
  • pele'nin türkiye'deki ilk ve tek maçı.

    yazıdan önce maçın nefis bir özetini izleyin derim. buyurun: https://www.youtube.com/watch?v=ftaoq-lrx00

    maçın özetini izlerken santos'un oynadığı oyunun ülke futboluyla arasındaki farkın dağlar kadar olduğunu fark ediyorsunuz. bir de "dostluk maçı"nın gerçekte ne anlama geldiğini. çünkü 50-60-70'lerdeki bu tarz dostluk maçlarında, herhangi bir şekilde ilgi çekici bir özelliği olan takımlar, ya da siyasi propaganda için, ülke ülke dolaşıp maçlar yaparlar ve hem kendilerini tanıtır, hem propagandasını yapar, hem de para kazanırlardı.

    mesela o günlerde ingiltere'de 2. ligde olsa da 47 yaşında futbol oynayan sir. stanley matthews'u kadrolarında bulundurdukları için stoke city gelir türkiye'ye. ankara, istanbul, izmir'de maçlar yapar. matthews'a o günlerde yaşı nedeniyle “neden oynuyor, bıraksın artık” denen lefter 'i sorarlar, “kaç yaşında?” diye sorar ünlü futbolcu, “38” cevabını alınca, «38 yaşında ha? benim için bebek sayılır. her halde şu anda futbol hayatının en iyi yıllarını yaşaması lazım» der.

    günümüzde birçok kişiye garip gelse de bu dostluk maçları için dünyanın birçok yerinden takımlar gelir ülkeye. ve en önemlisi de bu maçlarda seyirciler skordan bağımsız olarak sirke gitmişçesine eğlenirler. çünkü amaç “farklı bir şeyler” görmektir. görürler de…

    istanbul'a çok çok farklı takımlar gelir, maçlar yaparlar elbet ama olayı bir de (bkz: gençlerbirliği) üzerinden anlatırsak daha da ilgi çekici olacaktır gelen takımlar. 1941'de ikinci dünya savaşı sırasında türkiye'ye kendilerini sevdirmek ve taraflarına çekmek için askerdeki ingiliz futbolculardan oluşan middle east wanderers gelir ve maç yapar gençlerbirliği ile. 1949'da queens park rangers, 1950'de hull city , 1949'da feyenoord, 1960'ta brezilyalı america fc diye uzar gider liste… tabi bunlar o günlere dair ankara ile ilgili çok az bilgi bulabilen benim gibi araştırmacıların samanlıkta bulabildikleri iğneler sadece. yoksa istanbul'a gelen takımların büyük bir bölümü aynı zamanda ankara ve izmir'e de gidip maç yapmaktadırlar. tabi parada anlaşabilirlerse...

    santos maçına dönersek, bu maçla ilgili de birçok bilgiyi arşiv araştırmalarımız ışığında kısa vadede siteye ekleyeceğiz. ilgili bilgilere buradan ulaşabilirsiniz.

    ilgilisi için eklenti notu: ilk araştırma sonucunda maçla ilgili detaylı bir yazıyı şurada bulabilirsiniz.
  • nefis özetinde kendimden geçtiğim maç. eski maç kayıtlarında zaten top görünmez, futbolcuların hareketlerinden topun yerini olasılıksal olarak tahmin edersin. fakat bunda beyaz giymeseler futbolcuları da göremeyecekmişiz. radyoda olduğu gibi spikerin dediklerini kafamızda canlandırmamız gerekecekmiş az daha.
  • illaki videosu vardır fakat bulamadım bu kavganın, bir telegol programında ahmet çakar, pele futbolcu değil gibisinden bir şeyler saçmalarken pele'ye karşı top oynamış az sayıdaki türk futbolculardan birisi olan büyük kaptanımız ziya şengül'ün stüdyoda olduğunu unutmuştu.

    ziya kaptan bu lafı duyar duymaz bir delirdi, kardeşim sen ne diyorsun ben adama karşı oynadım diye bir celallenmesi vardı ki tam efsaneydi. gerçekten pele bizim takımla top niyetine oynamış o maçta.
  • hakem ve fenerbahçeli futbolcular bile zevkle izlediler pele'yi

    1972 nisanının son günlerinde gazetelere düşen bir haber futbolseverleri adeta kalplerinden tavana mıhlar. dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olan pele ve takımı santos uzun soluklu dünya turnesine türkiye durağını da eklemişlerdir. brezilyalılar, 3 mayıs’ta fenerbahçe ile karşılaşacaklardır.

