• (bkz: tamagotchi)
  • zaman öldürmek için birebir olan oyun, kazık kadar insanları saatlerce ekran karşısına kilitleyip kumar delisi yaptı. at yarışı oynar gibi stadyuma gidip bir koşucuya para veriyorsunuz, seçtiğiniz hayvanda patır kütür yere düşerek saç baş yolduruyor size, cepte para kalmayınca evdeki eşyaları satmaya kadar gidiyor durum. tez zamanda kararlı sürüme geçse hata mesajları vermektende kurtulacak doyasıya iddia zevki yaşatacak.
  • tavşana isveç köftesi yedirtecek, kediye kedi aldırabilecek, var mısın yok musun tandansında gizemli kutuların içinden ne çıkacağına dair insanı çeşitli hissiyatlare sürükleyecek, hayalinizdeki evi dekore etmeden size rahat bir uyku vermeyecek oyundur bu efendim. bir süre sonra tanımadığınız insanları bile facebook arkadaş listenize eklemeye başlamanıza, tüm arkadaşlarınızı spam manyağı yapmanıza, oyuna girerlerse kelle başı kaç altın sikke kazanacağınızı hesaplarkene onları hediyelere boğacağınıza dair vaatlerde bulunmanıza sebebiyet verir.

    arkadaşlarınızın hayvanatlarının evlerini ziyaret edip "senin pıtık çok pislenmiş bi güzel pakladım, karnını doyurdum, tüylerini kabarttım" gibi notlar bırakırsınız. oyunda petini nasıl yıkıyacağını soran bir arkadaşıma "sabunu ağzına ağzına sür zevke gelicek o zaman tamamdır" demişliğim de vardır. hiç de o kadar göründüğü gibi naif ve cici düşünceler üzerine kurulmamış bu oyunun şirin ve şeker grafikleri arasında ruhunuzu satarsınız da haberiniz olmaz. şu an mahallemdeki arkadaşlarımdan biri varını yoğunu kumarda kaybetmiş, evinin kapısını bile satmıştır. biri cadılar bayramı kostumu satın almak için petini aç susuz bırakıp günler boyunca süründürmüştür. bir diğeri de hediyelerimin hepsini metresine yedirmiş üstüne de şaka gibi bana bir kuru soğan yollamıştır.

    - bu sefer büyük çıkcak kesin!
    - ay hadi aç aç!
    - hissediyorum yemek takımını tamamlıcam!
    - hadiyyy!
    - aha bileklik çıktı* oynamıcam bi daha ya!

    oynarsınız efendim. ertesi güne kadar arkadaşlarınızın evlerini gezip kıskançlık krizlerine girip, "bir gün benim petim de boyle saraylarda, köşklerde yaşayacak" diye kendi kendinize sözler verirsiniz, günü geçiştirirsiniz. forumlarda rare itemların peşine düşersiniz. ekran karşısında bir tık ileri iki tık çarşı sabahlarsınız. yıllarca oynayıp da zar zor koptuğunuz wow, sims bile bu oyunun yanında hava cıva kalır. buradan arsızca coin peşinde tüm ekşi sözlük pet society camiasına selam eder, bir dostluk 20 sikke diye hatırlatırım. kader utansın. kahrolsun php bazlı facebook aplikasyonları!
  • günde 20 adet 50' lik süprüs kutulardan almadan uyuyamıyorum arkadaş. 10 yarış hakkımın 1 tanesini kazanmadan bitireyim 30 coins için yas tutuyorum. normalde bu kadar hırslı olsam zengin olmuştum yeminle. aldığım kutulardan yarısını da satıyorum pek bir işe yaramadığı için ya da dağıtıyorum eşe dosta ama bazısı da satılmıyor, normalde almaya kalksan 150 coins' lik olan koltuklardan çıkıyor mesela satsan 33 coins' ten alıyor adiler. 3 çeşit koltuk takımım var, kıyıp satamıyorum da "lazım olur bunnar ilerde yazlık falan yaptırırsam" diye. bir deprem olsa altında kalacam hepsinin.
  • eglenceli bir facebook oyunu. cafe bölümü bi kaç gün önce acıldı ve artık arkadaş listemizde olmayanların evlerinide ziyaret edebiliyoruz.
    evin tüm dekorasyonunu gizemli kutularla yapmış biri olarak söyleyebilirim ki 5oo lük kutularda devasa mobilyalar çıkabiliyor, 200 lük kutularda ise faydalı şeylerin çıkması neredeyse imkansız, 5o lik kutulardansa pahalı yiyeceklerin cıkmaya baslaması butun parayı kutulara harcayanlar için sevindirici oldu.
  • stadyum yarislarina hile karistirildigina inandigim oyun. butun engellerden hoplarsiniz, muzlari temizlersiniz, hizlanma zimbirtilarindan yesili eksik etmezsiniz ama bir bakmisiniz yanda 2 kere tokezlemis, bir kac sariya takilmis elemanla nerdeyse photo finish modundasiniz. bu yetmez diyorsaniz: gecen yaris bitti bitecek, acik ara farkla duz yolda kosturuyor benim bidirik, yan seritteki eleman birden saha kalkip utanmadan birinci bitirdi. o 30 altina ihtiyacimiz olmasa neyse, ev dimdizlak duruyor.
  • cafe nin acilmasiyla petinizin sosyal hayatini canlandiran oyun. tanimadiginiz adamlarin evlerine dalip, "ben de bundan isterim" kiskancliklarini saymazsak paw points lerin artisinda bariz bir hizlanmaya sahip olmak mumkun. ev sahibiniz pisse onu temizleyebilir, boylece 6 ila 27 arasi puan kazanabilirsiniz. ayni sekilde mutsuzsa tarayarak gene 6 ila 20 arasi puan alabilirsiniz. (belki daha fazlasi da olabiliyordur ama ben henuz denk gelmedim) bu arada firlayan altinlar da cabasi.

    ben de isterdim bir suru arkadasim olsun, her sabah ugrayip 20ser altinimi alayim ama elalemle idare etmeye calisiyoruz iste.
  • playfish'in facebook kullanıcılarına sunduğu hoşluklardan sadece biri. (bkz: who has the biggest brain)
    kısa bir sürede insanı kendine bağlıyor bu oyun. öyle ki arkadaşlarınızla buluşmaya gittiğinizde bile "hayvanım evde aç, eh ben kalkayım yavaş yavaş" diyaloglarını yaşamanız mümkün. para kazanmak günlük hayatta zor olduğu gibi; burada da aynı durum söz konusu. sürekli arkadaşlarınza bakıcılık yapmak, stadyumlarda yarışlara katılmak durumundasınız. tek kotu yanı zorla biriktirdiğim parayı, ya sürpriz kutulara ya da bahislere yatırıyor olmam. sırf bu yuzden evimi dekore edemedim, hayvanımı kaç gündür soğanla besliyorum. *
  • bet society demek daha uygun olur bir süre sonra. mobilya kıyafet vs almak sıkmaya başlayınca kumara alıştırıyor bu oyun. bütün paramı bahislere yatırıyorum nerdeyse.
    http://forum.playfish.com/showthread.php?t=34413

    ayrica surekli hile yapmaktan artik oyundan hic bir tat almamaya basladim. iyi oldu. geo challenge daha zevkli.
hesabın var mı? giriş yap