• avustralyali indie pop grubu. 2002 tarihli debut albumleri fingers crossed'un yani sira the way things change serisinin besincisine imaginary ordinary parcasinin demosuyla katilmislardir. fingers crossed albumunden kindling ve like a call single olarak cikmistir. bu iki single'in yani sira grup, amerika turnesi doneminde keepsake adli bir ep ve promo olarak fumble/souvenierssingle'ini yayimlamistir. imaginary ordinary ve the owls go parcalarina kulak kabartmak icap eder...
  • referanslarının the flaming liips, belle&sebastian, stereolab gibi gruplar olduğu söyleniyor. pek çok farklı enstrüman kullanarak müziklerini yaratıyorlar. 2000 yılında bir araya gelmiş, fingers crossed u bir sürü yerde kaydetmişlerdir,sahil evlerinden stüdyolara dek. şirin bir grup.
  • 8 kisiden olusan, melbourne çikisli bol bol üflemelerilere yer vererek dreamy pop yapan gruptur, dream pop degil. ikinci albümleri in case we die, ne zamandir 'bastan sona albüm dinleyememe sendrom'una kapilmis, dizi yesil saha balesi tabir edilen hobi yüzünden sakat bünyemi sarsti bir güzel. yüzüme saplak, omzuma küçük prens saçi olarak kondu. açildi albüm neverevereverdid ile what's in store ile kapandi ama beni bu arada pembe pamuk helvalar yeme istegine gark etti. onyüzbin baloncuk yutmus, yatagin altindaki bezelye tanesini önemsemeyen sapsalosko oldum. yüzüme salak bir gülümseme yerlesti, deposito yatirmadi atacam onu oradan, almanya'dan hipopotamim gelecek. dert tasa kalmadi bende, o tuba sesine, o sakin vokale, o neseli ama nesesi ile öldürmeyen müzige milimetrik hesaplanmisliktan eser olmayan dürüst sevimli bir arada olma fikrine falan öylece daliniyor gidiliyor. böyle pop müzige can kurban. gözüme *zorla sokulan sarkilarini kalçasi ile icra eden kylie ablamizin formüllü sarkilarini atarim ben camdan asagi. architecture in helsinki, o formülü kirmis, sarki 3 kere yön degistirir ve olay da böyle yapilir diye bu albümü biz sevenlerine armagan etmis. kylie ile bi nevi neighbours olduklari için benzettim. yoksa onun gözünde * gözüm yok.

    la notte'deydi sanirim, kahramanlarimizdan biri elindeki ulysses'e bakarken öbürü 'bence onu zeka oyunlari ya da bulmacalar bölüme koy kütüphanede' falan gibi bir sey der. mahiyet olarak ayni sey olmasa da, olur da bir gün bana biri nereye koyayim bu architecture in helsinki'yi ya sekiz derse, belle and sebastian'in yanina koy diyebilemem. arcade fire'in yanini isaret ederim nacizane ve alfabetik kaygilardan arinmis olarak.
  • ak sakalli nur yuzlu dede bir gun haritayi ters tutup yanlis yola sapinca; anadolu'ya gidecegine avustralyaya gitmis. orada bir kac gencin ruyasina konuk olmus; onlara architecture in helsinki diye bir grup yapin, bircok ensturman calin, degisik insanlarla tanisin demis> gencler uyandiklarinda bu ruyayi gorenleri bulmak icin yollara dusmusler. grubu da kurmuslar. ve sonrasinda fingers crossed i yapmislar, yetmemis ustune in case we die yapmislar; niye, neden ve nasil boylesi nese veren, insani mutlu eden muzik yapmislar bilemiyorum; fakat o ak sakalli yasli dede gecenlerde ruyamda idi. bana boyle bir grup var ara bul dedi. bu grubu dinle ki umudunu kaybetme, hayatta mutlu olacak seyler var. onlara kulak ver dedi.
  • do the whirlwind gibi sıfatlandırması güç şarkıları olan kalabalık grup
  • ortaya bir karisik yap demis birileri bunlara ve onlar da bir guzel yapmislar. indie pop'u baz almislar ama oldukca da deneysel takilmislar. lakin canli dinlendiginde bu deneyselligin onceden calisilmis ve programlanmis bir deneysellik oldugu az bucuk batiyor, ama bir yandan da bu kadar kisinin ayni anda dogac olmasinin yaratabilecegi karmasayi dusunduruyor. gruptaki uyelerden herbiri en az 2-3 calgi caliyor, arada degisip donusuyolar. surekli bir attraksiyon, bir hoplama, ziplama hali. pek eglencli grup, iyi muzik.
  • her dinleyişimde kollarımı sallaya sallaya koşma isteğimi dürtükleyen grup. hala hangi mevsimin grubu çözemedim.
  • ben geike arnaert'den sonra böylesine rahatlatıcı böylesine iç gıcıklayıcı bir bayan vokal duymadım diyebileceğim grup.indie pop yaptıkları şeyi tam olarak tanımlıyor.fingers crossed albümü sürekli dinlediğim ve bayıldığım bir albüm olarak arşivimdeki yerini almıştır.bu albümde scissor paper rock diye bir şarkı vardır ki resmen başka diyarlara götürür insanı.birde ilginç bir isim seçimi güzel heralde mimarisi.
  • bu grup hakkında tam olarak ne denebilir bilmiyorum. enfes çizimli albüm kapakları mı, duyanları gülümseten isimleri mi, şarkılarında kullandıkları klasik enstrümanlar dışındaki enstrümanları mı... 2000 yılında indie, elektronik ve pop karışımı müzik yapma kararı ile avustralya'da ortaya çıkmış bir grup. ilginç olan bir şey daha varsa o da fingers crossed adlı albümlerini birbirinden farklı birçok yerde kaydetmiş olmaları, sabit tek bir mekan kullanmak yerine. ki bu mekanlar arasında plaj evlerinden stüdyolara kadar birçok kayıt yeri yer almakta.
hesabın var mı? giriş yap