    bu haber büyük heyecan yaratır futbol kamuoyunda. niye yaratmasın ki, 58’den bu yana hakkındaki her şeyi adeta ezberledikleri brezilyalı top cambazını sadece televizyonlarda ya da gazete kupürlerinde görenler için bu dostluk maçında üstadı canlı kanlı bir şekilde izleyecek olmanın hayalini kurmak bile başlı başına bir mucizedir!

    futbol camiası çalkalanırken santoslular amerika, ingiltere, belçika, italya diye ülke ülke dolaşıp para konusunda anlaşabildikleri kulüplerle hıncahınç dolu kalabalıklar önünde dostluk maçları yapmaktadırlar.

    bunlardan birinde sheffield wednesday’in orta saha oyuncusu tommy craig, maçın son dakikalarında hakemin yanına gelir ve ondan düdük çalmadan önce kendisine işaret vermesi için adeta yalvarır. çünkü farklı bir hedefi vardır oyuncunun. düdükle birlikte, tribünden yükselen kahkahalar ve şaşkınlık bakışlar arasında, zaten sürekli yakınlarında dolaştığı siyah incinin formasını alana kadar çekiştirip duracaktır!

    bu tarz garip olaylar, profesyonel olduğu 1956’dan bu yana 16 yıldır santos forması giyen taçsız kral için oldukça doğaldır aslında. gittikleri her ülkede, her maçtan önce, sırasında ya da sonunda bu tarz alışılmamış olaylara alışmıştır ünlü futbolcu.

    2 mayıs 1972 salı günü saat 14’de santosluları taşıyan uçak yeşilköy’e iner. yağmurdan dolayı karşılamaya gelen seyirci az olsa da gazetecilerine neredeyse tamamına yakını havalimanındadır. bu yüzden pele uçağın kapısından çıkmak üzereyken kalabalığı görür ve yeniden uçağa dönmek zorunda kalır. ünlü siyahi futbolcu, daha sonra getirilen polis kuvvetleri ile adeta taşınarak hava alanındaki bir otobüse güç belâ bindirilebilir.

    15’te özel bir kamara ile 2 saatlik bir boğaz turuna katılır misafirler ve gazeteciler. o gezi sırasında gazeteciler, pele’nin kasıklarında bir ağrı olduğunu bu yüzden de italya’daki maçlarda istenilen performansı gösteremediğini ayrıca tüm takım oyuncularının sigortalandığı halde paha biçilemediği için top ustasının sigortalanamadığını öğrenirler.

    pele gazetecilerin «türkiye'de hangi takımla maç yapacağını biliyor musun?» sorusuna sağdan soldan «fenerbahçe» lafları yükselse de telaffuz edemediği için «bilmiyorum» der ardından da samimi bir gülümsemeyle «galiba katalaç gibi bir şeydi» der.

    brezilyalı oyuncu sonrasında da türkiye'ye yenmek veya yenilmek için değil de brezilya futbolundan bazı örnekler vermek için geldiklerini ifade eder.

    3 mayıs gecesi saat 19 civarlarında, “sözde ışıklı dolmabahçe havuzunun karanlığında” edu zemini görmek için sahaya çıktığında 43 bin seyirciden büyük bir uğultu yükselir. futbolcu şaşkın bir şekilde tribünlere bakarken onu pele zannettiklerini fark eder ama bozuntuya vermeden pele’ymişcesine ellerini kaldırarak seyircileri selamlar.

    maçtan önce santos’lu futbolcular tribünlere imzalı toplar atarlar. seyirciler bir top kapabilmek için birbirlerini ezerlerken görevli bir polis memuru «kuvvetini» gösterip zahmetsizce talihli bir seyircinin elinden topu alır!

    bu sırada fotoğraf çektirmek isteyen foto muhabirleri nedeniyle pele çıkış tünelinden sahaya geçene kadar itiş kakış nedeniyle o kadar yorulur ki, bir gün sonra “sahada bu kadar yorulmadı” derler ünlü oyuncu için.

    fenerbahçe kendisini girdaba kaptırmış gibi şaşkın, ümitsiz ve telaşlıyken, 11 elemanıyla bir yelpaze örneği açılıp - kapanan santos, turneye çıkmış ekip havasından uzak, taşına ince vuruşlarla şekil vermeye çalışan bir mimar ustalığında sahada işini yapmaktadır. zaten oyun başladıktan kısa bir süre sonra gücünün yetmeyeceğini anlayan fenerbahçeli futbolcular, tıpkı misafirlerin oyunlarını izlemekten oyun kurallarını unutan hakem doğan babacan gibi pele ve arkadaşlarını izlemeye başlamışlardır.

    ışıkları yetersiz olsa ve yağmur nedeniyle zemini havuza dönse de mithatpaşa stadında o siyah adamın parıltısı futbolseverlere ulaşmaktadır.

    77 dakika sahanın her tarafında görünen, bir gol atıp, üç asist yapan ve ayağının bütün ustalığıyla oynayan pele, eli ile topa hiç dokunmamış yani hiç taç atışı yapmamıştır.

    pele’nin yanında tribünleri büyüleyen en önemli oyuncu clodoaldo’dur. maçtan sonra fenerbahçeli savunma oyuncusu ziya şengül, “ondan bir şeyler öğrenmek için pele’yi markajsız bıraktık” der ve “pele topu ayağına alınca devleşiyor belki ama ben saha içinde pele'den çok ayağıyla tenis oynarcasına topa hükmeden clodoaldo’yu seyrettim maç boyunca” diye ekler.

    şengül gibi orta saha oyuncusu fuat saner de, “markaj yapmadık” dese de bunun sebebini, “markaj yapsaydık, sert oynasaydık onlar da işi sıkı tutacaklardı” diye açıklar.

    maç santos’un 6-1’lik üstünlüğüyle sona erer. bitiş düdüğüyle birlikte bir yandan tribünler, öte yandan da sahanın içinde bir koşuşturma başlar. bazıları pele’yi görmek, bazıları forma kapmak için futbolcuların peşinde dolanırlar.

    birileri orlanda ve clodoaldo'nun formalarını adeta parçalarcasına üstlerinden alırken, bazıları da soyunma odalarının önündeki geniş emniyet şeridine rağmen pele’yi son bir kez görmek ya da ona dokunmak için izdiham yaratırlar. fakat çok az kişi amacına ulaşır çünkü oyuncular battaniyelere sarılı bir şekilde hızlıca otobüslere bindirilip uzaklaştırılırlar olay mahallinden.

    santoslu idareciler giderayak centilmen oyunları nedeniyle fenerbahçe’ye teşekkür ederken sarı-lacivertliler üzgün olmaktan ziyade şaşkındırlar. teknik adamlar söylenecek bir şey olmadığını belirtirlerken, bazı futbolcular “nerede ise biz de oyunu bırakıp adamları seyredecektik. hatta zaman zaman seyrettik bile” derler.

    seyirciler, hakem ve fenerbahçeli futbolcular, sonbaharında olsa bile topa şahsiyet kazandıran, futbol için yaratılmış pele’yi hayran hayran izlemişlerdir.

    santos bir gün sonra fenerbahçe’ye 1 milyon lira gibi dev bir hasılat bırakarak tahran’a uçar. hedefte önce iran ardından ortadoğu ülkeleri vardır. sonrasında da brezilyalıların hong kong ve avusturalya’ya gittiğine dair belgeler var internette ama ne yazık ki tam bir listesi yer almıyor bu efsanevi futbol seyahati hakkında…

    misafirlerin yerleri hala sıcakken fenerbahçe başkanı faruk ılgaz bu nefis hasılattan olacak gazetecilere 2 brezilya takımın daha önümüzdeki günlerde istanbul’a geleceğini ama asıl sürprizin santos’u ligde 4-0 yenen palmeiras’ın haziranda konukları olacağı müjdesini verir.

    7 haziranda palmeiras gerçekten de istanbul’a gelir fakat allahtan skor doğru orantılı olmaz. fenerbahçe 2-1’lik skorla sahadan yenik ayırılır.

    yazımızı bir gün sonra gazetelere düşen ve aslında maçın önemini net bir şekilde özetleyen şu cümlelerle bitirelim: “sahalarda tutulamayan siyah inci pele'yi birkaç satırla anlatmak, anlatabilmek gerçekten de güçtü. görmek, duymak ve ondan sonra hissetmek ve yaşamak gerekirdi pele'yi. dolmabahçe'den bugüne dek çok takım geldi geçti ama ne bir pele, ne de bir santos geldi ve de gelecek.”

    yazıda kullanılan o güne dair pele ve maç fotoğraflarına şuradan, 03.05.1972 fenerbahçe 1-6 santos fc maçı hakkında bilgiler için buradan ve 07.06.1972 fenerbahçe 1-2 se palmeiras maçı hakkında daha fazla bilgiye ise buradan ulaşabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap