*

  • pier paolo pasolini'nin en carpıcı filmi.
  • pier paolo pasolini nin, marquis de sadenin 120 days of sodom isimli romanından uyarlayarak sinemeya aktardığı, 1975 yapımı, insanı şok eden sahnelere sahip (bok yedirmek, homoseksüel ilişkiler,sapkınlıklar,işkenceler) , sansürlenmiş, yasaklanmış filmi...
  • passolini'nin 120 days of sodom isimli marquis de sade'e ait kitaptan uyarladığı film. içerdiği sahneler ve rahatsız ediciliği yüzünden yasaklanmış, izlemeye kalkanları ise kâh tiksindirerek, kâh kendilerinden geçmelerine sebebiyet vererek son derece etkilemiştir. filmin sonuna kadar dayanmanın akıl işi olmadığı rivayet edilir.

    yanısıra passolini, bu filmden sonra, bir gün sokakta gezerken, dövülerek öldürülmüştür.
  • 15-16 yaşlarında izlemiş olduğum bir film. izlediğimden beri hiçbir şey eskisi gibi değil.
  • filmde birkaç burjuva ve aristokrat, kendilerine köylerden güzel kızlar, yiğit oğlanlar seçer, bunları kendi köleleri haline getirirler. kölelik her türlü hizmeti içermektedir. aşçılıktan garsonluğa, veya domalıp beklemeye kadar.
  • ama yaşananlar sadece bununla sınırlı kalmaz. filmde 3 ayrı bölüm vardır. 1. ile 3. yü hatırlamıyorum, ikincisinin ismi "bok bölümü" idi, bazı sahneleri yüzünden hatırımda kalmış. söz konusu sahnede mükellef donatılmış şık bir sofradaki insanlara bok servis edilir, insanlarda afiyetle yerler.
    (bkz: yemek yerken izlenmemesi gereken filmler)

    (edit: 3 ayrı bölüm vardır diye işkembe i kübradan atmışım. sonradan (cyrano sayesinde) gelen edit ile filmde 4 ayrı bölüm olduğunu, sapıtma, bok ve kan isimli son 3 bölümün isimleri dışında 1. sinin hatırlanmadığını eklemek isterim)

    (edit2:yillar nasil da geciyor, 2005'e geldik birden bir mesaj, nedir? 1.cilginlik cemberi, 2. bok cemberi, 3. kan cemberi imis, bölümler böyle isimlendirilmis efendim. chimerax'a tesekkür ediyoruz. bir dahaki editte görüsmek üzere!)
  • romandaki diyalogların ve olayların hiçbir şekilde değiştirilmeden yansıtıldığı filmdir. zaman ve mekan büyük olasılıkla (film 1944 italyasında geçiyor)pasolini'nin kafasındaki faşizm karşıtı filmin yaratılması için değiştirildi. de sade okuyucularının eleştireceği tek nokta bu olabilir. bazıları kitabın tamamen pasolini'nin "politik protestosuna" kurban edildiğini düşünebilirler.
    bahsetmek istemediğim, "tahammül gücü gerektiren" çoğu sahne ise muhtemelen marquis de sade okuyucalarına çok yabancı gelmeyecek.
  • az spoiler az pilav !

    salt bir sade pskopatisinin ,kanimca pasolini nin kendi zevkleri ve kisiligiyle sentezlenmis seklidir, sindirmesi zor bir filmdir.
    isin guzeli kurallari bilmelerine ve uymadiklari takdirde gorecekleri cezalari da ogrenmelerine ragmen, koleler yinede bazi zamanlarda bu kurallari es gecerler.buda uzerinde baski kurulan ve kendini herseyiyle kole yapmasi istenen kisinin,zor kullanilarak bile icgudulerine karsi cikamayacagi ve dogasini yasayacagi fikrini asilar.
    filmde kurallari cigneyip hizmetciyle yatan kisi,uzerine efendilerinin dogrulttugu silahlari gorunce
    sol yumrugunu cirilciplak bir halde havaya kaldirir.bunun uzerine efendiler duraksarlar ama daha sonra buyuk bir hınc ve keyifle kursunlar ciplak komunistin vucuduna yagar.
    bu da bence sisteme karsi olan duygulari besleyen dimag in (bir sosyalistin),her ortamda kendisini somuren kurallara karsi cikisini ortaya koyar.
    filmin muziklerini ennio morricone yapmistir.
  • yapilisindan 25 sene sonra ilk etkisi kalmamis bir film. cogu kismi sadece sikici (noktali ve noktasiz) ve yavan geldi. italyan usulu dublajin beceriksizligi de cabasi. sadece son 15 dakika kadari (ki orada neredeyse hic konusma yok, hatta fasistlerin sirayla birbirlerini izlemeleri, bizim de olanlari onlarin durbununden izliyor olmamiz uzerinden bir cozumleme yapilabilir - yapilmistir da muhtemelen) cok etkileyici geldi bana. belki de senelerdir duyup durdugumdan, bilemem.
hesabın var mı? giriş yap