• ilk akla gelen batının karanlığıdır. 600 sene önce falanki karanlıktır ilk çağrışımda. ancak öyle bir karanlıktır ki ilk akla geleninden yüzlerce yıl sonra, özellikle ortadoğu'da katmerli bir şekilde yaşanmakta olan karanlığı tanımlamak için de kullanılır. kimisi için çok makbul karanlık bir bataklıktır.
  • ortaçağ karanlığı bir gerçektir. yoğunlukla ve daha şiddetli olarak avrupa coğrafyasında yaşanmıştır. bir çok kadının cadı suçlamasıyla yakıldığı, yanmazsa cadıdır yanarsa insandır hükümleri ve yananlara "tüh lan insanmış pardon, eheheh" vurdumduymazlığı, o dönemki otoritelerin dini sömürü aracı olarak kullanması ve fakirlik, vebalar, cüzzamlar gibi durumlar hep bu karanlığa işaret etmektedir.

    bizim coğrafyamızda ortaçağ karanlığı gibi bir durum avrupa ile kıyaslanamayacak kadar az olsa da vardır. bu da normaldir. bizim esas karanlığımız yeniçağ ve yakınçağ' da başgöstermiştir. günümüzde de kültürsüzlük, eğitimsizlik, fakirlik, sömürü, iç-dış mihrakların oyunları sonucu durum fazlaca değişmemiştir. ayfon ve gençtürksel sahibi olmamız bunu engellemiyor. her yer kaynıyor, her kafadan ses çıkıyor... kimileri olumsuzluklara çanak tutarken kimileri bunun karşısında duracak kararlılığı gösteremiyor.

    ortaçağ karanlığı derken; ampul yakarak ben aydınlanılır diye biliyordum ama yanılıyor da olabilirim...

    hüüoop edison, van minuts! (tesla)
  • "ortaçağ'ın kahpe karanlığından..." aşık ihsani de böyle diyordu 50 yıl önceki bir türküsünde; geçende inönü'nün torunu gülsüm bilgehan da neredeyse böyle dedi dersimliler için, "sürüldüler ama ortaçağ'ın karanlığından kurtuldular..."

    ortaçağ gerçekten karanlık mıydı? hangi ortaçağ karanlıktı? kaç ortaçağ var? yanıt bekleyen sorular bunlar...

    şurada iyi bir yanıt var sanki:

    "ortaçağ'ın bağnaz karanlığı..." sözcükleri, bize eğitimle, medyayla yıllar boyunca "öğretilmiş" yanlış bir "bilgi"dir. islam ortaçağı, aydınlıktır, ileridir, gelişkindir; avrupa ortaçağı ise tersi: afarozlar, engizisyonlar, cadı avları, kadınları büyücü diye yakmalar, eğitimsiz fakir köylü toplumları ve tepelerinde katolik roma, kiliseler, toprak sahipleri ile aristokratlardan oluşan oligarşik yapı... önemli olan ortaçağ'a bizim hangi pencereden baktığımızdır. hem marksizm hem de kemalizm, avrupa merkezci bakışla yaralıdır."

    yazının tamamı için bakınız.
  • annales okulu, march bloch ve onların türkiye şubesi mehmet ali kılıçbay'ın bıkıp usanmadan tekrarladıkları bir husus vardır; özetle derler ki aslında o kadar da karanlık değildi ortaçağ. bunun nedenini nasılını politik, sosyal iktisadi veçheleriyle uzun uzun anlatır onlar. benim anlatacağımsa başka bir şey: müzikleri.

    ortaçağın gırşeerli garasuratlıları sayabileceğimiz troubadourlar o kadar güzel müzikler yapmışlar ki, ortaçağ'ın karanlık olduğuna inanmam namümkün. madem ortaçağ bu kadar karanlıktı, nasıl oluyor da bunca karanlıktan bu kadar güzel müzikler çıkabildi peki? hastalıktan, dinden, savaştan kırılmışlar ve yaşamları o kadar boktanmış ki, bunu unutmak için kurtuluşu müzikte aramışlar açıklamasına inanmamızı beklemiyorsunuz herhalde. kendiden pay biç; 17 yıllık akp karanlığında üretilen müziğin ortalaması üç aşağı beş yukarı murat ceceli civarlarına denk düşüyor. yani karanlığın yoğunluğuyla müziğin kalitesi arasında doğrudan bir ilişki yok ve işte ortaçağ müziği de bunun kanıtı. bir iki örnek vermeden sonlandırmak olmaz: 1, 2, 3, 4.
  • türkiye'nin geleceğidir.
  • (bkz: merdan yanardağ) sürekli bu sözü tekrarlar.
  • (bkz: klişe)
  • kendini batılı hissetmek isteyen, batılı olduğuna kendini inandırmaya çalışan, aşağılık kompleksine sahip orta doğu insanlarının sık sık kullandığı bir ifadedir.

    avrupalılar için orta çağ; feodalite, kilise baskısı, entelektüel sefalet, hastalıklar, cehalet demektir. bu yüzden orta çağ, onlar için karanlık çağdır ve bu dönemi haklı olarak bu şekilde anmaktadırlar.

    islam dünyası için ise orta çağ, müslümanların tüm dünyaya medeniyet dersi verdiği; bilimde, siyasette, felsefede, sanatta dünyanın zirvesinde olduğu bir dönemdir. bu yüzden bu dönem islam tarihinde islam'ın altın çağı olarak adlandırılır: https://en.wikipedia.org/wiki/islamic_golden_age

    islam dünyasının bir parçası olan türkler de geç orta çağ döneminde ve yeni çağ'ın ilk yüzyıllarında dünyanın en büyük siyasi ve askeri gücüdürler.

    fakat türk-islam dünyasının göbeğinde dünyaya geldiği, bu kültürün içinde büyüyüp yetiştiği halde; kendini avrupalı zanneden, kendi kültüründen tiksinerek her fırsatta ne kadar avrupalı olduğunu kendine ve başkalarına kanıtlama arzusundaki bir takım insanlar, orta çağ'dan "orta çağ karanlığı" olarak bahsetmektedirler. çünkü avrupa'nın tarihini kendi tarihleri, avrupa medeniyetini de kendi medeniyetleri zannetmekte, daha doğrusu kendilerini buna inandırmaya çalışmaktadırlar.

    "ne kadar da islam dünyasına mensup olmadıklarını" ve "her şeyleriyle avrupa'ya ait olduklarını" kanıtlamaya çalışırken dışarıdan ne kadar ezik, zavallı ve komik göründüklerinin ise farkında değildirler.

    (bkz: kendini aydın sanan insan/@the dawn mist glowing)

    bu tür insanlarda görülen başka tuhaf davranışlar için;

    (bkz: yılbaşında hindi kesen tip/@the dawn mist glowing)
    (bkz: hem türk milliyetçisi hem batı hayranı olmak/@the dawn mist glowing)

    hakaret olarak kullandıkları bir ifade için;

    (bkz: ortadoğulu/@the dawn mist glowing)
hesabın var mı? giriş yap