çok tanrılı sular
-
kaan koç'un 2006 cemal süreya şiir ödüllü kitabı.
yasakmeyve.com'dan alıntı:
kaan koç’un 2006 cemal süreya şiir ödülü alan "çok tanrılı sular" adlı şiir dosyası, komşu yayınları tarafından kitaplaştırıldı!
kaan koç, 1986 yılında istanbul’da doğdu. kocaeli üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü’nde öğrenci. “goygoy” ve “yokluk” fanzinlerini çıkaranlar arasında yer alan şair, “karakalem” dergisinin şiir editörlüğünü yürütüyor. “çok tanrılı sular”, şairin ilk kitabı. 2006 yılında cemal süreya şiir ödülü’ne dosya dalında değer bulunmuştu.
kitaptan bir şiir:
üçüncü perde
başımda bir boşluk var, gökyüzü diyorlar
şırıltıda gözlerim, tanrı savaşları, perde üç
berekettir diyor, babilli köylü
iyidir toprağa.
dünyaymış göğsümdeki sancı.
sokaklara bakıyorum hepsi içine kapanık
çöpünü başıma döküyor valantin taskin,
yine chopin çalacak, piyanoda nocturne bu gece
birden bütün sesler kesilince
tarlabaşı'nda alırım soluğu.
gökyüzü başımsız
başım bomboş.
kime söylesem,
geçer diyorlar,
dünya hali.
(bkz: www.yasakmeyve.com) -
kitaptan bir şiir daha;
geç uyarı
gençölenlere,
gözlerimi yaşartan rüzgar değil
aklıma esiyor arada
hatıralar.
hatıralar dediysem, eski aşklar
değil inan.
daha önemli şeyler de var;
şairleri yakılmış bir ülke kadar
devrimciyim.
bir ekin parasını kefen için saklayan
yaşlı bir kadın gibi
emekçi.
-eskiyim, en çok beşik kertmesi aşklar kadar
töre cinayetlerine verdim senden öncesini
kasten yandı köyler, ormanlarda şimdi
sek sek oynuyor yaşam manzaralı binalar.
seninle senden öncesinin hesabını çoktan hallettim,
adını burada bitiriyorum, gücenme
mektubun ucunu yakma bir dahaki sefere.-
hatırlıyorum,
ortasyasına değildi dünyanın, kurulan beşik
recmedilen bir üniversiteyeydi
saçlarından sürüklenen bir kıza
bir kızın bekaretine
ve el değmemiş hayal aşklarına
gençölen birkaç şairin boynundaki
darp lekesine eşdeğerdi o yalnızca.
gül gibi açmıştır şimdi bilirim kayıp mezarlarda
yan yana uzanmanın bereketi.
kerameti sorulamaz hiçbir şubeden, kaçıncı olsun
meydanlarda slogan çığırmanın heybeti.
ama kalabalık olmadan
ama dalgaların arasında yüzen
bir damla gibi kaybolmadan.
-biraz tut elimi şimdi burada
adın, ülküm gibi aklımda, çıkmıyor
ne zaman bir at düşünsem saçların
ne zaman bir kağıt; yüzün o an
her an kaçabilirim kediler gibi saçaklarına,
bunu kimse anlamasın.-
son defa uyarmalıyım sizi halkım,
balkonlara çıkmayınız, ölebilirsiniz
ateş yakmayın kamusal alanlarda, karşı çıkmayın
kırılan kol her zaman içerde bir yen bırakır değil mi
hep yanlış kaynar akıllar sürüler
içinde birbiri ardına.
içimde bir deniz, birikiyor adeta.
günler süren suskunluğumu bozduysam, affola
sigaraya zam gelmiş gene, mazota da
bütün kupaları kaybettik futbolda
sevince zam gelmiş
şarkılara zam gelmiş, borsa düşmüş
borsa düşmüş
borsa
düşmüş.
bütün bu yüzdenmiş, kalp krizlerinde doğu
suya giren azgın bir maşa gibi
matadoru değil seyirciyi değil
kırmızı şalı paramparça eden kızgın boğa
şimdi
peşine düşürerek yeni tohumları
saldırıyor dünyaya.
rüzgar, tahammülünü aşmış geliyor üzerime
tanklar tüfekler çocuklar gerdekler bakir ölümler
en temizi;
bilmeyenler,
bilmeyenler,
bilmeyenler.
-adın güzel haberdir, adını düşünüyorum
karşımda bir şehir yanıyor, düşünüyorum
kasketimde, mataramda, saatimde
dünya dönüyor, silahlar da bunu söylüyor.
nasılsın?-
belki de bu yüzden
sıyırıp eteğini ilk sevişmeye koşan
hala umutlu hala sevgi arayan bir insan gibi rüzgar
dolup
boşaltıyor gözlerimi.
darbe olursa benden sonra, kaçırırsam
kapanırsa yollar, viyadükler kamburlaşırsa
hatıra parkları, yanmış hasatlar, ekmek bayatlarsa
halkım,
söylediklerimi unutma
ölebilirsin,
kimliksiz sokağa çıkma. -
şairin 17-19 yaş aralığında yazdığı şiirlerini kapsayan ilk kitabı.
"varsın kabuk tutmasın bu yara
varsın hiçbir gemiye el sallamasın ada
varsın altıma aksın şarap
yine de acıtmıyor bastıkça hayat
ıslandıkça güzelleşiyor yara"
kaan koç
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap