• bu dizilere soap opera denmesinin sebebi sabun köpüğü gibi olmaları değil, amerika'da radyo tiyatrosu olarak yayınlandıkları ilk zamanlarda sponsorluğunun sabun firmaları tarafından yapılmasıdır sayin seyirciler.
  • (bkz: soap operetta)
  • güzel türkçemizde pembe dizi olarak yer alan kavram. lakin arada nüans* var imiş.
  • (bkz: soup opera)
  • (bkz: pembe dizi)
  • hollywood un televizyon dizileri yoluyla belli meslek gruplarının tercih oranını artırma, belli mağazaların ya da mağazacılık anlayışlarının tercih edilmesini sağlama, aile içindeki rollerin bu dizilerdeki karakterlerin taklit edilmesi yoluyla yeniden düzenlenmesi gibi amaçlarla yayınladığı dizilerdir.

    örnek verecek olursak;

    (bkz: married with children)
    (bkz: alf) vs..

    ve türkiyeden de

    (bkz: baskül ailesi)
    (bkz: tatlı kaçıklar)
    (bkz: sıdıka)

    ve dahi

    (bkz: çocuklar duymasın)
    (bkz: avrupa yakası)

    90 lı yıllarda trt de yayınlanan dizileri hatırlarsak genel itibariyle iş ortamında geçen, aile ortamının pek görülmediği, tek ebeveyn ve çocuk/çocuklarının aynı evde yaşadığı, aile varsa bile onların küçük çocuklarının olmadığı diziler vardı.

    zaman ilerleyip dizi yapımcıları gittikleri yolun yanlış olduğunu anladıkları zaman işin içine mahalleden birkaç kişi ya da eşlerden birinin ailesi de girmeye başladı. ailenin çocukları oldu falan. fakat ailenin içindeki ilişkiler hiç bizim evdeki gibi değildi. bir süre sonra çocuklar dizideki çocuklar gibi davranmaya başlayıp ebeveynlerinden dizideki anne-babanın rol kalıplarına uymalarını bekler oldular. anne-babalar da çocukların bu isteklerine pek karşı çıkmadılar. ya da kendileri de o kalıplara uymaya hevesliydiler.

    şaşırma tepkilerini "ana" diye değiştiren çocuklar ve bir şeye itiraz edeceği zaman "babababa" diyen babalar çıktı ortaya. sonra o nesil büyüdü ve bir şekilde tv ile irtibatını kopardı. bu sefer dizi yapımcıları daha ufak yaştaki çocukları etkilemek üzere çalışmalara başladılar. bez bebek, dadı tarzında amerikan soap operalarından araklanma diziler ekranlarda peyda olmaya başladı. ilkokul çağına gelmemiş çocuklar üst kattaki komşunun aynı yaştaki kızına aşık olduğunu zannetmeye falan başladı. çünkü dizide çocukların böyle maceraları vardı ve kendisinin gördüğü tek kız komşunun ufacık kızıydı. ki bu çocuklar aslında henüz kendi bedenlerini keşfedip karşı cinsin bedenini merak ettikleri yaşta değillerdi.

    tabii bir taraftan bunlara alternatif olarak daha büyük yaşlardaki çocuklar ve yetişkinler için daha ince bir dezenformasyona sebep olacak diziler yayınlanmaya başlandı. geniş aile gibi. zira geniş aile münir özkul-adile naşit filmleri gibi geleneğin sadece komünal yaşam tarzına uyan kısmını izleyiciye yansıtan fakat müslüman yaşam biçiminin temel öğelerini bunun dışında bırakan bir şekilde kurgulanıyorlardı. örneğin aile akşam, aile ortamında, hep birlikte yemek yerken münir özkul un önünde çay bardağında rakısı dururdu. geniş ailede de bunun gibi müsbet bir aile tablosu içerisine yerleştirilen antikarakterler oluyor ve sokaklar, okullar onları taklit etmeyi, o davranış kalıplarını olduğu gibi alıp uygulamayı marifet sanan gençlerle ve daha kötüsü yetişkinlerle doluyordu.

    aşk-ı memnu yu bu kategori içine koymuyorum. halit ziya nın yazdığı roman bir ahlaksızlık abidesi olmaktan çok bir ibret abidesi olmaya yönelik bir eserdi ve olaylar sadece ve sadece köşkün içerisinde gerçekleşiyordu. kitapta köşkün dışındaki tek mekan yarım günlüğüne gidilen sadabad oluyordu. aşk-ı memnu. 3.sayfa haberleri gibi insanlara ahlaksızlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmakla birlikte bu kötülüğün hemen her yerde olduğu ve kişi kendisi yapsa bile aslında toplumdan o kadar büyük tepkiler almayacağını da gösteriyordu. böylece zamanla gazetelerin 3.sayfalarında yayınlanan baldız eniştesiyle kaçtı, 32 yaşındaki g.t. komşunun karısına tecavüz etti tarzındaki haberler de artmaya başlıyor.

    neticeye gelecek olursak tv izlemeyelim, sevdiklerimize izletmeyelim. boşu boşuna çocuklarımızla aramızdaki kuşak çatışmasını körüklemeyelim.
  • bir adet tara king th. şarkısı. alelade bir şey değil yalnız. sözleri şu şekil;

    don’t cut me dead… sit down and look over here.
    don’t take me for a ride
    everything leads me to think that time is on our side
    just give the word and i’ll take care of you.

    i can’t bear these lies
    don’t make me laugh
    you’re wasting your breath
    please don’t lay the blame on me
    it will go wrong in the end
    take time to trust me
    caus’ for all that i’m still here, i’m still here, still here…
    time is on our side.

    each in turn we give way to anger
    don’t ever again talk to me like that
    for heaven’s sake,
    just give the word and i’ll take care of you.

    http://www.youtube.com/watch?v=4aq-jxf2ngs
  • sabunun göze kaçması neticesinde insanların gözünü yakması ve ağlatmasından dolayı kurulan bir bağlantı ile halk arasında pembe dizi adı verilen dizi türünün ingilizce'deki karşılığıdır.
    (bkz: yersen)
  • en uzun süre yayında kalan örneği tabii ki abd'de, önce radyoda başlayıp sonra tv'ye transfer olan guiding light adlı bir pembe dizidir. yaklaşık 12.000 bölüm yayınlanmış. baştan sona takip eden olduysa akıbetini merak ediyorum. beyni kaç derecede ya da kaç bölümde pelteleşmiştir mesela?
hesabın var mı? giriş yap