• üzerinde fazla durulmaması gereken üzüntülü durumlara verilen teselli. ayrıca, gelip gecici anlamı taşıyan kullanımları için;
    (bkz: dunyevi zevkler)
  • (bkz: mundane)
  • dünyevi, dünya ile ilgili şeyler anlamına geldiği için biri bu cümleyi kullanırken "boşver" anlamında da kullanabiliyor.
    "hadi gel dünyevi işlerle uğraşma" gibi...hani sözde dünyadan başka bir yer varmışta, oraya gidildiğinde çok çalışılacakmış manası doğuyor ki, gidipte dönene, dönüpte mesleğinin ne olduğunu anlatana hiçte rastlamadık şimdiye kadar. rastlayamayacağız da.
  • toplamda 20 bölüm süren ve her bölümünde bambaşka bir temayla karşımıza çıkmış bulunan bir nümayiş radyo programı.
    bir rivayete göre programın yapım, sunum, kayıt ve montaj işlerinin altından bir başına kalkabilmiş olması dilara uçar hanfendinin dünyalılığını kuşkulu hale getirmekteymiş. zaten programının adını da bu sırrını maskelemek için bilerek seçmişmiş.
    izleme komitesi kayıtlar üzerinde çalışıyor. işte o kayıtlar.
  • (bkz: uhrevi)
  • "abram'ın en son torunu ve yakup'un en genç oğlu, bir parça laikti, yani dünyevi hayata dönük birisiydi, hürriyete meraklıydı, (...) onun buna olan sevincinin geçmişe dayanan sebebi, babasının çok sofu oluşuydu, çünkü babası her türlü resmi reddediyordu." thomas mann - joseph und seine brüder (yusuf mısır'da)

    "ayna'nın* bazı sahnelerinde besteci artemyev'le* birlikte elektronik müzik kullandık. (bence elektronik müziğin sinemada çok geniş bir uygulama alanı vardır.) elektronik müziğin bu filmde uzak bir yankı, dünyevi olmayan bir hışırtı ve bir inleme etkisi yaratmasını istemiştik. bununla hem yedek bir gerçeklik dile getirilmiş hem de somut ruh halinin, iç dünyanın sesleri yeniden üretilmiş olacaktı. artemyev'in tınılarını çok karmaşık yoldan ettiği elektronik müziği o kadar dikkatli kullanmıştık ki, tam müzik duyulduğu, nasıl yapıldığının kavrandığı an, sesler aniden kesiliyordu." andrey tarkovski - die versiegelte zeit

    "onu -ve onun endişe verici hoşnutsuzluğu ile bu hoşnutsuzluğun ifadesi olan mutlak ve uzlaşmaz şiddetini- inkar etmekten ziyade kabul etmek bütün iranlılar için zorunludur. (...) iranlıların zihnine kazınmış sert, kasvetli ve anlaşılmaz ifadesinden hatırlanacağı gibi, humeyni'nin tarihin solgunluğunun ötesinde bir sonsuzlukta sabitlenmiş olan bakışlarında daha en başından beri dünyevi somutluğu yersiz, hatta fuzuli sayan semavi bir tefekkür hali vardır. dünyevi kesinliği cezalandıran bir mistiktir o; yanı başında olan hiçbir şey onu tatmin etmemiştir, çunkü dünyevidir. (...) humeyni'nin düşünce ve eylemlerinde -hayranlık beslediği ve hocası saydığı- şii felsefeci molla sadra şirazi'nin (1571-1640) mutlakçı kesinlik metafiziğinden izler vardı. asfar arba'a (dört yolculuk) molla sadra'nın en ünlü kitabıdır. molla sadra'nın bu kitabında bahsettiği dört yolculuk, nihai ve mutlak hakikate ulaşmadan önce varoluşsal yolculuklardır. (...) buradan bakıldığında insanlar onun* için sanki somut kavramlar, değiştirilebilir fikirler, mantıksal öncüller, felsefi önermeler ya da salt mistik önkabullerdi. humeyni hareket halinde bir metafizikçi, dediği dedik bir felsefeciydi." hamid dabashi - iran ketlenmiş halk

    (ilk giri tarihi: 2.2.2017)
  • çoğunlukla sıfat olarak kullanılan tabir. dünya işlerine dair.
    (bkz: ladini)
  • korkmadığım şeyler.
hesabın var mı? giriş yap