*

  • labor theory of value olarak da bilinir. özünde üretilen her malın değerinin gerçek emek ve ölü emek (bu sermaye oluyor) cinsinden yazılması esasına dayanır. buna göre bir malın değeri o mal için harcanan emekle açıklanabilir. bütün klasik iktisatçılar (adam smith,david ricardo, karl marx vb) bu değer kuramını kullanmışlardır. belirtmek gerekir ki değer kuramınız olmadan "iktisat" yapamazsınız.
  • (bkz: artı değer)
  • bilinen ilk fikir babalari john locke, adam smith ve david ricardo'dur. avusturya okulundan gelen iktisatcilar (carl menger, friedrich von wieser, eugen von böhm-bawerk, friedrich hayek, ludwig von mises) ve neoklasik iktisatcilar bir objenin veya hizmetin degerinin sadece maliyetten (isgucu, sermaye) kaynaklanan nesnel bir olcusu olmadigini savunmuslar, ekonomik degerin ozneye (tuketici) ve onun tercihlerine de bagli oldugunu ve bu degerin tuketicinin marjinal faydasina esit oldugunu one suren marjinal deger kuramina yazilmislardir.
  • sadece emek harcanan surenin belirleyiciliginin marx'in mudehalesiyle asildigi kuram.

    adam smith ve ricardo'nun emek deger teorilerinde bir metanin uretiminde ne kadar emek harcanirsa o meta o kadar degerlidir seklinde bir varsayim mevcuttur. marx buna hasindan bir ayar vererek soyle sorar: bir isci bir isi ortalama olarak 3 gunde bitiriyorsa ve tembel ve angut bir digeri ayni isi 6 gunde bitiriyorsa angut olanin urettigi meta daha mi degerli olacak?

    bu kritik bir sorudur, cevabi da cok kolay degildir. marx bu durumu asmak icin socially necessary labor time kavramini one surmustur. ustadin ne kast ettigi kapital 1 yutulsa da cok bariz degildir. ancak, socially necessarry labor time toplumsal olarak belirlenir ve hakim uretim iliskilerine tabidir. yani hakim urtetim iliskilerini degistirmeyi planlayan her toplumsal hareket socially necessarry labor time ne demek cevaplamak zorundadir. isin ozune inersek: proleter devrim gerceklestiginde kollektif olarak guzellik kremi uretecekmiyiz, oje yapmaya gerek varmi sorularinin cevaplanmasi da gerekecek. (orneklere bak!! feministler hakli olarak kafami ucaracak benim) piyasa bu sorularin sorulmasi probleminin ustunden atlar kendi dinamikleri sayesinde ama socially necessarry labor time nedir bu cevaplanmak zorundadir her uretim biciminde. emek deger probleminin anahtar noktasi da bu sorudur aslinda
  • herhangi bir malın, diğer mallarla mübadeleye girme sürecinde ortaya çıkan değişim değerinin emek süresi ile ölçülmesi esasına dayanan iktisadi teoridir.

    bellirli bir metanın fiyatını belirleyen, o meta için piyasada oluşan arz-talep ilişkisidir. ama bu arz-talep ilişkisi, bize sadece o metanın fiyatının 'normal'den fazla ya da eksik olduğunu bildirir. bu normal ile işaretlenen gerçek fiyat ise, malın üretim maliyetinden başka bir şey değildir.

    "..fiyatın üretim maliyeti tarafından belirlenmesi, fiyatın bir metaın yapımı için gerekli-emek zamanı tarafından belirlenmesi ile aynı şeydir, çünkü üretim maliyeti (1) hammaddelerden ve aletlerin yıpranmasından, yani üretimleri belli bir miktarda işgününe malolmuş ve bundan ötürü de belli miktarda bir emek zamanını temsil eden sanayi ürünlerinden, ve (2) ölçüsü bizzat zaman olan dolaysız emekten oluşur.." (*)

    (*) karl marx, ücretli emek ve sermaye
  • ozunde basittir aslinda ama marx'in iliskisel/diyalektik dusunce tarzini kavramak ve icsellestirmek kolay olmadigindan, aslinda oldugundan daha karisik algilanir, ve bolca da yanlis anlasilir.

    kapital'in ilk cildine marx icinde bulundugumuz hayat bir metalar dunyasi gibi gorunur diyerek baslar. dolayisiyla kapitalizmi anlamaya da meta'dan baslar. her kapitalist sistemde metanin iki tip degeri vardir: ilki kullanim degeridir. bardagin sivi tuketimini kolaylastirmasi, testerenin ahsap kesmeye yaramasi bu iki metanin kullanim degeridir. bu bardagi sus olarak kullandiginizda da kullanim degerini gerceklestirmis olursunuz. dolayisiyla marx'a yoneltildigine bir cok kere sahit oldugum, kullanim'i marx'in dar ve aracsal tanimladigini iddia eden elestiriye katilmiyorum. isinize yarayan bir meta'yi ongoruldugu gibi kullansaniz da, affedersiniz gotunuze sokmayi da tercih etseniz, kullanim degerini hayata geciriyorsunuz demektir. burda kilit olan, onu bir sekilde kullanmaya deger bulmanizdir. kullanim degerinde belirleyici olan metanin niteligidir. testere ile bardak ayri sekillerde isinize yararlar.

