• (bkz: skoda octavia)
    (bkz: octavio paz)
  • eski romada konulduğunda bereketi müjdeleyen kız ismi. zira yedi öncülünün olması gerekir...
  • bruce dickinson'in skunkworks adlı solo albümünden güzel parçası.

    i'm vacuum breathing and open-mouthed
    as the red shift fills my eyes
    oh minister my promises as her shadow cuts the day away
    i remember you when you walked into that room
    now dislocated jagged pieces
    are sliding into this broken mind
    i'm swimming back against the river
    but i'm rising with the tide
    where we came from
    we're all going back there soon
    how many times have we met this way
    how many lives have we lived before
    how many faces and how many names
    shadows come but shadows are gone
    shadows come but shadows are gone
  • deftones'un bloody cape isimli sarkinin sozlerini yazan, eski caglarda yasamis kadin sair. bu isim ayni zamanda octavius isminin kizlara verilen seklidir. bu isim, octave ve october kelimeri ile ayni kokenden gelmektedir ve "sekizinci" veya "sekizinci cocuk" anlamina gelir. octavia klaninda dogan her kiz cocuguna bu isim verilirdi.

    ayni zamanda, jimi hendrix tarafindan populerlestirilen bir gitar efekti.
  • heroes 3'da inferno town'dan çıkan kadın kahramanımız.
  • (bkz: octavianus)
  • octavia thurina minor (d. mö 69 - ö. mö 11), ayrıca genç octavia ya da sadece octavia olarak da bilinir, roma imparatoru augustus'un kız kardeşi, büyük octavia'nın üvey kız kardeşi ve marcus antonius'un dördüncü karısı olan roma'lı kadın. roma tarihinde en dikkat çekici, çağdaşları tarafından sadâkati, asaleti, insanlığı ve geleneksel romalı kadının erdemlerini devam ettirmesi açısından takdir edilen ve saygı duyulan, kadın figürüdür. octavia, pek çok insanın ihanet ve entrikalara teslim olduğu bir zamanda yaşamıştır.
  • italo calvino'nun le citta invisibili kitabında bulunan görünmez kentlerden beni en çok etkileyeni.

    aklında canlandırmak isteyenler için kısa bir parka:

    --- spoiler ---

    inanmaya hazırsanız, ne iyi. örümcek ağı kent octavia’nın nasıl olduğunu anlatacağım. iki sarp dağ arasında uçurum var: kent boşlukta duruyor, bir doruktan ötekine halatlar, zincirler ve tahta köprülerle bağlanmış. küçük tahta traversler üzerinde boşluklara basmamaya dikkat ederek yürüyor insan ya da kenevir ilmiklere tutunuyor. aşağıda, yüzlerce, binlerce metre hiçbirşey yok: bir kaç bulut geçiyor; uçurumun dibi zar zor seçiliyor.

    kentin temeli bu: geçit ve destek gibi kullanılan bir ağ. geri kalan herşey yukarıya yükseleceği yerde aşağıya sarkıyor: ip merdivenler, hamaklar, çuval evler, vestiyerler, küçük teknelere benzeyen teraslar, su mataraları, gaz lambaları, kebap şişleri, sicimlere bağlı sepetler, yük asansörleri, duşlar, trapezler, oyun çemberleri, teleferikler, avizeler, sarkan yapraklarıyla çiçek saksıları.

    octavia sakinlerinin boşluğa asılı yaşamları diğer kentlerdekine oranla çok daha güvenli.herkes biliyor ki ağ daha fazlasını taşımayacak.

    --- spoiler ---

    okumadım kardeş durumumuz yoktu diyecekler için birkaç resim:

    resim 1
    resim 2
    resim 3
    resim 4
    resim 5
    resim 6
    resim 7
    resim 8
    resim 9
  • lucius annaeus seneca'nın pinhan yayıncılık tarafından octavia - bir roma tarihi draması ismiyle çevrilmiş kitabı.

    henüz -yeni çıkmış bir kitap olduğu için- okuma fırsatı bulamadım ama siparişini verdim en kısa zamanda kitapla ilgili bilgi paylaşımında bulunacağım.
hesabın var mı? giriş yap