• ucuz yoldan "bakın ne kadar iyi ve vicdanlı bir insanım" görüntüsü verme konseptidir.

    bunun en yaygın yöntemi ise twitter ve facebook profil resmini duruma göre değiştirmektir.
  • (bkz: duyar kasmak)
  • virtue signalling, yani değer sinyalizasyonu (yani toplumsal değerlerin sinyalizasyonu);
    toplumsal değerlerin, topluluk içindeki statünün yükseltilmesi amacıyla göze çarpan/abartılı bir şekilde ifade edilmesi.

    amiyane tabirle poz kesmek, duyar kasmak ve bunları yaparken de grup içindeki statüsünü yükseltmeyi amaçlamak.

    kavram olarak bilmesem de küçüklüğümden beri farkında olduğum ve yapanına aldanmadığım, yapanından soğuduğum bir davranış bu. benim gibi politik doğruculuktan tiksinen kişilerin de çok hoşuna gidecek bir kavram elbette. (bkz: political correctness/@kuntogdi)

    eklemeyecektim de ekleyeyim hadi, belki birkaç kişi için de olsa farkındalık oluşur da insanlığa ülkeye bir faydamız dokunur... şimdi bu kavramın seneler önce fark ettiğim bir etkisi var. bir olayla ilgili toplumsal normlar, o şeyi normal kabul eden toplumsal değerler; o şeyle ilgili "30x" diyorsa. bu virtue signaller birey ve kitleler daha çok statü yükseltme amacıyla bu şey "35x"tir diyor, bir süre sonra bu "35x"tir görüşü normal olan toplumsal değer kabul edilip, daha sonra gelen virtue signaller'lar daha çok statü yükseltmek amacıyla, o zamanki toplumsal değeri "35x" olan bu şey için "40x"tir diyor. böyle böyle senelerce adım adım normal şeyler anormalleşiyor, anormal şeyler de normalleşiyor. dolayısıyla hangi konuda olursa olsun, birisinin o konuda yaptığı tespit, kişinin kendi yaptığı tespit doğrultusunda olsa dahi kendisininkinden daha abartı, daha aşırı bir görüş ileri sürülmüşse buna karşı çıkılmalı, doğrusu tartışılarak bulunmalı. iki tarafın da niteliği gerektiği kadar yüksekse mantıklı bir tartışma sonunda doğru olan üzerinde mutabık kalınacaktır zaten. aynı şey olması gerektiğinden cılız bir görüş ileri sürülmüşse de yapılmalı.

    (bkz: değer sinyallemesi)
  • çerçevesi "duyar kasmak" ve insanlara "duyar kasıyorsunuz" demekten daha geniş olsa da, kendi kendini yutan bir kavram olduğunu söylemek doğru değildir. çerçevesinin kenarlarını, söylenen şeyler için bir bedel ödenip ödenmemesi ile belirlemenin isabetli olacağını düşünüyorum. zaten "duyar kasmak" gibi bir ifadenin çıkış noktası bu; ortada riske edilen hiçbir şey yokken, rahatken sergilenen, böylelikle içi doldurulamayacağı aşikar bir duyarlılıktan bahsediliyor.

    duyar kasmak zaten bunu yapan kimseye bir bedel ödetmeyeceği gibi prim de getirebilir, ki eleştirilen de bu; bu durumda "duyar kasıyorsunuz" demek bununla aynı değildir, çünkü bunu iddia eden kişi, durumunun doğası gereği, bunu dile getirdiği için ortamdaki konumu ya da itibarı açısından saldırıya, zarara uğrayabilir. tabii uğramayabilir de: demek istediğim, bu iki durumun pratikte -- gerçek hayatta -- hiçbir zaman simetrik olmadığıdır. simetrik olsaydı zaten duyar kasmak bu kadar prim yapmazdı, değil mi?
  • önce faydacı perspektiften bakarak "erdem" kavramını yok sayan bir anlayışla bazı kavramların savunusunu yapmanın mümkün olduğunu ifade eden şu entry'mi şuraya bırakayım (bkz: eşitlik/@bahis hesabi) sonra konuya geleyim: virtue signalling nedir? erdem(lilik) şovudur. "bakın ben ne kadar da erdemli bir insanım" diyerek çevreye şov yapma halinin gavurcasıdır. erdemlilik şovu yapmak, evet, hoş bir şey değil, ona ben de katılıyorum ama bazı sorunları da beraberinde getiren bir kavram olduğu açık.

    bu meriç tatavasıyla da yakından alakalı bir konu bu; mesela bu meriç entry'leri ifşa platformu mu ne sikimse öyle bir başlık var. gidip oraya bir entry yapıştırıp "aha bu bir meriçtir" demek; çoğu zaman, "işte bu şerefsiz virtue signalling yapıyor, sinsilik ve şov peşinde bir orospu çocuğu bu" demekle eş değer. yukarıda da belirtildiği üzere, bunu yapmanın kendisi de bir "virtue signalling", yani "bu şerefsiz virtue signalling yapıyor" demek de aslında "bakın ben muhteşem bir insanım ve virtue signalling gibi samimiyetsizliklere, yavşaklıklara prim vermiyorum, bu konuda bir bilinç yaratıyorum" gibi başka bir şov yapma niyetinin sonucu olabiliyor. hatta bakın bu paragraf dahi benim "siz başkalarına virtue signalling yapıyorsunuz ama siz de onlardan farklı değilsiniz" anlamındaki bir virtue signalling'im olarak nitelendirilebilir, ve haksız da sayılmaz.

    biz insanlar, sözlerimizin ve davranışlarımızın farkında olarak bunları sergiliyoruz. bu da şu anlama geliyor: eğer iyi olduğunu düşündüğünüz/iyi olduğu düşünülen bir davranışı gerçekleştirecekseniz bunu yaparken kendinizi virtue signalling'den tümüyle arındırmanız mümkün değil. örneklendirelim: "iyilik" olarak algılanan bir davranış yapacaksınız mesela, bir dilenciye para vereceksiniz. dilenciye para vermenin iyilik olduğunun farkında olduğunuz için ve çevrede insanların sizi para verirken gördüğünü bildiğiniz için parayı verirken çevredeki insanların sizi erdemli biri olarak göreceğini de otomatik olarak biliyor olursunuz, ve bile bile bu hareketi yapmak da bir virtue signalling olur. doğal olarak virtue signalling'den kaçınmak bir insan için neredeyse imkansızdır.

    bu noktada odaklanmamız gereken konu, bana kalırsa signalling'in düzeyi, derecesidir. peki bu nasıl olabilir? elbette ki işin şov kısmını minimuma indirerek olabilir ancak. mesela nusret'in dilenciye para vermesi bir virtue signalling'dir, nusret elbette biliyor ki dilencilere para verdiği zaman kendisini bir şekilde övmese veya bunu insanların gözüne sokarak yapmasa dahi çevrede onu görenler daha sonra hakkında konuşurken "nusret fakirlere hep yardım eder" diyecek, bu davranışı sayesinde iyi kalpli ve yardımsever bir insan olarak bilinecek. ama bunu bir de kamerayla kayda alıp video olarak sosyal medyada paylaştığın zaman, signalling'in iyice bokunu çıkarmış ve dibine vurmuş oluyorsun.

    sözlük için de farklı türde bir örnekten söz edilebilir. örneğin bir tecavüz başlığı açılmış, a kişisi de gitti altına "allah belanızı versin, bu ülkeden tiksiniyorum artık" diye entry girdi. bu da bir virtue signalling'dir, tecavüze karşı olan erdemli bir birey pozu kesmenin bir parçasıdır. bir de aynı başlığın altına bir b kişisi, tecavüzün sebepleri, onu yaratan çerçeve, toplumun içindeki başka hangi davranışların tecavüzü doğurabileceği, bunların nasıl engellenebileceği vs. gibi konular hakkında detaylı, bilgi ve fikir dozu duygu dozuna kıyasla çok daha yüksek bir entry yazdı. peki bu virtue signalling olmadı mı? elbette ki oldu. neticede ikisi de kendilerince bir "yanlış"a işaret ediyor, bir soruna parmak basıyor ve duyarlarını gösteriyorlar. ama bu noktada ikinci entry'de virtue signalling'in düzeyinin çok daha düşük olduğunu söylemek mümkün, zira içinde elle tutulur bir içerik barındırıyor ve kendini erdemli biri olarak pazarlamanın ötesinde bazı argümanlar ve veriler sunmuş oluyor. gördüğüm kadarıyla virtue signalling'e karşı alınabilecek en iyi önlem de budur. zaten "duyar kasma" teriminin de işaret ettiği budur, kasmanın samimiyetsizliği yani. duyarlı olmanın fayda sağlayacağı bir konuda "duyarlı olmak" ile duyarınızı göstermenin sadece bireysel şovunuza hizmet ettiği durumlardaki "duyar kasmak", birbirinden bu şekilde ayrılır.

    son olarak şunu da hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum, yine ikinci örnek üzerinden gidelim. b kişisi tecavüzle ilgili bu entry'yi yazdıktan sonra biri gelip bu yaptığının virtue signalling olduğunu iddia etse haksız mıdır? değildir, zira bahsettiğimiz üzere o da bir virtue signalling'dir. ama bir davranışın, örnekte bahsettiğimiz gibi bilgi ve fikir içerikli bir entry'nin virtue signalling olduğunu belirtmek de bir argüman üretmek değildir, dolayısıyla birine "virtue signalling yapıyorsun sen" diyerek onun verdiği bilgileri yanlışlamak veya fikirlerini çürütmek söz konusu olamaz. kendi şovunuzu yapıp beğeni toplamanızı sağlayabilir bu virtue signalling çığırtkanlığı ama somut olarak virtue signalling'in bir kısmına virtue signalling'le cevap vermiş olmaktan başka hiçbir iş de başarmış olmazsınız neticede. yani ki bu virtue signalling kimseye faydası dokunan ve aç gibi saldırmanızı gerektirecek bir kavram değil, doğal ve kaçınılmaz bir canlı davranışıdır. buna işaret ederek milletin foyasını ortaya çıkaracağım derken insanlığın koskoca fikri müktesebatını göz ardı etmenin hiç kimseye bir yararı dokunamaz.
  • sorunu çözmeye çalışmak yerine, ne kadar erdemli bir insan olduğunu göstermek için bir şeyi sevdiğini ya da nefret ettiğini söyleyerek duyar kasmak.

    bi'nevi ahlak erdemciliği oyunu.

    (bkz: modern insanınının en büyük problemi)
  • esasen "sinyal teorisi"yle açıklanan bir olaydır.

    sinyal teorisi bir türdeki bireylerin "uygunluk" derecelerini "beyan ve yayım" pratiklerini inceler ve açıklar.

    yani bir bireyin eşleşme açısından uygun ve arzulanan bir eş olduğunu gösterme yöntemleri. hayvanlar alemindeki dişiler "en iyi eş bulma" işini süper bir verimlilikle outsource ederek erkeklerin rekabetinde üstte çıkanın "en iyi eş" olarak seçildiği bir sisteme göre adapte olmuşlardır (bkz: hipergami)

    daha ileri gitmeden bir şeyi net belirtmek lazımdır ki - hayvanlar bu sinyalleri tamamen doğal seçilim sayesinde elde etmişlerdir ve bilinçli bir tercihle, bir planlamayla yapılan şeyler olarak görülmemelidirler. bir kuşun "ben şöyle yapayım da dişiyi kapayım" diye düşünmesi söz konusu değildir. bunlar genetik olarak aktarılan adaptasyonlardır. adaptasyondan kasıt bir bireyin şartlara adapte olması değil, türün doğumla gelen varyasyonlarının doğaya en uygun olanlarının tutunması, diğerlerinin elenmesi neticesinde olan tür adaptasyonudur. ikisini karıştırmayalım ltf tşk.

    sinyal teorisi diyoduk -

    hayvanlar için bu rekabet olayı gayet basittir, boynuz tokuşturmasında galip gelen geyik, en iyi ve sağlam yuvayı inşa eden ve bunu yuvaya tersten kendini asıp kanatlarını çırparak yuvayı "zorlayan" ve sağlamlığını ispat eden dokumacı kuş, diğer erkekleri 1:1 kavgada alt eden (ve dişilerin 5 katı falan olan) deniz fili bunun basit örnekleridir.

    fakat bu "sinyalleme" sadece "ben eşleşme için uygun ve yetkinim" mesajı vermek için değil - tehlikeden korunmak için de kullanılır. parlak ve kontrastlı renklere sahip örümcek-yılan ve kurbağalar mesela zehirli olduklarına dair sinyaller verip potansiyel avcıları caydırmaya yönelik sinyaller verirler.

    buraya kadar çok basitçe üstünden geçtiğim şeylerin tamamı "dürüst sinyal" olarak sınıflandırılır. yani bireyin bir kandırmaca, olduğundan yetkin ya da güçlü görünme gibi bir olayı yoktur - en güçlü deniz fili en güçlü deniz filidir ve kendinden daha ufak ve zayıf erkekleri fiziksel olarak alt edebilir.

    bir de bunun "sahte sinyaller" adını verdiğimiz cinsi var. yani birey aslında olmadığı bir şeymiş gibi sinyaller veriyor. en meşhur örnek - şu yengeç türünde

    bu türün üyeleri zaman zaman diğer yengeçlerle kavga neticesinde büyük olan kıskaçlarını kaybedebilirler. bu olduğu takdirde yengeç aslında çok da sağlam ve güçlü olmayan yeni bir kıskaç oluşturur ama bu kıskaç büyüktür ve temelde güçsüz olsa da daha küçük (ama sağlam) kıskaçları olan diğer yengeçleri korkutabilecek boyuttadır.

    burada olan şey gözlenebilen (dürüst ve sahte) özelliklerden gözlenemeyen özelliklerin çıkarımını yapan türün diğer üyelerini etkilemektir. yani boyutu büyük kıskacı gören rakip yengeç "he bu beni döver" diye bir çıkarım yaparken aslında büyük kıskacı diğer yengecin gücü ile ilişkilendiriyor.