    bu aldiginiz metayi herhangi bir sekilde kullanmayip yeniden satarsaniz da degisim degerinden faydalanmis olursunuz. bir metayi ya kullanirsiniz (kullanim degeri), ya da satarsiniz (degisim degeri). yani aralarinda bir celiski vardir, kullanirken satamaz, satarken kullanamazsiniz. burda genelde yanlis anlasilan sey su: aralarinda celiski olmasi bu iki deger turunun arasinda diyalektik bir iliski oldugu gercegini yadsimaz. eger satacaginiz meta kimsenin isine yaramiyorsa, yani kullanim degeri yoksa, degisim degerini de gerceklestiremez. baska biri icin kullanim degeri olmasi, sizin icin degisim degeri olmasinin on kosuludur. kullanim degerinde belirleyici olan nitelik iken, degisim degerinde belirleyici olan niceliktir. kalem yazmaya yarar (niteliksel kullanim degeri), 2 liradir (niceliksel degisim degeri)

    peki, turlu turlu nitelige sahip sayisiz meta nasil olur da piyasa da degisip tokusulabilir? ekmek bir lira ayakkabi 50 liradir. islevleri de nitelikleri de birbirinden farklidir. ama 50 ekmek parasina bir ayakkabiyi alabilir, bunlari degisip tokusabilirisiniz. her ne islevi olursa olsun birbirinden cok farkli metalarin ortak ozelligi nedir ki biz bunlari piyasada degisim degerleri uzerinden aynilastirabiliyoruz? marx'in buna cevabi, ricardo ve smith'i takiben, her metanin icinde emek gucu olmasidir. bu butun metalarin ortak ozelligidir. bu da deger kavramiyla aciklanir. degerin olcusu --burda marx oncullerinden ayrilir-- toplumsal olarak gerekli emek zamanidir. ortalama bir isci, ortalama kosullarda bir isi ne kadar surede bitirebiliyor sorusunun cevabidir toplumsal olarak gerekli emek zamani. bu da degerin olcusudur. el aleti ile 3 gunde dikilen bir gomlek, makinasi icad edilince 3 saatte dikiliyorsa, icinde nesnelesen emek gucu azalir ve onu uretmek icin toplumsal olarak gerekli emek zamani da kisalir. yani fiyati ucuzlar.

    bu noktada bir diger yanlis anlama cok yaygin. deger ile fiyat arasindaki iliskiyi zor anliyoruz bir sekilde. babaerenler de yukarida guzelce izah etmis, ben de baska bir yonunden aciklayayim. fiyat degerin para-adidir. ayri sistemler degillerdir. harcanan toplumsal olarak gerekli emek zamani degisim degerinin olusmasinda belirleyicidir. fakat bu, arz-talep iliskisinin tam dengede oldugu durum varsayilarak yapilan bir argumandir. yani belirleyici olan emek ise de piyasadaki hareketlenmeler fiyat uzerinde surekli oynama yaparlar. uyduruyorum kitlik basgosterdi. 50 ekmek ile bir ayakkabi alirken onceden, simdi bir ekmek ile bir ayakkabi alabilirsiniz. asiri talep fiyati arttirir. bu icindeki degerin degismesi anlamina gelmez, mevcut kosullarda degerin para ifadesi degismistir yanlizca.

    dedigim gibi, bu uc kavram (kullanim degeri, degisim degeri, deger) arasindaki diyalektigi sindirmek onemli. zira aralarinda diyalektik gerilimler mevcuttur. deger yani toplumsal olarak gerekli emek zamani ne kadar belirleyici gorunurse gorunsun, yani istersen en kalifiye is gucu ile en super teknoloji ile harika bir meta uret, biryerlerde birilerinin isini gormuyorsa bu mal, yani kullanim degeri yoksa, meta bunyesinde nesnelesmis emek gucunun hic bir degeri de yoktur.

    ozunde basit diyip, meseleyi karmasiklastiran giciklardan oldum galiba ama idare ediverin.
  • marx köle emeğini, öküz emeğine benzetir. ikisi de sahibinden bir ücret beklemez, asgari fizyolojik ihtiyaçların giderilmesi yeterlidir. köleler çoğunlukla yabancı bir kabilenin veya topluluğun istilasıyla elde edilirler, eğer kaynaşma olmazsa, yabancının sonu kölelik olur. devrimci bir sınıf olamayan köleler, içinde bulundukları iktisadi sistemi değiştirecek isyan içerisine de giremezler. köle isyanlarının hazin sonu hep başarısızlıktır. insan toplumlarının tarihsel gelişimini anlamaya/açıklamaya çalışırken ve elbette şu modası geçmiş 5'li aşamaya sıkı sıkıya sarılırken, insan türünün en yücesi marx bile, öküz/köle metaforuyla tongaya basmaktadır. kapitalimin kölesi olmuş modernizm sonrası toplumları görmeye ömrü yetmeyen sevgili marx, bugün epistemik öküz cemaatinin yüksek bilincini, mücadeleye olan inancını, savaşkan doğasını, sürü praxisini, teori/eylem bütünlüğünü ve tutarlılığını görseydi köle emeğini öküz emeğine benzeten metaforunu değiştirmek zorunda kalacaktı ve büyük olasılıkla şöyle diyecekti ” ey insan sürüleri tarihin ve toplumun değiştirici gücü öküz cemaatlerindeki kollektif aksiyon üretici gücündedir” evet k.marx da yanılabilir ama biz ona kızmayız onu terk etmeyiz, ona yan gözle bakmayız ve hatta ömür boyu onu boynuzlarımız üzerinde taşırız bıkmadan usanmadan. yeterki bugünün “köleleri” siz insan sürüleri evrensel fahişe paraya ve onun getirdiği metalaşmış yabancılaşmış kültüre tapınmaktan vazgeçin. yeter ki epistemik öküzlerin mücadele dinamiklerini anlamaya çalışın. feuerbach üzerine 11.tezi hatırlatalım “filozoflar şimdiye kadar dünyayı anlamaya çalıştılar ama aslolan epistemik öküz cemaatlerini anlamaktır”

    (bkz: http://okuzkomunu.wordpress.com/…marxin-okuz-emegi/)
hesabın var mı? giriş yap