• bir organizasyonda gorev alan kimse
  • ic musteri
  • eski ve asıl adı "zeni" olan mardin'in ömerli ilçesine bağlı köyün resmi adı.

    (bkz: ömerli/#24483580)
  • elli yaşlarında bir adam kaldırımın art tarafındaki taşlık bölgeden yürüyor. takım elbiseli. üzerinde bir çanta yok. elinde bir beyaz poşet sadece. içinde poğaça veya simit.
    güzel cümleler kuruyor bir arkadaş ve bazılarını internette dolaşıma sokuyor. evet, belki de bir uzun öykünün veya romanın parçaları onlar, ne güzel.
    ben korkuyorum ya işsiz kalırsam diye. adam, müdür yani haftaya ayakkabımızın tabanlarını kontrol ederek başlıyor, masasının yanına kadar girip izler bırakan kim? aklıma fısfısçı böcek ilaççıları geliyor da kurtuluyoruz zan altında kalmaktan. cuma onlar gelmişlerdi.
    ben arabadayım, kısacık bir süre kaldırımın art tarafında yürüyen adamla beraber ilerliyorum. ben kahvaltı yapmadım, poğaça almayı da düşünmüyorum.
    radyoda bilmediğim dillerde şarkılar söyleniyor. içim arada coşuyor; ama ne ki?
    iş ile ev dışında nereye gidiyorum, bakkalı saymazsak?
    e ben mi cümleler paylaşacağım? aklım çıkıyor işten çıkarılacağım diye. çünkü işçiyim ben hem de taşeron işçisi, beni süremezler cart diye çıkarırlar işten.
    ama evet ben paylaşmalıyım. hay kafamı sikeyim.
    radyoda çalan o şarkılar ara sıra aklıma isyan misyan kavramlarını getiriyor, acı alayla gülümsüyorum kendi kendime. boyun düzleşmesinden mütevellit ağrıyan sağ kol ağrım güç bela uyutmuş. oğlanın ateşi çıkmış, sıçtığım kar dünyasına gitti diye doktora götürmek gerek. ayakkabı tabanı kontrolcüsü müdür izin meselesinde sıkıntı çıkarır mı ki? kafa gitmiş işte. korku gelmiş yerleşmiş bu şişman bedene de sonunda. kırka yaklaştıkça ayağı yere daha sağlam basacağına daha çok korkar olmuş.
    ve çocuklar gibi pişman.
    ya tüm bunlar şiire ihanetse? hassiktir, bu da nereden çıktı!
    az sonra o herif, muhtemelen bir memur o, kaldırımın art tarafındaki toprak bölümde rahatça, memur memur yürüyordu; elinde poğaça torbası; birazdan yiyecek onu çayla beraber. iddaa sonuçlarına bakacak. onu sürebilecekler; ama işten atamayacaklar. onun düğmesini koparmak filan suç sayılacak.
    benim düğmemde sıkıntı yok, delirtmeyin kendim koparırım. eskiden daha çok koparırdım delirsem gene koparırım.
    ama az delirmem gerek oğlan doktora götürülecek. annemler ev taşıyacak onlara yardım etmem gerek oğlanın ateşini düşürmeliyiz. ve hiçbir zaman biz olmadık müdür salak masanın etrafında gezinen, öyle, bizler kendi hallerinde olamasalar da bir halde çalışanlarız. siktir git şu benim arkadaşın yazdıklarını oku. prosedürleri bilen amirim. hadi bir de bu öğleden sonra bana izin ver. kazağımı yırtıp aklım başıma gelince pişman olmayayım.
  • kölelik müessesesinin paralı neferi, iş veren kişinin ruhunu satmış savunucusu. ekmek yolunda acı bir kayıp. ister istemez gider gelir. her şeye şahit olur hiçbir şey diyemez.
  • çalışan elektrik süpürgesi sesi, nereden gelmiyor? nereden gelmeyi kesti?

    "savsaklayabilirim, herkesten daha az çalışabilirim (yapıyorum da), işi batırabilirim ama hala kendimi önemli biri gibi gösterebilirim (yapıyorum da), en ayrıcalıklı muameleyi doğal hakkımmış gibi isterim ama sadece bir çalışan olduğum için özgür bir insan gibi canımın istediği başka bir yere gitmek için yalan söyleyemem**, hayır, bu şekilde yalan söyleyemem." franz kafka - briefe an milena

    (bkz: işgören)
  • sırf yöneticinin keyfi muamelesi ile sabah sekizde iş başı yapıp zatimuhterem öyle buyurdu diye aksam ona kadar mesaiye kalıp çalışmak zorunda olan gariban insan
  • iş yerinde yalnız bırakılması, mobbing sayıldı.
hesabın var mı? giriş yap