• ingilizcede çok kullanılan bir benzetme. görüp de görmemezlikten gelme ya da birşeyi bilip de bilmemezlikten gelme anlamına gelir.
  • bazen o kadar rahatsız edicidir ki fakat yine de büyüyü bozmamak, elde olanı kaybetmemek ya da anı yaşamak adına görmezden gelmeye çalışırsınız. nitekim kaçış yoktur, o filden bir süre sonra biri bahsedecektir.
  • güzel bir ingilizce tabirin türkçe karşılığı. (bkz: elephant in the room).

    anlamı şu: odaya girersiniz. odada kocaman cüssesiyle bir fil bulunmaktadır. hortumunu sallıyor, sofradaki tabaklardan otlanıyor, her adımında vitrinleri titretiyor, ortalığı kokutuyordur. içeridekiler sizi "oo hacı dayı nabıyon, gel gel" diye karşılar. siz şaşkın şaşkın bir file, bir odadakilere bakarsınız. tüm hal tavırları, surat ifadeleri olağandır. "nolsun aga işte, siz nabıyonuz?" diyerek, gözleriniz hala filin üstünde, terlikleri ayağınıza geçirir, hayvanla belli bir mesafeyi korumaya çalışarak boş bir koltuğa yerleşirsiniz. "biz de uğraşıyoz nabalım, değişiklik yok. çayı yeni demledik, içiyon di mi?" karşılığıyla birlikte fil konusunun hiç açılmadığı acaip bir muhabbet devam ederken artık dayanamaz ve sorarsınız, "hey, lanet olsun dostum, biri şu odadaki allahın cezası filden bahsedecek mi acaba?"

    odadaki fil, şike tartışmalarında lig tv; daha birkaç on yıl önce dilden düşmeyen "göç" ve "gap" gibi başlıklarda kürt sorunu; "aile" politikalarına temas eden her konuda kanlı bir sel olup etrafı basan kadın cinayetleri; trafik, ulaşım vb konularda artık sıklığı akılalmaz rakamlara ulaşan ölümlü trafik kazaları; televizyonlarda, gazetelerde ve en çok da akademide işsizlik, yoksulluk, kriz gibi ekonomik kategoriler üzerine geliştirilen uzun, destansı analizlerde kapitalist üretim biçimi gibi içerikler alabilir. halklar arasındaki en doğal eşitlik taleplerinin marjinalleştirildiği, her gün ortalama iki üç kadının öldürüldüğü, karayoluyla seyahat etmenin adeta bir hayatta kalma savaşına dönüştüğü bir ülkede muktedir politikacılar yukarıdaki esrarengiz ev ahalisi rolünü oynarken, günden güne semiren o filler hayatı karanın dibi bir mizah sahnesine çeviriyor.

    bunlarla birlikte, bu tabirin illa da geniş ya da siyasi bir bağlama oturmak zorunda olmadığını belirtelim. hayatımız irili ufaklı fillerle dolabilir kimi zaman. kötü pişmiş bir makarna da, kaynananın damadına duyduğu nefret de birer file dönüşebilir.
  • doğanın korunması konusundaki odadaki fil de nüfus.

    temiz enerji, temiz enerji. sanırsın temiz enerjiyi üreten, temiz enerjiyi üreten cihazı üreten sanayi değil de gökten düşüyo aletler. sanki tüm enerji ihtiyacı, %100,00 yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlansa doğayı kurtarabileceğiz. dünya nüfusu olmuş 7 milyar*! bu adamların sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak sanayi bile gezegenin canına ot tıkamak için yeterli.

    bir insanın yıllık ortalama tuvalet kağıdı kullanımı çok global bi ortalamaya göre 100 rulo** civarı. çok doğru bir şekilde uygulanmış, kapsamlı ve yüksek bütçeli bir çalışma ile, dünya nüfusunun yüz binde birinin, tasarruf yaparak yılda 100 yerine 95 rulo kullanmasını sağlayabilirsiniz. böylelikle yılda 350 rulo kurtarmış olursunuz. ama nüfus artışını kontrol altına alarak nüfusu %1 azaltabilseniz, tasarruf yapmadan yılda 70.000 rulo tuvalet kağıdı kurtarabiliyorsunuz.

