• proudhon'un 1841'de çıkan "mülkiyet nedir?" kitabında bu soruya verdiği yanıt.
  • "ben, vatandaşlar, -çok iyi bildiğiniz gibi- o kelimeleri yazan adamım: mülkiyet hırsızlıktır. sözlerimi geri almıyorum, tanrı korusun. ... mülkiyet hırsızlıktır dediğimde ortaya bir ilke koymuyorum, aksine varılan bir sonucu ifade ediyorum. aradaki müthiş farkı kolaylıkla kavrayacaksınız."
    pierre joseph proudhon (devrimci program, m. tüzel çevirisi)

    (bkz: mülkiyet nedir)
  • yaşama hırsızladığımız bir isimle adım attığımızı düşünen herkesin arınma süreci içinde * üzerinde düşündüğü bir konu.
  • (bkz: mulksuzler)
  • "mulkiyet hirsizliktir" enfes bir oksimorondur.
  • aslında proudhon un “mülkiyet nedir?” diye sorduğunda ve cevaplandığında, mülkiyetin roma imparatorluğu yasalarındaki izinsiz ve çarpıtılmış kullanımını kastettiği gözden kaçırılan slogan. hatta devletin tahakkümüne karşı en önemli savunma şeklinin sınırlı ortak paylaşıma açık mülkiyet olduğunu savunmuştur. proudhon’a göre evler, madenler, fabrikalar, bahçeler yani yaşanılan yerler ve üretim yerleri sahipsiz olamazlar. nihai amaç faizsiz kalacak sermayenin çökmesi, değiş tokuşa odaklı (ki bunun için karşılıklı güven gerekir), üretilen malın, üretim için kaç saat harcandıysa onu belirten bir karşılıklı yardımlaşma anlayışını savunuyordu.

    bu sistemsizlik sistemi bile tümüyle mükemmel değildi. mesela karşılıklı yardımlaşma sisteminde bir anarşist ev almak isteyecek, bu ev için kira ödemeyecek fakat tek bir ulusal bankaya sahip olan sistemden yüzde birden fazla faizi olmamak koşuluyla borç para alacaktı. aynı anlayış, üretim ve ulaşım araçlarında da kullanılacaktı. gerekli para tek bir bankadan faizsiz çıkacağından bireyler kendi aralarında para alışverişi yapmayacaktı.

    proudhon en sonunda devletsiz bir sisteme ulaşılacağını, bu anarşist toplumun bireylerinin kendi aralarında anlaşmaları olacağını, muhtemel anlaşmazlıkları da hakemlerin çözeceğini savunuyordu. belki de proudhon’un hayalini kurduğu, bizlere aktardığı mülkiyet hırsızlıktır sloganının yegane dayanağı insana olan inançtı. belki de proudhon un gözden kaçırdığı, yirminci yüzyıl insanının tahmin edilemeyecek kadar vahşi olacağıydı.
  • önüne ne koyarsan daha sonra aç kalırsam diye tırsıp hepsini yiyerek çatlayıp ölen kedi tiplerinden biraz daha hallice zekaya sahip insanoğlu edindiği şeyleri stoklamak ve kimseye kaptırmamak için fazla yiyeceğini toprağa gömen yerleşik düzen hayvanı köpek misali mülkiyetini önce çitlerle sonra tapularla şimdi de mevduat hesaplarıyla filan korumaya almış durumdadır.bir insanın fırsat eşitsiliği ve kaynakların dengesiz dağılımı sayesinde ihtiyacının çok üstünden mal varlığına sahip olması, tek başına 35 odalı evde yaşarken bir başkasının evsiz olduğu için sokakta donup ölmesi sadece hırsızlık mıdır ?.başkasının kursağına gidebilecek her lokmaya el koymak, biriktirmek, muhafaza etmek, "bu benimdir, hakettim ben bunu çünkü matah bir bokum ben" demek sadece hırsızlık değil aynı zamanda katilliktir de.
  • hırsızlık tanımı gereği yanlış önerme. beğendiği toprağın etrafına çit çekip "burası benim" diyen ilk insana "hadi len tosbağa" denmediği için oluyor bütün bunlar.
  • evrenin küçük bir parçası olduğumuz düşünüldüğünde, insanoğlunun dünya kaynaklarını mülk edinmesi bencilliğin ve kendini bilmezliğin doruk noktasıdır.. bu açıdan bakıldığında mantıklı bir önermedir....
hesabın var mı? giriş yap