• jesus and mary chain' in 1985 te çıkan ilk ve en bir dinlenesi albümü.
  • gözünüzün önünde sarhoşlar saçmalarken, ukala varlıklar horlarken; arkanızldaki cama taşlar atılıp, basınızın üzerindeki cama yagmur taneleri çarparken; etrafınızdaki topu topu on kisi somurtup uyuklarken; arkanızı döndügünüzde gülümsemesini görüp içinizi ısıtan şekerleme :)
  • (bkz: psycho candy)
  • şu anda istatistik dersinde karşımdaki bilgiasyardan bana mesaj atıp derste gizli gizli sözlüğe giren tek insan olmadığımı gösteren. kimsenin anlam veremediği deli kahkahamın nedeni.
    vataşiva kendi
  • çantamızı karıştıralım biraz.. neler varmış.. bir paket sıgara.. sıgarayı içen eller.. ellerin devamında pürüzsüz bir sırt.. sırtı okşayan rastalı saçlar belki... hiç kurtulamadığımız almaşıklar ve tesadüfler.. lanetli isimler.. bereketli mekanlar, çekirdek attığında meyve ağacı veren.. :

    - yahu demin asansörde bir adam vardı kısa boylu şişmanca beyaz saçlı hani ara güler'e benziyor..
  • sanirim komsularin dinlemekten genel olarak pek hosnut olmadigi album. aynen zeytin hanimin anlattigina benzer bir tecrube de ben yasadim bugun, hemen paylasayim: bir-iki gun once odadan cikarken (ki gayet makul bir ses seviyesinde) acik biraktigim psychocandy dondugumde yoktu. uzatmayayim, farkettim ki birileri bir sekilde anahtar bulup odama girmis, sadece muzigi kapatip geri cikmisti. anliyoruz ki hepimizin pesindeler, psychocandy dinlememizi istemiyorlar. direnecegiz!
  • odamda beslemek istedigim cicek. ki bir gece vardi kemancida, hani bes sene oldu, hani ayni konulari konusuyorduk da kapiya bisiler olmustu. demek bazi seyler hic degismiyormus...
  • shoegaze dendiğinde akla gelen ilk albüm loveless'sa, ikincisi de "psychocandy" olmalı. o dönem sonic youth'un sürüklemeye başladığı post-punk müziğinin üstüne beach boys'vari pop şarkıları yazan jesus and mary chain, belki de ilk shoegaze albümünü kaydetmiş olmuştu böylece. uzun yıllar sonra lost in translation'da karşımıza çıktıdığında hedefi yine 12'den vurmayı başaran just like honey ile açılan albüm the living end, never understand, sowing seeds gibi çok özel şarkıları da beraberinde getiriyor. albümün zirvelerinden some candy talking ise ilk baskıda yer almamakta imiş. 1986 sonunda yapılan yeni baskıda albüme dahil edilen şarkı, 2006'daki reissue'da ise yine tracklist'ten çıkarılmış nedense. yine de ben "psychocandy"yi o şarkı olmadan bir bütün olarak kabul edemiyor ve tracklist'e onu da dahil ediyorum:

    1. just like honey
    2. the living end
    3. taste the floor
    4. the hardest walk
    5. cut dead
    6. in a hole
    7. taste of cindy
    8. some candy talking
    9. never understand
    10. inside me
    11. sowing seeds
    12. my little underground
    13. you trip me up
    14. something's wrong
    15. it's so hard
  • arkadaslarin en sekeri, gelinlerin en guzeli.
  • müzik tarihine yön veren albümlerden...pisliğin ve karanlığın içinde açan beyaz gürültü çiçekleriyle bezelidir.
hesabın var mı? giriş yap