• (bkz: görünüm)
  • türkçe içinde enteresan bir tarihsel yürüyüşü olan farsi bir geri alıntılama.

    çehre sözü farçadan alınan bir kelime... tekrar.

    e.tü. çegre, "yuvarlak"

    yuvarlak manalasında kullanılan çegre sözünü farslar çehre olarak almışlar ve yüz anlamında kullanmaya başlamışlardır.
    ve çehre bu kez de türkçeye olduğu gibi alıntılanmış ve bet, beniz, didar, surat, yüz, lika... gibi kelimelerin yanında varlığını sürdürmüştür.

    ama daha da hoş olanı ise eski türkçe çegrenin bir başka formununda aynı anda dil içinde yer edinmiş olmasıdır.
    evet etraf anlamındaki çevre de çegreyle aynı kelimeden başka bir şey değildir.

    velhasılı;

    e.tü. çegre "yuvarlak" > fars. çehre "yüz" > t.tü. çevre "etraf, mekan"

    (bkz: işte bunu seviyorum)
  • yaş ilerledikçe kişinin karakteriyle şekillenir, yaşadıklarıyla harmanlanır gibi gelir bana. mesela kırk yaşındaki birinin çehresinden mizacını çözebilmek gayet mümkün..
  • fethiye çevresinde şe're, şeğre, şehre gibi söylenen sözcük. "şehrem/şeğresi/şeğreleri kırk kat" denir kalıp olarak. yani hem kalıbı, hem özel kullanım çoğulu var. o zaman anlamı sakin şekilde öfkeli*, canı sıkkın*, her an da etkin öfkeye dönebilir anlamına gelir. bu kalıbın eşdeğeri yağacak hava gibi.

    "oğlanın şehresi kırk kat olduğu halde, o bir şeyden anlamazcasına mutfakta salonda gevildedi durdu, bu adam niye susuyor diye bir kez düşünmedi zaar." (bkz: gevildemek)

    (bkz: yüz), bet, bet beniz
    (bkz: sima), sema
  • farsça gülyüz demektir. kemal sahibi ariflerin gönüllerinde pırıldayan mutlak tecelliler. salikin rüyada veya kendinden geçtiği sırada gördüğü tecelli ki maddi alemde görülmez.

    ''çehrenden bir lem'a tulu' bulsa,
    anınla kallbimiz huşu' bulsa'' - bismillahi.
  • ingilizce çevirisi face. chehre adlı hint filminde kelimeyi böyle çevirmişler ama burada etimolojik bazı bilgiler veren arkadaşlar sayesinde yüz'den daha derin manalı bir anlamı olduğunu düşünüyorum. filme şimde başladım ve evet hintçe ismi çehre ama anlamı daha derin gibi.
  • yüz, görünüş.
  • yalnız kaldığımda, yanımda olmadığı zamanlarda, yamacımdan usul usul gidişlerinde çehresine hayaline bakakalan gözlerim.

    bak gör her güzellikte her çıkmazda yaşanılan her anda mıh gibi kazıyorum aidiyetliğinin bütün bileşenlerini aklıma.

    her bir olguyu unuturum belki ama;

    sabah güneşinin ışığında ılık ılık esen rüzgar pencereden yatağımıza sokulurken gözlerin kapalı, dudaklarında tebessüm, saçların yüzünde tel tel halini unutamam.

    hiç olmadığım kadar yeşilim artık. sana, senden olana, çehrene !
  • silik çehreler ateşe düşürür ruhumu
    yeni tanımlıyorum evveli.
hesabın var mı? giriş yap