• latince sozluklerde "grek" kelimesinin karsiligi mecazi anlamda "fripon, escroc(hilekar, dolandirici)" seklindedir. fransizca larousse'da da ayni anlam yazilidir.bu anlam yunan ruhunu yaraladigi icin ii. dunya savasi'ndan sonra, yunan hukumetinin basvurusu uzerine "grek" kelimesinde duzeltme yapilmistir.grek kelimesinin kotu anlami dolayisiyla yunanlilar, "hellen" sifatini kendilerine daha uygun gormektedirler.
  • ilk okul sozlugunde karsiligi eski yunanlidir.
  • eski ege bölgesi çevresinde oluşup daha sonra yunanistan'a kadar taşarak ufak, dağlık bir bölgeye yayılan medeniyet. nüfusları arttıkça belli bir komutan önderliğinde başka bölgelere yayılmışlar. başka bölgelere yayılmaları sonucunda esas ana topraklarndan hiçbir zaman kopmamışlar. bu kentsel yerleşimlerden bazıları: irdya, frikya, gridya vb. bu yerleşmeler arasında alışveriş olduğu gibi zaman zaman da savaşlar olmuş.

    tiyatroya çok meraklı bir medeniyet. rahipler tapınak önlerindeki sütunlu alanda tanrıların başlarından geçenleri halka sergilemiş ve halk bunu çok tutmuş. önceleri derme çatma ahşap sahne önüne iskemleler atarak halka izlettirilen tiyatroların yerini büyük anfi tiyatrolar almış.

    yapılar ilk olarak ahşaptan yapılmış; fakat zaman içinde ahşabın zarar gördüğünü farkedince yapıları taştan yapmaya karar vermişler. tapınaklar ise 2 çeşit düzende yapılmış: lorik ve iyonik. lorik düzen, ahşabın taşa uygulanması ile ortaya çıkmış olan bir düzen olup lento ve sütunlar arasında kalan yerde koni şekle sahip düşey elemanlar bulundurur. ayrıca sütunların yüzeyleri düzdür. iyonik düzende ise sütunlar daha şekillendirilmiş ve tabana doğrudan oturtulmak yerine bir sütun altlığı ile oturtulmuş. sütun yüzeyleri içe dönük bir şekilde oyulmuş.

    tapınakların genelinde ise sütunlar yapıyı çevreliyor ve bina ile aralarında boşluklar bırakıyor. çatının en uç noktalarında ve tepesinde çeşitli heykeller olabilir. 60-70 cm.'lik basamaklardan sonra bir düzlüğe çıkılır. tapınak olduğu için, yapının olduğundan daha heybetli görünmesini sağlamak için perspektif etkisi katılmıştır. sütunların üzerine oturan lentoda çeşitli bezemeler, geometrik şekiller ve bazı dinsel konuları işleyen kabartmalar bulunur.

    tapınaklar yapılırken genelde belli bir oran izlenmiş. kısa kenara n tane sütun geliyorsa, uzun kenara 2n+1 tane sütun yerleştirilmiş. (bkz: zeus tapınağı) apollon tapınağı ise gelecekten bilgiler sunma amaçlı yapılmış bir tapınak. rahipler bu tapınakta halka kahinlik yapmış. rahiplere gelecekle ilgili soru sormaya gelenler rahibi bir gölge olarak görüyor; çünkü rahibin bulunduğu yerin tam arkasından güneş vuruyor. bu şekilde üst düzey insanların yüzünü göstermeyip onları daha yüceltme hissi verilmiş.
  • dokuzuncu nesil çaylak.
  • ulus devlete geçme aşamasında yunan ulusunun kimliğinin ana hatlarının üstünden tekrar geçilirken biraz süpriz bir şekilde malup olmuş isim.
    kimliği belirtmek için üç olasılık vardır o dönemde: helen, rum ve grek. türlü bahanelerle bir türlü karar verilememiştir, çünkü seçilecek isim hem antik yunan kültürüyle bağı sürdürüyor olmalı hem de seçilen ana aidiyetlerle** çatışmamalıydı. bu sepeple tartışmalar ateşli olmuştur:
    hellen antik yunan'la bağlantılıydı ama yeni ahit'te putperest anlamında da kullanılıyordu;
    grek de benzer bir şekilde antik yunan'dan beri kullanılagelirdi hem de zaten avrupa onları grek diye tanıyordu;
    rum ise roma'dan geliyordu hem de osmanlı'da kendilerine rum dendiği için köleliği çağrıştırıyordu.
    seçeneklerden en zararsızı grek gibi gözükmekteydi ve fakat ulusçu hareket en ulusçu hamlesini helen'i seçerek yaptı. hem ulusun temel taşı "ezelden ebediyete varolma" ilkesini dini konulara tercih etti hem de başkaları tarafından nasıl ünlendiği* ile ilgilenmedi. böylece bizim yunan(lı) dediğimiz ulus aslında kendisine helen dedi. grek de boynu bükük ecnebi dillerine sürgün gitti.
  • akdeniz kuzeyi koloniyel talassokratik toplumları sınıflandırmada kullanılmıştır.
  • "bir grek'ten yazmayı öğrenmiş kim var ki? romalılar olmasa yazmayı kim öğrenirdi ki!.. bana sakın platon'u göstermeyin. (...) bana kalırsa platon, bütün üslup kalıplarını birbirine karıştırıyor, böylece o üslubun ilk decadent'ı oluyor." friedrich nietzsche - götzen-dammerung

    (bkz: yunan/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap