• jupiter
    juno
    neptune
    ceres
    pluto
    minerva
    apollo
    venus
    vulcan
    mercury
    mars
    vesta
    bacchus

    (unuttugum yanlis yazdigim ola bilir mumkundur insanim)
    eski yunanlardan tanri kapmadan onceki tanrilari

    janus
    lares
    penates
    sylvanus
    faunus
    flora
    manes
    lemurs
  • handiyse gunes sistemimizdeki gezegenlerin tumune isimlerini vermis tanrilar.baba tanri zeus da en buyuk gezegen jupiterdir.gezegenlerin boyutlarina bakarak tanrilarin statu sirasini bulabilir miyiz acaba?
  • aslen hellen kültürünün etkisiyle oluşmuş bir pantheondur. roma inanç sisteminde m.ö. 4 yüzyıldan itibaren etkisini gösteren hellen kültürü, roma’nın latin ve etrüsk kültürleri üzerinde geliştirdiği roma devlet dini’ne olympos’un “on iki tanrısı”nı da katmıştır. hellen tanrılarının roma dinine girişiyle birlikte roma inanç sisteminin ekseni büyük oranda değişmiş, on iki büyük tanrı ve tanrıça dinin merkezine oturmuştur. hellen dininde olduğu gibi, roma dininde de elbette sadece bu on iki tanrı yoktur. fakat onların oluşturduğu topluluk, özellikle m.ö. 3 yüzyıldan sonra artık roma’nın baş tanrılarını ifade eder hale gelmiştir. buna “dii consentes” denir. dii consentes (ya da dei consentes) altı tanrı ve altı tanrıçanın yer aldığı mezopotamya, hitit, mısır ve hellen uygarlıklarında da görülen on iki büyük tanrı topluluğunu ifade eden bir kavramdır. başka bir deyişle dii consentes roma’nın olympos tanrılarıdır. roma’nın bu on iki tanrısı şunlardır:

    juppiter

    roma pantheonunun en eski, en büyük tanrısıdır. adı deus piter ya da dius pater (zeus pater)’den türemiştir. gök tanrı veya baba tanrı anlamına gelir. hellen dininin etkisiyle sonradan zeus ile bir tutulmuştur. roma dininde juppiter gök, gün ışığı, hava, yıldırım ve şimşek gibi doğal güçleri simgeleyen bir tanrıdır. bu yüzden fulgarator, fulminator (şimşek çakan), tonans, tonitrualis (gök gürleten), pulvius (yağmur yağdıran) sıfatlarıyla anılır. doğanın büyük yöneticisi sayılan bu tanrıya roma’nın kutsal tepesi capitolium’da tapınılırdı. juppiter capitolinus adına yapılan tapınağa sonradan juno ve minerva da alınmış, böylece burada “capitolium üçlüsü” adıyla bu üçlemeye tapılmıştır. aynı tepede juppiter optimus maximus (en iyi, en büyük juppiter) roma devletinin koruyucusu ve yöneticisi olarak tapım görmüştür. konsüller göreve başlamadan önce gelip ona dua etmek zorundalardı. zafer kazanan başkomutanlar zafer çelenklerini ve ilk kurbanlarını (genelde beyaz boğalar) buraya bıtakırlardı. juppiter roma’nın dış ilişkilerini ve uluslararası antlaşmalarını koruyan bir tanrı sayılırdı. tanrılar arasında tam bir otorite kurduğu gibi, devlet otoritesini ve disiplinini simgelerdi. flamen dialis adıyla görevlendirilen juppiter baş rahibi, juno’nun baş rahibesiyle evlenerek tanrılar arasındaki kutsal birliği yansıtmakla yükümlüydü. juppiter, feretrius adıyla roma’nın savaş alanında da mars ile birlikte en önemli tanrısıydı. düşmandan alınan bütün silahlar, öldürülen düşmandan kalan her şey bu juppiter’e adanır, ayrıca stator unvanıyla juppiter’in düşmana karşı koyduğuna, roma’ya saldırıların her türlüsünü durdurduğuna inanılırdı. durduran anlamına gelen stator sıfatının hikâyesi şöyle anlatılır: romalılar ile sabinler arasındaki savaşta romalılar sabinler’in kadınlarını kaçırdıktan sonra, bir ara sabinler savaşta ağır basmıştır ve şehri ele geçirmek üzeredirler. bu sırada romulus kılıcını kaldırarak forum’da juppiter’e ant içer, düşmanı durdurursa onun adına olduğu yerde bir tapınak kuracağını haykırır. tanrı juppiter de sabinler’i geri püskürterek forum’da palatinus tepesinin dibinde juppiter stator’a adanmış bir tapınağa kavuşur.

    roma imparatorluğu çağında imparatorlar baş tanrı juppiter’le ilişki kurmaya ve doğrudan doğruya juppiter optimus maximus’un kılavuzluğu ve koruyuculuğu altında olduklarını belirtmeye çalışırlardı. bu bir anlamda bir meşruiyet belirtisi sayılırdı. bazı imparatorların juppiter’i rüyasında görüp bizzat ondan esinlendiğini anlatan hikâyeler vardır. bazı imparatorlar da juppiter’in sıfatlarını takınmıştır. taşra kentlerinde ve ele geçirilen yabancı ülkelerde romalı yöneticilerin ilk işi genellikle roma’daki capitolium tepesi’ndeki üçlü tapınağın aynısını kurmak, böylece juppiter’in devlet tanrısı olarak egemenliğini kabul ettirmekti. juppiter hem roma içindeki hâkimiyetini, hem de roma’nın kontrolü altındaki yabancı ülkelerde sürdürdüğü egemenliğini temsil eden bu siyasi niteliklerini devletin yıkılışına dek sürdürmüştür.

    juno

    helen pantheonundaki hera ile bir tutulan bu romalı tanrıça, aslında temelde ayın değişimlerini simgeleyen bir tanrıçadır. roma’da juno genellikle kadınların koruyucusudur. daha özel olarak da, meşru yoldan evlenmiş kadınların tanrıçasıdır. mart ayının ilk günü kutlanan matronalia bayramında “matrones” yani evli-barklı, çocuklu kadınlar hem juno’nun oğlu mars’ı hem de sabin kadınlarının kaçırılmasından sonra kurulan roma-sabin barışını anarlardı. roma dininde her erkeğin “genius”u olduğu gibi (koruyucu ruh), her kadının da juno’su vardı. bu koruyucu juno yalnız ölümlülere değil, tanrıçalara da bakardı. juno’nun adı ayırıca juno soratia olarak (kız kardeşi koruyan juno) ünlü horatius efsanesinde de geçmektedir. juno’ya daha başka sıfatlarla da tapılırdı. juno lucina doğuma bakmakta ve doğumu kolaylaştırmaktadır. juno lucina’ya sunu yapılırken herkesin kemer ya da kuşağını çözmesi gerekirdi. çünkü giysilerdeki herhangi bir düğümün, kadının doğumdan sağlıklı olarak çıkmasını engelleyebileceğine dair bir inanış vardı.

    tanrıça juno’nun roma’da iç önemli tapınağı vardı. quirinalis ve capitolium tepelerinde minerva ve juppiter işe birlikte üçlü oluşturdukları iki tapınak vardı. bir diğer önemli tapınağı ise roma kalesinde juno moneta’ya ayrılmış olan tapınaktır. (juno moneta; koruyan, uyaran, hatırlatan juno). bir efsaneye göre m.ö. 390 yılında roma bir gece ani bir galia saldırısına uğrayınca, bu tapınağın kutsal kazları ötüşleriyle halkı uyandırmışlar ve şehrin kurtulmasını sağlamışlardır.

    neptunus

    neptunus roma’nın yerli tanrılarından birisidir. hellen kültür etkisiyle tamamen poseidon ile özdeşleştirilmiş ve onun özelliklerini yüklenmiştir. yeryüzündeki tüm suların tanrısı ve yöneticisidir. neptunus ayrıca birçok doğa olayına, yer sarsıntılarına, dağlara, rüzgarlara da hükmeder. helle mitolojisinde olduğu gibi, hellen’deki zeus ve hades’i temsil eden juppiter ve pluto ile kardeştir. titanlar ile tanrılar arasında yapılan büyük savaştan sonra (titanomakhia) bu üç kardeş dünyayı bölüşmüş, neptunus’a da engin deniz düşmüştür. neptunus hellen kültüründe poseidon’da olduğu gibi ayrıca işçi ve özgür atların, atlıların ve at yarışlarının tanrısıdır. bu özelliği ile neptunus equester olarak da bilinir. neptunus roma dininde kendisine boğa kurban edilen nadir tanrılardan biridir. juppiter, mars ve apollo gibi neptunus’a da beyaz boğa adanırdı. deniz seferlerinde, büyük ticari filolar veya askeri donanmalar yola çıkmadan önce neptunus’a dua eder ve ona kurban verirdi.

    başarılı deniz seferlerinden sonra da aynı şekilde dua edilir ve kurban sunulurdu. neptunus’a adanmış, onun adına kutlanan bir festival de vardı. neptunalia adıyla bilinen ve temmuz ayında kutlanan festivalde şenlikler düzenlenir ve tanrıya adak adanırdı. neptunus’un roma’da bilinen iki tapınağı vardır. birincisi circus flaminius olarak bilinen at yarışı pistinin yanında, ikincisi ise actium deniz savaşı’nda alınan zafer üzerine basilica neptuni adıyla campus martius’un (çeşitli yarışmaların düzenlendiği meydan, mars meydanı) yanına inşa edilmiştir.

    minerva

    minerva roma dinine etrüsk kültüründen geçmiş bir tanrıçadır. juppiter’in kızıdır. minerva’nın etrüsk tanrıçası menrva ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. etrüsk etkisiyle roma dinine dâhil olan minerva, hellen etkisiyle birlikte hellenli tanrıça athena ile özdeşleşmiş ve onun niteliklerini yüklenmiştir. zamanla roma’nın üç önemli tanrısından biri olmuş, juppiter ve juno ile birlikte capitolium tepesi’ndeki tapınakta tapınım görmüştür. minerva’nın roma kültürüne özgü bir efsanesi veya anlatısı yoktur. genel olarak şiirin ve şairlerin, bilgeliğin, tıp ve eczacılığın ve büyünün tanrıçası olarak anılırdı. sanatkârların ve zanaatkârların koruyucusu olan minerva, roma’nın bilge ruhunu temsil ederdi. romalılar’a göre hiç evlenmemiş bakire bir tanrıçaydı. hellen dininde olduğu gibi bir baykuş ile temsil edilirdi. ayrıca minerva medicae adıyla doktorların ve eczacıların koruyucusu ve yardımcısı olarak kabul edilirdi. minerva’nın capitolium tepesi’ndeki tapınağı hariç üç ayrı tapınağı daha bulunmuştur. bunlardan biri roma’daki aventinus tepesi’ndedir. diğeri ise capitolium eteklerinde minerva medicae adına kurulan bir tapınaktır. üçüncüsü ise pompei kentinde bugün kiliseye çevrilmiş olan delubrum minervae adında bir tapınaktır. romalılar ayrıca minerva adına mart ayında bir festival düzenlerdi.

