662 entry daha
  • herkesin atıp tuttuğu ama –bence- ilginç tarihinin hakkıyla bilinmediği ülke. bu tanımdan yola çıkarak, adanın keşfinden bugüne kadarki tarihini özellikle geçen yüzyıla odaklanarak elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. uzun bir giri olacak, baştan uyarayım.
    ayrıca söz konusu giri kopyala yapıştır olmayıp okuduğum kitaplardan ve belgesellerden yararlandım.

    - küba’ya ilk insanın m.ö 4 bin yıllarında geldiği düşünülmektedir.

    - ekim 1492’de kolomb tarafından keşfedilen küba’da o tarihte 200 bin kadar yerli yaşamaktadır. daha sonra kolomb’un oğlu adaya yerleşmiş ve adadaki ilk kalıcı yerleşim yeri 1511’de kurulmuştur.

    - ispanya adına küba için atanmış valinin ada yerlileri ile tanışma merasimi sırasında ispanyol güçleri pusu kurup katılımcıları katletmiş ancak taino’ların şefi hatuey bu katliamdan sağ kurtulup dağlarda aylarca direnmiştir. sonunda pusuya düşürülüp öldürülse de küba için ilk ulusal kahraman olarak hatuey kabul edilir. bu yerli direnişi yeni dünya'da sömürgeciliğe karşı yapılan ilk savaş olarak kabul görülmektedir.

    - 1514 yılında günümüz havana’sı san cristobal de habana ismiyle kurulmuştur.

    - 1520 yılında ilk defa afrika’dan büyük köle grubu adaya getirilmiştir.

    - 1533’te küba'da siyah köleler ayaklanmış ancak bu ayaklanma kanlı şekilde bastırılmıştır.

    - 1538’te fransız korsanlar, havana'yı yakmıştır.

    - 1554 ve 1555 yıllarında havana şehri yine fransızlar tarafından saldırıya uğramış ve yağmalanmıştır.

    - 1561 yılında artık sürekli hale gelen korsan saldırılarına önlem almak üzere ispanya, havana limanını ispanyol donanmasının karayiplerdeki buluşma noktası olarak ilan etmiştir. limanı korumak için 1597 yılında bir kale inşa edilmiştir.

    - 1595 yılında küba'da ilk şeker kamışı üretimi yapılmıştır.

    - 1717 yılında küba’daki tüm tekel üretimin ispanya tarafından alınıp ihracatının bu şekilde yapılmasına ilişkin kanun çıkmış ve tekelleşme başlamıştır.

    - 1748’de "the university of san jerónimo" havana'da açılmıştır.

    - ocak 1762’de ingiltere, havana’yı işgal etmiş ancak adanın tümünde hakimiyet kuramayınca 1764’te ayrılmıştır.

    - küba’ya afrika’dan köle getirilmesi 18. yüzyıl ikinci yarısıyla ivmelenmiş ve 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar yarım milyona yakın afrikalı köle getirilmiştir. bugün küba nüfusunun %60’ını afrika’dan gelenler oluşturmaktadır.

    - 1774 yılında küba’nın nüfusu 171 bin iken, 1792 yılına gelindiğinde 272 bine çıkmıştır.

    - amerikan devriminden sonra küba’daki kölelere yönelik iyileştirmeler yapılmış ve bu kapsamda 1789’da kölelerin yılda 270 gün çalışması karara bağlanmıştır. ayrıca, köle sahiplerinin onları doyurup giydirecek, tedavi edecek, katolik olmaları için eğitileceği ve karşılığında kölelerin de sahiplerinin sözüne uyacağı ve onlara saygı göstereceklerini içeren yasa yayımlanmıştır.

    - kölelere yönelik yapılan yukarıdaki iyileşmeler yeterli olmamış ve 1795’te adanın doğusunda başlayan isyan tüm adaya yayılmıştır. isyan, 1796 yılında ve ispanya tarafından bastırılmıştır.

    - tarihte ilk defa kölelerden oluşan bir ülke 1805’te bağımsızlığını haiti’de ilan etmiş, sonrasında 1811 yılında venezuela bağımsızlığını kazanmış ve bu durum küba’yı derinden etkilemiştir. bu paralelde 1812’de küba da ispanya’ya karşı ayaklanmış ancak bağımsızlık isteği bir kez daha bastırılmıştır.

    - 1817 yılında ada yerleşik nüfusu 239 bini beyaz olmak üzere toplamda 552 bin olarak kaydedilmiştir.

    - 1827’de ise bu sayılar 331 bini beyaz olmak üzere toplamda 772 bine, 1847’de ise 448 bini beyaz olmak üzere toplamda 1 milyonun üzerine çıkacaktır. sadece bu 30 yıla (1817-1847) bakarak bile adadaki baş döndürücü gelişimi görmek mümkündür.

    - 19. yüzyılın ilk yarısı ispanya amerikası için iyi gitmemiştir. ispanya, venezuela’dan sonra 1821’de peru, nikaragua, honduras, kosta rika, guatemala ve el salvador’dan atılmıştır. çözülme bununla da kalmamış, ispanyol hakimiyeti önce meksika’da ve 1850’ye gelindiğinde ise florida, arizona ve teksas’ta sona ermiştir.

    - 19. yüzyıl başında amerikan kıtasında ezici bir üstünlüğü bulunan ispanya’nın elinde, bu yüzyılın ilk yarısının sonunda -45 yılda- sadece küba ve porto riko kalmıştır (1805-50 dönemi).

    - 19. yüzyılın ilk yarısı biterken küba’nın abd ile ticari hacmi, başta şeker kamışı ve değerli madenler olmak üzere ispanya’ya oranla iki kat büyüklüğe ulaşmıştır.

    - 1848 yılında, abd-küba arasındaki yüksek ticari hacme istinaden abd başkanı polk, küba'yı satın almak için ispanya'ya 100 milyon amerikan doları önermiştir. ispanya ve amerika dış işleri bakanı madrid'te buluşup bu konuyu görüşmüş ancak teklif ispanya tarafından reddedilmiştir.

    - 1854 yılında abd teklifi 130 milyon dolara yükseltse de cevap değişmemiştir.

    - 1854 sonrasında küba adasını daha önce birçok yerde yaptığı gibi (luisiana purchase, alaska vb) parayla alamayacağını anlayan abd, adanın abd ile birleşmesine yönelik ispanya’ya karşı korsanlık faaliyetlerine başlamıştır. söz konusu faaliyetlerin tümü ispanya tarafından ezilmiş ve belli başlı korsanlar havana’da asılmıştır.

    - 1865’te köle ticaretinin sona erdirilmesiyle çıkan işgücü açığını kapatmak için adaya meksikalı ve çinli sözleşmeli işçiler getirilmiştir.

    - özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ispanya’nın küba’daki şeker üretimi ve ihracatı için gerekli iş gücü, sermaye, makine, teknik beceri ve pazarları sağlamada yetersiz kalması adadaki ispanyol etkisinin zayıflamasına neden olmuştur. bu bağlamda amerikan iş insanlarının adada üst seviyede etkinliğe ulaşmıştır.

    - yoğun amerikan yatırımları ve bu etkiler sonucu adada ortaya çıkan özerklik talebi ispanya tarafından kabul görülmemiştir. bununla yetinmeyen ispanyolların vergileri daha da artırması adadaki tansiyonu görülmemiş seviyeye ulaştırmış ve akabinde kübalılar ile ispanya arasında on yıl savaşları (1868-78) başlamıştır.

    - 1868-78 yılları arasında gerçekleşen on yıl savaşları öncesi adanın nüfusu toplamda 1,5 milyonu aşmıştır.

    - küba halkının kısıtlı imkanları ve coğrafi yapının elvermesi, adalılara gerilla savaşı yapmalarına imkan sağlasa da daha iyi kaynaklara sahip ispanyollara karşı kesin bir zafer kazanmaları mümkün olmamıştır. savaş boyunca iki taraftan da toplam 100 biner kişi ölmüşse de bunların küba tarafındaki 60 binini siviller oluşturmaktadır.

    - on yıl savaşı sonunda ispanya zanjon sözleşmesi'yle (1878) siyasal ve ekonomik reformlar yapmaya söz vermiş ancak adada sağlanan barış ortamı ekonomik bunalımın derinleşmesi sebebiyle uzun süreli olamamıştır.

    - aslına bakıldığında zanjon sözleşmesi her iki tarafı da tatmin etmekten uzak kalmış ve antlaşma sonrası 1879-80 yıllarında “küçük savaş” olarak adlandırılan bir çatışma dönemi başlamıştır.

    - 1880 sonrasında da olaylar durulmamış ve reformları yeterli bulmayıp direkt bağımsızlık isteyen küba adası için zajon sonrası 17 yıllık dönem sürekli karışıklık ve çatışma halinde geçmiştir. “ödüllendirici ateşkes” olarak adlandırılan 1878-1895 yılları arasında her iki taraftan toplamda 100 bini aşkın insan ölmüş, adadaki kahve üretimi bitme noktasına gelmiş ve yoğun amerikan yatırımları büyük zarar görmüştür.

    - 1895'te sürgündeki kübalı şair ve gazeteci jose marti'nin sürgündeki siyasi örgütleri bir araya getirmesiyle gerilla taktiklerine dayanan ve halktan büyük destek gören bir bağımsızlık savaşı başlamıştır. şubat 1895’te başlayan çatışmalar ağırlıklı olarak adanın doğusunda cereyan etmiş ve marti ancak nisan 1895’te adaya gelebilmiştir.

    - 19 mayıs 1895’te gerçekleşen dos rios muharebesinde ispanyol kuvvetleri kübalıları ezmiş ve jose marti sadece 42 yaşında savaş alanında ölmüştür.

    - jose marti, kısa yaşamına rağmen özgürlük üzerine yazdığı şiir ve yazılarla jose marti küba bağımsızlığının simgesi olmuştur ki günümüzde bile kendisinin heykelleri adayı süslemektedir. ayrıca halkını abd’ye karşı uyarmış ve şu sözleriyle efsane olmuştur: “canavarı tanıyorum, çünkü ininde yaşadım.”

    aynı yalınlıkla ölmek isterim,
    kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz.
    mum yerine yıldızlar parlasın üstümde,
    yeryüzü uzansın altımda sessiz.
    jose marti (çev: ataol behramoğlu)

    - jose marti’nin ölümü de kübalıların bağımsızlık aşkını durduramamış ve adanın doğusu ile beraber artık genelinde isyancılar kontrolü ele geçirmeye başlamıştır. bunun üzerine 1895 yılı sonlarına doğru 200 bin ispanyol askeri, ülkenin en iyi generali valeriano weyler komutasında “askeri yönetici” unvanıyla adaya gönderilmiştir.

    - weyler, son derece sert önlemlerle kırsal bölgelerde yaşayan 400 bin kübalıyı gerillalara destek verdikleri gerekçesiyle sürmüştür ki söz konusu tarihte ada nüfusunun 1,7 milyon kadar olduğu düşünülürse bu son derece radikal bir karardır. bununla da yetinmeyen weyler, isyanı tamamen ezmek ve gerillalara desteği bitirmek için 150 bin sivili öldürmüştür.

    - 1895-1898 yılları arasında küba ve ispanya arasında gerçekleşen savaş sırasında adada ispanyol hakimiyetinin biteceğini öngören ve ada üzerinde başta şeker kamışı olmak üzere çeşitli sektörlere yaptığı yüksek ölçekli yatırımları kaybetmek istemeyen abd, havana’da demirli “maine” gemisinin batırılmasını gerekçe göstererek nisan 1898’de ispanya’ya savaş açmıştır. aslına bakılırsa, maine zırhlısının kim tarafından batırıldığı bugün bile kesin olarak bilinmemekte ancak suç ispanya’ya atılmaktadır. işin aslı ise 10 yıl savaşları ve sonrasındaki 17 yıllık karışıklığın adadaki amerikan çıkarlarını baltalamasıdır.

    - jose martinin öngörüsünün aksine abd ile işbirliği yapan kübalı isyancılar, ispanya’ya karşı ardı ardına zaferler kazanmaya başlamıştır. haziran 1898’de roosevelt komutasındaki “rough riders” birlikleri santiago’yu almış ve 3 temmuz 1898’de gerçekleşen santiago de cuba deniz savaşında ispanyol karayip donanması imha edilmiştir. bu deniz savaşı sonrası ispanyollar artık “yeni dünya”da gemi yüzdüremez hale gelmiştir.

    - nisan 1898’de ispanya’ya savaş ilan eden abd, ağutos ayında nihai zafere ulaşıp savaşı bitirmiş ve ispanya ile 1898 paris antlaşması’nı imzalamıştır. bu antlaşmaya göre, 20 milyon usd karşılığında porto riko, guam ve filipinler ispanyollarca abd’ye bırakılmış ve küba’ın abd kontrolüne girmesi kabul edilmiştir.

