• parantez yayınları'ndan çıkan john fante kitabı.
  • efsane yazar john fante'nin muhtemelen babasına saygı duruşu niteliğinde yazdığı, akıcı, bir solukta okunan enfes romanı.

    ek olarak bu kitap, türk insanının kendini bulacağı kitaplardan bence.

    spoiler bonus: http://www.youtube.com/watch?v=0eihp5mpduy
  • şaraba tapan 70'li yaşlarda 4-5 kişiden oluşan italyan boy band grubunun anlatıldığı john fante romanı.
  • yaklaşık iki ay önce iki yaşlı ve alkolik ustayla anlaştım. arka bahçeye kömürlük yapıyorlar. haftada birkaç gün-kendi belirledikleri günlerde elbette- akşamüstü geliyorlar, yarım saat kadar çalıştıktan sonra birlikte bira içmeye başlıyoruz.

    sürekli birbirleyiyle didişip hikayeler anlatıyorlar. o şunu yapmış, bu bunu yapmış filan. ilk biradan sonra sohbet benim için de keyifli olmaya başlıyor. ikinci birayı açtıklarında "sana karşı da mahcubuz, sürekli sen ısmarlıyorsun biraları" diyorlar.

    "estağfurullah abiler" diyorum, "lafı mı olur." biraları bitince kalkıyorlar. bir daha ne zaman geleceklerini bilmiyorum ben, doğrusunu isterseniz sormaya da utanıyorum.

    ramazan abinin ciğerlerinde leke varmış, izmir'e doktora gidiyor ara sıra. koah hastasıymış zaten, eğilip kalksa nefes nefese kalıyor adam. sait abi daha yaşlı ama daha dinç. o yaşta ağır işçilik yapıyor adam. onun da karısı sıkıntlı. hijyen takıntısı varmış, banyo yapmadan eve almıyormuş adamı. adamcağız inşaat işçisi zaten, ne kadar temiz kalabilir ki!

    neyse... kömürlük işi yürüyor bir şekilde. duvar biraz eğri büğrü görünüyor ama yapacak bir şey yok.

    kapıyı pencereyi dert ettiler bu akşam. çıkma bir şeyler arıyorlar. beni unutup kavga etmeye başladılar yine. bilmem kimde daha ucuzmuş, bilmem kim kazıkçıymış filan. (birer bira daha içer miyiz abiler diye sordum, olur dediler, içip kalkalım.)

    fante'nin babası geldi aklıma. testi testi şarap içip duvar örüyorlardı baba oğul. iş bittiğinde neredeyse bir ucube yapı oluşmuştu. ama güzeldi, sonuç değil elbette süreç güzeldi.

    elli yıllık bir duvar ustasının son eseri böyle olmamalıydı elbette ama yapacak bir şey yok. hayat böyle. (fante'ye, üzümün kardeşliği'ne içelim.)
  • buram buram şarap kokan bir kitap. uzun süredir alkolü daha az almaya başladım ama şu kitabı okurken tek düşündüğüm sarap ve puro içmekti.

    bir ekstrası yok kitabın, standart bir fante kitabı ve asla toza sor ayarında değil. buna rağmen okuması zevkli ve ufak ufak da demlenmek gibi. bazı kitaplara bazı alkoller çok yakışıyor, bu kitap tam bir şarap kitabı. çok sevdiğim tom waits için güzel bir tanım vardır; "bir fıçı burbonda ıslatıldıktan sonra beş ay tütsülenmiş ve ardından da bir arabanın altında çiğnenmiş" bir ses denir, bu kitap da şarap fıçısına düşüp sırılsıklam olmuş adeta. her sayfada şarap damlıyor zihninize. kitap bittiğinde ağzınızda şarap tadı, üzerinizde de mutfakta pişen leziz yemeklerin kokusu kalıyor.

    kitapla ilgili ilginç bir şey dikkatimi çekti. başka bir kültüre ait hikaye olsa bile aile ile en az ilgilenen çocuğun en kıymetli çocuk olması, onun ufacık bir jestinin bile diğer çocuklarınkine kıyasla çok daha değerli sayılması bu hikayede de karşıma çıktı.
hesabın var mı? giriş yap