    mars

    mars aslen yerli bir latium tanrısıdır. bununla birlikte hellen tanrısı ares’in de roma dinindeki karşılığıdır. yerli kültlere göre fırtınalar, rüzgarlar ve çiftçilikle ilgili bir tanrıdır ve çiftçilerin koruyucusudur. hellen etkisi ile birlikte hakkında yazılan efsaneler tamamen hellen kültlerini ve buradaki ares efsanelerini yansıtır. fakat hellen’de ares, zeus ve hera’dan doğarken, mars tek başına juno’dan doğmuştur. mars hakkındaki en ünlü efsanelerden biri, büyük oranda homeros’tan alınan venus ve mars’ın aşk hikâyesidir. venus ve mars roma pantheonunda bir çift oluştururlar. mars temelde roma’nın savaş tanrısıdır ve savaş tanrısı olarak saygı ve tapınım görür. fakat yerli bir italya tanrısı olarak da savaşçı niteliğinden başka çiftçilerin koruyucusu sıfatıyla saygı görür. yılın ilk ayı sayılan mart ayı hem onun adını taşır, hem de kendisine adanmıştır. bu ay içerisinde mars onuruna kutlanan bayramlar birer bahar bayramıdır ve tanrı burada bereketi simgeler. ne var ki mart ayında savaş mevsimi de başladığı için romalılar’ın iki bayramı bir araya getirdikleri, bu tanrıyla hem doğanın yeniden doğuşunu hem de insanda yeni yeni karşı düşmanlara koyma güçlerinin belirdiğini simgelemek istedikleri düşünülebilir. mars ayrıca savaşçı gençliğin de tanrısıdır.

    roma kültürünün ünlü kurt kültü de kendisine adanmıştır. zira efsaneye göre remus ve romulus’u emziren dişi kurdu bu göreve tanrı mars göndermiştir ve bu sebeple mars roma halkının atası sayılır. roma halkının atası sayıldığı için roma’nın kent merkezinde bir tapınak ve bir altar ona adanmıştır. imparator augustus zamanında da, onun yaptırdığı yeni forum’da ikinci bir tapınak inşa edilmiştir. özellikle augustus zamanında neredeyse roma’nın baş tanrısı konumuna yükselen mars, juppiter ile birlikte roma dininin merkezinde yer almış ve hıristiyanlığın yükselişine dek önemini korumuştur.

    venus

    venus eski bir latin tanrıçasıdır. hellen etkisinden önce meyve bahçelerinin ve meyve yetiştirenlerin koruyucusu olarak görülen venus, sonradan helenli aphrodite ile bir tutulmuştur. efsaneye göre venus bir deniz kabuğundan çıkmıştır. genel olarak aşkın, güzelliğin, cinselliğin, bereketin ve askeri zaferin tanrıçası olarak görülmüştür. özellikle roma imparatorluk döneminde romulus’un atası sayılan aeneas’ın annesi olarak anılan venus, roma dininde kilit bir rol oynar. rahibelerin koruyucusudur. iyi şans, askeri başarı ve cinsel arzu, istek ve güç sağlayabilir. onun onuruna nisan ayında birçok festival ve bayram düzenlenir. bunlardan en ünlüsü ise, venus verticordius (kalpleri değiştiren venus) adına düzenlenen festivaldir. venus’un roma’da birçok tapınağı vardı. bunlardan en önemlileri capitolium ve velius tepelerindeki ve collinus kapısı’ndaki tapınaklardır. ayrıca pompeius’un venus victrix (zafer sağlayan venus) adına yaptırdığı tapınak da önemlidir.

