• jafar panahi'nin oğlu panah panahi'nin yazıp yönettiği iran yapımı yol draması.

    --- spoiler ---

    pahah panahi — who is the son of ıranian master jafar panahi — has not had much trouble coming to the cannes film festival from ıran, unlike his father, who is banned from travel.

    “traveling was not problematic; ı travelled to paris to quarantine for seven days before going on to cannes,” he said.

    to speed things up, pahah’s visa was organized with the help of an invitation from the director’s fortnight, where his first feature, “hit the road,” about a chaotic ıranian family on a road trip across a rugged landscape, is world-premiering on saturday.

    of course his father, whose film “three faces” won the best screenplay award at cannes in 2018, is not just banned from leaving his home country. he’s also banned from filmmaking, after being tried and found guilty of “propaganda against the state,” though he surreptitiously makes films anyway. and pahah has served as an assistant on most of his father’s recent works.

    --- spoiler ---
  • jaddeh khaki (hit the road) (yola devam), engebeli bir arazide yolculuğa çıkan bir ailenin hayatına odaklanıyor.

    vizyon tarihi: 3 haziran 2022
    ithalatçı: mars production
    türkiye dağıtım: başka sinema
    tür: dram
    yapım yılı: 2021
    süre: 93 dakika
    ülke: iran

    filmin konusu:

    “arka koltukta oturan baba alçı takmaktadır ama gerçekte bacağı kırık mıdır?

    gözyaşlarını tutamayan anne gülmeye çalışır.

    ailenin küçük oğlu yol boyunca dans edip, şarkı söylemeye devam eder.

    ailede gizemini koruyan tek kişi ise evin ağabeyidir.”

    yönetmen: panah panahi
    oyuncular: hassan madjooni, pantea panahiha, rayan sarlak, hasan majuni, amin simiar, masoud tosifyan
    senaryo: panah panahi

    vizyon tarihi: 3 haziran 2022

    filmin altyazılı fragmanını buradan izlemek mümkün.
  • (bkz: jaddeh khaki)
  • iranlı yazar ve yönetmen panah panahi'nin ilk uzun metrajı olan etkilendiğim film. ülkesini ve ailesini terk etmek üzere yola çıkan yetişkin bir erkek çocuk ve onun ailesiyle arabada ve yolda geçirdiği saatleri izliyoruz. çekirdek aile 4 kişiden oluşuyor. anne, baba, 6 yaşında haylaz bir erkek çocuk ve onun ağabeyi. ayrıca arabada çok tatlı bir köpekleri var. babanın ayağı alçıda ve bu yüzden hareket etmekte oldukça zorlanıyor. arka koltukta küçük çocuğu idare etmekle uğraşıyor. küçük çocuk çok hareketli ve asla susmuyor. ön koltukta anne ve ülkesini terk etmeye çok yaklaşmış bir genç direksiyon başında.

    sınırda kimlerle ve ne ile karşılaşacaklarını bilmeden ilerliyorlar. babanın vurdumduymazlığı arkasında sakladığı hüznü ve endişesi, annenin oğluna göstermek istemediği acısı, ailesinden ayrılmak üzere olan gencin korkusu, stresi ve hüznünü film boyunca hissediyorsunuz. fakat film bu duyguları seyirciye verirken diyaloglar olarak klişelere düşmeden yapıyor bunu. hatta 6 yaşındaki çocuk üzerinden o yolculuğa öyle bir enerji ve neşe pompalıyor ki hem arabadakileri hem sizi ara ara o atmosferden çıkartıp, dünyaya ve olaylara çocuğun gözünden bakmanızı sağlıyor.

    filmde hissettiğim bence önemli olan başka bir konu da aile bireylerinin birbirine karşı olan sevgisi. temelde anne babanın birbirine olan sevgisi öyle güçlü ki bu çocuklara ve aralarındaki ilişkiye de yansımış. bu sevgi de yine klişelere düşmeden seyirciye aktarılıyor.

    filmde en etkilendiğim sahnelerden biri ise annenin direksiyon başındaki şarkı söylerken yaşadığı duygu geçişleriydi.

    93 dakikanızı farklı bir yolculuk hikayesine ayırmak isterseniz bu filmi tercih edebilirsiniz.
  • başka sinema aracılığı ile izlediğim ve çok etkilendiğim film oldu. kararsız kalan varsa kesinlikle izlesin.spoiler vermeden kısaca konuyu açıklayım.
    4 kişilik bir aile ve bir araba yolculuğu filmin esası. şöfor olan genç ( muhtemelen üniversite mezunu zeki bir çocuk ) yurtdışına gitme kararı vermiş ailesi onu son kez uğurluyor. ülkeden gidip gitmemek , kalmak , gurbet vs. konuların ülkemizde de çokça konuşulduğu şu sıralarda kolayca empati yapabileceğiniz bir film olmuştur.

    en çok da ufaklığın enerjisini çok sevdim.
  • hani çok iyi film izleyince gelen bi his, tarif edilemeyen duygu silsilesi var ya. oradayım şu an. o kadar kurgu değildi ki sanki doğaçlama ilerlemiş film. kadrajlar, bakışlar, en önemlisi şarkılar.. en sevdiğim filmlerden biri artık.
  • iran yeni dalgasının gözde yönetmenlerinden cafer penahi'nin kendi gibi yönetmen olan oğlu panah penahi'nin ilk uzun metrajı, ''hit the road''.