    arz edenlerin talebe ihtiyacı olduğu için fıtır fıtır üremememiz teşvik ediliyor. bunun sonucu nüfus artıyor ve artan nüfusun ihtiyaçları, sanayiyi zaruri kılıyor. zaten amaç o, sanayi zaruri olsun ki o ihtiyacı karşılasınlar ve zengin olsunlar. sonra da dünyanın iyiliği, doğanın korunumu diye hikaye anlatıyor bu arz edenler. dünya nüfusu kontrolsüzce artıyor, bu artış beraberinde, ama temiz ama kirli, enerji ihtiyacını getiriyor, sanayi ihtiyacını getiriyor. sonra hiçbişi olmamış gibi, yasalar çıkarıyoruz, yüksek verimli ampul kullancaz bundan sonra diye. her saniye binlerce yeni ampule ihtiyaç duydurtacak şekilde nüfus artıyor, ama biz aynı miktarda ışığı 0,0000001amper daha az enerji harcayarak veren ampulün kullanımını zorunlu hale getirmenin peşindeyiz. böylelikle gezegeni kurtarmış olcaz...

    tuvalet kağıdı çok kaba bir örnek. benim kaba hesaba göre iki tüketim miktarı arasında 2000 kat fark çıktı. ama yakıt ve enerji gibi çok daha masif miktarlarda kullanılan kaynakları düşünün, bunun da 10 katı, 100 katı fark çıkacaktır. yani, başka bir deyişle, dünya üzerinde 1 kişinin var olmasının doğaya getirdiği ek yükü telafi etmek için 2.000.000 kişinin tüm (!) ihtiyaçlarından tasarruf etmesi gerekiyor. yani, bu iş tasarrufla olmuyor. nüfustan başka hiçbir sorunun olmadığı bir gezegende, yenilenebilir enerji hayali ile kendimizi avutuyoruz.

    *an itibari ile 6,995,259,778 diyor census.org
    http://www.census.gov/main/www/popclock.html

    **http://www.toiletpaperhistory.net/…paper-fun-facts/
  • bir anlamda ad hominemin zıttı. konuşmada/tartışmada bütün olan bitenle ilgili olup temel bir katkı yapabilecekken hiç değinilmeyen şey.
  • dünyada yaşayıp yaşayabileceğiniz en kötü tecrübelerden biri budur sanırım.

    orada, tüm heybeti ile duruyor. sen görüyorsun, o görüyor. bildiklerinden emin oldukların, biliyorlar mıdır diye şüpheye düştüklerin herkes o filin farkında. o fili görmezden gelerek yaşayabileceğine inandırıyorsun kendini uzunca bir süre. sanki filden bahsetmezseniz filin varlığı kendiliğinden azalarak bitecek gibi.

    konfor bu düpedüz. filin varlığı hakkında konuşmadan, odadaki varlığına alışıyoruz. yokmuş gibi davranmak ne kolay. sonra bir gün, artık filin varlığını sona erdirmişken kafamızda, birden toslayıveriyoruz. "aaa burada fil varmış" deyip şaşırmıyoruz elbette. o anda yaşanan her şey, filmlerdeki gibi geri sarıyor ve bir anda ve bam! bir anda onca zamanı odada o filin varlığını ve kalbimizde ağırlığını hissederek geçirdiğimizi fark ediyoruz.

    elephant in the room böyle bir şey işte. yapmayın, izin vermeyin. ya o fili, ya da odayı terk edin.
  • cümle alemin adını gayet iyi bildiği halde telaffuz edemediği hortumlu hayvan.

    17 aralık 2013'ün payına düşen odadaki fil için (bkz: cash to yukarı)

    .
  • az önce öğrendiğim laf. evet bundan sonra her gün içinde odadaki fil geçen cümle kullanacam.
hesabın var mı? giriş yap