• (bkz: ukte dolduruyorum)

    (1909-1990). yunan şiiri'nin en büyük ustalarındandır. veremlidir, ama sonradan iyileşmiştir. 1947'de ve daha sonra 1967'de tutuklanmıştır -ki bu bize kafa bir adam olduğunu gösterir-, uzun yıllar, şimdi turist kaynayan yunan adalarında sürgün olarak (olsun sürgün olmak sürgün olmak demektir. abimiz oralarda taşak yapmamıştır) yaşamıştır. çok sayıda kitabı vardır. birçok ulusal ve uluslararası yarışmada ödül almış, nobel'e aday gösterilmiştir. türkçede yayımlanan kitaplarından bazıları: umarsız penelope, yaşlı kadınlar ve deniz, erotika, boyun eğmeyen ülke....
  • "örümcek" şiiri kargo tarafından yalnızlık mevsimi albümündeki,kaderin dizaynı adlı parçada kullanılmıştır.
    "..
    bir örümcek amaçsızca dolaşırsa,
    size göre amaçsızdır.
    ama ona göre"
  • yunan siirinin en usta isimlerinden biri... 1909 da pelopenez de manomvasia da doğmuş ve siir yazmaya öğrencilik yıllarında baslamıs.. genc yasta vereme tutulup cesitli senatoryumlarda yatmak zorunda kalmıs. ileri düsünceleri yüzünden zaman zaman kovuşturmaya uğrayan ve sürgüne gönderilen ritsos'un epitaphios adlı uzun şiiri atina'da zeus tapınağında törenle yakılmış. yaa
  • çiçekler nasıl açar yapraklarını...

    "...
    görülmemiş bir çiçek açma

    haykırmak istiyordu
    daha fazla dayanamayacaktı
    sesini duyabilecek kimse yoktu orada;
    kimse duymak istemiyordu
    kendisi de korkuyordu sesinden,
    içinde boğuyordu sesini
    patlamak üzereydi susuşu

    birden,
    havaya uçtu gövdesinin parçaları
    özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları,
    hepsini bir bir yerlerine yerleştirecekti
    delikleri kapamak için

    ve rastgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa, onları da toplayacak,
    kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı

    böyleydi,
    delik deşik,
    görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte
    ..."
  • 1909 yilinda monemvasia'da dogmustur. 1925 yilinda atina'ya gelmistir. pek cok degisik isle ugrasmtistir. kke üyesi olarak ulusal direnis'te yer almistir. 1948-1952 yillari arasinda limnos, makroniso ve ai stratis'te sürgün hayati yasamistir. diktatörlük süresince, 1967-1970 yillari arasinda yine giaros, leros ve samos'a sürgüne yollanmistir.
    yunanistan'in ülke icinde ve uluslararasi alanda an cok sevilen ve taninan sairidir. 1960'li yillarda siirleri mikis theodorakis tarafindan sarkilastirilmis ve 1967-74 yillari arasindaki diktatörlük karsiti halk hareketinin sembolü olmustur.
    siirleri 40 kadar yabanci dile cevrilmistir. doguda ve batida pek cok ödül almistir.
    cagdas yunan siirinin en üretken sairidir. 100'ün üzerinde siir kitabina imza atmistir. bunlarin bir kismi destansi siirler, bir kismi monologlardir ancak hemen hemen hepsi kisisel siirlerdir ve hepsi liriktir. sürgün yillari boyunca yasadiklari onun politik siirler yazmasina neden olmamis, eserlerini cok daha kisisel ifadelerle yaratmasina yol acmistir. 1960'li yillardan sonra siirleri cok daha kisisellesmis ve az dizeli siirler üretmeye baslamistir. siirlerinde mitoojinin pek az önemli kisilerine önemli roller bicer ve onlari gündelik hayata direnisin sembolü haline getirir.
    ayni zamanda baska sairlerin siirlerinin yunanca'ya cevirisini yapmistir. bu sairler arasinda mayakovski ve nazim hikmet bulunmaktadir. nazim hikmet adina yazilmis en güzel siirlerden birine de "bir ad müzik ve evrene dönüsürse" baslikli siiriyle imzasini atmistir.
    baslica eserleri ise "traktör (1934)", "epitafios (1936)", "kiz kardesimin türküsü (1937)", "piramitler (1935)", "ay isiginin sonati (1956)" "rumluk (1966)", "baglarin hanimi (1975)", "dünyanin mahalleleri (1957)", "dumanli güvec (1874), "sürgün günlügü (1975)" ve "hrusothemis (1972)" isimli eserleridir. 1990 yilinda ölmüstür.
  • kardesim benim
    bundan böyle sair degilim ben
    bundan böyle kabul etmiyorum sair oldugumu
    ben, ucsuz bucaksiz gecede
    yolunu kaybetmis
    yarali bir karincayim
    yanik nisanlarin
    küllerini karistiriyorum
    en ufak bir kivilcim bile bulamiyorum
    eski sobalari yakacak
    sense
    yüzyillarin hazinelerini tartiyorsun
    zayif avuclarinin icinde
    ve sen, sairlerin dinlendikleri
    daglari yikiyorsun
    bense, artik sair degilim
    biliyorum
    sairler
    gözyaslariyla kirletmizler
    tertemiz sehirleri
    tetiktedirler
    hepsi ayni olan berrak bakislariyla
    atesin dehsetini
    ve evrenin nabzini ölcmek icin
    ancak ben
    kardesim benim
    tetikteyim
    senin nabzini
    ve soluklarini saymak icin
    gece kulelerine dayaniyorum
    karsilasan yildirimlarin
    anlasilmaz ugultusu içinde
    ve tereddütsüz dokunuyorum kiliçlara
    atesin kemerleri gözkapaklarinin altinda
    çöktüler
    baska hic birsey yasamiyor
    senin gözlerini evrene kaziyan
    kederli devinim disinda
    istemiyorum
    zafer trompetlerinin
    bahar ormanlari icinde
    sanimi ilan etmelerini
    senin gülüsün
    yeter bana
    yalniz senin gözlerinin pinari
    susuzlugumu dindirebilir
    ve hayatima bahari getirebilir.

    - kiz kardesimin türküsü'nden- (melissaki cevirisiyle) *
  • ustadin yunan siirine en onemli katkisi, konularini mitolojiden alan ve inadina agdali bir dil kullanan seferis, kavafis gibi sairlerden farkli olarak halkin anlayabilecegi konularda, halkin diliyle yazmasi ve grek olmaya karsi rumyosini yani rumluk kavramini koymus olmasidir.

    ayrica, kendisi bizim bir cok entelektuelimizden farkli olarak elinde silah dovusmus, oldugunde de cenazesine sagcisi solcusu butun rumlar sahip cikmistir.

    "yasam bana birsey vadetmiyor,
    olum ise cagirmiyor beni,
    soyle bacim, soyle,
    ne yapabilirim"
    (kizkardesime'den)
  • ‘akşam, nobetci eczanenin tahta sırasında oturan ve delinmiş ayakkabilarini gizlemek icin ayaklarini siranin altında tutan siyah giysili bir kız gibi cekingen ve sessiz’. (bkz: dikkatli ariostos)
hesabın var mı? giriş yap