    - 1898 partis antlaşması kapsamında ada üzerindeki haklarını platt amendment ile sıkılaştıran abd, küba’nın ekonomik ve dış ilişkilerine müdahale hakkının saklı kalması koşulunu kabul ettirmiştir. bununla beraber guantanamo deniz üssünün içinde bulunduğu 17 hektarlık alanın belirsiz bir tarihe kadar -sonsuza kadar da denilebilir- yıllık sadece 4085 usd karşılığında kendilerine verilmesi karşılığında 20 mayıs 1902’de küba cumhuriyeti ilan edilmiş ve adadaki amerikan birlikleri 1903’te ayrılmıştır.

    - ilginçtir ki, 1895-1898 küba-ispanya savaşının (küba bağımsızlık savaşı) açık ara galibi savaşa son senesinde dahil olan abd olmuş ve guantanamo deniz üssünün durumu günümüze dek sorun olagelmiştir. tüm bu karmaşa içinde yarım milyon civarında kübalı ölürken, ispanyollar da 62 bin kayıp vermiştir. amerikan kaybı ise 2500 civarı olup bunlardan 2 bin kadarı hastalık kaynaklıdır. bunun yanında sadece 1 kargo gemisi batmış ve bir de kruvazörü hasar görmüştür.

    - 1895-1898 savaşı sonrası küba nüfusu ciddi olarak düştüğünden, adaya yarım milyon civarında göç olmuştur. bu insan yığınlarına o zaman için pek dikkat çekmeyen ancak sonrasında tüm dünyaca bilinecek angel castro da dahildir. angel castro, adaya geldikten sonra united fruits isimli bir amerikan şirketinde çalışmaya başlamış ve toprak ağası olmuştur. 1922 yılına gelindiğinde evindeki aşçı lina ile evlilik dışı ilişkisinden 1 kız ve 3 erkek (ramon, fidel, raul) çocuğu olmuştur. çocuklar, gayrımeşru olduklarından angel castro kendilerini eve kabul etmemiş ve çocukların hayatı çiftlikte işçilerle beraber geçmiştir.

    - 1906 yılında küba’da ilk seçim yapılmış ve o zamana kadar abd’de yaşayıp savaşa katılmamış bir öğretmen olan tomas estrada palma devlet başkanı seçilmiştir. palma’nın başkanlığını istemeyen kübalı gaziler hükümet güçlerini devirse de sonrasında gelen abd müdahalesiyle charles erward magoon vali unvanıyla adaya gönderilmiştir.

    - 1907 yılında ada nüfusu 2 milyonu aşmış ve 1919 yılında ise 2,9 milyon olarak kaydedilmiştir. 1931 yılında ada nüfusu 4 milyona ulaşacaktır ki, bu durum 25 yıldan kısa süre içinde ada nüfusunun ikiye katlanması anlamına gelmektedir.

    - 1924’te gerardo machedo y morales devlet başkan seçilmiş ve sonrasında amerikan kaynaklı yatırımlarla küba’daki turizm sektörü -meşhur parlamento binası da buna dönemde inşa edilmiştir- patlamıştır. adadaki bu turizm furyası fuhuş ve kumarhaneleri de beraberinde getirmiş ve küba adeta abd’nin eğlence ve sayfiye merkezine dönüşmüştür. bunun en güzel örneklerinden biri de 1954 yılında “yaşlı adam ve deniz” eseriyle nobel kazanan amerikalı küba aşığı yazar hemingway’dir.

    - 1929 buhranı sonrası şeker kamışı fiyatlarının düşmesi ve machedo’nun özellikle 1930’dan itibaren otoritesi ülkede karışıklıklara yol açmış ve sonrasında ağustos 1933’te kendisine karşı darbe yapılmıştır. ilginçtir ki söz konusu darbe sırasında komünist parti, diktatör machado’nun yanında yer almıştır.

    - darbe sonrası general grau devlet başkanı olsa da kendisinin işçi hak reform çalışmaları sonrasında küba’ya abd tarafından ültimatom verilmiş ve sadece 1 yıl sonra general fulgencio batista tarafından istifaya zorlanmıştır.

    - mayıs 1934’te batista, 1901 tarihli platt yasasını (abd’nin adaya müdahala hakkı) kaldırmasıyla küba tarihte ilk kez bağımsız olmuştur. batista, gücü aldıktan sonra adayı kukla devlet başkanları ile yönetse de, tarih kendisini küba’yı ilk kez adalı birisinin yönettiğini yazacaktır.

    - batista, 1940 yılında ordudan ayrılmış ve sonrasında devlet başkanı seçilmiştir. batista, 1940-1944 yıllları arasında yürüttüğü ilk başkanlık döneminde sağlık ve işçi hakları reformlarının yanı sıra hükümette komünist partiden olanlara da yer vermiştir. ayrıca adadaki amerikan mafyaları ve hile üzerine kurulu kumar organizasyonları temizlemeye çalışsa da tam olarak başarılı olduğu söylenemez.

    - 1927 doğumlu fidel castro, batista’nın başkan seçildiği ilk dönemde –yani 1940- kardeşi raul ile santiago cizvit okuluna başlamıştır.

    - ikinci dünya savaşı (ww2) sebebiyle amerikan etkisinden nispeten uzak geçirilen bu dönemde abd birliklerine destek için asker teklif edilip reddedilen batista, yeni bir anayasa çıkararak orduya afro-kübalıların da girmesini sağlayarak halk nezdindeki popülaritesini artırsa da adadaki 7 milyon nüfusun 600 bininin işsiz olması her zaman üzerinde demokles’in kılıcı gibi sallanmıştır. bunun yanında, mayıs 1943’te batırılan alman u-176 denizaltısı küba’ya ve batista’ya uluslararası alanda prestij getirmiştir.

    - 1943 yılında ada nüfusu 5 milyona yaklaşmıştır.

    - 1944 sonrasında yeniden seçilmeyi uman batista, hayal kırıklığına uğramış ve sonraki dönem 10 yıl önce indirdiği grau’ya başkanlığı kaptırmıştır. 4 yıllık grau başkanlığı sonrası yine aynı partiden carlos p. socarras başkan seçilmiştir. 1944-1952 yılındaki bu iki dönem özellikle ww2 sonrası ekonomik iyileşmelerin ve büyük yatırımların üzerine geldiği için, küba’ya çok olumlu yansımış ve ada halkının yaşam standartları artmıştır.

