• bir kimsenin, yüzüne karşı söylendiği zaman hoşlanmayacağı, kalbinin kırılacağı bir sözünü, hâlini veya hareketini, arkasından, bulunmadığı yerde söylemek, hareketiyle göstermek veya îmâ etmek.
  • hz muhammed'in dediğine göre 40 zinadan* daha günah bir eylem.
  • ehl-i adâvet ve hased ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır.. bu silahtır ki zayıf , zelil ve sürüngenlerin silâhıdır..
  • gıybet etmek murdar et yemeye benzetildiği gibi, kardeşinin etini canavarcasına dişle parçalamaya da denk tutulmuş, insaniyetin ve fıtratın bozulmasından kaynaklanan bir günah olarak görülmüştür.
  • birinin ardından onun saygınlığını, değerini, toplum içindeki yerini sarsacak söz söyleme, bu yolla araya geçimsizlik sokma.
    (bkz: gıybet etmek)
  • rivayet edilir ki giybet yapan birini uyarmis hz. muhammed. adamin "ama dediklerim dogru ya resulullah" demesi üzerine de "dogru olmasa idi iftira olurdu" demis.
  • çekiştirme, yerme, kötüleme, dedikodu...

    kur'anda, insanlara kesinlikle yapmamaları öğütlenen bir eylem...

    din insanın insanla ve toplumla ilişkilerini düzenleyen sosyal bir kurumdur. nedense dindar olduğunu zannedenlerin çoğu, buna hiç önem vermezler ve dikkat etmezler. halbuki asıl ibadet = kulluk, bu kuralları benimseyip uymak ve uygulamaktır.

    giybet, insan ilişkilerini bozan, onları birbirine düşman eden ve insanların birbirine güvenini zedeleyen, samimiyetsiz bir davranıştır. her insanın birtakım eksiklikleri ve yanlışları olabilir. amaç, o insanın sahip olduğu bu yanlışları yapmamasını sağlamak, bunun için ona gerekli şekilde yardımcı olmaktır. bunları yaymak, çekiştirmek değil... bu konuda yaratıcımız şöyle buyuruyor :

    "ey inananlar, zandan, şüpheden çok kaçının. çünkü onun azı bile kötüdür ve günahtır. birbirinizin kusurunu araştırmayın. biriniz diğerini arkadan çekiştirmesin. içinizde ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanan var mı? bu sizi tiksindirdi. işte gıybet de böyle tiksindirici bir şeydir. öyleyse allah'ın yasak kıldığı şeylerden sakının. eğer şimdiye kadar böyle bir yanlış yaptıysanız, artık vazgeçip hemen tevbe edin. allah pişmanlığınızı ve samimi tevbenizi kabul eden ve çok esirgeyendir." (hucurat 49/12)
  • dedikodu ile karıştırılması muhtemel olay.
    siz bir a kişisinin arkasından asılsız şeyler söylüyorsanız, bu dedikodudur.
    ama o kişi hakkındaki gerçekleri arkasından söylüyorsanız gıybettir.
    mesela a kişisi hakkında "a kişisi şunu şunu yaptı" dediniz, ve bir şekilde bu a kişisinin kulağına gitti veya o kişi duydu. bundan rahatsız oluyor/kırılıyor/üzülüyorsa goybettir. verdiğim örnekten yanlış anlaşılmasın, o kişi bu olayı duymasa da yapılan gıybettir...
  • gıybet, gayb, gıyab kelimesinden gelir, bir insanın gıyabında konuşmaktır.

    kamu yararı ya da insanlara bir tehlikeyi haber vermek maksadı ile söylenenler gıybet sınıfına girmez.

    insanlara "gıybet yapmayın" dendiğinde genellikle "biz olanı söylüyoruz, yalan konuşmuyoruz" diye savunmaya geçerler.

    bazı entrylerimi görüyorum; onları oylandıkça farkediyorum, varlıklarını hatırlıyorum, bazıları gıybetin a'lâsı çıkıyor.
  • 1- düşman kazanmak isteyen bolca gıybet yapabilir. bu dünyada hiç bir şey gizli kalmıyor. dosta güvenmemeliyiz... çünkü güvendiğimiz dostumuzun da güvendiği dostları çıkabilir; söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna.... hz. ali: "sırrın senin kölendir. sırrını ifşa edince sen onun kölesi olursun"... kurtlar vadisinden: "iki kişinin bildiği sır değildir"

    2- arkamızdan konuşulmasını istiyorsak bolca gıybet yapabiliriz. hz. peygamber *: "bir kişiyi ayıplayan, aynı şeyle ayıplanmadan ölmez" misal birisine "şerefsiz" dedim; ilerde bana da "şerefsiz" denir.

    3- günahının daha çok artmasını isteyen gıybet yapabilir. misal, adam gizli-gizli bir ahlaksızlık yapıyor. ben bunu gördüm ve "ulan filanca ne kadar ahlaksızmış. hiç beklemezdim. şöyle de böyle...." dedim. o adam, allah'tan ve kuldan utandığı için gizli işlediği günahı, ilan ettiğim için allah, o günahı bana yazıyor. çünkü, allah settar' dır yani günahları perdeleyen bir sırdaştır. ve ben bu perdeyi çekince allah adeta "ben koskoca allahım da bir şey demiyorum. sana ne oluyor? kulum ve benim arama niye giriyorsun" gibilerinden bir şeyler diyor olabilir... zaten günah ya da sevap her şey allah'ın değil midir?

    hz. peygamber *: muflis (iflas bayrağını çekmiş kişi) kimdir?
    hz. peygamberin yaranları: siz daha iyi bilirsiniz. kimdir?
    hz. peygamber *: ahirete hazırlandığı halde gıybet ettiği için öte dünyada işlemediği günahlar yüzünden batan kişidir.

    bir başka hikaye:

    bir camide 40 sene ibadet eden bir deviş... camiye adımını atmayan cami duvarını mesken edinmiş ayaş... ve hz. hızır karşılaşırlar. hep beraber izleyelim:

    derviş: ya hızır, bi sorsan da allah'a cennetli miyim?
    ayaş: ya hızır, bir sorsan da allah'a cehennemlik miyim?
    hz. hızır: tamam. haftaya aynı saatte burda buluşalım.

    bir hafta sonra...

    derviş: ne oldu? (dervişin adını misal koyalım)

    hz. hızır: "misal kulum cennetliktir" buyurdu allah..

    derviş: herhılding yani... o kadar ibadet ettik. bir de cehennemlik mi olacaz...

    ayaş: ne oldu? ( ayaşın adı misal, tevfik olsun)

    hz. hızır: “tevfik kulum cehennemliktir” buyurdu allah..

    ayaş: kulum mu? allah bana kulum mu dedi? bugüne kadar kimse beni adam yerine koymadı. ama koskoca allah bana “kulum” dediyse bu şeref bana yeter. varsın, rabbim beni cehennemine koysun; gam yemem artık.

    bu diyalog üzerine allah, dervişin sevaplarını ayaşa, ayaş’ın günahlarını da dervişe verir. böylece, derviş cehennemlik, ayaş da cennetlik olur.

    bu gıybetle alakasız hikayeyi neden anlattık? çünkü, her şey allah’ın dır. günah ve sevaplar bile… birinden alır birine verir… aynı malı istediğine verdiği gibi…

    4- kirli çamaşırlarımızın ortaya saçılmasını istiyorsak gıybet yapabiliriz. hz. peygamber * : “birisinin ayıbını örtenin ahirette de ayıbı örtülür”… hepimizin gizli anıları, herkesten saklayacağı hatıraları ve kirli çamaşırları var… misal, ahirette “karamboya bak! sözlükte ahlak dersleri veriyordu, meğerse ne kadar da şerefsizmiş…” denilmesini istemiyorsam hesabımın gizli görülmesi lazım... ahirette gizli hesap da mı var? evet, allah settardır dedik… ve sırdaşlık gereği allah’ın settar ismi ile ahlaklananlar * ahirette mükafatlarını gizli hesap görerek alacaklar… ve daha geçen gün okuduğum bir hadise göre gizli hesapları olanlar da affedilecek…

    dördüncü madde dünyada geçerli midir? bence geçerlidir. yani gıybet etmeyenin kirli çamaşırları bu dünyada da dökülmez… bu konu ile ilgili en süper hikayelerimiz magazin programları hikayeleridir… *
hesabın var mı? giriş yap