• oscar wilde'ın yıkımını getiren sevgilisi, namı diğer bosie, cumhuriyet dergide bi resmini görmüştüm, taş gibi maşallah*, boks dünyası açısından önemli bi adam olan bi babaya sahipti kendisi sanırım, nitekim oscar wilde'ı asıl batıran da bu babadır.
  • gururu oscar wilde'ı hapse, savurganlığı ise iflasa sürüklemiş sevgili. oxford mezunu ve kötü bir edebiyatçı (oscar'a göre) züppe
  • morrissey tabiriyle aynen soyle bir insan kendisi:
    "they're saving their own skins by
    ruining people's lives
    bad, bad people on the rise"
  • (bkz: bosie)
  • oscar wilde'ın de profundis'de yazdığına göre, kendisi yakınında olduğu sürece, wilde'ın tüm yaratıcılığı, yeteneği köreliyormuş. halbuki wild, duyduğu sevgi ve düşkünlük sebebiyle her şeyini yitirmiş, hapse düşmüştür.
    yine wilde, yazdığı bu mektupta, bosie diye çağırdığı lord alfred douglas'ın nefret ettiği yönlerini, acımasızca yüzüne vurmuştur. kendisini körelttiğini, arkadaşları arasındaki sosyal statüsünde sarsıntı yaşattığını ve pişmanlığını belirtmiştir bu yiyiciye.
  • oxford havasını ciğerlerine çekememiş, yazdıkları ancak yeni yetme bir delikanlının heyecanlı, tutuk kaleminden çıkabilecek boyutta şiirlere sahip savurgan aşık. wilde'la birlikte olduğu yıllarda, wilde'ın kovmalarına yüzsüzlükle mektuplar yazarak cevap vermiş, hatta üç aylık bir terkedişinden sonra, wilde'ın avrupa seyahatinde mısır'da olduğu için ülkeleri olimpiyat meşalecisi edasıyla bir bir geçerek yanına gelmiştir. wilde'ın tekrar reddetmesi üzerine, intihar edeceğini söyleyerek gururunu ayaklar altını almıştır.

    savurganlığını wilde başlarda önemsememiştir. çünkü wilde'da pek tutumlu biri değildir. ama giderlerinin muhasebesini yapabilecek kadar aklı başında bir insandır. bosie, savurgan olup, babasının yaşattığı zevk- i sefa da, bolluk gözünü kör etmiş ve her zaman daha fazlasını istemiş, az olanla yetinmemiştir. wilde, bosie ile buluşmadan önce küçük bir restoranda genç bir şairle yemek yer. yedikleri yemek de toplam iki sterlin tutar. wilde kuş kadar yiyen ama sohbeti karın doyuran bu şairi çok sever. ardından bosie gelir, - şunu söylemek gerekir ki wilde, bosie ile birlikte olduğu günle her öğününe beş,altı sterlin harcamaktadır. gece atıştırmaları, akşam yemeği hazırlığı, ikindi kahvelerini buna dahil etmiyoruz - büyük bir iştahla yemek yer. bosie'nin diğer kötü taraflarından bir tanesi de, bütün şatafatlı eğlencelerin ya da yemeklerin parasını wilde'a ödettirmesidir.

    çoğu zaman bosie, wilde'ı rahatsız eder. wilde, ofisinde oyununu yazmaya konsantre olmuşken bosie çıkar gelir. önce bir kahve içerler. bosie, iki saat çene çalar. ardından öğle yemeğine giderler. derken bir günü böyle yerler. wilde ancak ideal bir koca'nın ikinci ve üçüncü perdelerini bosie'den ayrı kaldığı zamanlar da yazabilir. hatta oyununu tamamlamakla kalmaz bunun yanında iki oyun daha yazar.

    bosie, wilde'ın zaafıdır.
  • oscar wilde’ın yüreğini yakmış, onu mahpusluk etmiş, dönemin delikanlısıdır.
  • de profundis'i okurken aklıma bu adamın borderline olabileceği geldi. daha önce böyle bir şeyi söyleyen oldu mu bilmiyorum ama istediği şeyi yaptıramayınca öfke krizlerine girmesi, yeme-içme ve kumar bağımlılığı gibi sorunları olması, babasıyla geçmişten beri gelen sıkıntılı ilişkileri bana bosie'nin borderline kişilik bozukluğundan muzdarip olabileceğini düşündürttü.

    oscar wilde bu mektupta bosie'ye sorununun "içindeki nefretin, sevgiden daha büyük olması" olduğunu söylüyor. wilde'a göre bosie, yediği lüks yemeklerle ve sürekli oynadığı kumarla kendi içindeki bu nefreti besliyordu. ama belki de sebep bu değildi. belki de adamın sadece o zamanlar bilinmeyen bir psikolojik rahatsızlığı vardı. açıkçası de profundis'i okuyan psikologların ne düşündüğünü merak ediyorum.

    tabii ki bu durum yine de bosie'nin oscar wilde'ı adım adım ölüme götürdüğü gerçeğini değiştirmiyor. wilde'ın yakın arkadaşı andre gide de kendi anılarında bosie'de hiç hoşlanmadığını ve onun, wilde'ın hayatını kararttığını söylüyor:

    "doğrusunu söylemek gerekirse bosie son derece ilgimi çekmekteydi ama kesinlikle korkunçtu ve ben wilde'ın kariyerinde felaketle sonuçlanan her şeyden onun sorumlu tutulması gerektiğine inanıyorum."
  • anti-semitist ve aşırı sağ eğilimleride olmuştur bir dönem.plain english adlı bu fikirleri yaydığı dergisi vardır.
hesabın var mı? giriş yap