• gereksiz aciliyeti olmayan bir başlık. burası yardım kuruluşu değildir.

    zira benim ortalamamın da çok yüksek olmasından ötürü, bende yüksek lisansımı yurtdışında yapmak istiyorum. fakat şu an cebimde 5 kuruş para yok ve burs bulamadım. insanlardan bu şekilde böyle bir platformda "para" istemek çok saçma ve yanlış.

    eğer gerçekten başarılı ve azimli iseniz, devlet tarafından gerçekten çok güzel burslar veriliyor onlara başvurun ya da özel başvuru yapın.

    yeter artık duygu sömürüleri.
  • psikoloji okumuş, mühendislik değil, ülkeye katkısı tartışılır. uyduruk bir okulda okumuş. biz kendimiz ülkeden kaçmak isterken başka bir insana para verip eğlenmesine ve ülkeden kaçış yolu bulmasına yardım etmem. çok istiyorsanız ben de odtü'de okuyorum bana verin bursu.
  • sözlükte açılan ve hayati nitelik taşımayan (kan arayışı, ilaç, hastalık, kaza, afet, evsiz kalma vs. durumlar) dışında yardım kampanyaları gerçekten can sıkıcı bir hal almaya başladı. sadece burada bahsi geçen, burs arayan hanımefendi için söylemiyorum, lafım genel fakat konu bu olduğu için bundan gidelim. mesela yurt dışında eğitim almayı bu ülkede herkes ister yani. sonuçta türkiye'de her üniversitenin her bölümünün bir adet çok başarılı öğrencisi, birincisi var. çoğunun da maddi imkanı yeterli gelmez ve gidemez. evet lund üniversitesi çok iyi olabilir, muhakkak ki çok şey de katar ama gerçekten iyi bir psikolog olmanın tek yolu bu değil. ha, imkanın vardır veya burs bulursun gidersin ama bu şekilde yardım kampanyası düzenleyerek dersen, yok dostum derim. eğer şartlar o kadarına izin vermiyorsa, türkiye'de de gayet hayallerine giden yoldan yürüyebilirsin. insan böyle yardım kampanyalarını gerçekten elzem durumlar için düzenlemeli ve insanların yaşadığı sorunların yanında kusura bakmayın ama "hayallerime giden yol" çok şımarıkça bir gerekçe olarak kalıyor.

    (bkz: buket'i amerika'ya yolluyoruz)
    (bkz: onemliuyarilar'a yardım ediyoruz)

    gibi örnekler de hafızalarda halen taze zaten.

    edit: kıskanç!!!! diyenler de damlamış hemen. bakın arkadaşım, emin olun hayatım bu kızı kıskanmamı gerektirecek seviyenin gayet üzerinde. olmasaydı dahi kıskanmazdım orası da ayrı konu. mesele ne biliyor musunuz? böyle eften püften konularda adeta dilencilik etmeyi kendine yedirebiliyor olan insanlara karşı duyduğunuz bu sempati. bu ülkede bu hanım gibi yurtdışı yüksek lisans hayali olan ve gayet başarılı eminim binlerce genç çıkar. onlar kendini böyle süslü ve sempatik 3-5 cümle ile ifade edip, duygu sömürüsü yapıp dilencilik etmiyor diye suçlu mu yani? hayaliymiş, bu ülkede hayaline kavuşmayı bırak canını idame ettiremeyen milyonlar var be. bu hanım kızımızın "20 lira bile" diyerek küçümsediği 20 lirayı bulamadığı için akşam yemeğinde yağsız, salçasız düz haşlanmış makarna veya kuru ekmekle karnını doyuran aileler tanıdım ben. sonra biz böyle "first world problems" tadında yardım kampanyaları düzenleyenlere şımarık deyince kıskanç oluyoruz. daha geçen sene koşuyolunda evi, yazlığı, ford mondeo arabası olan adam buradan dilencilik yaparak evinin içine 50.000 liralık tadilat yaptı, ondan da ders almamışsınız.

    edit 2: başta kendisini ve "kampanyasını" kırıcı olmamaya çalışarak eleştirmiştim fakat ortaya çıkan şeylere bakılırsa bence bu şahıs ciddi ruhsal problemleri olan, felaket bir egoya sahip ve çıkarı uğrunda dilencilik yapmak, yalan söylemek gibi şeyleri içselleştirmiş biri gibi geldi. özellikle yazısında yer alan "size de o güzel günlere benimle umutla bakabileceğiniz bir fırsat ile geldim." kısmı nasıl bir egonun esiri olduğunu gösteriyor zaten. bunun yanında dilencilik kötü bir şey değildir demesi de nasıl bir kafaya sahip olduğunu gösteriyor. dilencilik kötü bir şeydir tuğçe. burada bu kızın başlığını açarak veya entry ile destekleyen reelde tanıştığı arkadaşlarına da söylüyorum. benim bu zihniyette bir arkadaşım olsa kesinlikle irtibatı keserdim. zira tüm bunları kendine yedirip yapan biri her şeye tenezzül eder.
  • sırf isveç olduğu için kendisine bir iki tavsiyede bulunmak istediğim hanım kızımız kendisi. ben de hukuk mezunu olarak uppsalaya gitmiştim zamanında yüksek lisansa. aynı şekilde okul bursum vardı bir tek gerisini ben karşılıyordum. ne yaptığımı anlatayım, nasılsa takip ediyorsundur. etmesen de buraları okuyana bir faydam olsun.

    elimde ilk ayın kirası ve yeme içme masraflarını karşılayacak param vardı. okul başlamadan önce gittim, yerleştim. etraftaki pizzeria denen pizzacı/dönercileri tek tek gezdim (kaç tane olabilir deme, o kadar çok ki). sonunda bir türk bir suriyelinin işlettiği bir yer buldum, dedim böyle böyle para lazım. ben geleyim ortalığı temizleyeyim, kiram masrafım çıksın yeter dedim. kayıt dışı çalışma bu dediğim tabii, parası da normal maaşa göre bayağı az oluyor maalesef ama ne yaparsın. onların ihtiyacı yokmuş, sağolsunlar başka bir yere telefon ettiler oraya gönderdiler beni. iranlıların yanında çalıştım 3 ay. zaten ders yükü ağır olsa da derse gitmeye harcadığın vakit az isveçte o yüzden çalışma ve ders saatlerinin çakışması çok çok sorun olmuyor.

    3. ay sonunda türk bir hemşireyle tanıştım. o zamanlar bütün isveçte pıtrak gibi göçmen kampları açılıyordu, deli gibi eleman arıyorlardı. oraya geçtim. mutfakta çalıştım, temizlikte çalıştım vs. orada göçmenlere tanınan bedava isveççe kurslarına gittim onlarla. 5 ay falan da orada geçti, sonra da mezun olma vakti geldi zaten.

    sosyal hayat için de öğrenci derneklerinde çalışmanı tavsiye ediyorum. barmen, aşçı, temizlikçi ihtiyacı olur sürekli. para vermezler maalesef ama yeme içme bedava falan derler. bu sayede hem gece dışarı çıkmış olursun, hemde hiç olmazsa yemeğin içkin vs. bedavaya gelir. ayrıca süper eğlenceli bir ortam oluşuyor çalışırken bile.

    bu aralar duyuyorum hastanelere vs. temizlikçi olarak da çalıştırıyorlarmış sigortasız yine. bu işler isveçliler nezdinde kirli iş olup yapmak isteyen çıkmadığı için genelde göçmenlere kalıyor. ben elimden geldiğince sıfır isveççeyle yapılabilecek işleri sıraladım. evet alışkın olduğumuzdan çok daha bayağı hayat şartları ama illa kafana koyduysan yol böyle maalesef. şu ekonomide milletten yardım dilenmek hiç bir işe yaramayacak, bu kesin.
  • bana da yapın burs yardımı 4 senedir ebem *ikildi..

    edit: az önce çaylak bir arkadaş uyardı @jilet ahmet sevdigimiz bir abimizdi nickli. aynen aktarıyorum.

    söz konusu arkadaşın ismini facebook'tan arattım. interrail türkiye grubunada üye olduğum için kendisinin bu grupta attığı postlarda gözüktü. 2 sene önce hollanda yapmış. 2 ay sonrasında kuzey ışıkları yapmış 1 hafta. bi ara italya'da yapmış. erasmus gibi bi durum yoksa bu kızın maddi bir sıkıntısı yok. çaylak olduğum için yazamıyorum, insanlar acıyıpta parasını kaptırmaz umarım.

    edit2: arkadaşın bahsettiği postların görüntülerini istedim, yardım yapmaya yeltenen varsa görüntüler geldiğinde gönderebilirim.

    edit3: görüntüler geldi efenim ısıcacık.. link
  • yardım edebilecek birileri görürse diye yukarıda tutalım.
  • (bkz: sanal dilencilik)

    ayağını yorganına göre uzatmak diye çok güzel bir deyim vardır türkçede. madem karşılayacak paran yok, neden başvuru yaparsın? kimse kimseye sponsor olmak zorunda değil görüldüğü üzere.

    yorgana kadar uzatıver sen de ayağını tuğçeciğim, diğer milyonlarcasının yaptığı gibi.
  • tugce merhaba,

    beni hic ilgilendirmiyorsun.

    bye.
  • arkadaşları videoda, tuğçe hayatımda gördüğüm en zeki insan, çalışkan bilmem ne diye konuşuyorlar. okuduğu okulu 4.0 ile bitirecek binlerce boğaziçi, odtü öğrencisi çıkacaktır. umarım istediği bursu bulur. ama ben bu tarz kampanyaları samimi bulmuyorum. bir nevi sinyalcilik 2.0. yurtdışında öğrencilere burs sağlayacak çok sayıda vakıf, kuruluş vs. var. oralara başvurursun ve beklersin. zaten avro olmuş comolokko ondan hiç bahsetmiyorum.*
  • amacım arkadaşın kampanyasına köstek olmak değil, umarım kendisine burs verebilecek bir kaynak bulur ve yurtdışında yüksek lisansa gidebilir. sadece ailesinden yardım almadan akademik kariyerine yurtdışında devam eden biri olarak fikir vermek isterim kendisine yada akademik kariyer düşünenlere.

    ben akademik kariyer yapmak istediğimi odtüdeki hocalarımla konuştuğumda bana tavsiyeleri önce yurtiçinde master sonra yurtdışında doktora yapmam olmuştu. bahsettikleri nedenler şunlardı:

    1) yükseklisansta yurtdışında neredeyse hiçbir okul yaşam masraflarını karşılamak için burs vermez, dolayısıyla ailen çok zengin değilse yurtdışında master pek mümkün değil.
    2) yurtdışında master yaparken iş bulabilirim diye düşünebilirsin ama hem yurtdışında iş bulmak zor hem de eğer doktoraya devam etmek istiyorsan ciddi anlamda araştırma yapmaya master'da başlaman gerekir ama tam zamanlı iş bunu engelleyebilir.
    3) master araştırma yapmayı öğrenmeye odaklandığın için lisanstan oldukça farklı bir dönemdir. bu süreçte bir de yeni bir ülkeye uyum sağlama sıkıntısı yaşamak yerine enerjini araştırma yapmak konusunda kendini olabildiğince geliştirmeye adaman mantıklı olacaktır.
    4) doktora için burs/akademik iş bulmak her zaman daha kolaydır. zaten akademik cv'nize bakıldığında master değil doktoranızı nerede yaptığınız önemlidir.
    5) türkiyedeki iyi üniversitelerinden (örneğin koç, odtü, bilkent, boğaziçi) birçok başarılı öğrenci doktora için yurtdışından kabul alabilmektedir.

    ben bu tavsiyeye uydum ve doğrusu böyle yaptığım için memnunum da, üstelik ailemden yada başka hiçbir kimseden maddi destek almam gerekmedi.

    tekrar etmek isterim bunu yazma amacım arkadaşa köstek olmak yada bakın ben yaptım oldu demek değil umarım bu arkadaş master'a yurtdışına gidebilir, kendisi için eminim faydalı olur. sadece yurtdışında akademik kariyerine devam etmek isteyen arkadaşlara yurtdışında master'ın zorunlu bir adım olmadığını, böyle bir alternatif rota da izleyebileceklerini söylemek istedim.
hesabın var mı? giriş yap