pikaj

• eskiden gazete sayfaları filme gitmeden once uzerinde mavi milimetrik cizgiler olan, ozel bir mumu (yapişkan) bulunan karton (pikaj kartonu) uzerine hazırlanirdi. aslinda sadece gazeteler degil o devirde basilacak her isin film oncesi hazirligi idi bu. dizilmis olarak gelen yazılar bu kartona yapistirilir resim yerleri bos birakilirdi. iste bu mesakkatli islemin adidir pikaj.
• (bkz: rasyonel kupaj 145)
• bilgisayarın masaüstü yayıncılığa hakimiyetinden önce tüm basılı malzemelerin (afiş, ilan, dergi, broşür vs.) film için hazırlanma aşamasına verilen ad. milimetrik karton veya bristol'e hazırlanacak sayfa ebadında kroslar (cross) çizilir, dizgiciden gelen metinler sayfaya mümkünse fixogum ile (çıkarılıp temizlenebilir yapıştırıcı) yapıştırılır. resim gelecek yerlere ise trase (trace) yapıştırılırdı. yani kullanılacak dianın konturları çizilir, fotokopi veya copy proof ile kullanılması istenen ebatta büyütülürdü. en son sayfanın üzerine bir eskiz kağıdı kaplanır ve nerenin ne renk olacağı işaretlenir film atölyesine gönderilirdi. hey gidi günler hey...
• textlerde ince bir düzelti varsa nokta pikaj denilen teknikle ve dikkatlice bu düzeltme yapılırdı.
  örneğin bir önceki cümlenin "yapılırdı" yerine "yapılırmış" olarak bitmesi gerekiyorsa, acto ile "dı" kısmı dikkatlice kesilir ve çift gönye yardımıyla "mış" eki,
  tam hizalı biçimde yapıştırılırdı
  
  dı
  
  eskiden yayımlanan gazete, kitap, mecmualarda,
  bazı sözcüklerin bir yerlerinde hafif harf kaymaları görülür.
  işte bunun nedeni muhtemelen orada yapılan pikaj hatasıdır.
  çok sayfalı bir turizm broşüründe geçen yüzlerce "turkei" yazısını "turkey" olarak değiştirdiğimizi anımsıyorum.
  rüyalarımda bile pikaj yapıyordum.
  yarrak yapıyordum.
  gençliğinizin kıymetini bilin.
  
  ayrıca fixogum yapıştırıcının pikaj esnasında oluşan kurumuş çapakları, yine bu çapakların birbirne yapıştırılmasıyla elde edilen silgi büyüklüğündeki bir topçukla alınırdı.
  çapakların alınmasıyla fixogum silgi yumağı çığ gibi
  ama yavaş yavaş
  yapış yapış büyürdü.