    - 1940-44 döneminde başkanlık yaparken ww2 alımları çerçevesinde abd üzerinden büyük bir servet edinen batista, kaybettiği seçim sonrası florida’ya yerleşmiş ve 1944-1952 dönemini burada geçirmiştir. 1952 başkanlık seçimlerinde yeniden aday olsa da yine kazanamamış ve sonrasında abd desteği ve ordudaki gücüyle darbe yaparak tekrar başa gelmiştir.

    - fidel castro, cizvit okulundan sonra hukuk okumuş ve kariyerinde genelde yoksulları savunmuştur. 1948’de evlenmiştir.

    - burada bir belirtmek isterim ki, 1952’ye gelindiğinde (batista’nın ikinci başkanlık dönemi öncesi) küba, halkının üçte biri fakir olmasına karşın, kişi başı milli gelir, en fazla et-sebze tüketimi, otomobil, telefon ve radyo sayısı bakımından latin amerika’nın en iyi ülkesidir.

    - 1952’de darbeyle başa geçen batista, otoritesi sağlamlaştırmak için orduyu ve polisi sıklıkla kullanmıştır. sadece 1953 yılında resmi kayıtlara göre 2 bin muhalif öldürülmüştür. aynı tarihte ada nüfusu 6 milyon dolayındadır.

    - batista, ikinci başkanlık döneminde ilk olarak abd etkisiyle 1940’ta kendi yaptığı parti ve işçi hakları üzerindeki yasaları yürürlükten kaldırmıştır. bununla da yetinmeyen batista, toprak ağalarıyla bir olup işçileri ezip grev hakkını kaldırmış ve yine 1952 yılında komünist partiyi yasadışı ilan etmiştir.

    - batista’nın baskıcı yönetimine karşı temmuz 1953’te fidel castro’nun aralarında bulunduğu 150 gerilla adanın en büyük kışlası machada’ya (santiago) saldırmış ancak başarısız olmuştur. saldırı sonrası 19 asker, 6 da isyancı ölmüş ve aralarında fidel de olmak üzere tüm isyancılar teslim olmuştur.

    - machada baskını sonrası 15 yıl hapis cezasına çarptırılan fidel castro, sadece 18 ay sonra batista’nın “anneler günü affı” ile serbest kalmıştır. bunun akabinde 1955 yılında meksika’ya giden castro, burada che ile tanışmıştır.

    - 1956’da castro, abd’deki sürgün kübalılardan sağladığı paralarla “granma” isimli tekneyi satın almış ve 25 kasım 1956’da 82 adamıyla küba’ya doğru yolculuğa başlamıştır. 2 aralık 1956’da karaya çıkan castro, batista güçlerinin hava kuvvetleri desteğiyle saldırına uğramış ve 50 kadar adamını kaybetmiştir. bu kadar az adamla merkezi güçlere karşı gelemeyeceğini anlayan castro, sonrasında adanın en yüksek yeri olan pico turquino’ya geçmiştir.

    - 1958 yılına kadar sierre maestra dağlarında rebel radyo isimli frekans kurarak insanları iknaya uğraşan castro, temmuz 1958’de taarruz gücüne erişse de yine yenilmiştir. buna rağmen pes etmeyen castro, batista yönetimine tepkili halkı arkasına alarak 1958 yılı sonlarında yine taarruz gücüne erişmiş ve bu sefer ordu ile polisin de açıkça birliklerine yumuşak tutumları sonrası operasyonları daha başarılı geçmeye başlamıştır. önce adanın ortasındaki santa clara’yı alan isyancılar, 1 ocak 1959’da havana’yı almış, sonrasında che önderliğinde 8 ocak 1959’da santiago’da kontrolü sağlamıştır. ve ilginçtir ki tüm bu başarılar havana’daki sadece 500, ülke çapında ise 9000 kadar gerilla ile mümkün olmuştur.

    - tüm bu gelişmeler karşısında yerel halk tarafından nefret edilen ve amerikan desteği ile bile artık adada durmasının imkanı kalmayan batista, 1 ocak 1959’da dominik cumhuriyeti’ne kaçmıştır. sonrasında lizbon yakınlarında bulunan estoril’e yerleşmiştir.

    - batista’nın dominik cumhuriyeti üzerinden kaçması castro ile dominik başkanı trujillo’yu karşı karşıya getirmiş ve 14 haziran 1959’da küba birlikleri constanza’ya ülkeyi işgal için havadan atılmışsalar da hepsi öldürülmüştür. 2 hafta sonrasında ise 186 kişilik başka bir kübalı birlik deniz yoluyla şansını denemiş ancak bu girişim de ağır kayıplarla başarısız sonuçlanmıştır. burada belirtmem gerekir ki, bizzat trujillo’nun oğlu tarafından komuta edilen bu ikinci girişim sırasında esir edilen kübalı işgal güçleri, dominik uçakları tarafından havadan aşağıya atılmak suretiyle öldürülmüştür.

    - hareketli geçen 1959 yazı sonrası cia tarafından eğitilip fonlanan dominik güçleri ve küba’daki batista yanlıları birleşerek castro güçlerine karşı santa clara’nın güneyindeki escambray dağlarında bir isyan başlatmıştır. 6 yıl süren isyan nihayet 1965’te tüm isyancıların öldürülmesiyle bastırılmıştır. özellikle 1961 sonrası (domuzlar körfezi çıkarması) amerikan desteği azalan isyan boyunca 3 bin isyancı öldürülürken 5 bin tanesi de esir alınmıştır. bunun karşılığında küba güçlerinin kaybı 4 bindir. söz konusu isyana katılan isyancı sayısının küba devrimine girişenlerden fazla oluşu ve bu isyana 200 bini aşkın küba askerinin seferber edilmesi kaydedeğerdir.

    - ocak 1959 itibariyle tüm adaya hakim olan castro güçleri, birçok batista yanlısını idam etmiştir. bu kapsamda –amerikan kaynaklarına göre- 3 binden fazla kişi öldürülmüştür. sonrasında hızlı ve radikal şekilde girişilen reformlar ile binlerce hektarda faaliyet gösteren amerikan şirketleri kamulaştırılmış ve toprak reformu yapılmıştır.

    - tüm bu gelişmeler abd ile ilişkileri germiş ve castro nisan 1959’da vaşington ziyareti sırasında komünist olmadığını söyleyerek ilişkileri yumuşatmaya çalışmıştır.