    apollo

    romalı apollo tapınımı neredeyse tamamen hellen kültüründen alıntı gibi gözükmektedir. romalı apollo, helen pantheonundaki apollon’a karşılık gelmektedir. geç roma dönemindeki birçok şiirde ise apollo’nun latin tanrısı phoebus ile özdeşleştirildiğini görmekteyiz. ancak maalesef hellen kültüründe olduğunu aksine, roma’da apollo üzerine pek fazla bilgi sahibi değiliz. apollo’nun helenli apollu’nun mitlerini ve niteliklerini üstlendiğini söyleyebiliriz. apollo homeros’a ve hesiodos’a göre helen pantheonun en büyük tanrılarından biriydi. dolayısıyla roma’da da böyleydi. juppiter, juno, minerva, neptunus ve mars ile birlikte kendisine yüksek kutsallık atfedilen bir tanrıydı. juppiter ve dev leto (ya da letonus)’nun oğluydu. hellen kaynaklarına göre apollo, okçuluğun, kutsal ışığın ve kehanetin tanrısıdır. sanat ve müzik konusundaki yetileri, onu ayrıca sanatkârların, ozanların ve müzisyenlerin koruyucusu yapmıştır. apollo özellikle esrime, öngörme ve kehanet özellikleriyle hem hellen hem de roma dininde ayrı bir manevi havanın kaynağını oluşturmuştur. özellikle hellen dünyasındaki bilicilik, kehanet merkezleri hellen dininin odak noktalarından biridir. delphoi’dekiapollon tapınağı ve buradaki bilicilik merkezi, hellen halklarının her türlü işinde ilgi gören, ziyaret edilen ve bilgeliğine, bilgisine başvurulan dini bir merkezdir. roma’da da apollo bu özellikleriyle kendisine saygı gösterilen ve tapılan bir tanrıydı. apollo hem hellen hem de roma dininde simgeleri ile anılan en belirgin tanrı olmuştur. lir, özellikle de bir çeşit lir olan kitara, ok ve yay, apollo’nun simgeleri sayılırdı ve bu aletlerin apollu’nun kutsal ruhuyla kutsandığına inanılırdı. yılın belli zamanlarında onuruna festivaller düzenlenir, tıpkı mars, juppiter ve neptunus’a olduğu gibi bizzat kendisine adanmış tapınaklarda ona boğa kurban edilirdi.

    apollo’nun roma’daki ilk tapınağı flaminius meydanı denilen yerde kurulmuş ve burada apollo onuruna küçük bir ibadet sitesi, apollinare kurulmuştur. zamanla roma’nın en çok saygı gören tanrılarından biri haline gelen apollo adına, ikinci pön savaşı sırasında ludi apollinares adıyla, bir oyun şenliği düzenlenmiştir. imparator augustus, hükümdarlığı sırasında mars’ı daha önce olduğundan daha kutsal bir makama yükselttiği gibi, apollo’yu da kendi babası ilan ederek onu daha da yüceltmiş ve kendi egemenliğini meşrulaştırmaya çalışmıştır.augustus apollinare’deki tapınağı genişletmiş, ayrıca actium savaşı’ndan sonra palatinus tepesinde apollo adına yeni bir tapınak da yaptırmıştır.

    diana

    diana köken itibariyle italyalı bir latin tanrıçasıdır. ancak kendine özgün özelliklerinden çok hellenli artemis ile özdeşleştirildiği için onun özellikleri ve nitelikleriyle bilinir. roma’da anlatılan efsaneleri tamamen hellen artemis’inden esinlidir. genel olarak avcılığın, ayın, doğumun, vahşi hayvanların ve ormanların tanrıçası olarak nitelenir. roma’da apollo’nun kardeşi olarak tanınmıştır. diana roma mitolojisindeki hiç evlenmemiş üç bakire tanrıçadan biridir. (diğerleri minerva ve vesta’dır.) juppiter ve letonus’un kızıdır. ağustos ayında adına bir festival düzenlenirdi ve aventinus tepesinde kendisine adanmış bir tapınak vardı. diana hakkında en ilginç roma anlatısı orestes’in anlatısıdır. buna göre orestes italya’ya artemis kültünü tauris’ten getirmiş ve nemi kentine yerleştirmiştir. bu latium kentinde kenti çevreleyen kutsal bir koru ve diana’nın bir tapınağı vardı. tauris’te olduğu gibi burada da tanrıçaya insan kurban edilirdi. tapınağa başrahip olabilmek için, başrahip olmak isteyen kişinin kendinden önceki başrahibi diana’ya kurban etmesi gerekirdi.

    vulcanus

    vulcanus eski bir roma tanrısıdır. sonradan hellen tanrısı hephaistos ile bir tutulmuştur. vulcanus tapımının latium’da ve roma’da etrüskler ile birlikte başladığı kabul edilir. roma dinine özgü bir efsanesi yoktur ama hem etrüskler’den kalma kutsal niteliklerini hem de helenli hephaistos’un söylencelerini içinde barındırır. hellen mitolojisinde zeus ve hera’nın, roma’da ise juppiter ve juno’nun oğludur. işçi tanrı olarak bilirinir. demir işçiliğinin, ateşin, demirin, alet ve silah yapımının, lavların ve yanardağların tanrısıdır.

