• elbow'un son albümü cast of thousands'ın en güzel şarkısı. hedefi, ki sanırım kalplerimizi nişan almışlar, tam onikiden vuruyor. sözleri eksik kalmasın.

    lost in a lullaby
    side of the road
    melt in a memory
    slide in a solitude
    not ‘til i can read by the moon
    am i going anywhere
    not ‘til i can read by the moon

    chorus
    i blow you a kiss
    it should reach you tomorrow
    as it flies from the other side of the world
    from my room in my fugitive motel
    somewhere in the dust bowl
    it flies from the other side of the world

    ‘i’m tired’ i said
    ‘you always look tired’ she said
    ‘i’m admired’ i said
    ‘you always look tired’ she said
    not ‘til i can read by the moon
    am i going anywhere
    not ‘til i can read by the moon

    curtains stay closed
    but everyone knows
    you hear through the walls in this place
    cigarette holes for every lost soul
    to give up the ghost in this place
    give me strength
    give me wings
  • yakin zamanda duyulan en can yakici sarki, klasik olmaya aday. elbow'un bir baska red vakasi, bu sefer melodi cok daha tanidik gelmekte. insanin tanimadigi kendisiyle basbasa olup ta aklini baskasinin kapladigi, bedenine sahip cikip dogruduzgun davranamadigi zavallik anlarinin sarkisi. bastan 4 cumle ile "ahanda benim olayim budur, oluyorum haberin de var, sikinde degil, benimki de beynimle ugrasiyor su an, kim bu insan, nasil? neredesin.." gibi onlarca cumle bozuntusuyla anlatilabilecek seyleri ortaya koymus; kalan cumlelerde de kendi ustune topragi atiyor..

    "i blow you a kiss
    it should reach you tomorrow "

    oyle bir caresizlik ki hayalde gonderilen opucugun bile ulasmasi birgun aliyor.

    video'su da o kadar uymus ki sarkiya, sesi kissa da ayni seyi anlar insan.

    - aci var mi aci?
    - cok pis var..
  • red ile belliydi zaten bu adamların ne kadar kaliteli müzik yaptıkları, lakin fugitive motel gibisini de beklemezdim. her albüm kendilerini tekrarlayan yarım adım dahi öteye sıçrayamayan müzik insanlarına ve gruplara şiddetle dinlemeleri tavsiye edilen şarkıdır. sözleriyle, melodisiyle, vokaliyle, düzenlemesiyle budur dedirten nadir eserlerdendir.
    bi de bir kadının bakışını 4 satır sözle özetleyebilen sözlere sahip bir şarkıdır

    ‘i’m tired’ i said
    ‘you always look tired’ she said
    ‘i’m admired’ i said
    ‘you always look tired’ she said
  • cigarette holes for every lost soul ..to give up the ghost in this place.. diyen büyülü sarkı.

    (bkz: söyleyecek söz bulamıyorum)
  • son zamanlarda radio eksen de sikça rastladigim ama "other side of the world" kismini "other side of the moon" zannedip öyle arattigim için bir türlü ne ismini ne de söyleyeni bulamadigim; dinledigim en etkileyici sarkilardan biri. elbow u bana tanitan sarki..
  • sözlük sayesinde* sayesinde bugün ilk defa dinlediğim ve bayıldığım elbow güzelliği.vokal içinize içinize işliyor.nasıl birşeydir ya.
  • geçen bir yazın şarkısı...
    i blow you a kiss..
  • adamin bunalim potansiyelini tepe yaptiran, basina alt alta bikac tane uyari tabelasi asilmasi gereken elbow sarkisi.
    klibi var bi de, http://www.youtube.com/watch?v=ecgsipp9p_c adresinden izlenebilir. (bkz: it should reach you tomorrow)
  • ayakta bile durmakta zorlanan bir insanın yorgunluğu var bu şarkıda. vakitlerden sabah olmakta, mevsimse herkes kafasına göre takılsın. hem acı kahve niyetine ayılmak için dinlenir bu şarkı, hem de uyuyup, uykuların içinde kaybolmak için. zaten bir ninninin içinde kaybolarak başlamıyor mu. bu ninninin dandini dandini dastana olmadığı kesin bir şey, modern zaman ninnileri bunlar, korkunç olabiliyor, içinden yalnızlık ve bezginlik çıkıyor, bir nevi kötü haber tellalı. ne zaman dinlesem kaçıp gidesim var, nereye bilmiyorum. ne zaman dinlesem gözümde hardal rengi sarılar beliriyor, tondan tona akıyor. ben de kasabadaki arkadaşıma mektup yazayım, selam yollayayım istiyorum. hiç üzücü gelmiyor şarkı bana, aksine su gibi akıp gidiyor. saat olsa bu kadar hızlı geçmez hani. hangi anımın içinde eriyip gitmek isterim ki acaba, herkesin vardır değil mi en azından bir tane.

    şarkıları klipleriyle ananlardan değilim asla. rast gelmedikçe özellikle arayıp bulmak istemem. fugitive motel'in klibini de çok sonra izledim ve ikinci bir fugitive motel oldu benim için. ufkumu açtı biliyorum, birbirinden kopuk kopuk düşünceler hizaya geldi, şekle şemale girdi. bu modern zamanlarda neo peygamberimiz kim ola ki bizim? o kendini bir iskeleden atınca anlıyorum ki herkes kendinin süper kahramanı buralarda. kaçsan kaçsan, peşinden hayat koşarken kendini kıra bayıra vursan, güneş ışığı gözünü delip geçtiğinde, oksijen ciğerlerini yaktığında, sen hala yarı ayıksan ve diyebildiğin tek şey yorgunumsa (her zaman yorgunsun) bir şeyleri yık, kırıp dök derim sana. buradaki adam koşuyor, belki yorgunluktan hissizleşmek istiyor, ben de bir şeyleri kırıp dökmek istiyorum. öfkem geçsin, ciğerlerimi şişireyim, önce yolumu kaybedeyim, sonra göle falan düşeyim, macera olsun, maksat atraksiyon olsun, renk gelsin, hardal sarıdan başka renkler göreyim istiyorum. ben de neo olayım, kendi kurtarıcım olayım, bir motele gideyim, köhne bir yer olsun, telefon olmasın, televizyon olmasın, kendime diyorum at beni denize.
  • güzel bir rjd2 remixine sahiptir.
hesabın var mı? giriş yap