• bugün yaklaşık 1 senelik ilişkim (bkz: ssg) yüzünden bitmiş durumda. o kadar üzgünüm ki hikayemi sözlükte anlatmak ve sedat’a olan kızgınlığımı bir nebze olsun içimden atmak istiyorum. tabi bakarsanız olay tamamen benim bok yemem ama olsun, siz de hak vereceksiniz. ssg bey her gün entry giriyor olmasaydı başıma bunlar gelmeyecekti.

    1 seneyi biraz aşkın bir süredir amerika’da new york’ta yaşıyorum. amerika’ya taşındıktan sonra ilk iş olarak tinder indirerek kendime uygun bir kız arkadaş arayışına giriştim. amacım cinsel ihtiyaçlarımı giderecek birinden ziyade tek başıma başladığım bu yeni macerada bana eşlik edecek, elimden tutup bak yavrum burası özgürlük anıtı, burası empire state diyecek birini bulmaktı. uğraşlarım sonucu birkaç aday buldum da. tinder ve whatsapp üzerinden yazışmak kolaydı ancak eşleştiğim kadınlarla buluştuğum zaman dil bariyerinden ve yabancı topraklarda olmaktan dolayı yaşadığım özgüven eksikliği nedeniyle dilim tutuluyor, kimseyle doğru düzgün iletişim kuramıyordum. vasat bir dış görünüşe de sahip olduğum için buluşmalar hep olumsuz geçiyordu. bu birbirinden zorlu buluşmalar üst üste gelince iyice depresyona girmiş, burada yapayalnız kalacağıma kanaat getirmiştim.

    bu bir dizi başarısızlık üzerine bir gün şuanki sevgilim ile eşleştik. adeta ilk kaydırışta aşk gibiydi. sırma sarı saçları, boncuk boncuk bakan mavi gözleri… oldukça etkilenmiştim ancak büyük bir problem vardı. sayfasında kocaman harflerle columbia university yazıyordu. beylikdüzü vali muammer güler sosyal bilimler lisesi mezunu olan ve zaten zar zor ıngilizce konuşan ben ıvy league terbiyesi almış bu aristokrat amerikalı güzeli nasıl etkileyecektim? randevu lokasyonu olarak seçtiğim üst düzey sushi restoranının etkisi kurduğum cümleler ile yavaş yavaş kaybolacak ve belki de hayatımın fırsatını kaçıracaktım. omuzlarımda çok ağır bir yükle yatağa girdim.

    beklentilerimin aksine kız oldukça samimi ve kibardı. lisansını stanford’da tamamladığından, şuan columbia’da kant etiği üzerine felsefe doktorasını yaptığından bahsetti. kant dediğinde kıkırdamamı bile hoş karşıladı. üzerimdeki baskı daha da arttı. bunun üzerine kıza ‘bana da green card çıktı burada da lunaparkta görevli olarak çalışıyorum’ diyemezdim. stanford’daki piç erkek arkadaşları google’larda facebook’larda fink atarken kızın çankırılı bir ırgatla oturup sushi yemesi bile romanlıktı. kulağımda ‘işçisin sen işçi kal’ dizeleri yankılanırken bir sene boyunca pişman olacağım o yalanı söyledim : ben türkiyenin redditini kurdum. buluşmadan birkaç gün önce ekşisözlük belgeselini izlemiş olmamın verdiği gazla sanki her şeyi ben yapmışım gibi kıza teker teker ekşisözlüğün kuruluş hikayesini anlattım. hikayedeki tek fark onların hepsini benim yapmış olmamdı. kız oldukça etkilendi. telefonumdan açıp sözlüğü gösterdim, artık sözlüğü dürüm yemeyi çok seven bir arkadaşıma devrettiğimden ve burada yeni bir hayat kurmaya geldiğimden bahsettim.

    bu yalanın beni bir yıl boyunca olmadığım bir kişi olmaya zorlayacağını bilsem orada restoranı terk ederdim. her buluşmamızda mutlaka ekşisözlükten ve sözlüğü nasıl kurduğumdan bahseder olduk. ilginçtir içinde bulunduğum ekonomik durumu hiç sorgulamıyor, türkiye’nin en çok ziyaret edilen sitelerinden birinin sahibinin lunapark’ta kasada durmasını yadırgamıyordu. yalnızca kendisine değil, tanıştığım tüm arkadaşlarına da bu yalanı söyler oldum. hatta bir gün yazılımcı bir arkadaşıyla beni özel olarak tanıştırdı. ben siteyi arkadaşıma yaptırdım, sadece fikir benimdi, aslında işin teknik kısımlarından anlamıyorum, zaten redditten çaktım gibi cümlelerle çocuğun sorularından olabildiğince kaçmaya çalıştım. işe de yaradı.

    bir süre boyunca her şey kusursuz gitti. ancak bir gün evde sözlük okurken hiç yapmamam gereken bir şey yaptım ve kız arkadaşıma bak entry giriyorum diye entry girdiğimi gösterdim. hemen kullanıcı adımı sordu. sözlüğe şu ana kadar çaylak olduğum dönemde girdiğim 3-5 manasız entry dışında bir şey yazmadığım için kendi kullanıcı adımı veremezdim. yalanım ortaya çıkmasın diye tabiki ssg dedim. işte sonun başlangıcı buydu…

    kız arkadaşım ssg’nin profiline giriyor, entrylerini ingilizceye çevirip okuyordu. bir süre sonra muhabbetlerimizin ana konusu zamanında girdiğim entryler ve ilgi alanlarım oldu. aaa sen opeth mi seviyorsun dediğinde hayır o ne benzin istasyonu mu diyemedim çünkü sağolsun sedat bey opeth seviyordu. beyefendinin bir sürü boş zamanı olacak ki sürekli oyun oynuyor. sırf kız arkadaşım uyanmasın diye gittim bilgisayara birkaç oyun indirip birlikte kaldığımız günlerde bu oyunları oynadım. iş öyle bir noktaya gelmişti ki tek çocuk olan ben kıza muzaffer isimli hayali bir abi ile çocukluk anılarımı anlatıyordum. tam bu artık böyle gitmez derken bir gün kız arkadaşımın (bkz: #84891746) bu entryi görmesi üzerine her şey koptu… sen san francisco’da mı yaşadın? bana bunu nasıl söylemezsin? neler saklıyorsun? diye başlayan tartışma ayrılma talebiyle sonlandı. işin kötüsü kıza ben sana yalan söyledim, bu kişi ben değilim diyemedim. neyi sakladığımı o kadar açıklayamadım ki san francisco’da her gece bir başkasıyla yatıp kalkan, söylediği tarihten çok daha önce amerikaya gelen değişik, karaktersiz bir piç izlenimi bıraktım hayatımın aşkında. hepsi senin yüzünden sedat kapanoğlu alacağın olsun. lütfen bu süreçte girdiğin entrylere dikkat et, kız hala okuyor olabilir hovarda hovarda şeyler yazma. birkaç hafta içinde kıza bir özür mesajı atmayı planlıyorum. hayır gittin 20 sene önce kurdun tamam, sene olmuş 2020 neden her gün hayatınla ilgili bir ipucu bırakıyorsun ki siteye kardeşim. gitti işte güzelim kız.
  • guzel hikaye bro, ssg senin bu zor durumuna duyarsiz kalmayacaktır. bir el uzatacak, sarisin ve boncuk mavi gözlü sevgilin geri gelecek.

    ha bu arada uyan olm, kıçın açıkta kalmış
  • ssg - seni tanımak isterim delikanlı.

    başarılı hikaye,
    senaryo yaz film çekelim.
  • amme hizmeti olarak özet geçiyorum: amerikalı kıza ekşi sözlük 'ü ben kurdum diye yalan söylemiş, kız da girip ssg'nin abd maceralarını okuyup her gün bunu darlıyormuş ve yanlış bir izlenim ediniyormuş. bu yüzden ilişkisi bitme noktasına gelmiş.
  • nickini kanzuk olarak söyleseydin şimdi sevgilinle oturup dürüm yiyordunuz.
  • üzerine ört
  • güzel hikaye, güzel kurgu.
  • sabah sabah iyi güldüm puanım 10/10
  • (bkz: ay yapım)
hesabın var mı? giriş yap