• ünlü seri katillerden birisi.genelde kız cocuklarını öldürüyordu.ölü sevici olmasinin yanı sıra iyi bir yamyamdıda ayrica macabre grubunun seri katilere adadıgı 1989 tarihli gloom albumunde yer alan bir şarkısı.

    he loved to hear the little kids scream
    his instruments of hell did gleam
    a box with a cleaver, saw and a knife
    he used them to cut up their innocent lives
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    he took 12-year old grace budd home
    and then he sawed right through her bones
    with carrots and onions he made a stew
    her body parts was also used
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    with his fist in the air, he'd scream he was christ
    he'd do things to kids that weren't too nice
    he'd lure them in and eat them up
    albert fish, you were such a fucking nut
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
    mr. albert fish, was children your favourite dish?
  • albert fish ile ilgili birde mit ortada dönüp durmaktadır.pek çok ciddi websitesi bu olayı yazdığı için gerçekte olabilir.bu şahıs tüm yamyamlıkları ve sadistliklerinin yanısıra extradan mazoşist olduğu için vücudunun rektum bölgesine ve kasıklarına iğneler batırdığını ve hatta bazen bu işi çok abarttığını ve iğneleri geri çıkartamadığı için orada kaldıklarını iddia etmiştir.doktorlar bu söylediklerini kaale almamış fakat idam günü gelip çattığında elektrikli sandalye kısadevre yaptığından derhal röntgen çekilmiş ve röntgende vücudunda pek çok toplu iğne açıkça görülünce ortam dumur cenneti olmuştur.
  • stephen king'in black house kitabinda bolca refere edilmis bir katildir. mektubun bir kismi o kitapta da bulunur.
  • eksi sozluk un hayatima kazandirdigi katil.bravo yani !ne vardi seri katiller vidividisinin tanitimini yapacak,merak edip almami,okumami ve uykularimin kacmasini saglayacak...sadece albert fish olsa iyi daha bircok hatiri sayilir katil abi ve ablalarimiz ruyalarimi susler oldu,etrafimdaki her garip ya da fazlasiyla normal insandan suphelenir oldum,ozellikle de yasliysa.(bkz: paranoya)
  • 16 ocak 1936'da 65 yaşında idam edilmiştir.
    incil'e büyük ilgi duymuş, rahip olmayı hayal etmiştir. hapishanede bir psikiyatra söylediğine göre, çocuğun etini yemesini ve kanını içmesini kutsal rabbani ayini düşüncesine bağlamıştır.
    kurbanlarından grace budd'u öldürdükten sonra 9 gün etleriyle beslenmiş kırık katildir.

    incil'de en sevdiği bölüm şöyledir:
    "onlara oğullarının, kızlarının etini yedireceğim. canlarına susamış düşmanları onları kuşattığında sıkıntıdan birbirlerini yiyecekler" yeremya 19:9
  • diger bircok seri katil gibi albert fish de bir din manyagiydi ve gunahlarinin cezasi olarak kendisine tuhaf iskenceler yapmisti.
    deri kayislarla ve her yerinden civiler firlamis sopalarla kendisini dovmek, kendi diskisini yemek, kasiklarina dikis igneleri sokmak(rontgende 29 adet igne bulundu ve doktoru ''bu rontgen filmlerinin tip biliminde bir esi daha yoktur.'' yorumunu yapti.)

    idam kararinin aciklanmasindan sonra ''elektrikli sandalyede olmek buyuk bir zevk olacak. simdiye dek tatmadigim tek zevk.''yorumunu yapan parafili hastasi.
  • çok sevgili bayan budd,

    1894’te bir arkadaşım steamer tacoma gemisinde denizci olarak denize açılmıştı. san francisko’dan hong kong’a gitmek üzere yola çıkmışlardı. limana varınca iki arkadaşı ile karaya çıkmışlar ve çok içip sarhoş olmuşlar. döndükleri zaman geminin limandan ayrıldığını görmüşler.

    bu sırada orada kıtlık hüküm sürmekteymiş. etin kilosu 2-6 dolar arasındaymış. çok fakir olanlar arasında açlık sıkıntısı o kadar büyükmüş ki diğerlerinin açlıktan ölmesini önlemek amacıyla 12 yaşından küçük tüm çocuklar, et olarak pazarlanmaları için kasaplara satılıyorlarmış. herhangi bir kasaba gidip pirzola, biftek, kuşbaşı isteyebilirmişsiniz. çıplak bir çocuk vücudunun bir kısmı önünüze getirilir ve istediğiniz parçaları kestirebilirmişsiniz. bir kızın veya oğlanın kalça kısmı, en lezzetli bölümmüş ve dana kotlet olarak satılan en pahalı etmiş.

    john orada çok uzun kalmış ve insan etine karşı bir düşkünlüğü oluşmuş. new york’a dönünce biri 7 diğeri 11 yaşında iki oğlan çocuğu çalmış. onları evine götürüp soymuş ve bir dolaba kapamış. sonra tüm giysilerini yakmış. her gün etlerinin iyi ve yumuşak olması için onlara işkence yapıp dövmüş.

    önce 11 yaşındaki oğlanı öldürmüş, çünkü onun poposu daha tombul ve tabi ki daha etliymiş. kafası, kemikleri ve bağırsaklarından başka vücudunun her bir parçasını pişirip yemiş. fırında pişirmiş (tüm popsunu), haşlamış, kızartmış ve kuşbaşı yapmış. küçük oğlana da aynı şeyleri yapmış.

    ben o zamanlar 409 doğu 100. sokak’ta oturuyordum. bana insan etinin çok lezzetli olduğunu o kadar sık söylemişti ki ben de tatmayı aklıma koydum. 3 haziran 1928 pazar günü sizin 406 batı 15. sokak’taki evinize geldim, peynir ve çilek getirdim. öğlen yemeğini birlikte yedik. grace, kucağıma oturdu ve beni öptü. onu yemeyi aklıma koydum.

    onu bir partiye götüreceğimi söyledim. siz de evet gidebilir dediniz. onu westchester’da daha önce gözüme kestirdiğim boş bir eve götürdüm. oraya vardığımızda ona dışarıda beklemesini söyledim. kır çiçekleri toplamaya başladı. yukarı çıktım ve tüm giysilerimi çıkardım. çıkarmasaydım üzerlerine kanın bulaşacağını biliyordum.

    her şey hazır olunca, pencereden onu çağırdım. o odaya girinceye kadar bir dolapta saklandım. beni çıplak görünce ağlamaya başladı ve merdivenlerden inmeye çalıştı. onu yakaladım ve o da bana annesine şikayet edeceğini söyledi.

    önce onu tamamen soydum. nasıl da tekmeledi, ısırdı ve tırnakladı. boğazını sıkarak onu öldürdüm ve sonra da etlerini odama götürebilmek için ufak parçalara böldüm. pişirdim ve yedim. fırında pişen küçük poposu öylesine yumuşak ve tatlıydı ki. tüm vücudunu yemem dokuz gün sürdü. ona tecavüz etmedim, ama istesem bunu yapabilirdim. bir bakire olarak öldü.
  • grace budd'ın annesine gönderdiği insanın kanını donduran mektubu (yukardaki) kadıncağızın okuma yazma bilmediği için okuyamaması bir "şans"tır. mektup bir başka deli joe coleman'ın koleksiyonundaymış.
  • kasıklarında bulunan iğnelerin röntgenine bakmak için;

    http://i.imgur.com/cr0yi0c.jpg
  • gelmiş geçmiş en manyak seri katil yaşının epey ileri olması nedeniyle kurbanlarını çocuklardan seçen ve ilk olarak kendi oğullarını canlı canlı hadım etmekle kariyerine başlayan sapkın cani. çivili bir sopayla karısına kendini dövdürmek istemesine ne demeli...
hesabın var mı? giriş yap