    - 1 ocak 1959’da camilo cienfugas tarafından alınan havana şehrine 8 ocak tarihinde gelen castro, havana’ya giren ve halk gözünde kahraman olarak görülen bu prestijli komutanın parlamasından rahatsızlık duymaya başlamıştır. akabinde, şüpheli bir uçak kazası sonrası cienfugas ölmüştür.

    - castro’nun nisan 1959’da yaptığı vaşington gezisi, sonrasında yaptıkları ile abd tarafından tutarlı bulunmayarak 1960 yılından itibaren küba’ya karşı yaptırımlara başlanmış ve abd’deki tüm kübalılara ait varlıklara el konulmuştur.

    - buna karşılık küba, sovyetlere yakınlaşmış ve şubat 1960’ta kruşçev’in yardımcısı anastas mikoyan ile castro arasında bir ticaret antlaşması imzalanmış ve sscb’den 100 milyon usd değerinde hibe alınmıştır.

    - alınan hibe ve eğitimli sovyet personel sonrası adada bir eğitim seferberliği başlatılmıştır. petrol, yiyecek gibi ürünleri sscb’den alan küba, karşılığında en iyi yaptığı şeyi, yani şeker kamışı üretimini sscb için artırmıştır.

    - küba’nın sscb ile bu yakınlaşmasından sadece 1 ay sonra, mart 1960’ta, abd başkanı eisenhower, castro rejimini devirmek için abd’de yaşayan kübalıların cia tarafından eğitilip donatılmasını onaylamıştır.

    - eylül 1960’ta castro, new york’taki birleşmiş milletler (bm) toplantısında tam 4,5 saat süren ve bugüne kadar hala kimsenin kıramadığı bir konuşma yapmış ve burada kruşçev ile görüşmüştür.

    - 8 kasım 1960 tarihinde abd’nin yeni başkanı j.f. kennedy olmuştur.

    - 14 nisan 1961’de cia tarafından eğitilmiş 1334 kübalı sürgün ile küba bayrağı boyanmış 8 amerikan uçağı ile “domuzlar körfezi çıkarması” olarak bilinen operasyon başlatılmıştır. kübalı sürgünler henüz plajda iken fark edilmişler ve kübalı askerler tarafından ağır ateş altına alınmışlardır. çatışma sonrası 114 kübalı sürgün öldürülmüş ve diğerleri esir alınmıştır. buna karşılık, abd uçaklarının kübalı güçlere verdirdiği zayiat yaklaşık 4 bindir.

    - castro, başarısız olan bu işgal girişiminden sadece 2 hafta sonra 1 mayıs 1961’de küba’yı sosyalist ülke etmiş ve sanayi bakanlığı ile merkez bankası başkanlığı görevlerine yoldaşı che’yi atamıştır.

    - nisan 1961’deki işgal planı akamete uğrayan cia, bu sefer de castro’nun eski sevgilisini suikast için adaya göndermiştir. castro ile aynı odada baş başa kalacak kalan güvensağlayan marita lorenz, buna rağmen kendi isteğiyle castro’yu zehirlemekten vazgeçip abd’ye geri dönmüştür.

    - tüm bu başarısız girişimler sonrası adayı sürgün kübalılarla veya castro’yu suikast ile alamayacağını anlayan abd, direkt müdahaleye karar vermiştir. bununla beraber abd, ekonomik olarak küba’yı daha da sıkıştırmak için 1 ocak 1962’de kuzey ve güney tüm amerika kıtasındaki devletlerin üye olduğu amerikan devletleri örgütünden (oas-organization of american states) küba’yı atmış ve yaptırımları bu üye ülkelerle de genişletmiştir.

    - tüm bu ekonomik yaptırımlara rağmen istihbarat servisi iyi çalışan sosyalist küba, abd’nin adaya direkt müdahale planının farkına varmış ve sonrasında che moskova’ya giderek 1962 yılında sscb ile askeri antlaşma imzalamıştır.

    - mayıs 1962’de küba’ya 36 sovyet ticari gemisi 43 bin kızılordu askerini ve nükleer başlıkları getirmiştir. eylül 1962’de ise hiroşima ve nagazaki’ye atılan atom bombasından 50 kat güçlü başlıkların adaya konuşlandırılması tamamlanmıştır.

    - tüm bu gelişmeler ve abd uçaklarının ada üzerindeki keşifleri sonrası fark edilen füze rampaları ve diğer unsurlar abd-sscb ilişkilerini çok germiş ve 16-28 ekim 1962’de küba füze krizi olayı patlak vermiştir. dünyanın nükleer savaşa en çok yaklaştığı periyor olan bu zaman diliminde kennedy, daha fazla füzenin adaya konuşlanmasını önlemek üzere 22 ekim’de sovyetlere karşı deniz ablukası emrini vermiş ve gergin bir bekleyiş başlamıştır. nitekim sonrasında kennedy ve kruşçev antlaşma imzalamıştır. bu bağlamda sovyetlerin küba’dan kaldıracakları füzelere karşılık, türkiye’ye yerleştirilen amerikan füzelerinin kaldırılması üzerinde hemfikir olunmuştur. antlaşması sonrası dünya rahat bir nefes almış ancak türkiye karışmıştır ki amerikan nükleer füzelerinin türkiye’ye konuşlandırıldığını kimse bilmemektedir. deniz ablukası, son füze sistemlerinin sovyet uçaklarıyla kaldırılması sonrası 21 kasım 1962’de kaldırılmıştır.

    - küba füze krizi sonrası çok kızan ve ihanete uğradığını hisseden castro’yu yatıştırmak için sscb kendisini 1963’te aylarca ağırlamanın yanı sıra küba’ya yüklü miktarda silah ve kredi vermiştır. tüm bu gelişmelere ise che karşı çıkmış ve castro ile görüş ayrılıkları hissedilir derecede su yüzüne çıkmıştır. aslına bakıldığında, sovyet politbürosu da söz konusu krizde kruşçev’in yumuşak davrandığı yönünde eleştirilerde bulunmuş ve ekim 1964’te görevden alınma sebeplerinden en büyüğü olarak bu kriz gösterilmiştir.

    - küba, eylül 1963- şubat 1964’te fas ve cezayir arasında gerçekleşen “kum savaşı”nın henüz başlangıcında 686 asker ve 12 tankını bölgeye cezayir saflarında çarpışması göndermiştir. söz konusu savaş günümüzde statüko bozulmadı olarak yorumlansa da, domuzlar körfezi çıkarmasında ele geçirilen amerikan silahları ile gönderilen kübalılar henüz temmuz 1962’de fransa’ya karşı bağımsızlığını kazanmış cezayir’in ezilmemesinde büyük rol oynamıştır. bu savaşta –aslında söylemeye gerek yok- fransa, fas tarafına destek vermiştir.

