• ingilizce formal yazıda yazım hataları içeren bir metinden alıntı yapılıp da belirli bir amaçla yazıdaki hatalar muhafaza edildiğinde bunun farkında olunduğunu göstermek için alıntının sonuna köşeli parantez içinde koyulan sözcük.
    örneğin: tansu çiller bugünkü konuşmasında "halüs.., hassün, hösülüs... hönsül.. halüsinasyon görüyorlar![sic]" dedi.
  • bir alıntıyı aktaranın, "elçiye zeval olmaz" demek için kullandığı latince deyiş.
  • yazili ingilizcede yapilan bir alintinin icerdigi imla veya gramer hatalari da aynen aktarilirsa, bunlarin sorumlulugunu orjinal kaynaga yikmak icin kullanilir. alintiyi yapanin bir nevi "ben bu kadar salak degilim elbette" deme seklidir. her imla hatasindan sonra, koseli parantez icinde italyik [sic] fonla yuazilir [sic], eger hata gramer hatasiysa konulur cumle sonunda onu [cok sic].
  • silisyum karbur veya gavurca silicon carbide
  • (bkz: backronym)
  • zamanında matematik hocamın sıkca yaptığı espiridir
    karmaşık sayılarda
    cos+isin>cis
    sin+icos>sic bu formu cis'e dönüştürmezsen sıçarsın(sic)
  • latince italic ve köşeli parantez içinde yazılan "sic" teriminin türkçe karşılığı yine italik ve [aynen böyle] olarak kullanılmaktadır.

    niye kullanıyoruz bu [*sic*] ibaresini efendim? şöyle ki:
    bir alıntı yapıyor ve gerek içeriği gerekse imlasını hatalı buluyorsak ya da yazarın bilerek ya da bilmeyerek uygun olmayan bir ifade kullandığını düşünüyorsak kendi notumuzu düşmek açısından yazıveriyoruz. hayatta kaç kere kullanılır bilemedim ama bu da böyle bir bilgi işte...
  • la oğlum heyecanlanma, bunun böyle yazılmadığını biliyorum ama alıntı yaptığım herifin ne kadar denyo olduğunu göstermek için düzeltmeden bıraktım'ın latincesi.
hesabın var mı? giriş yap