melih cevdet anday
-
orhan veli ve oktay rifatla beraber garip akımının öncülüğünü yapmış, soradan o da oktay rıfat gibi ikinci yeni akımına kaymış.
-
bi tiyatro çıkışında çok çok yaşlandandığını gördüğüm ve acayip üzüldüğüm adam
-
"şairlik, simyacılıktır. nasıl ki simyacılar topraktan altın çıkarırlar, şair de dilden altın çıkarır"
mikado'nun çöpleri adlı oyunuyla 1967-1968 ilhan iskender armağanı'nı aldı.
teknenin ölümü adlı şiir kitabıyla 1976 yeditepe şiir aramağanı'nı, sözcükler adlı kitabıyla da 1978 sedat simavi vakfı edebiyat ödülü'nü, ölümsüzlük ardında gılgamış'la da 1981 iş bankası ödülü'nü aldı.
yapıtları rusça, fransızca, ingilizce, bulgarca, yunanca'ya, sırp ve polonya dillerine çevrilmiş; unesco'nun courrier dergisi 1971 yılında onu cervantes, dante, tolstoy, unamuno, seferis ve kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır.
rahatı kaçan ağaç
kolları bağlı odysseus
göçebe denizin üstünde -
daphne ile apollon şiiri nedeniyle tanıdığım (yok yani biliyoduk amcayı da, dafi şiirini duyunca dikkat kesildik), mitolocya sever bir şair amca...
-
(bkz: garip/#429480)
-
mine kırıkkanat için çetin altan abimizle atışan garip akımı şari.
-
-melih cevdet anday’la tanışmamdan önce ve sonra istanbul-
istanbul! bana yalnızca hikmet ’in hüznünü çağrıştırırdı.
gazeteler boğazlar ’dan ve 6. filo’dan söz ederdi bazen
ama istanbul, bir tuhaf dünyayı barındırırdı
ve ben, piyer loti ’ye dönüşmek için fazlasıyla ben’dim.
kuşkusuz herşeyden öte önem verdiğim bir kadın
bazı kereler oraya giderdi. hepsi buydu işte.
hayır, hepsi bu değildi!
bir sürü şey tedirgin ederdi beni:
sabahın şarkımla değil ama obüs sesiyle başlaması
dünyanın (yani o’nun) iki ateş arasında kalması
galata köprüsü ’nün tam o geçtiği sırada aniden sulara gömülmesi
altın boynuz ’un bir anda tüm yaldızını dökmesi...
başka elbe düşesi ’m olmadığından, onca şey tedirgin ederdi beni,
ama dönüşünden sonra, istanbul yeniden
son sayfadaki bir heceye dönerdi benim için.
melih cevdet anday’la karşılaştığım şimdiyse
istanbul herşeyden önce bir insan artık.
istanbul genç mutluluğunu taddığı yerleri
orhan veli ve oktay rıfat ile geçiyor.
geziniyor, pazarlık ediyor, ağlıyor,
endişeyle bakıyor istanbul
[amerikan gemilerine
ve ben ona küçük de olsa bir mektup gönderebilirim artık!
bundan gayrı, istanbul’un başına bir şey gelirse eğer
o, melih’in başına gelecektir.
ordan gelen haberler bana önce ondan söz ediyor şimdi.
ilk karşılaşmamız ohrid ’deydi; ikincisi bu şiirde.
azizim melih, kimbilir nerede karşılaşacağız, üçüncü seferinde?
1964
izzet saraylic
fransızca çevirisinden türkçeye çeviren: reha yünlüel /şiirhane
(fransızca çevirisi boşnakça aslıyla jasmina dimitrieva tarafından karşılaştırılmıştır.)
ic. yakamoz
membres.lycos.fr/yakamoz/pages/i_saraylic2.htm
---
ayrica:
(bkz: ukte/#1485162) -
son bir iki yıl içinde taşınmadıysa kadıköy barlar sokağı'nda oturur.
-
bizzat tanıştığımda daha tanımadığım (bkz: utanıyorum kendimden). sonra kimdir bu adam deyu sorduğumda ilk verilen örnek aşağıdaki şiir olan insan
balıklar için deniz lazım
sevişmek için işsiz olmak,
ve geceleri yatakta
duymamak için tabanların sızısını
zengin olmak lazım.
oysa ıslık çalmak için
bir şey lazım değil -
(bkz: mavnalar)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap