anlaşma

• mutabakat.
• yapilabilecek bi cok anlasma sekli vardir. ulkeler arasi, kurumlar arasi ve bilimum resmi daireler arasi yapilan anlasmalarin yanisira, asil ilginc olani insanlar arasinda (para disinda) yapilan anlasmalardir.
  bu anlasmalar kagit uzerine genelde gecmez, fakat uyulmasi gerekir, uyulmadigi takdirde trip disinda hic bir ceza verilmesi mumkun degildir. fakat anlasmaniz olmeden once bi ara seklindeyse, bu durumda bir taraf anlasmayi bozdugu halde yapilacak tribin bir yarari olmayacaktir.
  bunun disinda git istedigin adamla yat ama evlenicez, beni oldurursen sana vericem, bakire kalirsan haftalik harcligini arttiririm gibi ilginc anlasmalara da rastlanmistir.
• (bkz: antlasma)
• (bkz: treaty)
• uluslararasi hukuk terimi olarak andlasma ile karistirilmamalidir. ingilizler agreement, fransizlar accord, almanlar abkommen derler. andlasmalara gore ikincil onem tasirlar, daha az resmi islem gerektirirler ve daha cok ticari konularda yapilirlar.
• ... taraflar arasında yapılacak bir anlaşma,
  belki de en büyük anlaşmazlıklara neden olacaktır.
  neden olmasın? dın. bal gibi olur. ^*
• ilkokuldayken, bu kelimeyle antla$manın farkını, kafamızı duvara vura vura öğretmi$lerdi.
  
  e öğrendik de ne oldu?
• bozulduğunda hatırlanandır.
• ilki daha ceninken ailemizin bizim adımıza yaptığıdır. adına hayat denir. süreli sözleşmedir, şekle bağlı olmayan.
• "sadece bir anlaşma! ne çıkar anlaşsak da biz
  ve bütün anlaşmaların dünyada
  sanırım bir anlamı var: yok gibiyiz hepimiz."
  
  [edip cansever'in tragedyalar'ından]