    bu olayın insanlardaki tezahürü çok daha komplekstir. elbette daha az kompleks beyinlere sahip hayvanlardaki sinyallere benzer sinyaller insanlar için de geçerlidir (gözle görünen fiziksel özelliklerin veya kişinin içinde bulunduğu ortamın, vücut dilinin verdiği sinyaller) ancak bunlara ek olarak insanlar arası iletişimin en büyük aracı olan dil de bu sinyalleri aktarmada bir araçtır.

    yani bir insan fiziksel özellikleri, giydiği giysi, bindiği araba, oturduğu ev, yaptığı iş, türlü türlü diğer özellikleri ile bir sürü sinyal verirken, bu detaylara çoğu zaman sahip olmadığımız anonim internet ortamlarında sözler (ve yazılanlar) bu sinyalleri vermeye devam etmektedir.

    yine hayvanlarda olduğu gibi dürüst ve sahte sinyaller insanlar için söz konusudur - hatta grup aidiyeti, sosyal maliyet, itibar vs gibi şeylerin oluşturduğu riskler sebebiyle insan iletişiminde sahte sinyallerin yeri hayvanlara kıyasla çok daha fazladır. kısa boylu bir insan fiziksel olarak sahte sinyal verip uzun gibi görünemez belki, ama sözleriyle "zaten ben uzun kız sevmem ne o öyle deve gibi" diyerek kısa boylu kızlarla olan şansını artırmak için sahte sinyaller göndermekten kaçınmaz. bunlar maliyeti düşük, ödül ihtimali yüksek sinyallerdir zira.

    bir diğer "yetkinlik ve uygunluk" sinyali de "karşılıksız iyilik" olarak gözlemlenir.
    örneğin tehlike anında diğer grup üyelerini uyaran bireyleri ele alalım. bu bireyler (mesela kuş diyelim) agacın en üst dallarına konarak potansiyel tehlikelere karşı diğer grup üyelerini uyarırken kendilerini (üst dallarda yırtıcı kuşlara yem olma riski daha yüksek) tehlikeye atarlar. bu karşılıksız iyilik (altruism) davranışı da temelde bir "fitness signalling" ya da "yetkinlik ve uygunluk" sinyalidir. esasen bir "bakınız ne kadar da kral bir bireyim ki kendimi riske ederek size fayda sağlıyorum - çünkü ben bu maliyeti kaldırabilecek güçteyim" sinyalidir.

    bu davranış insanlarda da evrimleşmiştir.

    virtue signalling - yani erdem sinyalleme bu noktada hem sahte sinyal hem de dürüst sinyal olabilir. örneğin pedofili vakalarında toplumdan yükselen tepkiler çoğunlukla dürüst sinyallerdir, bir çok insan için pedofili tiksinilen ve reddedilmesi, kınanması ve cezalandırılması gereken bir pratiktir. ama aynı grup insana 40 yaşında erkek 19 yaşında kadın ilişkisi örneği getirdiğinizde - 19 yaşında olup, 40 yaşında çekici başarılı ve arzulanacak erkekle birlikte olma ihtimali olacak kadar güzel ve ilginç olmayan kızlar ve erkeklerin neredeyse tamamı harici tüm gruplardan negatif tepki almanız beklenir - fakat buradaki ilginç nokta topluluk aidiyeti, sosyal itibar gibi şeyler sebebiyle aslında gayet de 19 yaşında kızları beğenen ve birlikte olmak isteyen erkeklerin de "üüü kart zampara - ya 19 yaşında kızle ne konuşucam ki yea, felsefe bilmez sinema bilmez geç abi 35lik kızlar eyidir eyi" dediklerine sık sık şahit oluruz.

    işte bu noktada bu erkekler sahte sinyaller vererek grup aidiyeti açısından, sosyal beklentiler açısından uyumlu olduklarını beyan etmektedirler. bu beyanların totalde 19 yaşında kızla birlikte olamasalar da kendilerine daha fazla çıkar olarak döneceğini hesaplamaktadırlar.

    özetle erdem sinyalleme, eş olarak, grup üyesi olarak, itibar olarak statümüzü yükseltme hedefiyle gerçek veya sahte veriler üzerine kurulan bir reklam türüdür.

    internet ortamında özellikle sahte sinyallerin fazlalığı diğer (dürüst) sinyallerin yokluğunu doldurma amaçlıdır diye kendimce de ufak bir pet theory'e sahibim.

    örnekler çoğaltılabilir elbette, aklıma ilk gelenleri yazdım.

    meraklısı için : selfish gene - richard dawkins

    google arama terimleri "altruistic behaviour - signalling theory" - sürüyle makale var.
hesabın var mı? giriş yap