• spinoza'nın kendisinin ölümünden sonra yayımlanan türkçeye torebilim olarak çevrilen ve idea yayınevi'nden çıktığı için anlaşılırlığı oldukça azalan kitabı.
  • spinoza'nın yazdığı, 5 bölümden oluşan (tanrı hakkında, ruhun tabiatı ve kökü üzerine, duygulanışların kökü ve tabiatı üzerine, insanın köleliği veya duygulanışların kuvvetleri üzerine, zihin gücü ve insan hörgücü üzerine) felsefi eser idir.
  • son derece geometriktir.
  • lat. doğru davranış.
  • palazlanmis felsefe bocuklerimizin self-help ve hatta sifa niyetine okuyabilecegi bir eser. ontolojik kanit'li kisimlarin 'etrafindan dolanmak' bilhassa gerekli olabilir [ozellikle soyutlamalardan bunalanlar icun]. kitap aksiyomatik [ya da 'geometrik'?] bir yapida duzenlenmis olsa da, duygulanislarin analizlerinin yapildigi bolumler baslangictaki tanim ve aksiyomlardan bagimsiz olarak incelenebiliyor [sindirilebiliyor, desem daha dogru olur aslinda]. o yuzden soyle bir oneri pek mantiksiz sayilmaz: lineer okumak yerine, ilk bolumu sona saklayiniz, daha bi rahat edersiniz.
  • etik dediğim şey - demiş spinoza : '' tam olarak istihzanın tersi olan şeydir'' . müstehzi gülüş ile normal gülüşü ayırmış, başyapıtının adını dahi bu ayrıma bir yerinden bağlamış. insan doğasını istihza ile kavrayan dinden belki tiksinmiş ve onun vücutları olan rahip ile zorbayı suçta ortaklaştırmış.

    p.s. : bu noktadan bakınca törebilim adıyla türkçeleştirilmesi iyice garipleşiyor.
  • descartes'ın düşüncelerine karşı yazılmış bir kitap olduğu söylenir genelde. ikisinin farkı descartes'in düşünüyorum öyleyse varım diyerek şüphe eden birey üzerinden tanrı düşüncesine varması iken; spinoza'nın tanrı düşüncesinden başlayıp insanın özgürlüğüne ulaşmasıdır.
  • istanbul bakırköy incirli'de e-5 karayolundan geçerken yol üzerinde bulunan ve bir kaç kez bir gittiğim bir hastanedir. tam adı ethica incirli hastanesi'dir ama ''etciha'' olarak da kullanımı yaygındır. hastane içi fiziki evrak gönderimi her yere döşenmiş şeffaf borularla yapılır. ödeme sırası beklerken borular arasında 5-10 dakikada bir son sürat giden evrakları görmek hoştur, zevklidir. küçük, şirin bir kantini vardır. avrupa yakası dizisinin tekrar yayınlanan bölümlerine sponsor olmuştur.
  • "sen"likten, "siz"lige, "siz"likten, "ben"lige donusun hikayesi*.

    hakkaten samimiyet abidesi yalniz. maksimum dikkat, maksimum us, neseyi oven bir dizge, 'ben' diyebilen bir uslup. sanki spinoza gecmis karsima, anlatiyor tane tane. asgari edilgenlik; "yapilabilir", "tanimlanabilir" yok; 'yapiyorum' var, 'tanimliyorum' var. muhteva da ayni yonde ilerliyor zaten. ethica'da anlatilanlari oracikta birakmamak lazim aslinda. ilerletmek, genisletmek, yogunlastirmak, kazmak lazim. tam da fuko'nun bahsettigi turden bir arac-kitap. bu yuzden, yavas okuma onerisi de cok yerinde. veya farkli hizlarda tekrar tekrar okumak.. gayet mumkun.

    isteme ve tasarim olarak dunya nasil enerjisiyle sariyorsa insani, ethica da usul nesesiyle, dikkatiyle etkiliyor iste. oyle guzel ve sade.

    edit [2015]: back to the roots. birinci tekil sahsin 'asiri' kullanimi sorgulamak mumkun.
  • nokta atisi onermelerinden deli gibi malzeme cikar. misal:

    ('insanin koleligi veya duygulanislarinin kuvvetleri uzerine' bolumunden)
    "onerme xlviii: asiri degerlendirme ve asiri degersiz gorme duygulanislari her zaman kotudur."

    onerme agini ve spinoza'nin ispat sonrasi ekledigi qed bitch'i bir kenara birakiyorum. yavas yavas ilerleyeyim: asiri degerlendirme'den kasit ne? asiri deger verme, yuceltme, goklere cikarma hali. keza, asiri degersiz gorme de bunun aksi yondeki versiyonu. bu iki asiri-uc deger atfetmenin getirebilecegi felaketlerden biri, duygulanisin nesnesine koru korune, akilsizca baglanmakla alakali. isin kotusu, baglilik, hem asiri degerlendirmede hem de asiri degersiz gormede gecerli. asiri degersiz gormenin ardinda, zimni bir kendini-ona-gore-kurma isleyisi yer alir. asiri degerlendirmede ise bu apacik gerceklesiyor zaten. her iki halde de, maksiumum deger atfedilen nesnenin geribildiriminin niteligindeki ani degisim, atfedeni, yani bu iki duygulanistan birine sahip olani, had safhada etkiliyor. birim zamanda kallavi bir uctan-uca salinim tecrube ediliyor. bu, hem bunyeyi yoruyor, hem de onun kendi gucune ve iradesine olan inancini azaltiyor. olgun insan diye bahsettigimiz sahis, bu iki kutup arasinda salinmaktan imtina eden, daha dogrusu onceden salinsa bile, zamanla, 'bilincli imtina'dan 'dogal uzak-durusa' tedrici bir bicimde gecmeyi ogrenebilen insan oluyor. onun stabilitesine, sakin bakisina, ve ayaklarinin yere saglam basmasina zemin olan tutumun bilesenlerinden biri, suphesiz bu onermenin gosterdigi hakikatin kavranisina dayaniyor.
hesabın var mı? giriş yap