• hacı bektaş velî'nin tarikatından olan, dinin biçimsel kurallarına aykırı davranan, serbest düşünceli varsanılan rint kişi.
  • alevilere kıyasla daha kent kökenlidirler ayrıca alevilik aileden gelmek zorunda iken sonradan bektaşi olmak mümkündür.
  • 2004 senesinin yaz ayları, kırıkkale civarında radyodan ses kalitesi yüksek bir yayın başlıyor (hmm ulusal çapta yayın yapan biri olsa gerek)

    - neyse efendim, bu arada bir bektaşi fıkrası anlatmak da faz oldu
    (buraya ne alaka ise sitcom böcükleri kahkaları ile konuk oluyor)

    - efendim bir gün imam efendi camide namaz kılmak için gelen insanlarla konuşurken gözü bektaşi'ye ilişimiş. allah allah demiş, bunların burda işi olmaz ama hadi hayırlısı.. neyse, namaz kılınmış, imam efendi namazı kılınırken arada bir bakmış bektaşi orda, herkes gibi namazını kılıyor. şaşırmış, namazdan sonra bektaşi'nin yanına gidip:
    - hakkını helal et, demiş, bugüne kadar senin arkandan "bunlarınnamazı, niyazı olmaz" dedim, sen beni utandırdın, gelip her mümin gibi namazını kıldın. senden özür diliyorum. yerin cennet olsun senin.

    demiş. bektaşi kıskıs gülmeye başlamış; imam efendi şaşkın şaşkın bakarken ağzından baklayı çıkarmış:
    - ah be imam efendi, namaza gelmiyorum diye bunları söyledin; bir de bu namazı abdestsiz kıldığımı söylesem neler diyeceksin.

    burada sitcom böcüklerimiz yine kahkahalar ile ortalığı şenlendirken, sunucu kardeşimiz ağzından lafını çıkartıyor:

    - aman efendim, bu sadece bir fıkra yoksa hiçbirimiz namazla dalga geçecek kadar bektaşi değiliz. şimdi kısa bir reklam arası, sonrasında buradayız efendim..

    bu lafı söyledikten sonra reklam girdi, elimde direksiyon yola takıldım kaldım, bu nasıl bir zihniyettir derken "tgrt fm" lafını duyunca uyandım.. ne desem bilemedim ilk başta, sadece küfrettim, sonra aklıma akra, tgrt fm ve diğerleri geldi; sizlerin satır aralarınızı çok seviyorum dedim içimden.. satır aralarındaki yüzünüzü, yüzünüzden akanları görmeyi çok seviyorum, dedim, sonra sadece sustum..
  • çocuklar birbirine girmişler .oradan geçen bi bektaşi, neler oluyor çocuklar diye seslenmiş.çocuklarda cevizleri paylaşamadıklarını bu yüzden kavga çıktığını söylemişler.baba erenler bu işin kolayının olduğunu cevizleri
    kendisine verilerse sorunu çözeceğini söyler (vermişler)
    -hadi bakalım çocuklar söyleyin şimdi; allah işimi istersiniz kul işi mi?
    hepbir ağızdan-alaah işiş tabiiii(derler)
    erenler böylece çocuklara kimine 5 kimine 10 dağıtmaya başlar.birinede hiç vermez.
    tabi doğal bi şekilde bir isyan daha çıkar
    -nasıl olur amca biz allahhakkı allah işi istemiştik!
    -baba erenler cevap verir:şöyle bi bakın bakalım çocuklar dünyaya hiçbir eşitlik adalet varmı.allah kimine bir kimine bin vermiş.siz allah işi istediniz bende size adalet verdim.bundan böyle kul işinden eksik olmayın!!!!!!!!!
    zzzzzzzzzzzzttttttttt
  • "kimseyi değiştirmeden, yalnızca mevcut ahenge uyup, mevcut olanın en uygun olduğuna inanıp olgun ve erdemli insan olmaktır. ''dört kapı, kırk makamdır''. hoşgörü ve enginliktir.

    bektaşi;
    'her yaptığı işte bir mana taşıyan,
    haktan gelen nesibe razı olan, kimsenin malı ve servetinde gözü olmayan
    tanrı aşkından ayrı yaşamanın mümkün olmadığına inanan,
    cahillerle uğraşmayan, inandığı yolun sırrına ihanet etmeyen,
    kula kulluk etmeyen,
    karşılık beklemeden yardım eden,
    kişilerin kusurlarını gördüğünde düzelterek; örten,
    tanrının yarattığı insanları aynı gözle gören,
    insanları rengine,diline ve dinene göre ayırt etmeyen,
    tanrı adı ve aşkıyla kainatı bir gören'dir."

    *alıntı: *,*
  • (bkz: yeniçeri)
    (bkz: enderun)
  • bektaşinin karısı nehre düşer
    terslik: nehir yukarı bağırarak karısını arar bunu gören köylüler sorar
    -yukarı doğru ne ararsın be adam
    +bulmak istiyen kim...
  • yıllardır toprağını ekmeyen bektaşi bigün eker
    1 gün yağmur yok 2 gün yağmur yok 1 hafta yağmur yok
    kafasını göğe kaldırarak
    -yarabbim şuraya 2 damla su
    gece deli gibi yağmur yağar her taraf göl olur
    tekrar başını göğe kaldırarak
    - sende değil kabahat sana yer gösterende
  • bildigim kadarı ile, bektasiligin kurucusu olan haci bektasi veli, 1000li yılların ikinci yarısında iranda yaşayan hasan sabbah ve ömer hayyam gibi şahsiyetlerin yaşadıkları topraklardan, hasan sabbahın ölümünden 30 yıl kadar sonra anadoluya göç ettiği (spekülasyon arayanlar için özellikle gönderildiği) rivayet edilen şahıstir..
    her türlü rivayet ve garip söylentiye karşın, "ainesi iştir kişinin" düsturundan gidersek, söyledikleri ve yaptıklarıyla hayyam, yunus ve mevlana gibi şahsiyetlerin hemen yanında yer alması gereken kişiliktir.
  • bir bektaşi ile bir mevlevi karşılaşır. bektaşi sorar mevlevi’ye
    - ya erenler siz nasıl ayin yaparsınız?
    - biz “hak” der, döneriz ya hu “hak” der döneriz.
    - oldu mu şimdi böyle?
    - neden olmasın ki?
    - yahu biz “hak” dedik mi bir daha dönmeyiz.
hesabın var mı? giriş yap