• barbara streisandin yönettiği ve başrolünü nick noltela paylaştığı,vizyona girdiği sene 5 dalda oscara aday olan film.(bkz: dalgalar prensi)
  • psikiyatrist-hasta iliskilerindeki sinirlarin asilmasina, etik ilkelerin cignenisine dair ornek olay sunan bir filmdir.
  • savannah'ın hikayesini sallaması ile üzerinizde bırakabileceği etkiyi oldukça aşağılara çekmiş filmdir. oysa yazdığı şiirlerden birkaç örnek sunulsaydı, ailenin geçmişi çok daha iyi yansıtılabilirdi.
  • romantik türünde olsa da yoğun psikolojik içeriği vardır, dolayısıyla psinema kitabının bir bölümünde incelenmektedir. http://www.psinema.org/
  • her seyin sonunda yine bir ask hikayesine donmesi haricinde aslinda fark gozetmeksizin toplumlarda ailelerin kapali kapilar ardinda yasadigi sirlarinin, travmalarin, konusulmasi tabu olan konularin, bilincaltina itilmis yasanmisliklarin oldugunu gosteren filmdir. 1991 yilinda cekilmis buyuk gise hasilati yapmistir.
  • çocuklukta yaşanan sarsıcı ve iz bırakıcı olayların konuşulmaması, paylaşılmaması ve de bastırılması hâlinde ileriki yaşlarda ne gibi psikolojik sorunlara yol açabildiğini ele alan film. tabii klâsik psikiyatr - hasta diyalogları ile, sonu aşka varan seanslar ile de örülü az biraz.

    filmde şu cümle acıtıyor insanın içini:

    "bizimle yaşamak zorunda kalmadığın için şanslısın."

    bir çocuk bunu dediğinde üzerine daha ne denilebilir ki!
  • barbra streisand'ın 1983 tarihli yentl adlı filmden sonra yönettiği ikinci film.
  • imdb nin film açıklaması tüm filmi bir çırpıda özetleyivermiş... "sorunlu bir adam intihar girişiminde bulunan kız kardeşinin psikiyatrisine aile geçmişini anlatır, bu süreçte psikiyatr ve adam aşık olurlar." konusu bundan ibaret... en iyi film dalında oscara aday gösterilmiştir. doğruyu söylemek gerekirse sıkıcı bir film olmasını bekliyordum ama yine de izlemesi keyifli ve akıcıydı. özellikle tom wingo* un elinde keman tuttuğu sahne aklımda kalan...
  • aile içi dramasının güzel örneği. öyle ki filmde 3 aile var ve üçü de sorunlu. film genel olarak aile içi sırlara ve problemleri içe atmaya, bununla birlikte gelecekte sebep olduğu sorunlara değiniyor. bir geçmiş bir günümüz döngüsü içerisinde ilerlerken izleyiciyi hiç sıkmıyor. tecavüz sahnesi ve sonrası ailenin tutumu ise sinemada pek görmediğimiz cinsten. araya aşkın sokulmuş olması filmden kopmaya neden oluyor, kızkardeşinin isim değişikliğine ve şiirlerine yer verilmemiş olması izleyiciyi merakta bırakıyor, konu bütünlüğüne zarar veriyor.
  • jenerasyonel travmayı, ve aslında kırılabilir bir zincir olduğunu anlatan film. zamansız bir film olabilecek kadar iyi değil kurgusu, flashbackler çok yavan kalmış, ama 30 sene öncesi için gayet iyi bir film. o dönemin filmleri böyle, her şey aşkın mümkünatına bağlanıyor filan...

    --- spoiler ---

    hadi kapat televizyonu çocukların doğum gününü kutlayacağız diyen anneye, ihmalkar babanın saldırması üzerine tüfekle televizyonu patlatan koca yürekli luke..
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap