• 1909 tarihli ilk rusça baskının iç kapağı şöyledir:
    http://farm4.static.flickr.com/…25_6f38e880b7_o.jpg

    bu eser türkçeye birkaç cilt halinde çevrildi. ilk baskısı mayıs 1975'te olmak üzere çağrı yayınevi'nden çıkan çevirisi yüksel güvenç'e ait. şimdi aynı çeviriden (lenin, materyalizm ve ampiriokritisizm, 1. kitap, sf.10-13, çev. y. güvenç, çağrı yay., ankara 1975) lenin'in bu güzide eserinin ilk ve ikinci baskısına yazdığı önsözleri aktarıp, yorumlarımı sonraya saklayayım.

    gerici bir felsefe üzerine eleştirisel yorumlar
    birinci baskıya önsöz

    marksist geçinen birtakım yazarlar, bu yıl marksist felsefeye karşı gerçek bir kampanyayı üstlendiler. altı aydan daha kısa bir zaman içerisinde, hemen yalnızca diyalektik materyalizme karşı saldırılara ayrılmış dört kitap ortaya çıktı. bunların ilki ve en önemlisi bazarov, bogdanov, lunacharsky, berman, helfond, yushkevich ve suvorov tarafından yazılmış olan marksist felsefe üzerine ("karşı" denilse daha iyi olurdu) incelemeler'dir. (st. petersburg, 1908); ardından yushkeich'in materyalizm ve eleştirisel gerçekçilik; berman'ın modern bilgi teorisinin işığında diyalektik ve valentinov'un marksizmin felsefî yapısı adlı kitapları geliyor.

    marx'ın ve engels'in felsefî görüşlerini defalarca diyalektik materyalizm diye adlandırmış oldukları gerçeğinden bu insanların haberdar olmamalarına olanak yoktur. politik görüşleri arasında kesin ayrılıklar olmasına rağmen, diyalektik materyalizme karşı düşmanlıkta birleşmiş olan bütün bu insanlar, yine de, aynı zamanda felsefede marksist olduklarını öne sürmektedirler! berman, engels'in diyalektiği "mistisizm"dir (gizlemcilik) diyor. bazarov, hafife alarak, sanki kendiliğinden açık olan bir gerçekmiş gibi, "engels'in görüşleri eskimiştir" diye belirtiyor. böylece materyalizm "modern bilgi teorisi" ni, "yeni felsefe" yi (veya "yeni pozitivizmi") "çağdaş doğa bilimi felsfefesi"ni ve hatta "yirminci yüzyılın doğa bilimi felsefesi"ni ileri süren küstah cengaverlerimiz tarafından çürütülmüş oluyor. bizim, diyalektik materyalizm yıkıcılarımız, bu sözde yeni doktrinlerin yardımıyla korkusuzca açıktan açığa fideizm'e doğru ilerlemekteler. (bu, lunacharsky'de en açık biçimdedir, fakat bu durumda olan tek kişi değildir!) yine de marx ve engels karşısındaki tavırlarının açık bir tarifine sıra geldiğinde, bütün cesaretleri ve kendi kanaatlerine olan bütün saygıları derhal ortadan kalkmaktadır. gerçekte bunlar diyalektik materyalizmi, yani marksizmi bütünüyle terketmişlerdir; söz alanında yaptıkları ise; sonu gelmez kaçamaklar, sorunun özünden sakınma çabaları, icadlarını gizleme, gerçek materyalizmin yerine, herhangi bir materyalistin materyalizmini yerleştirme ve marx ve engels'in sayısız materyalist tezlerinin doğrudan bir tahlilini yapmayı kararlı bir biçimde reddetmektir. bir marksistin yerinde olarak nitelendirdiği gibi bu gerçekten bir "dizlerinin üzerinde ayaklanma"dır. bu tipik bir felsefî revizyonizmdir, çünkü marksizmin temel görüşlerinden ayrılmaları ve terketmiş oldukları görüşlerle; açıkça, azimle, kesinlikle ve açık yüreklilikle "hesaplaşmak" konusunda göstermiş oldukları korkaklık veya yeteneksizlikleriyle kötü nam kazanmış olanlar, yalnızca revizyonistlerdir. ortodoks marksistler, marx'ın bazı eskimiş görüşlerine karşı çıkmak durumunda olduklarında, (örneğin, mehring'in bazı tarihsel önermelere karşı çıktığında olduğu gibi) bu öylesine bir hassasiyet ve dikkatle yapılmıştır ki, kimse bu tür kitabî ifadelerde, bulanık olan hiçbirşey bulamamıştır.

    sonuç olarak, marksist felsefe üzerine incelemeler'de gerçeğe benzer bir tek cümle vardır. bu lunacharsky'in şu cümlesidir: "belki de biz [yani, incelemeler'in bütün işbirlikçileri] yanlış yol tutmuş olabiliriz fakat araştırıyoruz" (s. 161). bu cümlenin ilk yarısının mutlak, ikinci yarısının göreli bir gerçeği içerdiğini özlü bir biçimde, bu kitapta ortaya koymaya çalışacağım. şimdilik yalnız şunu belirtmek isterim ki, filozoflarımız marksizm adına değil de yalnızca bazı "araştıran" marksistler adına konuşmuş olsalardı, hem kendilerine hem de marksizme daha fazla saygı göstermiş olurlardı.

    bana gelince, ben de felsefede bir "araştırıcıyım". yani bu yorumlarda üstlenmiş olduğum görev, bizlere marksizm kılığı altında inanılmaz derecede tutarsız, karışık ve gerici bir şeyi sunan bu insanları hataya düşüren nedenin ne olduğunu ortaya çıkarmaktır.

    1908, lenin

    ----

    ikinci baskıya önsöz

    metindeki birkaç düzeltmenin dışında bu baskının öncekinden hiçbir farkı yoktur. bunun, rus "machçı"larıyla yapılan tartışmalar için olduğu kadar, marksist felsefeye, diyalektik materyalizme ve de doğa bilimlerindeki son buluşlardan çıkan felsefî sonuçlara bir giriş olarak faydalı olmaktan geri kalmıyacağı ümidindeyim, v. i. nevsky yoldaşın bu kitabın sonuna eklenen makalesi a. a. bogdanov'un incelemek fırsatını bulamamış olduğum son eserleri hakkında gerekli bilgileri vermektedir. yalnız genellikle propagandacı olarak çalışmasında değil, aynı zamanda, özellikle parti okulunda etkin işçi olarak çalışmış olan v. i. nevsky yoldaş, a. a. bogdanov'un "proleter kültürü" adı altında burjuva ve gerici görüşler yaydığı konusunda ikna olmak için yeteri kadar bol kanıt bulmuştur.

    2 eylül 1920, lenin
  • tam adı "materyalizm ve ampiryokritisizm: gerici bir felsefe üzerine eleştirel notlar" olan, vladimir ilyiç lenin'in 1909'da yayımladığı, marksizm ve/veya bilimsel sosyalizm üzerine yazdığı temel eseridir. daha ziyade pratiğe yönelik bir lider olan, ve marksist düşünceyi, dönemin rusyasının koşullarına göre uygulayarak yarattığı, daha sonra leninizm olarak adlandırılacak öz pratiği ve -akabinde- praksisi çevresinde eserler veren lenin'in, marksizme ne denli hakim olduğunun en açık ve tartışmasız göstergesidir de aynı zamanda.

    1905 devriminin başarısızlığa uğramasının ardından rus machçıları "biz neyi yanlış yaptık?" diye tartışırken, marksist felsefeyi, bilimsel sosyalizmi, tarihsel ve diyalektik materyalizmi yeniden ele aldığı ve üzerine kayda değer incelemeler yaptığı, "neyin yanlış yapılmadığını" gösterdiği, ve o yıl içerisinde baş gösteren bu revizyonist anlayışa karşı marksist felsefenin bilimsel temellerini ve doğruluğunu ispatladığı, kilit bir dönemin çalışmasıdır.

    bu yapıt, revizyonistlerin ağızlarına pelesenk ettikleri, subjektif ve idealist ampiryokritisizm felsefesini kökten eleştirir ve diyalektik materyalizme neden ters düştüğünü açıkça gösterir. lenin bu kitabında; machçıların, marksizmi "yarım kalmış bir ideoloji" olarak nitelemeleri ve onu tamamlama niyetlerinin, sadece birer reaksiyoner, subjektif idealizmin ve agnostisizmin fikirlerinin ifadelerinden başka bir şey olmadığını ispatlar ve bu icat çabalarını bütünüyle çürütür.

    bu eser ayrıca, ampiryokritisizmin köklerini ve burjuva felsefesi içindeki yerlerini, kant'tan başlayarak hume'a ve berkeley'e uzanan bir çerçevede de ele almış, ve bilimsel düşünce ile girdiği tezatları ortaya koyarak, dini güçlere nasıl hizmet ettiğini, bilim ve ilerlemenin düşmanı olduğunu açıkça göstermiştir.

    o yıllarda bilimsel düşüncenin girdiği buhran sonucu bazı fizikçilerin idealist sapmalarını da bu anlayış çerçevesinde değerlendirmiş ve bu yaklaşımın, bilimsellik üzerine nasıl ters bir etki yaptığını da başarıyla vurgulamıştır. oldukça farklı bir açıdan olayı ele alarak, fizikteki bu idealizmin, materyalizmi çürütmek bir yana, onların felsefi, sınıfsal ve epistemolojik kökenlerini ortaya koyarak materyalizmi doğruladığını açık bir şekilde göstermiştir.

    lenin yine bu eserde; madde, mekan, zaman, nedensellik, özgürlük, zorunluluk gibi bilimsel sosyalizmin ve felsefenin temel meselelerini ele alarak, neredeyse marx'ı ve engels'i aratmayacak bir düzeyde, fevkalade başarılı tahlillerini yapmış, marksizmin yansıma teorisini, bilginin pratik ve pratiğin bilgi üzerindeki rollerini, objektif, mutlak ve izafi gerçeklikler aralarındaki ilişkileri ve tarihsel materyalizmin temel anlayışını kayda değer bir şekilde geliştirmiştir.

    bu kitabın tüm sosyalistler için önemi, marksist felsefeye getirdiği tüm katkılarıyla, bilimin gelişim düzeyi çerçevesinde, materyalizme yeni bir biçim vermiş olmasındadır. idealist felsefeye ve revizyonizme karşı girişilecek mücadelelerde, temel bilimlerdeki ilerlemelere yönelik yapılacak fikri genellemelere karşı her zaman kullanılacak ideolojik bir silahtır.

    materyalizm ve ampiryokritisizm, marksist felsefenin, yaratıcı ve temeli sağlam bir tarzda nasıl geliştirilmesi gerektiğini gösteren bir baş yapıttır; ve lenin'in marksist teoriye yaptığı en büyük, eşsiz katkısının adıdır.
  • okuduktan sonra anton pannekoekin lenin'in filozofluğu kitabını da okumanın dönemin tartışmalarını anlamak için faydalı olacağı kitap.

    (bkz: sol komünizm/@cernikov)
  • umberto eco'nun (reizin) foucault sarkaçı adlı yaptında şu şekilde değerlendirdiği kitap:
    --- spoiler ---

    erk susuzluğu ile impotentia coeundi arasında bir bağıntı olmalı. marx'ı sevimli buluyordum, jenny'siyle keyifle seviştiğinden emindim. düzyazısının rahat soluğundan, mizah duygusundan seziliyor bu. anımsıyorum, bir kez, üniversitenin koridorunda, insan sabah akşam krupskaya ile yatağa girerse, sonunda yaza yaza materyalizm ve ampiriyokritisizm gibi kötü bir kitap yazar, demiştim...

    --- spoiler ---

    can yayınları sayfa 84, inanmayan andavallar baksın.
  • ampiriokritisizm, avenarius ve mach’ın öznel idealist öğretileridir. alman düşünürü richard avenarius‘la avusturyalı fizikçi ernst mach‘ın görgül eleştiricilik adıyla sunulan ortak öğretileri kantçılık ve olguculuk temeline dayanır. ayrıca bilim felsefesi ve mahçılık adlarıyla de anılan bu öğretiye göre bilim özneldir, sadece pratik kolaylık sağlayan bir araçtan başka bir şey değildir. çünkü, ne fizik ne metafizik, hiç bir şey bilinemez. nesneler duyum karmaşalarıdır.

    dünya, bizim duyumlarımızdan ibarettir. duyumlarımızsa, ne fizik ne de psişik yanı olan, yansız olgulardır. hume’la berkeley özdeksizciliğinin bir yinelenmesinden ibaret bulunan bu öğreti “dünya benim duyumlarımdan başka bir şey değildir” önermesiyle özetlenebilir ki bu da onu tekbencilik saçmasına düşürür. avenarius ve mach, tekbenciliğe düşmemek ve öznelciliklerini gizlemek için “benim” sözcüğü yerine “bizim” sözcüğünü kullanırlar. ne var ki dış dünyanın nesnel varlığı yoksa pek açıktır ki başka insanların da nesnel varlıkları olamaz, öyleyse “kendimden başka hiç bir şey bilemem” ve “benden başka hiç bir şey yoktur” saçmalığından da kaçınılamaz. bu anlayışa göre fiziğin konusu, nesneler arasındaki bağlantılardır.

    mach, şöyle demektedir: “duyumlar nesnelerin sembolleri değildir, tersine, nesneler duyumlar karmaşası için ansal sembollerdir. evrenin gerçek elemanları nesneler değil, duyumlardır”. ünlü bir eleştirici mach’ın bu sözlerini şöyle yanıtlar: “öyleyse düşünce beyinsiz olarak vardır. bu beyinsiz felsefeyi savunabilecek olan da var mıdır? evet, o da vardır. bu, profesör richard avenarius’tur”.

    bu bilimdışı öğreti henri poincare, p. duhem, adler, petzoldt vb. gibi birçok düşünürlerce izlenmiş ve bazarov, bogdanov, lunaçarski, bermann, hellfond, iyuşkeviç, suvorov vb. gibi birçok düşünürlerce de marksçılıkla bağdaştırılmaya çalışılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap