• bugunlerin ekonomik cokuntusunun temellerini atan parti
  • isin en aci yani ise 1940larda chp'den ceken kimi aydinlarimizin! bu partiye verdikleri destektir, celal bayar'in "dp, chp'nin alti parmak solundadir" sozlerine safca inanarak...
  • celal bayar, adnan menderes, fuat kopruluve refik koraltan'ın 1946'da chp'de verdiği dörtlü takrir ile temelleri atılan, celal bayar dışındakilerin partiden uzaklaştırılması, celal bayar'ın da içeriden desteğiyle kurulan partidir.

    kurulduğu yılki seçimlerde halkın büyük ilgisine rağmen, diğer il ve ilçelerde örgütlenememek gibi teknik nedenlerden ötürü (demokrat partililer hile yapıldığını da savunmuştur) seçimlerde başarılı olamamıştır. (chp %85 , dp %13) ancak tek parti iktidarının getirdiği bezginlikten ötürü, memleketteki tüm tersliklerin iktidara maledildiği dönemde kırat şaha kalkmış, 1950 seçimlerinde %53 oy ile, %40 oy alan chp'yi geçmiş ve iktidara oturmuştur. bu oy oranlarına rağmen 487 milletvekilinden 408'ini alarak esasında meclisin %83'üne sahip olmuştur.

    dört yıllık iktidardan sonra 1954 seçimlerinde oy oranını 3-4 puan arttırarak %57'ye çıkarmış (chp %35) ancak mevcut seçim kanunu münasebetiyle gene meclisteki ezici üstünlüğü ele geçirmiş, 1950 seçimlerinde 69 milletvekili çıkaran chp'nin milletvekili sayısını (chp'nin oy oranı artmasına rağmen) 31 milletvekiline indirmeyi başarmıştır. (541 milletvekilinden 502'sini alarak meclisin %92'sini elde etmişlerdir) üç sene sonra yapılan 1957 seçimlerinde de %47 ile iktidarı kazanmasına rağmen oy oranı düşüş trendine girmiştir.

    ve beklenen son gerçekleşmiş (son bekleniyordu zira 1960 yılında sokaktaki çocuklar bile asker'in ihtilal yapacağından bahseder olmuşlardı) 27 mayıs 1960 darbesiyle (buna beyaz ihtilal diyenler de mevcuttur, anayasa değişikliğinden ötürü ihtilal niteliğini kazanır kimilerince, başka bir zevat ise 50 seçimlerindeki demokrat parti zaferini beyaz ihtilal olarak görür*) yöneticiler yassıada'ya, demokrat parti de, tarih kitaplarındaki yerine gönderilmiştir. ancak zihniyeti hala devam eder.

    ilginç olan ve bu sondaki önemli etkenlerden biri, hikayenin başında, dörtlü takrir verilirken söylenen, demokrat partinin kuruluş sebebi olan, "tek parti iktidarının getirdiği antidemokratik ortamı bitirmek, tek parti yasalarını değiştirmek, yüzünü halka çevirmek" vaatleri, iktidara gelir gelmez unutulmuş, iktidarın, gücün verdiği cesaret ve sarhoşluk bünyeye yayılmış, başta söylenenlerin tam tersine tek parti iktidarını güçlendirici yasalarla antidemokratik ortam semirtilmiştir. bir iki kişinin kaderindeki meclisin bile haberi olmayan anlaşmalar (ki bu anlaşmaların bazılarında amerika'ya gayet muğlak ifadelerle türkiye'deki bir karışıklıkta müdahale etme hakkı veriyor ve sadece dışişleri bakanı fatin rüşti zorlu'nun bir imzasıyla yürürlüğe giriyordu) demokrat parti'nin bu sonundaki en önemli etkenler olmuştur.
  • 1992 yilinda kktc'de ulusal birlik partisinin bölünmesiyle kurulan partidir, basinda rauf denktas'in oglu serdar denktas vardir
  • demokrasi katili parti...
  • demokrasiye geçişimizin önemli boyutu, demokrat parti'nin halkla bütünleşebilmesidir. 14 mayıs 1950 seçimlerinde tarihimizde ilk defa hür seçimlerle iktidar el değiştirdi. celal bayar kitlelere güven veren bir isimdi. adnan menderes ise, şevket süreyya'nın deyimiyle, bizde "toprağı anlayan ilk lider"di ve "büyük rakamlardan korkmayan adam"dı...

    metin toker (ismet inonunun damadi) de şöyle yazar: "dp yöneticilerinin, özellikle adnan menderes'in chp'lilere nazaran daha büyük düşündükleri, daha geniş ufka sahip oldukları reddedilemez." tarihimizde toplumsal yapı değişmesi, köylülükten orta sınıflaşmaya yöneliş dp ile başladı. tek partinin 27 yılına karşılık, dp'nin on yılında elektrik üretimi yüzde 250, çimento üretimi yüzde 414, köy yolları uzunluğu yüzde 918, lise sayısı yüzde 120 arttı. üniversite sayısı 3'ten 6'ya çıktı. bu yatirimlar sayesinde vatandaş kendini ilk defa "devletin objesi" değil "devletin sübjesi" olarak gördü, bunu "yeter, söz milletindir" diyerek ifade etti.

    menderes iktidarının çıkardığı yabancı sermaye ve petrol kanunlarına chp'nin "vatan satılıyor" diye tepki göstermesi tipik bir hadisedir. milli iradeye karşı orduda cuntalar o yıllarda, 1950'lerin ortalarında kurulmaya başlandı.

    osmanlı ve cumhuriyet geleneğinde egemen güç, bürokratik elitlerdi. batılılaşma da elitlerin anlayışına ve hayat tarzına göre yürütülmüştü. şimdi ise "hasolar, memolar, kasketliler, faso fiso vatandaşlar" diye horlanmış olan halk devreye giriyordu. modernleşmeyi bunlar yol, elektrik, fabrika, sulama, üretim, iş, aş olarak anlıyordu. siyasette "milli irade", ekonomide "kalkınma" diyorlardı.

    sosyopolitik yapımızdaki bu çelişki ve demokrasi tecrübesizliği elitlerle halkın, chp ile dp'nin çatışmasını şiddetlendirdi. dp de chp de olgun davranamamıştı. sonuc 27 mayis olmustur.
  • türkiyede, yanılmıyorsam 1934 ten itibaren, türkçe okunan ezanı; 1949 yılında tekrar arapçaya çeviren, ve bize ölüyü dirilterek bu sorunu * bırakan siyasi parti.
  • yaptıklarının siyaseten, vatan, millet ve sakarya adına, atatürk devrimlerine göre doğru veya yanlışlık durumlarını kenara koyarak dar da olsa bir perspektif oluşturmak gerekirse dp türkiye'de çok şeylerin geri dönüşsüz değişimine öncülük etmiş bir partidir.

    çok şeyler derken kastettiklerim nelerdir mesela? öncelikle türkiye'de devleti toplum gerçeğiyle yüzleştirmiştir. siyasetin en azından sosyal yapısı o dönemde izin vermediği için halkın tabanda meydana getirdiği oluşumlardan, yarattığı gerilme ve esnemelerden bağımsız yürütülemeyeceğini göstermiştir. 1950lerde türk ulusu -doğru veya yanlış- tarikatlardan, şeyhlerden ve bunun gibi kitle etkileşimine yön veren dinamiklerden ayrı düşünülebilecek bir toplum değildir. hatta, bugünün sosyal yapısının (yarım kalmış ve bozunmaya başlamış şehirlileşme, tarımla işin tüm verimsizliğine rağmen iştigal etmekte sakınca görmeyen halinden memnun geniş bir kırsal kitle vesaire) bile gösterdiği şudur ki bu tür oluşumlar toplum gerçeğini yansıtsa bile yeraltı kalmaya mahkum olacaktır. demokrat parti tüm bunları göz önünde bulundurarak din odaklı siyaseti demokrasi tanım ve kapsamının içinde memleket ortamına eklemlemeyi faydacı bir yaklaşımla tercih etmiştir. takip eden 50 senede aksi yönde bir görünüm zuhur etmemiş siyaset yelpazesi açılarak dini odak almasa bile bir alt düzlem olarak içselleştirmiş ve kullanmıştır.

    bir başka nokta ise devlet elitinin kendini sosyal gerçeklikle, tabandan yükselerek meydana çıkan siyasetin getirdikleriyle yüzleşerek anlamak zorunda kaldığı devlet ideolojisi denen şeydir. genç bir cumhuriyet olarak türkiye cumhuriyeti 1950lerde henüz kuruluşunu karmaşasını normalize etmeye, bir adet dünya savaşını ve bunun neden olduğu zorluk ve eksiklikleri yenmeye çalışırken kendini kategori dışı, taraflar üstü bir noktada konumlandırmış, karşısında gerçek anlamda talep eden bir halk görmekten ziyade koruyucu, sorun çözen bir kimlik almayı tercih etmiştir. (mustafa kemal'in liderlik ettiği dönemi ve devrimlerini 1923-1950 döneminde tüm bu devlet-millet-demokrasi-haklar-ödevler-talepler-hayal kırıklıkları diye uzayıp giden bol kırılmalı eksenin dışında tutmak gerekir. zira mustafa kemal'li dönem kendi şartlarını yaratan ve hayallerini gerçeklştiren bir erkin hakim olduğu bir dönemdir.) demokrat parti'nin ortaya çıkışı ve hükümet dönemi ve hatta bunun sonuçları devletin -devlet elitinin- kendisine bir noktada yer seçmesi gerektiği kendi ideolojisini belirlemesi ve buna göre hükümet politikalarının da üzerinde bir noktada konumlanması gerektiği gibi boyutları cumhuriyet sürecine işlemiştir. bu gereksinimlerle kastettiğimiz, aslında demokrat parti deneyiminin türkiye'de -liberal ideolojiden beslenme noktasından uzakta dursa da- dini hassasiyetini odakta tutan bir muhafazakarlıkla bezeli bir toplumsal eğilim ve bir anlamda da gerçekliktir. bunu dikkate almak zorunda kalan devlet eliti demokrat parti veya onun uzamında kalan/ileride de onun uzamına düşecek partileri ve daha geniş anlamda böyle bir siyaseti bastırmayı gerekli görmüş ancak bu toplumsal gerçeklikle yüzleşmesi gerektiğini göz ardı etmemiştir. işte bu yüzden türkiye'de devlet ideolojisi diye bir kavramdan bahsedilecekse bunun sağ tarafa daha yakın olduğu söylenebilir.

    yukarıda sunduğum belki de yeni olmayan önermeler ışığında dönemi, partiyi ve ve türk siyasetini yeniden okumaya çalışmak anlamlı olacaktır kanaatindeyim. ancak ve ancak bu şekilde, akp iktidarını, bir türlü gelmek bilmeyen sosyal demokrasiyi, siyasi bağlamda gerçeküstücü bir yaklaşım sunmaya devam eden chp'yi yeniden yorumlamak mümkün olacaktır.
  • türkiye'nin bugünlere gelmesine yol açmış, liberalizm adı altında dış güçlerin türkiye'yi sömürmesine öncü olmuş partidir.

    ikinci dünya savaşından sonrasında chp içinde zıt sesler yükselmeye başlar. chp içerisinden bir grup artık mecliste chp'nin yaptığı herşeye red oyu vermeye başlar. bunda ismet paşa'nın muhalefeti zorunlu görmesinden doğan ılımlı yaklaşımının da etkisi büyüktür. çünkü avrupa ile ilşkileri kuvvetlendirmek için tek partili otoriter sistemden kurtulup, çok partili tam demokrat bir sisteme ihtiyaç vardır.
    bunun sonucunda ismet inönü, celal bayer ve adnan menderes'e parti içinde bu kadar muhalefet olamayacağından, başka bir parti kurmalarını söyler. işte bunun üzerine demokrat parti kurulur.
    hükümetin imkanlarının yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar ile muhalefet yapan demokrat parti en sonunda 1950 seçimlerinde iktidara gelir.
    dp iktidar olduktan sonra chp'den öc alma dönemi başlar.
    -halkevleri kapatılır. halkevleri yerine vatan cephesiadlı bir kurum kurulur ve burada dp yanlısı gençler yetiştirilir. ve vatan cephesine giren herkesin ismi radyoda yayınlanır. saaatlerce isim okunur radyolarda.
    -dp chp'nin tüm taşınamaz mallarına el koyar.
    -chp'nin türkiye gezisinde bayar "köprüden inönü'yü geçirmeyin" diye askere emir verir. inönü köprüye doğru yürür ve "bana ateş mi açacaksınız" der. asker de selam durur ve "size karşı boynumuz kıldan ince paşam" der.
    -zamanında eleştirdikleri basın kısıtlamasının kat be kat fazlasını yapar dp. chp ile ilgili hiç bir haber yayınlanmaz. gazeteler haber verme haklarından yoksun bırakılmak amacıyla sayfa sayfa resmi ilanlar basmak zorunda bırakılır.
    -seçimlerde chp'nin kazandığı iller, ilçe olur veya ikiye bölünür. (ör: kırşehir ilçe olur. malatya ikiye bölünür: malatya ve adıyaman)
    -dp kendisi adına mevlütler okutur radyolarda.
    -ezan arapça'ya çevrilir yine.
    -celal bayar " ince demokrasiye, muhalefetli demokrasiye paydos" der
    -menderes "halk istedikten sonra, hilafeti bile getirir" ve "ben bu odunu aday göstersem, seçtiririm" der
    -dp'li bir ajan atatürk'ün evinin bombalandığı masalını uydurur ve 6-7 eylül olayları patlak verir. türkiye'deki azınlıklar büyük saldırılara uğrar, malları yağma edilir.
    -bayar "üniversite öğrencileri"nin üzerine ateş açma emri verir. ama asker, öğrencilerce omuzlar üzerinde alınır.
    -amerika'dan marshall yardımları alınır. ekonomi belli bir süre büyür. sonra kısa bir süre içerisinde tl, dolar önünde 3 kat değer kaybeder.
    vs. vs.
    -son olarak mecliste olağanüste yetkilere sahip bir tahkikat komisyonu oluşturulur. ve bu komisyon chp'yi kapatma, meclisi fesh etme gibi yetkilere sahiptir.
    ismet paşa bu sırada " artık sizi ben bile kurtaramam" demiştir.
    1 ay sonra darbe olur ve bilindik olaylar cereyan eder.
    ve sonunda idamları durdurmak için en çok ismet paşa çalışır. ama başarılı olamaz. hatta adnan menderes'in eşi ve oğlu aydın menderes idamları durdurması için ismet paşa'ya başvururlar. ama sonuç aynıdır.

    sonuçta demokrat parti hükümetinden ders alınması gerekirken, tam tersi bir çok insan onun yoluna girmiş durumda. bir kaç sene sonra bu idamların intikamı gencecik üniversite öğrencilerinden alınacaktır. ve türkiye hızla bokun içine yuvarlanacaktır.
  • türkiye'nin bugün hala sıkıntısını çektiği dertlerinin bir kısmına ön ayak olmuş bir partidir..
    muhalefeti bastırmak için elinden geleni ardına koymayan tutumlarıyla muhalefeti "nifak cephesi" olarak adlandırmalarıyla demokrasiye ne kadar saygılı olduklarını ilk aşamada göstermişlerdi,zaten muhalefet partilerinin sandalye sayısı da etkili olamayacak kadar azdı..

    kendine oy vermeyen şehirlere bok muamelesi yapan,seçim kanununu kendi lehine oynatan,bürokrasiyi sindiren bir partiydi..
    istanbul'u hakimiyetine almak uğruna saçma sapan planlarla şehrin mimarisini bok ettiler..
    aldığı destek azaldıkça daha da sert bir tavra bürünüp parlamentodan güç alan bir diktatör profili çizmeye başlayan menderes,öğrenci olaylarını da tetikleyerek sonunu hazırladı..
    27 mayıs darbesi,hiç bir darbe teoride tasvip edilmese de en azından tüm darbeler arasında "en hayırlı" darbeydi..

    (bkz: adnan menderes)
    (bkz: celal bayar)
    (bkz: 27 mayıs ihtilali)
hesabın var mı? giriş yap