    - 1964’te tüm latin amerika komünistlarinin katılımıyla havana’da bir toplantı düzenlenmiş ve dominik’teki iç savaşa müdahale kararı alınmıştır. ancak komünist müdahaleden daha önce harekete geçen abd, 1965’te dominik’te kontrolü sağlamıştır.

    - 1963 yılından itibaren che ve castro arasında derin fikir ayrılıkları orataya çıkmaya başlamıştır. che, emperyalizmi abd ve sscb bazında eleştirmiş ve 11 aralık 1964 bm ve sonrasındaki fas konuşması sonrası castro ile havana’daki evinde görüşmek üzere buluşmuştur. tam 40 saatlik görüşme sonrası che, fikir ayrılığının uzlaşılamaz boyutlarda olduğuna kanaat getirip küba’daki tüm görevlerinden istifa etmiştir.

    - aslen arjantinli olup küba devriminin simgesi bu karizmatik doktor, istifası sonrası castro’ya elveda temalı bir mektup yazmış ve haziran 1960’taki belçika’dan bağımsızlığını kazandıktan sonra iç kargaşanın hüküm sürdüğü kongo’daki komünist harekete nisan 1965’te katılmıştır. che’nin castro’ya mektubu, gidişinden tam 6 ay sonra, ekim 1965’te, havana’da toplanan binlerce kişiye okunmuştur.

    - kübalı gönüllülerle kongro’daki operasyonları başarısız olan che, hastalanmış ve sonrasında bir demir perde ülkesi olan çekoslovakya’ya tedavi için götürülmüştür.

    - çekoslovakya’daki tedaviye olumlu yanıt veren ve içindeki devrim ateşi sönmeyen che, sonrasında kasım 1966’da bolivya’ya, yine bir devrim hareketine katılmıştır. che’nin bolivya’daki yoldaşları arasında dariel alarcon başta olmak üzere küba devrimindeki emektar arkadaşlarından bazıları da vardır. che, bolivya ve güney amerika özelinde 10-15 yıl savaşacaklarını çünkü tüm güney amerika’da devrim yapacaklarını düşünmüştür.

    - che’nin bu tutkulu eylemlerine rağmen, ne sscb ne de castro bolivya’daki komünist faaliyetlere destek vermemiştir. dolayısyla çaresiz kalan che, grubunu imhadan kurtarmak için ormana sürmüş ve kendilerinin konuşamadığı keçuva dili konuşan yerlilere rağmen birçok başarı kazanmıştır.

    - komünist hareketin yardım alamamasına rağmen kazandığı bu başarılar bolivya yönetiminin dikkatini çekmiş ve sonrasında hareketin liderinin che olduğunun anlaşılmasıyla bolivya rejimi amerikan yardımı istemiştir.

    - ekim 1967’de panama’dan gönderilen cia ajanlarının yönettiği 1800 kişilik bolivya güçleri, che’nin birliklerini ormanda kıstırmış ve che’yi bacağndan yaralayıp esir almıştır. sonrasında, 9 ekim 1967’de bolivya başkanının emriyle che infaz edilmiştir. che’nin infazını küba televizyonu ancak 9 gün sonra duyurmuştur.

    - 1969’da castro atarfından küba’da hedeflenen şeker kamışı üretimi 10 milyon ton olarak duyurulmuş ve akedemisyenler, öğrenciler, bakanlar da dahil olmak üzere ülke nüfusunun yarısı bu işe seferber edilmiştir. sscb’ye olan borçları ödeme ve ada ekonomisini alt üst etme pahasına ortaya konan bu olağanüstü efor sonrası 9 milyon ton üretim sağlanmıştır. buna karşılık küba’nın batmasını çıkarlarına aykırı gören sscb, adanın tüm borçlarını sildiğini ilan etmiştir.

    - che’nin ölümü sonrası komünist hareket belki de en karizmatik yüzünü kaybetmiş ancak küba’da gelişim durmamıştır. petrol, gıda vb birçok kalemde sscb’ye bağlı adada 1970’ler itibariyle tüm sosyal ve eğitim hizmetleri bedava olmuş ve özellikler tıp alanında muazzam gelişmeler kaydedilmiştir. sscb’nin altın yılları olarak gösterilen 1970-80 yılları arasında küba da bu parıltıdan payını almıştır.

    - küba nüfusu 1970 yılında 8,5 milyon olarak kaydedilmiştir.

    - sscb ile iyi ilişkiler çerçevesinde 29 ocak 1974’te brejnev adayı ziyaret etmiştir. küba, aynı yıl portekiz’in terk etmek zorunda kaldığı sömürgesi angola’ya, sscb’ye borcunu ödemek ve komünist hareketi desteklemek için gerçekleştirilecek bir sefer gücüne yönelik hazırlıklara başlamıştır.

    - kasım 1975’te küba’ya 11 bin kilometreden fazla mesafedeki angola’ya 35 bin asker ve 400 sovyet yapımı tank ile çıkan küba güçleri, ay sonunda 65 bin askere ulaşmıştır. angola ve mozambik sınırlarındaki kübalı güçlere karşı kullanmak üzere güney afrika nükleer silahlar edinmiş ve ulusal güvenliğinin tehlikeye düşmesi durumunda bunları kullanacağını ilan etmiştir. 1976’da başlayan çatışmalar aralıklarla 2001 yılına kadar sürmüşse de en büyük çarpışmalar 1976 ve 1988’de güney afrikalı beyaz kuvvetlere karşı meydana gelmiş ve kesin küba-angola (mpla) zaferleriyle sonuçlanmıştır.

    - angola’da 1976-1991 yılları arasında muhafazakar milliyetçi çizgideki batı destekli unita hareketine karşı marksist sosyalist çizgideki mlpa hareketini destekleyen küba güçleri, ancak 1991 yılında castro tarafından adaya geri çağrılmıştır. küba’nın 27 yıl süren ve 2002’de mlpa’nın zaferiyle sona eren angola iç savaşının özellikle ilk yıllarında oynadığı ve yine 1988’deki zafere (bkz: cuito cuanavale muharebesi) katkısındaki önemli rol inkâr edilemezdir. her iki taraftan toplamda 800 binden fazla kişinin öldüğü bu savaşta küba’nın kaybı 5 bin kadar olmuştur.

