• şebnem dönmez 'in "her kadın fahişeliği düşünmüştür" sözüne tuğba özay'ın verdiği cevap. yahu bunlar ne biçim insan? insanlar kimleri izliyor? ne demek sadece kocamın fahişesi olurum? kulaklarıma, gözlerime inanamıyorum. bunu bir insan nasıl söyleyebiliyor? kadınlığı bu kadar ayaklar altına alan bir söz olduğunu sanmıyorum. bir erkek, koca olunca ne anlama gelir, olmayınca ne? kocaya fahişelik yapmak mıdır kadının misyonu?

    bir de bunu gururla söylerler ben kafayı yiyiyorum. verdiği mesaja bak; "kadınlar!!! sadece kocanızın fahişesi olun." yani fahişe olmak iyi, gurur verici bir şeydir. tek önemli olan kime fahişelik yaptığınız...

    insan türkçe'yi bilmiyorsa konuşmayacak, ağzından çıkanın ne anlama geldiğini düşünecek. düşünemiyorsa da konuşmayacak. kimsenin bu kadar saçmalamaya ve bu seviyede saçmalayanları haber yapmaya hakkı yok.
  • sadece karımın pezevengi olurum'dan farkı olan cümle.*
  • mutfak masrafi da fiyata dahil kocaciim diye devan eden cümle. her zikisten sonra sögüslenen erkek mi salak, yoksa böyle kadinla hayatini paylasan erkek mi gerizekali o da ayri tabi.
  • bunu söyleyebilen bir kişi muhtemelen şöyle romantik evlilik tekliflerine hayır demeyecektir:

    - kalbimiz beraber attığı sürece bana fahişelik yapar mısın?
    - sadece senin gözlerine bakarak fuhuş yapmak istiyorum
    - eğer bana evet dersen son bir kuruşum kalsa da senin viziteni ödeyeceğim...
  • fahişe kelimesinin anlamını bilmeyen biri tarafından sarfedilmiş cümledir.
    erkek egemenliğinin sürekli olarak yeniden üretilmesinde kadının katkısını gösterir. çalışıp didinip yine de bir avuç insana ulaşabilen birilerinin yıkmak için uğraştığı duvarı sürekli olarak tamir eden boş beyinlilerin olduğuna ve binlere onbinlere ulaşabilecek yerlerde durduğuna delalettir.
  • çok fazla sinirlenmeden, sakin sakin konuşarak anlaşmamız lazım; zira "bunlar nasıl insanlar böyle!" demeye lüzum yok, nasıl insanlar olduklarını üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz, ancak aklımızı kullanarak değersiz polemiklerde kaybolmadan bazı tespitler de bulunarak, ruh sağlığımızı koruyabilir, içimizi temiz tutabiliriz.