    hem hellen hem de roma mitolojisinde tanrı ve tanrıçaların tahtlarını vulcanus yapmıştır. vulcanus hellen mitlerinde genelde çirkin ve topal bir tanrı olarak tasvir edilmesine rağmen, roma’da dış görünüşüne dair bir izlenim edinmek pek mümkün değildir.capitolium tepesi eteklerinde ve campus martius’ta birer tapınağı yer almaktadır. ağustos ayında kutlanan ve vulcanus onuruna yapılan vulcanalia adlı festivalde romalılar forum romanum’da geniş bir alanda yakılmış büyük bir ateşe canlı balıklar ve başka hayvanlar sunarak, karşılığında hayatlarının korunması için dua ederlerdi.

    mercurius

    mercurius aslen etrüsk kökenli bir latium tanrısı olmasına rağmen roma dinine özgü neredeyse hiçbir özellik göstermez. tamamen helen pantheonundaki hermes ile özdeşleşmiştir. hellen etkisinden öncesine ait bilinen tek niteliği tüccarların tanrısı olduğudur. roma mitolojisinde juppiter’in oğlu olan hermes, tüccarların, hırsızların ve seyyahların koruyucusu tanrısıdır. ayrıca tanrıların habercisidir. kanatlı bir miğferi ve yine kanatlı bir sandaleti ile simgeleşmiştir. tanrıların habarcisi olduğu için çok hızlı koşar ve bir yerden başka bir yere çok kısa sürelerde seyahat edebilir. mayıs ayında roma’da daha çok tüccarların ve zanaatkârların katıldığı mercuralia adında bir festival düzenlenir ve üreticiler burada mercurius’a adak olarak ürünlerini sunarlardı. mercurius’un roma’da bilinen tek tapınağı aventinus ve palatinus tepeleri arasındaki circus maximus’ta yer alan tapınaktır.

    ceres

    ceres bereketi ve çiftçiliği temsil eden bir latin tanrıçasıdır. hellen mitolojisindeki demeter ile özdeşleştirilmiş ve daha çok onun nitelikleriyle anılmıştır. ismi latince “topraktan bitmek” anlamına gelen “gerere” sözünden türeyen ceres hem hellen etkisi öncesinde hem de bu etkiyle birlikte roma dininin en kutsal ve mistik tanrıçalarından biri olma özelliğini korumuştur. latinler’in eski inanışlarında toprağı, çiftçiliği ve tarımı yücelten tanrısal varlıklara ve kutsal ruhlara tapmanın çok etkin ve önemli olması, romalı ceres’in kutsallığını da arttırmıştır. hellen kökenli demeter roma kültürüne girdikten ve ceres demeter ile bir tutulmaya başlandıktan sonra ceres ile ilgili yerli söylenceler ve onun yerli özellikleri büyük oranda silinmiş olsa da, onun eski dönemlerdeki mistik ve kutsal havası roma dininin sonlarına kadar varlığını sürdürmüştür. ceres genel olarak tarımın, çiftçiliğin, çiftçilerin, bereketin ve roma devletinin varlığının tanrıçası ve koruyucusu olarak görülmüştür. ayrıca insan yaşamındaki bereketi, üreme gücünü ve verimliliğini de simgeler, kadın ve erkekteki üreme kuvvetini korur ve yüceltir.

    ceres adına roma’da, aventinus tepesi’nde bir tapınak kurulmuştur ve bu tapınak roma’daki birçok tapınaktan önemli ve kutsal bir tapınaktır. efsaneye göre etrüskler yeni kurulmuş roma cumhuriyetine saldırınca kentte kıtlık baş göstermiş, romalılar da kutsal kitapları sibylla kitaplarına danışmış, böylece hellenler’in demeter ve dionysos kültünün roma’ya getirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. bunun üzerine ceres, liber ve libera (demeter, dionysos ve persephone) roma’ya getirilmiş, adlarına aventinus tepesi’nde bir tapınak kurulmuştur. bu tapınaktaki üçlüye aventinus üçlüsü denir. aventinus tepesindeki bu tapınakta bir rahiplik kurumu da ortaya çıkmıştır. bu da, romalılar’ın ceres’in temsil ettiği kutsal kavramlara ne kadar önem verdiklerinin bir kanıtıdır. bereketin ve verimliliğin tanrıçası olduğu için ceres’e her türlü adak sunulmuştur. özellikle nisan ayında düzenlenen ceres adına düzenlenen cerelia adlı festivalde ve ludiceriales denilen oyun şenliklerinde ceres’e adaklar adanır, sunular sunulur, dualar edilir ve her anlamda bereket ve verim dilenirdi.

    vesta

    vesta roma kültüründe evlerde ocağı koruyan çok eski bir latin tanrıçasıdır. sonradan helen pantheonunun hestia’sı ile bir tutulmuştur. vesta roma’da her zaman ayrı ir saygı görmüştür. zira vesta eskiden beri hem roma halkının, hem evlerin hem de roma kentiş ve devletinin kutsal ve ölümsüz ruhunu, sönmeyen ateşini temsil ve bunların koruyucusu olan eden kutsal bir ruhtur. roma dininde vesta, roma’nın kalbidir. dolayısıyla aynı zamanda var oluşun ve dünya hayatının da kalbi ve koruyucusu sayılır.

    geç roma döneminde vesta’nın, hellen mitolojisindeki gaia gibi toprak ana’yı temsil etmeye başladığı da söylenebilir. vesta roma pantheonundaki üç bakire tanrıçadan biridir.vesta kültüne ait bir rahiplik kurumu da vardır ki bu kurum, roma dinindeki tek “ömür boyu kendini adama” kavramının görüldüğü bir rahipliktir. vesta kültünden sorumlu vestales adlı rahibeler roma’nın en iyi aile kızlarından seçilirdi ve bu kızların hepsi bakire olurdu. rahibeler ömür boyu böyle kalmaya ant içerler ve devletin baş rahibi pontifex maximus yönetiminde devlet ocağının ateşini yanar tutmakla görevlendirilirlerdi. vesta’ya ait söylencelerde roma’nın kurucuları remus ve romulus’un bakire bir vesta rahibesinden doğma oldukları ve vesta tapımının romulus tarafından roma’ya getirildiği anlatılır.

    vesta’nın roma’da palatinus tepesinde bir tapınağı vardı ve vesta rahibeleri burada yaşar, vesta kültüne ilişkin ritüeller burada gerçekleştirilirdi. en önemli etkinlik haziran ayında düzenlenen vestalia festivaliydi. bu festivalde tanrıça vesta ile özdeşleştirilen eşekler, başlarında çiçek çelenkleriyle bayram alayında gezdirilir, vesta’ya adaklar adanır, dua edilirdi.

    roma pantheonunda hellas ve anadolu’dan getirilen ve özellikle romalılar tarafından farklı bir dinin tanrısı olarak görülen bacchus, mısır’dan getirilen isis, persler aracılığıyla yayılan mithras, anadolu kökenli attis ve kybele (magna mater) gibi askeri, siyasi ve ticari ilişkiler aracılığı ile roma dışından getirilmiş, gizem dinleri olarak anılan inanış şekillerine özgü tanrı ve tanrıçalar da yer almaktadır. ancak bu tanrı ve tanrıçaların dii consentes arasında sayılmadıkları kesindir. bununla birlikte bu tanrıların roma pantheonunda ve romalılar’ın günlük yaşamlarında ne kadar etkili oldukları da tartışmalıdır. zira bunlar genellikle farklı bir inanç sisteminin tanrıları olarak görülmüş, genellikle roma devlet dinine dâhil edilmemişlerdir.
hesabın var mı? giriş yap