elek
-
eskiden un eleyip duvara asilan alet
-
kök iki serisine göze dizildikleri vakit, mühendislere cevher hazırlama tesisleri hakkında çok mühim bilgiler sağlayan aparat. (bkz: elek analizi)
-
un, buğday, nohut, fasulye, mercimek, ayçiçeği tohumu v.b. tahılları içlerine karışan taş sap yada bitkinin istenmeyen herhangi bir paçasınından ayıklamak için kullanılır. anlaşıldığı üzere tek tip değildir elenecek tahıla göre seçim yapılır. sanırım yuvarlak şekilde sallanınca yabancı maddeler belli bir yere birikiyorlar sonra ordan avuçlanıp atılıyorlardı, alt kısmından da belli boydan küçük maddeler atılmış oluyor. kullanıldığı başka bir yer olarak (bkz: patoz)
-
(bkz: ince elek/@karviskali)
-
(bkz: tron)
-
(bkz: oyuncu tayfası) nın yeni deneysel oyunu.
-
sorgu altına alınan bakireliğini kanıtlamak adına tiber nehrinden tapınağa bir elek içindeki suyu dökmeden taşıyan vesta bakiresi tuccia'nın hikayesi sayesinde (biraz az bilinen) bir bekaret sembolü olmuş.
-
elekten elemim var
gümüşten galemim var (suna boylum vay)
durun gomşular durun
yare bir selamım var (anadan benlim vay)
macaristan'da bir şehir: "öğleden sonra elek yol ayrımına vardığındaysa at arabasına bir başına binebilecek kadar dahi gücü kalmamış, evine dönen kelemen'in, arabacı oturağının arkasındaki samanları üzerine onu bir şekilde çekmesi gerekmişti." laszlo krasznahorkai - satantango
(bkz: sarıca buğday danesin/@ibisile)
(bkz: eleste etmek)
(bkz: elemek) -
bir inşaatçı olarak anladığım, sieve
-
taneli maddeleri yabancı maddelerden ayıklamak için kullanılan araç.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap