• yurdumun buyuk kesiminde insanlarin cocuklarinin cukunu kestirdikten sonra, cocukcagiz acilar icinde kivranirken ulen resmen super oldu cocugumun yeni pipi sekli diye sevinerek oynadiklari dansettikleri olay.
  • izmir'de bahardan itibaren birkaç ay boyunca caddelerde upuzun konvoylara ve ciddi boyutta gürültü kirliliğine yol açan olay.
  • bu dugunlerin en gorkemlisi, 1582 yilinda 3. mehmet icin yapilanidir. 52 gun 52 gece surmustur.
  • tarihimiz anlı şanlı, bir o kadar da ilginç repliklerle süslü sünnet düğünleriyle doluymuş.. çetin altan anlatmıştı:

    eski zaman paşalarından birinin kırk odalı konağında, ''hizmetkar'' takımının çocukları için büyük bir sünnet düğünü yapılmakta.. entarili, üstünde ''maşallah'' yazan, kolalanmış kalıp takkeli küçük çocuklar, donları çıkartıldıktan sonra kirvelerinin kucaklarında sünnetçinin önüne getiriliyorlar..

    fırsat buldukça küçük oğlan çocuklarına sarkan konağın kâhyası* da orada.. o da şen, mutluymuş herkes gibi..
    düğünde de çoktan beri gözüne kestirdiği bir tanesinin kirveliğini üstlenmiş.
    sünnet sırasında kucağına oturtacağı ufak oğlanı, alelacele oldu bittiye getirivermeyi düşünüyormuş..

    kendince hazırlanmış, donsuz küçük çocuğu da kucağına almış. sünnetçinin karşısına oturup, iyice ayırmış oğlanın bacaklarını..
    ve tam niyetini uygulayacakken...
    ters bir kayma olmuş ve kâhyanınki, oğlanın bacakları arasından sünnetçinin önüne çıkmış.

    sünnetçi, elinde usturasıyla dehşet içinde bağırmış.
    -bu da ne?!
    kâhya istifini bozmamış..
    -model bu, demiş.. paşa hazretleri emretti, aynen buna benzer kesilecek...

    not: paşa'nın adı sansürlenmiştir.
  • efendim, bu düğün bir gün öncesi akşamı kına gecesi ile başlar.

    önce kına gecesini ele alıp sünnete geçeceğiz. kına gecesi sünnetin sünneti midir bilemem ama sokağa atılan tabureler, iskemleler, org ve orgçu!, kına, acayip çok kadın, çeşitli ikramlar (bütçeye göre) muhteviyatıdır.

    çok ilerlemeden şimdiden belirteyim : ben bizim o tarafların düğününü anlatacağım. ama geyik kısmında muhtemelen değişen pek birşey çıkmayacaktır.

    ikram kısmı genellikle ve doğal olarak limonata, dondurma vb. ile olur. zaten sünnet mevsimi temmuz ayı ile başlar ağustos sonu itibari ile biter. yoksa çocuk yetişmez, okula bi eli sikinde gider alimallah. rezil olur manita ortamlarına. bissürü arkadaşı da "bi bakalım lan" falan derse ortam iyice çığrından çıkar.

    eğer ailenin geliri biraz iyiyceyse, kadın kısmısından uzakça sote bir yere erkekler için de masa açılır. rakılar yuvarlanır. sokakta olmuyorsa evde daha küçük bir kadın cemaati ile de kına işlemleri yapılır. erkekler bu sefer ya hiç olmaz ya da ayrı bir odada istiflenirler.

    bu topluluk içinde en hassas nokta, çocuğun annesinin kıyafeti ve saçıdır. çünkü kınaya ayrı düğüne ayrı kıyafet alınır veya diktirilir. bu kıyafetin en önemli özelliği, sünnet kıyafeti kadar gösterişli, şaşalı, debdebeli, canlı renkli olmayışıdır. sünnet çocuğu anneleri genel olarak fazla yaşlı olmazlar. sıra sıra veya çok yaş farklı erkek çocukları yoksa bu genelleme içinde kalırlar.

    oturan kadınların arasında kıyafet ve saç eleştirileri gezinir. çocuğun anne ve baba tarafından akrabaları iki ayrı safta yer alırlar. bu da dedikodunun tavana vurması için biçilmiş kaftandır.

    - mukaddesler de kızı everiyorlarmış
    - e onun kız daha okumuyor mu?
    - bu sene bitirdi. istanbul'dan bi oto galericinin oğluna gidiyormuş
    - ... (bkz: bik bik etmek)

    geldik sünnet gününe. yani sünnet düğününe.

    en geç saat 11:00 gibi herşeyin hazır olması gerekir. arzuya göre kapının önüne çalgıcı getirilir ve dün gece yetmemiş gibi iki göbek daha atılır. mahallenin piçleri bu arada "şu çocuğun asasını veya şapkasını nasıl alsak?" diye içlerinden hince planlar yapmaktadırlar. sünnet çocuğu da naapsın garibim, ortada oynatılmaya çalışılır, herkes ona laf atar, "erkek adam olcan lan" deyip deyip moralin ağzına sıçarlar. çocuk da "sikerim erkek adamlığınızı da sizi de" diyemez. "hem kestirip hem de nasıl erkek olunur?" diye düşünecek boşluğu ve sessizliği de yoktur.

    oyunlar oynanır. fazla uzatılmaz. 11:30 - 11:40 civarında arabalara atlanır sünnet çocuğu arabası en öndedir. bu araba kurallar gereği diğer arabalar tarafından geçilmez. geçen de toptur, topoştur. çocuk, iktidar olmak nasıl bir duyguymuş tam olarak tatmalı. kornalar deli gibi çalar. çocukcağız arabadan etrafı keserken bir bakar ki çok boktan bir durumda. kimi görse kendisine bakıp pis bir sırıtma fırlatmakatadır. bu kadar düğün ve eğlence artık içinde bir vesveseye yol açmıştır. araba ilerlemekte ve heyecan artmaktadır. sırf çocuk rahatlasın diye yapılan bu araba turu, aksi bir etki göstererek çocuğun gözlemleri sonucunda sıçtığını anlamasına yardımcı olmuştur.

    eve gelinir. mevlüt okunuyordur. mevlüt ile beraber işlem gerçekleşir. "bitti mi" falan derken, "yumurtanın sarısı gitti çüküm(n)ün yarısı" eşliğinde anne ve akraba kadınların ağlayışları hıçkırıklarla ritim bulur (ne cümle oldu be).

    artık sırada meşhur çüklü pilav vardır. gelenlere pilav ayran dağıtılır. kına gecesinde dedikodu yapan kadınlar halen devam etmektedirler. pilava da bir kulp bulurlar. ama kahretsinki bu kadınların genzine bi tane bile pirinç tanesi kaçmaz. öksürüp tıksırmazlar, allahtan da korkmazlar; halen bıdı bıdı yapıp dedikoduyu ağdalandırırlar.

    çocuk hala "ulan nereye gitti peki bizim çük. harbiden de yiyiyor olmasınlar" diye düşünür. ilk şoku ve karambolü azcık atlattığında artık bir bakar ki gak dese oluyor guk dese duble geliyor. bu şımarıklığın keyfini çıkarmaya başlar. paraları zırt pırt sayar. yeni saatini kurcalar. anası gelir "olum bozcan, oynama" der. daha kafayı kaldırmadan baba cevabı yapıştırır "bırak oynasın. karışma. bozarsa ben yenisini alırım oğluma".

    işte bu. yürü be peder! çocuk bu cevaptan sonra artık anayı bir gram bile kazımaz. bir nevi "anne sen işine bak hadi. gelenlere ayran limonata lazım. hadi uza bakalım; naş" ukalalığıyla kafayı kaldırıp bir bakış atar ve "atarili saat"i ile oynamaya devam eder.

    arzuya ve keseye göre akşama da düğün yapılabilir. yapılmasa bile en azından yakın akrabaya bi yemek verilir. sünnet çocuğu annesinin kıyafeti de eleştirel gözlerle takip edilir. akşama da ana yemeğin yanına pilav verilirse artık bizim dedikoducu teyzelerin dilinden 40 gün 40 gece düşülemez. onlar da baş örtülerinin düğümünü şöyle iki ucundan elleriyle tutup azıcık çekerek sıkılaştırırlar ve dedikoduya devam ederler.
  • herkes acisindan hayirli bir organizasyon olarak gorulse de kurban -cocuk- icin pek oyle olmayan dugun ce$ididir. hele hele cocuk cift haneli ya$lara ula$mi$sa durum cidden acinasi bir hal alir.

    (cocuk kirvenin kucagindadir)

    - adnan amca korkuyorum.
    - korkma olm, metin ol.
    - amca cok korkuyorum, bildigin gibi degil.
    - korkma lan, hic acimicak.
    - amca seni degil beni kesicekler ama!
    - ee ne olmu$? beni de kesmi$lerdi zamaninda.
    - amca bi siktir git cay koy ya!

    (cocuk kacar, 2 besmelelik zaman zarfinda yakalayip geri getirirler, kirve cocugu alir yine kucagina)

    - amca birakin beni noolur.
    - lan korkma lan bişe olmicak diyorum ahiahiahi (amca guler kahkahalarla)
    - amca 1 sene tecil ettiremiyor muyuz bu organizasyonu?
    - sunnetci amcasi, ba$layalim mi artik?
    - oha, o bicak ne ya?
    - korkma be olm, kocaman herif oldun sen artik.
    - ya ba$larim kocaman heriflige $imdi, kaldir o bicagi.
    - aha $imdide igne cikardi, sunnet mi olucaz acik kalp ameliyati mi?
    - bohueeeaaaaaa

    (yumurtanin sarisi gitti de $eyin yarisi sesleri yukselir kuru kalabaliktan)
  • artik eskisi gibi cocugun sunnet oldugu gun olmayan senlik. cocuk en az 1 hafta oncesinden sunnetini olur, ayaga kalkacak, kendi sunnetinde oynayacak kivama gelir. sonra da dugun. acilar icinde o yatakta kivranirken atilan paralar hafifletirdi aciyi. sunnet olduguna sevinirdi cocuk. simdi cocugun sapkasina para bile atmaya cekinir insan.
  • neden düğün yapılır anlamam, ama arabalarla neden gezilir onu hiç anlamam.

    geleneklere, adetlere saygılıyız efendim lakin eski model üstü açık arabada davulcuyla zurnacının ortasında oturan bir velet ve onlarca arabanın anacadde boyunca uyuyan bütün insanları uyandırmaya hakkı yoktur. böyle bir hakkı veren bütün adetlerin içine etmek lazımdır. işin kötüsü trafik ve belediyeler de bu haksızlığa göz yummaktadır. tamam öğlen saat 3te, 5te uyuyan az insan var ama unutmamak lazım ki onların da hakları var.

    (bkz: buca)
  • pipiyle neşterin dünya evine girmesi.
  • sirf bu dugunlerde dagatilmak icin zerde adinda bir tatli dahi icad edilmistir.
hesabın var mı? giriş yap