• veda busesi. bir umay umay kitabi.
    ilk baskisinin arka ve on kapaklari hicbir kitapta bu kadar olaganustu duramaz.
  • umay umay'ın;ölünceye dek seni seveceğimi sanmıştım baba
    ama aşık oldum diye başlayan kitabı"
  • umay umay'ın bu kitabından elde edeceği gelir, tineri bırakmayı başarmış m.ü. adlı sokak çocuğunun sağlık masraflarına harcanacaktır.
  • umay umay'ın
    ''her aşk bir devinimdi, bir yolculuk hikayesi. sokağın rüzgarlarına yanıt verdim; borçlu olduğum bir şiir gibi... sırtıma değdi ve tüm bunları bir anda yazıverdim.s18''
    diyerek başladığı,
    ''ahh, eğilimliydik bir dostun kelimelerine tutunmaya... biz nasıl severdik tümcelerini yıkıp onlara mide kanaması geçirtmeyi... hikayesiz kaldırlar, bizi yazmayı beceremedikleri için... biz hepsinden daha sevdalıydık, daha çok düşüğüz deyip, anlat diyecek kadar kız çocuğu..s88''
    bu şekilde ortaladığı ve
    ''hadi uyuyalım... ben çocuk ve aşıktım anne. kendimi karanlıktan düştüm.s101'' ile bitirdiği kitabı.
  • umay umay'in erzurumlu oldugunu dusunmemize sebep olan kitap. (bkz: 442)
  • --- spoiler ---

    artık mektup yazmayacağım sevgilim. aşkım değil, sana anlatacaklarım bitti. ben aşığım, ben kötüyüm, ben çocuğum sevgilim, diye yalvarıyorum ama hala başka bir kadını sevmekte diretiyorsun. bir prenses ya da bir anarşist olmaktan çoktan vazgeçmiştim, hep kandırdım seni. dün, pazarda dolaşırken kestane kasasına dalıp gitmişse gözlerin, o kestane kasası kadar inanmalısın bana. elinde bir marul demeti tutan kırmızı mantolu küçük kıza adını sorarken, saçlarını okşamaya uzanırken avcunun içinde sakladığı kestanesiyle, bu hayat bizle ilgili nasıl bir işaret veriyor sana.

    sevgilim......................................................................................................................................................................................................................................
    ......................................................................................................................................................................................................................................................
    ......................................................................................................................................................................................................................................................
    .........................................................................................................................................................................................

    bitti

    --- spoiler ---
  • her şeyi bozuyor olmalı begonyanın kararsızlığı.

    sana beyaz bir kadın olduğumu söylememiş miydim... böyle yaparsan, kandırırsan beni, bütün gecelerini kapatırım, dememiş miydim... --------- ölme! sana ihtiyacım var; bütün yenildiğimi duyacağım sabahlar için. uyurum ve her şey geçer.

    aşklarımız kaçtıkları yerlerden dönmese, "her aşk bir tutsaklıktır"dan ders almayıp yeni ve daha şehvetli aşklara aksak; bizi seven bir şiir okusak, geleceğin yollarını şaşırsak, çatılarda dudaklarımız çatlasa, günahlarımız haklarımızdır diye bağırsak, hatalarımızı teker teker kutsasak... senin gecelerini kar kaplamasa, benim gecelerimi yalnızlık...

    """"sen yaşlan, ben seni hep bacaklarımı okşarken düşleyeyim. ve savaşı barıştan daha fazla, sadece senin için isteyeyim."""""

    yaşlıyım derken beni nasıl yaşlandırdığının farkında değil misin... oysa ölümlere birlikte ağlayabilirdik. ama sen, ihanetin tadını bile bilmiyorsun.

    ah eğimliydik ölmeye... ah eğimliydik çok sevişmeye... ah niye ağladığımı bir bulabilsem...

    kimse çözümsüzlüğünü seçmiyor. bu bir seçim değil; çıkmaz sokakları sevmek bir seçim değil.

    burada ya da orada, kuzeyde ya da güneyde, bize kollarıyla sarılan tek gerçeğin """sarılmak""" olduğunu....

    küçük güneşim, zaman dur durak bilmeden eteklerinden sonbaharı süpürüyorken sana yine o bildik şarkıyı söyler, saçlarına, hani tıpkı o son cümledeki gibi, diyerek sarılırım.

    bir prenses ya da bir anarşist olmaktan çoktan vazgeçmiştim, hep kandırdım seni.

    dün pazarda dolaşırken kestane kasasına dalıp gitmişse gözlerin, o kestane kasası kadar inanmalısın bana.

    belki de sana gelmek yerine saçlarımı boyatmalıydım. bir şiir bırakmak için, tıpkı o şarkıda olduğu gibi; sadece beni sev diye.

    inan adaletli değil hiç bir alışveriş. güçlü ve güzel kalmalıyım: kışın, yazın ve hüzünlü sonbahar geceleri. inan dokunduğum bir koku bu; ellerime inan... """`hiç ağlamadığın bir şey mi yoksa sana anlatmaya çalıştığım`..."""

    aptalca olduğunu bile bile, durmadan gitmek zorundayım diyen ve seni seviyorumlar kadar acımasız yazacaklarım. ama gitmek zorundayım ve yeterince üzgün olamayacaksın.

    ah eğimliydik ölmeye... ahh, eğimliydik bir dostun kelimelerine tutunmaya... biz nasıl severdik tümcelerini yıkıp onlara mide kanaması geçirtmeyi...

    babama söylemeyin.
    ....bir tek çarşafımı buruşturarak uyuyan adamdan utanmadığımı....
    ....hiçbir şeyi anlatamadığımı....
  • okurken insanı kendi içine çeken bir kitaptır. sevgiliden ayrılış sonrası, yalnız yaşamaya başlama zamanları, işsiz kalma sonrası gibi zamanlarda okunduğunda bu içine çekme olayı çok daha vahim bir hal alır.

    bu kitaptan cümleler ezberlersiniz. aklınıza gelir en olur olmadık zamanlarda.

    mektup yazma isteği ortaya çıkarır ve ezberlerdiğiniz cümleleri serpiştirirsiniz mektuplara. çok güzel olur o mektuplar.

    yıllar yıllar geçse bile bir gün bir yerde gözünüze çarparsa bu kitaptan bir kaç satır anında ilk okuduğunuz zamana ışınlar sizi.
  • ...sevgilim,kestane dolu zarfların içine birazcık deniz kumu ve deniz yıldızı koy. 'romeo juliet yazılı sigara tablası.' ve bu aşkı kendim için yaşadım diye kızma bana. sevgilim ben hep bağışlanmak isteyen kadın,bir gün beni bağışlarsın diye...
  • harika bir umay umay kitabı.

    "haritada unutulmuş bir düşüşü işaretliyorum; birlikte hatırlayabileceğimiz bir sır. bu gece belki de hayatımın en olmadık işini yapıp sana yazmaya çalışıyorum. ifade edilememiş ve bu yüzden kutsal kalan pek çok şey gibi; ifade edemediğim duyguların, sana nasıl ulaşırımların yanıtsız kalan tuzaklarına saplanmamaya çalışarak. ve biraz utanıyorum; ismini yazamıyorum sayfalara. kırık sözlerin, ellerimi sıkı tut düşüyorumların ülkesinde sadece dört dakikalık bir mektup. ellerin oyalansın, gözlerin oyalansın, dilinde yeşermeye canlı bir tat bıraksın diye."

    her harfine imza.
hesabın var mı? giriş yap