• kırşehirli ozan. turk halk muziginde bir ekol olarak kabul edilir. bozlaklarıyla meşhurdur. almanyada geçirdiği bir trafik kazası sonucu 1 ay süreyle hapis yatmış, devamlı mektup göndermesine rağmen türkiyeden hiç bir ilgi/yardım görememiş. sanırım bu yüzden uzun süre yurtdışında yaşamış, küsmüş yani. (sadece yasar kemal bir kitabını göndermiş, bozkırın tezenesine... yazıyomuş üstünde) babası muharrem ertas'ın eserlerinin yanında zülüf dökülmüş yüze, gönül dağı, mühür gözlüm, mapusanelere güneş doğmuyor, ba[a gel bostana gel, zahidem gibi nadide eserleri vardır.
  • kova kova indirdiler yaziya turkusu babam'dan kalan mirastir benim icin.
  • 8-10 cd'lik bir serisi var çıkan ve devamı yolda olması muhtemel; dinlemelik, arşivlik...
  • kendine has gergin bir baglama akordlama şekli vardır..
  • öğrendim ki, akordlama şekli yöresel bir konuymuş ve bağlamasının orta telinde bam teli bulunurmuş..
  • türkülerinde bile $ivesini bozmamı$,eli öpülesi büyük usta...(bkz: bozkirin tezenesi)
  • kırşehir'deki eski evi şu an bulunduğum yere 200 metre uzaklıkta olan, halen hastalığı nedeniyle almanya'da ikamet eden,hemşerim olmasından gurur duyduğum büyük ozan.
  • halk muziginin ( kilise muzigi yada tuurevleri gibi agitsal olmayan canlı gercek halk muzigi anlaminda tabiki) yasayan gercek efsanesi...
  • yasayan en buyuk halk ozanlarından biri. digeri (bkz: asik mahsuni serif)
  • kendi ağzından hayat hikayesi:

    bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
    kırtıllar köyünde geldin dediler
    babama muharrem, anama döne
    dediysen atayı bildin dediler

    dizinde sızıydı anamın derdi
    tokacı saz yaptı elime verdi
    yeni bitirmiştim üç ile dördü
    baban gibi sazcı oldun dediler

    o zaman babamdan öğrendim sazı
    engin gönül ile hakk’a niyazı
    o yaşımda yaktı bir ahu gözü
    mecnun gibi çölde kaldın dediler

    zalım kader devranını dönderdi
    tuttu bizi ibikli’ye gönderdi
    babam saz çalarken bana zil verdi
    oynadım meydanda köçek dediler

    anam döne ibikli’de ölünce
    tam beş tane öksüz yetim kalınca
    beşimiz de perişan olunca
    babamgile burdan göçek dediler

    yürüdü göçümüz tefleğe doğru
    bu hali görenin yanıyor bağrı
    üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
    bunlara bir ana bulun dediler

    yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık
    bize ana yok mu diyerek sorduk
    adı arzu dediler bir ana bulduk
    işte bu anadır buldun dediler

    en küçük kardaşı kayıp eyledik
    onun için gizli gizli ağladık
    üstelik babamı asker eyledik
    yine öksüz yetim kaldın dediler

    zalım kader tebdilimi şaşırttı
    heybe verdi dalımıza devşirtti
    yardım etti yerköy’üne göçürttü
    biraz da burada kalın dediler

    yerköy’den kırıkkale’ye geldik
    babam saz çalarken biz çümbüş aldık
    kırşehir’e varınca kemanı çaldık
    aferin arkadaş çaldın dediler

    yarin aşkı ile arttı hep derdim
    babamı bir yere dünür gönderdim
    başlık çok istemişler haberin aldım
    istemiyor yarin seni dediler

    kırşehir’de yedi sene kalınca
    düğün düzgün hepsi bize gelince
    burada herkese yer daralınca
    ankara’ya gider yolun dediler

    ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum
    epeyce eğleştim, evinde kaldım
    yüz lirayı verip bir yatak aldım
    etti isen böyle buldun dediler

    bir ev kiraladım münasip yerde
    kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de
    bu aşk hançerini vurdu derinde
    çaresini bulmazsan öldün dediler

    yarin aşkı ile döndüm şaşkına
    arada içerdim yarin aşkına
    canan acımaz mı garip dostuna
    bunu da içeriye alın dediler
hesabın var mı? giriş yap