    - mart 1978’de yine bir başka sosyalist hareket için afrika’ya yardım götüren küba, bu sefer 12 bin askerini etiyopya’ya göndermiştir. angola iç savaşının aksine sadece 8 ay 2 gün süren bu savaş, somali ve etiyopya arasındaki tartışmalı ogaden bölgesine somali müdahalesi ile başlamıştır. sscb 1500 askeri danışman ile etiyopya’yı desteklemiştir. 1975-76 angola zaferi sonrası afrika’daki bir diğer sol hareketi destekleme ve sovyetlere iyi görünmek için castro da küba’yı savaşa dahil etmiştir.

    - ogaden savaşının pik döneminde bölgedeki küba askeri varlığı 24 bine kadar çıkmıştır. sscb&küba destekli etiyopya ordusu ogaden bölgesini tamamen alarak savaşı sonuçlandırmıştır. savaşta küba kaybı 400 kadar iken kızılordu kaybı 33’tür.

    - küba’nın denizaşırı topraklara müdahalesi afrika ile sınırlı kalmamış, daha öncesinde 1972’de güney yemen’e ve 1973 yom kippur savaşına asker göndermiştir. israil’e karşı golan tepelerindeki savaşı kaybeden birleşik suriye ve küba güçlerinden, adalıların kaybı 180 ölü ile 250 yaralıdır.

    - her ne kadar sscb’nin altın yıllarındaki parıltıdan pay alsa da, bitip tükenmeyen denizaşırı operasyonlar ve yaptırımların ağır etkileri 70li yıllarda bile küba ekonomisinde görülmüştür. yüklü sscb yardımları durumu bir şekilde telafi etse bile, fidel castro finansal açıdan bazı başarısızlıklar yaşadıklarını bir konuşmasında itiraf etmek zorunda kalmıştır. bununla beraber, 1975’te oas yaptırımlarının hafifletilmesi küba’ya nefes aldırmıştır. burada ilginç nokta şudur ki, oas’deki yaptırımların hafifletilmesi yönünde oy kullananan abd, kendi yaptırımlarına ayrıca devam etmiştir.

    - 1979’da adadaki sovyet askerlerinden rahatsızlığını ortaya koyan abd, 1983’te karayiplerdeki grenada adasını işgal etmiş ve orada bulunan 20’den fazla kübalıyı öldürmüştür.

    - 1970-80 yıllarındaki tüm sovyet yardımlarına ve kat edilen bunca gelişmeye rağmen, küba halkının kaydadeğer bir kısmı adanın koşullarından bunalmıştır. bu bağlamda, abd’ye göç etmek isteyen kübalılara castro hiçbir şekilde engel olunmamasını sağlamış ve hatta bunların arasına hapishanedekileri ve tımarhanede yatanları da eklemiştir. tüm bu çılgın göç sonunda 20 bini sabıkalı (katil, deli vb) 130 binden fazla kübalı abd’ye göç etmiştir. bunlardan 2500 kadarı ise abd gizli servis tahkikatları sonucu, küba kendilerini adaya kabul edene kadar 15 yıl boyunca amerikan hapishanelerinde yatmıştır.

    - 1980lerden itibaren –özellikle ikinci yarısı- castro’ya yönelik hoşnutsuzluk artmıştır. bunların ekseriyeti ekonomik kaynaklı olsa da, castro’nun sürekli bir düşman gösterip kendini bu düşmanla mücadele konusunda alternatifsiz göstermesi bağlamında tek adam olma yönelimi de etkendir. castro’nun “rejimin bir düşmana ihtiyacı var. hep oldu.” ve “bu gibi bir devrimin daima bir düşmana ihtiyacı vardır, o da abd olacaktır.” sözleri de bu savı desteklemektedir.

    - castro hakkındaki diğer olumsuz husus da 1960lardan beri kolombiya’da faaliyet gösteren devrimci gruplara destek verirken bolivya’daki yoldaşı che’ye gereken yardımı yapmadığı iddiasıdır.

    - kolombiya’da yardım ettiği marksist grupları küba’da eğiten castro, kolombiya kaynaklı ve küba merkezli abd pazarı hedefli olarak kokain ticaretine de girmiştir. hatta bu ticaretten %10 da pay aldığı iddia edilmektedir.

    - 1981 yılında ada nüfusu 9,75 milyon olarak kaydedilmiştir.

    - 1980lerin ikinci yarısından sonrası çatırdamaya başlayan sscb, gorbaçov önderliğinde prestroyka (yeniden yapılanma) ve glastnost (şeffaflık) gibi reformları hayata geçirmeye çalışırken castro’nun buna cevabı “ada denizin dibini boylamadıkça marksizm-leninizmi terk etmeyecektir” olmuştur. nitekim tarih kendisini haklı çıkaracak ve sadece birkaç yıl içinde söz konusu reformları hayata geçirmeye uğraşan sscb çökecektir.

    - castro’nun gorbaçov’a bu sert çıkışına karşın, sscb’nin reformları nüfuzlu bir asker tarafından karşılık bulmuştur: arnaldo ochoa. 1930 doğumlu ve “devrim kahramanı” unvanlı general ochoa, domuzlar körfezi çıkarması, angola iç savaşı ve ogaden savaşı gibi birçok yerde savaşmıştır. ochoa’nın gorbaçov’la sürekli iletişim halinde olması ve ordudaki gücünden çekinen castro, haziran 1989’da kendisini tutuklatmıştır. yargılamada “devrim kahramanı” unvanlı ve savaş kahramanı ochao uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanmış ve 13 temmuz 1989’da kurşuna dizilmiştir.

    - eylül 1991’de kızılordu askerlerinin küba’dan ayrılması ve aralık 1991’de sscb’nin dağılması sonrası adada zor günler başlamıştır. sscb, küba’ya dağılana kadar her sene yaklaşık 5 milyar usd değerinde ekonomik, 1 milyar usd değerinde de askeri yardım almaktadır.

    - 1991-2000 arasındaki dönem küba tarihinde “özel dönem” olarak adlandırılmış ve hakkını da vermiştir. sscb kaynaklı yardımların kesilmesiyle gıda, yakıt ve para sıkıntısı çok ciddi şekilde baş göstermiştir. söz konusu dönemde yaşlılar arasındaki ölüm oranı %20 artmış, ada vatandaşlarının günlük aldığı ortalama kalori 1/3 oranında azalmış ve 1994 yılından itibaren havana merkezli protestolar meydana gelmeye başlamıştır.

    - “özel dönem” başlangıcında her türlü amerikan yardımını reddeden fidel castro, 1993’te bu politayı değiştirmek zorunda kalıp abd’den gıda, ilaç ve para yardımı almaya başlamıştır. sonrasında ise çin, venezuela ve bolivya gibi ülkelerden de yardım alınmıştır.

    - her ne kadar yardım kaynakları 1993 sonrası çeşitlenmeye başladıysa da, bu durumun sürüdürülemez olduğunu gören castro, adayı turizm için cazip hale getirmeye karar vermiştir. bu kapsamda usd 2. para birimi olarak edilmiş, sahiller düzenlenmiş, yeni oteller yapılmış ve ülkeye giriş çıkışlar kolaylaştırılmıştır. bu eylemler çabucak karşılığını vermiş ve 90lar sonrası küba’nın gelirinin %40 turizmden karşılanır olmuştur.

    - 1990'lı yılların ilk yarısı çok sancılı geçmiş ve adadaki göç hareketi artmıştır. bu furyaya fidel’in gayrımeşru kızı alma fernandez revuelta da sahte bir ispanyol pasaportuyla abd’ye geçerek dahil olmuştur.

    - 1990’dan itibaren teşvik edilen turizm kapsamında içinde sadece amerikan dolarının geçtiği ve sadece turistler ile yurtdışında akrabaları olanlara hizmet veren özel marketlerin açılması halkta huzursuzluklara sebep olmuştur. bu duruma adadaki ekonomik darboğaz faktörü de eklenince 1994’ten itibaren castro’yu hedef alan geniş protestolar meydana gelmiştir. bu durum, devrimden beri castro’ya hoşnutsuzluğun ilk defa bu çapta gösterilmesi açısından önemlidir.

    - küba için geçmişteki sscb yardımlarının yerini 1999’da venezuela almıştır. aynı yıl 1,5 milyar usd tutarında petrol ve para yardımı alan küba, hibe edilen petrolün yarısını dışarı satıp 800 milyon usd kar etmiştir. bunun karşılığında 2002’de binden fazla kübalı ajan, chavez karşıtı darbenin bastırılmasında venezuela’ya yardım etmiştir. bugün bile küba istihbaratı venezuela’da çok etkindir.

    - mayıs 2002’de oswalda paya liderliğinde adadaki bazı entelektüel çevrelerin de dahil olduğu 75 kişilik bir çekirdek kadro “hristiyan özgürlük hareketi” kurup serbest piyasa ve çoklu partiye geçiş için 25 bin imza toplamıştır. castro’nun 2003 yılında bu harekete yanıtı, 40 kişiyi 25-28 yıl süre ile hapse mahkum etmek olmuş ancak paya tutuklanmamıştır.

    - 5’i karısı dalia’dan olmak üzere 7 farklı kadından toplam 11 çocuğu bulunan fidel castro, şubat 2008’de temmuz 2006 yılından beri müzdarip olduğu hastalık sebebiyle istifasını sunup yerini kardeşi raul castro’ya bırakmıştır. bunda ekim 2004’te kötü şekilde düşmesinin de payı olduğu düşünülmektedir.

    - raul, ilk konuşmasında küba’ya yönelik yaptırımları kaldıracağına dair söz vermiş ve kardeşinin atadığı yöneticileri azletmiştir. bu kapsamda 3 haziran 2009 yılında oas, küba’ya yönelik 47 yıldır uygulanan yaptırımları kaldırmıştır. ancak küba’nın üye gereksinimlerini karşılamaktan uzak oluşu ve raul castro’nun her şeyden sonra oas’ye tekrar katılmaya mesafeli oluşu bu durumu pratikte başarılı kılmamaktadır.

    - kasım 2011’de küba’da 50 yıldan sonra ilk kez özel mülklerin salınıp satılmasına verilmiştir.

    - raul castro, her ne kadar fidel’in politikalarının birçoğunu devam ettirse de, ocak 2013’te küba vatandaşlarının 1961’de getirilen yurtdışına çıkış prosedürlerini yumuşatmıştır. pasaport parasının ortalama bir kübalı maaşının 5 katı tutarında olmasına rağmen bu yumuşama sonrası aynı ayda180 binden fazla kübalı ülkeden çıkıp geri gelmiştir.

    - 2013’te chavez’in ölümü, her sene aldığı 100 bin varil hibe petrolün yarısını dışarı satan olan küba için iyi olmamıştır.

    - aralık 2014’te kübalı yetkililer ile barack obama başkanlığındaki amerikan heyeti arasında yapılan görüşmeler sonrası esir değişimleri yapılmış ve amborgoların hafifletilmesi yönünde karar alınmıştır.

    - %60’ı katolik olan adayı 2015 sonbaharında papa francis ziyaret etmiştir. soğuk savaş sırasında noel’i bile yasaklayan fidel castro ile görüşen papa, küba’nın abd ile barışmasına yönelik yardıma hazır olduğunu belirtmiştir.

    - nisan 2015’te raul castro ve obama bir görüşme gerçekleştirmiştir. görüşme sonrası füze krizinin yaşandığı 1963’te kapatılan abd büyükelçiliği tekrar açılmıştır.

    - sscb’nin dağılması sonrası rusya’nın da zor zamanlar yaşadığı o kargaşa döneminden sonra 2001’de kapatılan üs, 2014 yılında tekrar açılmış ve abd’yi dinlemeye tekrar başlamıştır. küba, söz konusu üsten edindiği bilgileri uluslararası piyasa sattığı bilinmekte ve bu işten tahmini olarak yılda 100 milyon dolar kazandığı düşünülmektedir.

    - küba nüfusu ilginçtir ki 2000 yılında günümüze kadar 11,2 milyon bandında kaydedilmiştir.

    - kasım 2016’da “ben de bir devrim yaptım ama atatürk’ün yaptıklarını yapamazdım.” “biz devrimi ve devrimciliği atatürk’ten öğrendik.” diyen fidel castro, 90 yaşında vefat etmiş ve adada 9 günlük milli yas ilan edilmiştir.

    tarihi sürekli mücadele ile geçmiş ve abd’ye sadece 145 km mesafedeki bu komünist ada devletinin ilginç tarihini elimden geldiğince ve politik hususlara girmeden yazmaya çalıştım. hatalarım mutlaka olmuştur ve bu bağlamda yapıcı eleştirilere açığım.
191 entry daha
hesabın var mı? giriş yap