• istanbul bağımsız film festivalinde gösterilecek olan film.
  • 1. afm uluslararası bağımsız film festivali'nde requiem for a dreamdan sonra bilet bulmanın en zor olduğu film. (memento sağolsun.)
  • memento"dan daha doyurucu ve çözümlenmiş polisiye kurgusuyla bana göre daha az soru işaretli fakat yine müthiş lezzetli bir film. artık bir nolan stili var ve biz de bunu seviyoruz diyebiliriz, tebrikler.
  • christopher nolan tarafından yazılan, yönetilen hatta kameraya alınan (kimselere vermem hepsi benim!!) deli filmlerden. darren aranofskynin pi filmindeki hap yutma gibi yakın planlar (cort diye plastik eldivenlerin bir anda ele geçirilişi) ve kalabalık cadde sokak sahneleri burda da vardır. tamamen kurgu üstüne dayalı olan zekice bir yapıt. mesajı bile var: " ayrıntıları bi'daha düşün..önemlidir.."
  • hikayenin 3 farklı yerden başlatılarak anlatıldığı ilginç deneme
  • izlemek için sağlam bir british kulağına sahip olmalı ya da mutlak suretle en azından ingilizce altyazılı görmeldir, başka türlü bir eziyete dönüşebilir filmlerdendir. siyah-beyazlığı hak edecek bir kurguya sahiptir ayrıcana. izlenmeli ve belki de üzerine kafa yorulmalıdır.
  • memento'yu izledikten sonra asiri zevk vermeyecek bir film. once siyah beyaz diye hafif bir bedbinlik hissi veriyor. sonra ilk sahnelerinde evet evrenin sirri bu filmde diye delirtiyor. sonra da memento boyle miydi, orda nasil oluyodu sorulariyla kafayi mesgul eden bi film de denebilir. (cok sevmedim. ama seyredilmeli o ayri.) nolan'in cocuklugunu merak etmeliyiz artik bu sahnede. (bkz: suc), (bkz: guvensizlik), (bkz: aldatmaca), (bkz: yalnizlik)
  • christopher nolan in 16mm kamera, minicik bir butce ve oyuncu olarak arkadaslarini kullanarak cektigi film noir havasinda 70 dakikalik film. filmdeki sasirtici derecede usta yonetmenlik, ilk filmini cekecekler icin yeni bir standart olmakta, "ne yapalim bu daha benim ilk filmim" bahanesini gecersiz kilmaktadir. kisa filmcilerin, yeni yetme yonetmenlerin muhakkak seyretmesi, feyz almasi gereken bir filmdir.
  • siyah beyaz bir film için ışık ve dokuların üzerinde kanımca yeterince durulmamış. "gerçekçi"lik işleri nedeni ile "kasıtlı" da yapılmış olabilir tabi. dönüşlü flashbackli (adı herneyse) kurgu konusunda harikalar yaratmış nolan, saymadım ama hikaye 3 koldan akıyodu sanırım, mementoda olduğu gibi. cobb'un ahlaki sıtk sıyrıklığı ile gayet sürekleyen hikaye, bi anda bi tarantinovari hal alıp böğk ettiriyor ilerde.

    cobb, zekası olsun, yaşamda kalma güdüsü olsun, öngörü ve nokta müdaheleleri ile sezdirmeden herşeyi yönetmesi olsun ne yaptığını bilen, çok başarılı bi karakter. following'i izleidkten sonra izlediğim filmlerde, okuduğum eserlerde cobb'un eksikliğini hissettim. following'den önce bir şeyler izlerken ya da okurken de bu eksikliği hep hissetmiş, ama adını koyamamıştım. cobb'muş işte adı. ama maalesef bu karakter flashbackli kurgusu olan bi tarantino filmine heder edilmiş.

    cobb'un zayıf olanla vicdan esamesi göstermeksizin kedi fare oynamasını, insanların ısrarla inkar ettikleri zayıflıklarını yüzlerine çarpışını izlemek keyifli.

    ve alıntı yapmak lazım tabi: "everybody has a box"
  • hitchcock referanslarına sahip hayli yetkin bir ilk filmdir ve memento denli ilgiyi hak eder. parasız çekilen following’de el kamerasının grenli görüntüleri, düşük aydınlatmalar, eş dost tanıdık ahbaptan oluşan oyuncu kadrosu, filmin her anlamda bağımsızlığını vurgular. eski moda kara film üzerine modern bir solukla kurgulanan öykü, parçalardan bütüne ulaşan bir yapıyı barındırır. kinik öyküsüyle film, diğer bir ingiliz yapımı neo-noirolan danny boyle’un shallow grave’ine benzer (mezarını derin kaz, 1994) bir lezzet sunar.
hesabın var mı? giriş yap