• istanbul/gültepe'de bir mahallenin, bıçkın bir mahallenin ismidir...gültepe'nin son noktası, kağıthane'nin başladığı yerdedir...

    meraklısına, bakmasını bilene (bkz: yahya kemal beyatlı) vardır, ama o ayrı bir mevzudur (zaten benden önce belirtilmiş)...
  • ahmet hamdi tanpınar'ın bu isimde bir kitabı vardır. kitap monografi şeklinde kaleme alınmış olup, yahya kemal beyatlı hakkında yazılmış en kuşatıcı eserlerdendir.

    ahmet hamdi tanpınar'ın hocası ve kadim dostu yahya kemal beyatlı için yazdıkları, kendi ölümünden sonra müsveddeleri arasında bulundu. dostları tarafından "yahya kemal'i sevenler cemiyeti neşriyatının birinci kitabı olarak" 1962'de yahya kemal adıyla yayımlandı. tanpınar sağlığında tamamlayamamış kitabı. mehmet kaplan'ın başlıklandırması ve sunuşuyla okurunun karşısına çıkmış kitap. yahya kemal hakkında birinci elden yapılan bu en kapsamlı monografi, yıllarca ders kitabı olarak okutulmuş, aşılamamış.

    tanpınar'ın nesri şiirleştiren üslubu bu kitapta da en yüksek perdeden konuşmuş. ilk tanışmanın bıraktığı izlenimlerle başlıyor, yahya kemal'in sanatı ve eserini oluşturan her şeye; en son "bir insanın bir insanda birbiri ardınca değişen çehreleri"nden sonuncusuna, "ölüm"e uzanıyor "bir düşüncenin solosu". satır aralarında devrin edebiyatçıları, felsefecileri, fikirleri uçuşuyor bütün kesafetiyle; öyle ki bazen takip amansızlaşıyor. "kırılan zinciri yeniden bağlamasını bilen adam" dediği yahya kemal'i başka bir aynadan seyrettiriyor tanpınar; bir sanatkârın aynasından. her cümle kendi içerisinde zenginleşiyor, çoğalıyor, yankılanıyor. "kendi gök kubbemiz"de onlarca kez okunan, sadece beğenilen şiirler ayrı bir ifade kazanıyor, arka planlar aydınlanmaya başladıkça. altı çizili satırlar, derkenarlar sökün ediyor ondan sonra. düşünmeye (ç)alıştırıyor tanpınar, en iyi bildiği-tanıdığı-sevdiği ses şairinin şahsında okuyucusunu. "sükût musikişinasları" ne demek, "suyun hatırlaması" nasıl olur, düşünüp duruyor okur.

    kitap yarım. belki bu yüzden, sonunda tanpınar'ın hatıra defterinden bir kısım var. tanpınar'ın kendi hikâyesiyle yahya kemal'inkini harmanladığı son bölümden, yahya kemal için dediği: "... otelin odasındaki hasta ve büyük kuş. muhacir kuş."

    tanpınar'ın kitapta birkaç kez yer verdiği, yahya kemal'in artık anonimleşmiş mısraıyla bitirelim: "insan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar."
  • nazım hikmet'in "hocam olarak girdiğiniz bu evden, babam olarak çıkmanızı istemiyorum" diye yazıp ceketinin cebine koyduğu notun muhattabı.
  • özellikle ilk ve son bölümü harika olan kitap. ilk bölümde tanpınar, yahya kemal'in ilk dersini anlatır. bu, onun yazarlığının yanında nasıl bir hoca, kişi olduğunu da bize gösterir. ayrıca dönemin edebiyat ortamını da tanpınar gözüyle görürüz. şu cümle ilginçtir: "mahkum bir neslin çocuklarıydık. bununla beraber gençtik, şiiri seviyorduk. çok zalim ışıklar altında olsa bile istikbale ait büyük ümitlerimiz vardı." (17)

    yine ilk bölümde kız öğrencilerin ders çıkışlarında yahya kemal'le kahvelerde yapılan söyleşilere katılamadıklarına üzülmeleri ayrıca ilgi çekicidir.

    son bölümde ise tanpınar'ın günlüğünden alınan yahya kemal'e dair hatıralar çok etkileyicidir.

    dergah yayınlarının son baskısının kapağı da pek güzel olmuş.
  • ne içindeyim zamanın
    ne de büsbütün dışında
    yekpare geniş bir anın
    ayrılmaz akışında
    diyivermiş şair,hikayeci romancı.
    zamanın kendisi mekan,yürüyüşü zaman,ayarı insandır diyerk beni kendine hayran bırakmış nadide şahsiyetlerden.
  • -çoğalan değersizleşiyor. çoğalırken değerlerini kaybetmeyen yalnız halk var. türkiye'de 'halk' sanatçısına ihtiyaç artıyor.- y.k.

    falih rıfkı'nın dilinden:

    "yahya kemal'in nesi eksikti, bilmiyorum. bir şeyi kıramadı, bir yükseği aşamadı, eski kalıba yeni bir ruh vermek denemeleri içinde çırpındı, gitti. kendisi de o hava içinde osmanlı kaldı. türkçülüğü ne türkçeciliği, ne de cumhuriyet devrimi ve devrimciliği benimseyebildi.
    yahya kemal osmanlı emperyalizmi destancısı idi."

    (bkz: edebiyat dostları)
  • eğer amerikalı olsa onlarca üniversitede yahya kemal araştırmaları kürsüsü olurdu.
  • bir gün yahya kemal’e şu gülünç suali sorduklarını işittim: “ ne zaman şair olduğunuza inandınız?...” yahya kemal hiç tereddüt etmeden “türkçeyi hissettiğim zaman!...” cevabını verdi.
    ahmet hamdi tanpınar-edebiyat üzerine makaleler
hesabın var mı? giriş yap