    fahişelik bir yaşam biçimi (burada proegmenon'dan bahsediyorum, yani tercih edilmişlik yok manasında. fahişelik zorunlu aproegmenon'dur, tercih edilmemiş, rejection'dır. ) veya inanca dayalı bir akış demek değildir. yani fahişe olan kişi için bu bir zorunluluk halidir, yaşamın onu ittirmiş olduğu yerdir. hani muazzez ilmiye çığ hoca'nın tartışma yaratan şu meşhur yazısındaki "tapınak fahişeleri" de dahil olmak üzere, tarih boyunca -insanlık tarihi kadar eski meslek diye adlandırılır ya, onu da unutmamak lazım.- fahişelik durumu, yani herhangi bir şeyin karşılığı olarak erkekler tarafından kadınların kullanılması, mezopotamya kökenli bütün inanç sistemlerinin, bütün aynı düşünce etrafında biraraya gelişlerin erkek egemen bir nitelikte olmasından güç almıştır. atina medeniyetinin çok büyük bir düşman olarak bellediği amazonlar, vahşi kadınlar oluşmakta olup, erkek egemen anlayışa in extenso yani bütünüyle ters olduğundan, erkek izleyicilere yönelik yunan tragedyası medea karakterini barbar ve amazoniak (böyle bir terim var mı bilmiyorum, az önce uydurdum. ingilizcede amazonian diye bir kelime var tam söylemek istediğimi karşılayan, türkçeye amazonyan şeklinde geçmiş olabilir. alın size araştırma konusu, buyrun http://www.google.com/ 'a alalım sizi.) olarak göstermiştir. aldatılmış kadının (medea) kendisini savunma hakkı, hikayede çocuklarını öldürmesiyle adeta lanetlenmiştir, ortadan kalkmıştır; haklıyken haksız duruma düşen kadının gerektiğinde, erkeğin malı haline gelebilir bir nitelikte olabileceği, insanlık tarihinin her döneminde kadın-erkek ilişkilerini sarıp sarmalamıştır, zaten batı düşüncesini yunan 'a dayandırıyorsak, orada hesiodos'un eserinde (pandora/@jimi the kewl - theogonia/@jimi the kewl) kadını ceza olarak gördüğümüzü unutmamalıyız. kadın bir beladır. erkeğin cezalandırılması için zeus tarafından gönderilmiş olan tanrı ve tanrıçalardan nitelik almış (tam anlamıyla böyle) pandora, erkek milletinin tatlı belasıdır. bu sadece pagan yunan dünyasında değil, ibrahimi dinlerde de böyle değil midir? başlangıçta tanrı önünde eğilen ruhlar vardır (ve biz o ruhları asla dişil olarak düşünmeyiz)sonra bir erkek vardır ve o erkeğin kaburgalarından yaratılmış bir kadın. ona "havva" adını veren de bir erkektir. (tevrat, yaratiliş kitabi : yar.2: 21 rab tanrı adem'e derin bir uyku verdi. adem uyurken, rab tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. - yar.2: 22 adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu adem'e getirdi. - yaratiliş kitabi : yar.3: 20 adem karısına havva adını verdi. çünkü o bütün insanların annesiydi. ) tevrat'ta artık havva bütün insanlığın anasıdır doğru, ancak aynı zamanda adem'le yatandır! önemli olan adem'le yatmış olmasıdır, burada inanılmaz bir erkek teması işlenir, üzerinde durulan budur. (yaratiliş kitabi : yar.4: 1 adem karısı havva ile yattı. havva hamile kaldı ve kayin'i doğurdu. "rab'bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi. - yaratiliş kitabi : yar.4: 25 adem karısıyla yine yattı. havva bir erkek çocuk doğurdu. "tanrı kayin'in öldürdüğü habil'in yerine bana başka bir oğul bağışladı" diyerek çocuğa şit adını verdi.) burada adem ile havva'nın birlikte olmasından değil, adem'in havva ile yatıp bir kuşak ortaya çıkarmasından bahsediliyor, tıpkı pagan yunan'ındaki gibi; burada bir hikaye varsa, bu hikaye erkeğin hikayesidir, erkekle kadının değil, kadın bu hikayenin edilgen yönüdür, bu çok net.

    şu mankenin, bilmemkimin söylediği "sadece kocamin fahisesi olurum" sözünü söyleten, işte bin yıllardır kafalara kazınmış olan edilgenliğin kabullenmişliğinden başka bir şey değildir, ezikliğin ta kendisidir! o kadının kafasında fahişelik düşüncesi, başta da belirttiğim gibi; "yaşama biçimi" olarak değer görüyorsa, bunun sadece kocası için olduğunda caiz olabileceğini de düşünmüş olması, kimi çevrelerce (ve tabi ki o pek gelişmiş (!) akıllarınca) ahlaki bir davranış (stoacıların katorthoma dedikleri) olarak bile değerlendirilebilir, neden olmasın ki? nasılsa medya bize neyi göstermek istiyorsa, onu görmek durumundayız. kendi ceplerini doldurma gayretindeki medya devleri, paralarına para katarken, siz gerizekalılar oturup günün her saatinde tv'de izlenecek programlar bulup, bir de üzerine tartışmalar yaparken aranızda, zamanında ahlaksiz medyanin ahlaki gozetir gibi gorunmesi başlığında dediğim gibi; ' başkalarının cebine reklamlar aracılığıyla para girerken, uyuşmuş olmanın verdiği etkiyle, sadece tv karşısına mıhlanmış durumda bitkisel hayatlarınızın tadını çıkarırsınız. artık ne dert kalmıştır çekilecek ne de ahlak, adı konacak, sınırları çizilecek.'

    şimdi bakın; bu ortamda biri diyor ki; "sadece kocamin fahisesi olurum" başka bir sivri akıllı çıkacak elinde tespihiyle; "bu necip türk milletine hakarettir!! sizler türk kadınını aşağılayamazsınız!! din var bu ülkede, millet var, ahlak var!!" diyecek, seyredin gümbürtüyü ondan sonra. o ona, öbürü berikine ahlak satarken, sizler patlamış mısırlarınız, çekirdekleriniz eşliğinde tv karşısında kimin daha ahlaklı veya haklı olduğunu kafanızda tartmaya çabalayacaksınız. zemin kaygan oysa, tartışacakları konu bugüne kadar tartıştıkları gibi; saçma ve çoğunlukla kavram bilgisi eksikliğine dayalı cehalet ürünü olacak. ama yine de bol ahlaklı günler geçireceksiniz, bol fahişeli günler ya da bol ahlaklı günler.. ahlaki fahişelik; kocaya yapılan fahişelik.. öyle mi oysa? ya kafanızdaki mecbur kalışlarınız? sokaktaki fahişeler? jiletle dolaşan travestiler? bütün bunlar ne olacak? boşverin düşünmeyin, açın televizyon izleyin biraz.
  • - sadece kocamın fahişesi olurum...
    - ne diyorsun allahaşkına nebahat teyze??!?
    - orospu mantısı seviyor, ne yapayım...
    - ...haaa. eheh alemsin vallahi
    - bu da birşey mi, dün imam bayıldıdan sonraki fantazileri görecektin bir de.
    - ...ben....kaçıyorum ben nebahat teyze....
  • tuğba özay dan gelen çarpıcı bir açıklamadır.
    neden üstüne alınıp cevap vermiş konusuna çok girmek istemesem de, gündemde kalmak hepimiz için önemli ey dostlar.

    sadece kocamın fahişesi olurum. alt metinlerine bakarsak, evlendiğim, hayatımı birleştirdiğim insanın mutluluğu için emek veririm gibi bir tema yakalanabilir. erkek egemen toplum söylemi aldı başını gidiyor. kadın çıkıp kendi fikrini özgürce söyleyebiliyorsa, samimiyse, erkek egemen toplum mu oluyor? kendini adayan kadının eşya olmadığını kabul etmek zor geliyor sanırım. herhangi bir erkek, çıkıp "onun ayaklarının altını öperim" diyebilir mi bu topraklarda? diyemez. egosunu yaralar. seviyorum bile diyemez, değerinden mi kaybettirir acaba?

    kaldı ki, kadın, kendisini erkeğine adadığında bir dert, adamadığında bir dert. tipik "her kadınla sevişeyim, evleneceğim kadın bakire olsun" bakışının bir tezahürüdür, "kocamın fahişesi olurum" diyen kadını kötülemek. çünkü namusluyuz biz. evlendiğimiz kadın fahişe olamaz. olmamalıdır, yakışmaz. bir yandan kabiliyetli ve muktedir, güçlü kadınlar ararız, bir yandan da kendi ayakları üzerinde durabildiklerinde yargılarız, cesur olduklarında.

    ha, yatak mevzusuna tekrar dönersek, sevişmeyi bilmeyen kadınla mutlu olamaz, mutlu edenini de kabul edemez. sokakta ona buna laf atar, yatağa atmak için kırk taklayı reva görür ama bir yandan da tecavüze uğrayan kızkardeşini öldürür böyleleri. kendi çevresi dışındakilerin namusu önemli değildir, eşyadır onlar, kullanılmaları mümkündür, zaten kuyruk da sallıyor kevaşe. sanki sadece erkekler sevişiyor. işte bu bakıştır zaten yabancı dillerdeki bazı fiillerin iki cinsiyet için de geçerli olmasına karşın, türkçemize tek taraflı kayıt olmasının. erkek yapandır. kadın yapamaz, edilgen kalmalıdır.

    kadın görevi kadarını yapıp kenara çekilmelidir. inisiyatif almamalı, adam ne kadarını istiyorsa itaat etmelidir. istediğini veririm bile demesin aslında. konuşmasın,bacaklarını ayırsın yeter. ha, pardon, o sizin eşinizdi değil mi? o halde barbie bebektir o, güzeldir, alımlı ve akıllıdır ama sevişmez. kukusu bile yok ki onun zaten. erkek egemen toplum oluşmasında, oluşturulmasında erkeğin payı, kadından fazladır. o yüzden kimse kimseyi kandırmasın.
hesabın var mı? giriş yap