14 entry daha
  • pek çok açıdan yanlış değerlendirilmiş bir tarihsel olgudur cadı avı. öyleyse, bilmediklerimizi öğrenelim, yanlış bildiklerimizi düzeltelim:*

    cadı avı cinsiyetle ilgilidir, fakat cinsiyete özgü değildir; erkekler de paylarına düşeni almıştır bu cadı avlarından. kadınlardan sonra en fazla itham ve infaz edilenler ise çocuklardı (bu meseleye sonra döneceğiz). fakat neden cadılık “kadın”larla özdeşleştirilmiştir?: ilkin söylenmesi gereken şudur ki cadı avı her şeyden evvel dalâletle* ilgilidir ve rahipler cadılık kuramlarını tasavvur ederken, kadınların önceden beri melahide* addedildiğini göz önünde bulundurmuşlardır. mesela bakınız efendim cenevizli iki katolik rahip yazdıkları kitapta pekçok cadının neden kadın olduğuna ilişkin savlarını nasıl da kadınların ahlaki olarak –hele ki cinsel meselelerde- zayıf ve zihinsel açıdan erkekten daha zayıf olmasıyla ilişkilendirmiştir. (bkz: malleus maleficarum)**
    (fakat daha can alıcı açıklamalara entarimizin son kısmında değineceğiz)
    -bu arada,, belki alâkalıdır, lütfen-
    (bkz: zındıklar ve mülhidler)

    tarihsel bilgi: feodalizmin çöküşüyle en fazla sarsılan kurum olan “katolik kilisesi”nin yetkesini güçlü devlet yapıları alt etmiş; “kilise”nin pekçok işlevini*** kiliseden devralmıştır. eşzamanlı olarak, “bilim”* hiyerarşik toplumsal nizamı meşru kılma mülkiyetine haiz olmuş; orta çağda “toplumsal nizamı” haklı çıkaran “kilise”nin bu toplumsal işlevini ondan devralmıştır. fakat “kilise”nin karşısınaçıkan tek rakip “doğal bilimler” değildir; protestanlar on dördüncü yüzyılın sonlarından itibaren tarih sahnesindeki yerlerini almaya başlamıştır.

    cadı avı bağlamında protestanların katoliklerden tek farkı, meselenin, yargılama hakkının kilise mahkemelerinin tekelinde olduğu saltık ilahiyatçı çerçeveden, yargılama hakkının devletin tekelinde olduğu dünyevî suçlar çerçevesinde incelenmesi gerektiğine ilişkin dönüşümü sağlamak olmuştur.

    tarihsel bilgi: “uzun” on altıncı yüzyılın ikinci yarısına merkezîleşmiş devlet gücünün
    sağlamlaştırılması çabaları damgasını vurmuştur; 1595 itibariyle, merkezîleşmiş devlet gücü rüştünü, bir anlamda alt edilemezliğini, herkese kabul ettirmiştir. cadı avı bu sürecin sonunu tayin eden bir düzenek olarak addedilmelidir.

    cadı avının ciddi anlamda gerçekleştiği devir 1550-1660 arasıdır. cadı avını kışkırtan, güdümleyen, düzenleyen, gerçekleştiren yeni kurulmuş devletlerin bizâtihi kendisidir. mesela devletler cadılığı bir crimen exceptum olarak, yani mahkumiyet delillerinin standart kural ve gereklerinden feragat edilmesi lazım gelen bir suç olarak tanımlamıştır, yani, itham edenler, komşu yahut yakınlarının ölümlerinin dolaysız sorumluluğundan azade kılınıyordu.

    peki, cadı avına neden gerek duyuldu? önce bazı bu platformda da itibar görmüş bazı yaygın savları sıralayıp bunları çürütelim
    1. feministlerin savı: üniversite eğitimi almış doktorlar işin ehli olmayan sağalticıların, yani köyün bilge kadınlarının rekabetini saf dışı etmek istemiştir.
    karşı sav: bi’kere bu kadınların çoğu sağalttıkları için değil; zarar verdikleri için itham edilmiştir.ayrıca, tarihsellikten yoksun bir savdır bu zira üniversite eğitimi almış doktorlar ancak on sekizinci yüzyılın sonlarına doğru fakir köylüleri tedavi etmek üzere kırsaldan iş kabul etmeye başlamıştır.
    2. sav: cadı avı, cadı olduğu iddiasıyla infaz edilenlerin mülkiyetini müsadere eden (el koyan yani, haczeden) yerel yöneticiler tarafından kârlı bulunduğu için gerçekleştirilmiştir.
    karşı sav: mesela almanya için geçerlidir bu sav, fakat umumiyetle, cadı olduğu iddiasıyla infaz edilenlerin çoğu yoksuldu ve cadı avı borca girmek pahasına maliyetliydi-- öyle ki, bazı sanıkların takibatı yıllarca ertelenmiştir bu maliyetler yüzünden.
    3. sav: işçi ve köylülere iktisadî külfet yükleyen yaşlı kadınlar “günah keçisi” olmuştur. bu savın bir çeşitlemesi de şudur ki, zenginler fakirlerin devrim yapmasından korkuyor ve bu yüzden birilerini günah keçisi ilan ediyordu. bu savın diğerbirçeşitlemesi de şudur ki, protestanlıkla beaber, birtakım toplumsal ve iktisadî çöküşler yaşlı kadınlarla ilişkilendirilmiş, onlara bağış vermek reddedilmiş ve böylece hissedilen suçluluktan, suçu yaşlı kadınlara isnat etmek suretiyle arınılmıştır.
    karşı savımsı: mevcut belgeler cadı avının protestan bölgelerde katolik olanlara nispeten daha az gerçekleştiğini göstermektedir. fakat bu sav doğru olsaydı protestan bölgelerde daha fazla “cadı”nin avlanmış olması gerekirdi.

    bununla birlikte bu ve buna benzer savların hemen tamamı kısmen doğrudur,, kısmen çünkü şu yahut bu bölgeye göre değişkenlik arz etmektedir. peki nedir bütün bu olan bitenin esbab-ı mucibesi?

    madem ki cadı avı avrupa genelinde gözlenen bir olgudur, öyleyse avrupa geneline uygun gerekçeler ibraz edilmelidir.

    ilkin,, on altıncı yüzyıl, toplumsal nizamın yeniden tesis edilmesi teşebbüsünün, hem de öyle böyle değil, doğanın dahi ve onun bir parçası addedilen düşük ‘rütbeli’ sıradan köylülerin denetlenme ve boyun eğdirilmesinin lazım olduğu bir nizamın yeniden tesis edilmesi teşebbüsünün geçerli olduğu yüzyıldır:

    cadı avının birincil sebebinin ardındaki gerçek budur: dinî ve dünyevî yetkelerin önemliliklerini pekiştirmek üzere kamuda baskı altında tutma “hizmeti” “gereksinim”inin sadece iyi bile değil, “mecburî” olduğu yönünde kanı uyandırmak.
    bakınız, bu söylediğimizin daha iyi anlaşılması için tilly beyefendinin “war-making and state-making as organized crime” (örgütlü bir suç olarak savaş yapma ve devlet kurma) nam makalesinin okunması faydalı olabilir. bir diğer önemli kavram için ise lütfen (bkz: koruma maliyeti) yani (bkz: protection cost). yüzyıllardır itibar edilen beylik bir yöntemden bahsediyoruz burada yani: kamusal düşman icat etmek; inşa edilmiş, doğaüstüymüş, yanılsamaymış vs. vs. kimin umurunda?! bir bakınız daha vereyim anasını satiiiim: (bkz: cold war)

    devlet bir kere daha iti ite kırdırmıştır yani! yahu nedense bir anda aklıma geldi:
    (bkz: faşist) (bkz: faşizan) (ara: kürt*) (ara: ermeni*) (ne var idi başka yahu?) (haa, buradan harun kardeşe* ve sayın nazmiye demirel’e de selam ederim)

    pekala, neden önce kadınlar ve çocuklar?

    köylü kadın, popüler köylü kültürünün rabıtasıdır. her ne kadar resmi kültür “kadın”ı zayıf, murdar, muhtemelen ruhsuz vs. tasavvur ediyorsa da, köylü için kadın, popüler kültürün “haznesi” ve “aktarıcısıdır”; yaşayan ve ölüler arasındaki, ve “gerçek dünya” ve “ruhlar alemi” arasındaki, ve toplum ve kimi zaman yararlı, kimi zamansa zararlı doğa arasında “aracı”dır*. kadın, hikaye anlatıcısıdır ve cemiyetin toplumsal belleğidir. böyle bir varlık dünyevi yetke ve ruhban sınıf için tehlikelidir zira hıristiyanlığa karşı duran sihirli dünyayı insanları ifşa eder, sağ bırakır! peki ya çocuklar? bunu kavramak için o zamanın outillage mental’ini kullanmamız lazım gelir:
    “küçük çocuklar, bizim şimdi kavrayamayacağımız bir rol üstlenirdi: öteki dünya ve bu [dünya] arasındaki vasıta olma rolünü: sözcükleri ve eylemleri ölülerin arzularını canlılara iletmek için kullandıkları bir usûldü.” (bkz: fossier)

    fakat eğer kadınlarsa cadı avının esas mazlum ve mağdurları, bunun sebebi kırsal sözel geleneğin ve kültürel kısıtların taşıyısı ve koruyucu olmalarıdır. bu, “kilise”nin çağcıl işlevlerine direnç gösterme anlamına gelir; kadın, köyün toplumsal belleğidir: sınırların, toprakların, kimin hangi mıntıka için ne kadar rant verdiğinin/aldığının, hangi feodal yükümlülüklerin kimlerin yüzü gözü hürmetine, ne zaman, neden terk edildiğinin vs. tarihini bilir. anlatır. av döneminin toprağın değerinin ve ekilebilir kısmının artmasına tesadüf etmesi yalnızca bir rastlantı mıdır??

    kadın var ya, ne "cadı"dır kadın!!!

    speyşıl not: bu entari, sevgili hocam “sheila pelizzon”un henüz yayınlanmamış doktora tezinin bir kısmı esas alınarak yazılmıştır.
78 entry daha
hesabın var mı? giriş yap