    son derece kaotik ama birbirlerine sevgiyle bağlı orta sınıftan bir aile, tahran'dan türkiye sınırına doğru engebeli ve kurak bir arazide yola çıkmışlardır. arka koltuktaki müşfik ve muzip babanın görünürde ayağı kırıktır ama bu gerçek midir? yanıbaşındaki 6 yaşındaki dünya haşarısı dünya sevimlisi oğlu, jipin - cafer penahi'nin kendi jipi, kendi oynadığı son filminde de kendi kullandığı bej rengi 4x4 mitsubishi pajero - bagajında çok hasta ama taptatlı köpekleri jessy, ön koltukta kalbi parça parça kırık ve gözyaşlarına hakim olamadığında gülümsemeye çalışan, şarkı söyleyip dans ederek üzüntüsünü saklayan anne, bir de hiç konuşmayarak arabayı süren çok gergin büyük oğul. onu iran'dan çıkarmak amaçları. bir suçu var - biliyoruz ki cezasız suç olmaz - ve ceza almasın diye ülkesinden de ailesinden de kopuyor. sınırda önce karantinaya alınacak, sonrası meçhul. bu uğurda bir ev satılmış. kimse bundan fazla bahsetmemeye çalışıyor, özellikle de yaramaz delifişek velede hiçbir şey çaktırmamaya çalışıyorlar. köpeğinin öleceğini de söylemedikleri gibi.

    babanın pervasız şakaların arkasına özenle sakladığı içe atılmış kederi, annenin ihsas ettirmekten ödünün koptuğu içini kavuran acısı, ailesinden ve memleketinden kopmak üzere olan gencin titrek korkusu ve suskun hüznü sürekli hissonuluyor. şeytan çekici velet olmasa enerji nakil hatları gibi çatır çatır elektrik yayacaklar ama onun hatırına - zaten öyle değil midir, bu dertli dünyada herşey sırf çocuklar mutlu olsun diyedir - öyle bir neşe de var ki jipte, derin trajediyi bir kenara bırakıp hikayeye çocuğun saf naif ve sevinçli gözünden bakmaktan kendini alamıyor seyirci.

    bu dört kişi ve bir köpek yoldalar, kaçıyorlar ama sanki kilometreleri değil, hayatın kendisini geride bırakıyorlar. endişe, eğlence, sinir harbi, sessizlik ama hepsini örten dozda bir sevgiyle ''yola devam'' ediyorlar.

    dünya prömiyerini geçen sene cannes'da yapan ve övgülere boğulan jaddeh khaki; masalsı görüntüleri, olağanüstü oyunculukları, genç bir yönetmen için çok olgun olan sinematografisi ve çoğu zaman komiklik dozu yüksek - iran sinemasında pek rastlanmayacak türden bir komiklik hem de - ama çok dokunaklı ve yürek burkucu hikayesiyle; sevgi, aile ve birbirine kopmaz bağlarla bağlılık üzerine harikulade bir yol filmi, bir ilk film.
  • babanın anneye bakarak şarkı ( hayedeh - soghati ) mırıldandığı muazzam sahne için bile izlenir.
  • panah'ın ilk filmi. boynuz kulağı geçer mi bilemeyiz ama cafer baba gurur duyuyordur evladından.

    9/10

    aslında yazılacak, analiz edilecek çok bir şey yok filme dair. ne okuyor, ne izliyorsanız film o.

    debdebeye, şaşaya yer yok; derin analojilere yer yok; twist'lere yer yok...

    sadece insan var bu filmde. birbirine kalpten bağlı bir aile. lafı dinlenmediği için sitem eden bir baba, güçlü kalması gerektiği için ağlayamayan bir anne, on yaşında bir erkek çocuğu nasıl olursa öyle bir erkek çocuğu ve sevgiyle büyüdüğü için onu sevenleri kırabileceğini hayal edemeyen, fevri bir genç.

    film bana şunu düşündürdü:

    hayat seni cehennemin dibine gönderirken bile seninle yolculuk eden bir ailen olacak. öyle matem havasında bir yolculuk olmayacak bu. sanki hafta sonu pikniğine gider gibi. sanki akşamına annenden bir öpücük alıp yatağına uzanacakmışsın gibi.

    geri dönüşü olmayan bi yolculuk hiç bu kadar keyifli olmamıştı.

    not: benzer bir erkek çocuğu performansı için (bkz: sivas)
  • iran filmlerinde hep kadın gibi kadınlar görüyor, yaşadığımız ülkedeki dünyayı kendinin yarattığını sanan kadın profilini gördükçe kaderimize üzülüyoruz. panah panahi de bu filminde eşine ve çocuklarına karşı fedakar, merhametli; zaman zaman otoriter ama bunu üç erkeği toparlamak için kullanan; aile ilişkisinin temeline egolarını, ilgi açlığını veya konforunu değil, koşulsuz sevgiyi koyan bir kadın portresi çizmiş. ve filmdeki diğer karakterlerin adını bize söylerken bu güzel kadınınkini söylememiş. onu dünyayı tek parmağıyla kaldırabilecek kadar güçlü bir eş ve anne olarak tasvir etmiş. şimdi ismini bilmediğimiz bu kadın, kadınlık rolünü üstlendiği için mutsuz mu? kendisine tapan, büyük saygı duyan üç erkek var, bu eziklik mi?

    filme puanım 7/10… panah panahi, babası ve kiyarüstemi'nin yolundan gidiyor, takipteyiz
hesabın var mı? giriş yap