• (bkz: a kur gal)
  • ekrem akurgal'ın oğlu olmasının yanı sıra netaş'da (nortel) arge direktörü. açık radyo'da da 'yeni ekonomi, teknoloji, insan' adlı programı yapıyor.
  • netaş'ta bölümümüz için * * için bi sunum-söyleşi yapan, telekomunikasyon sektörünün türkiyede dünü ve bugününü çok iyi bilen birisi. gelecek ile ilgili fikirleri cidden yol gösterici.
    örneğin 3g hakkındaki görüşleri* şu şekildedir
    " japonyada mobil ip servislerinin başarılı olmasının sebebi insanların günde birkaç saat metro ile yolculuk yapmasıdır. insanlar bu süreyi oyun oynayarak değerlendirirler. mobil ip trafiğinin büyük bir kısmı oyunlar sayesinde oluşmaktadır. aynı zamanda evine en kısa sürede ulaşabileceği metro hattını gerçek zamanlı olarak internetten öğrenebilmektedirler. böylelikle karışık metro ağını en verimli şekilde kullanabilirler.
    kişi başına milli geliri en yüksek ülkelerden birisi olan isviçrede ise bu servisi veremezsiniz.. çünkü isviçreliler geleneksel olarak doğdukları yerde yaşarlar. iş yerleri evlerine yayan 4-5 dakika mesafededir. bu kişilerin bu tarz servislere ihtiyacı olmadığı için 3g yatırımlarının isviçrede başarılı olması zordur.
    türkiyede ise cep telefonu faturaları çok düşük seviyededir. kişibaşı ortalamak fatura 70-80 dolar seviyesine çıkmadan türkiyede 3g ağ yatırımı yapmak mantıklı olmayacaktır. bundan dolayı kısa vadede milli gelir yükselmeden ülkemizde 3g hizmetler görülemeyecektir."

    hayatımda gördüğüm gerçek mühendislerden birisi.

    (bkz: 3g)
    (bkz: netaş)
    (bkz: ar-ge)
    (bkz: telekom muhendisligi)
  • tükiye'de yazilimin gelisimine dair enteresan ama yillardir bilisim islerinden ulastirma bakanliginin sorumlu olmasindan mütevellit sasirtmayan bir anisi söyledir:

    "1992 yılında, yâni topu topu 20 yıl önce, netaş’ta ilk yazılım ihracatını gerçekleştirdik. hazırlanan bir yazılım paketini; tuşa bastık, o zaman internet falan yok, çatıdaki çanak marifeti ile, vallahi de billahi de müthiş bir hız olan 128kb/s ile, ingiltere’ye uydu üzerinden yolladık. faturayı da pullu posta ile yolladık. 2m$ bankaya geldi, kasaya koyduk.

    aradan 3-4 ay geçti, vergi memurları geldiler. dediler ki, “siz bir fatura yollamışsınız, 2m$”. “evet” dedik. “bu para ödenmiş” dediler. “evet” dedik. “ama mal çıkışı yok, bu hayali ihracat” dediler! bunun üzerine vergi memurlarını arge’ye aldık, bir bilgisayarın başına oturttuk. “şu ‘enter’ tuşuna basar mısınız” dedik. biri bastı. sonra “ne oldu” diye sordu. “300k$’lık ihracat yaptınız, bunun da faturasını yollayacağız, o da ödenecek” dedik. adam suça ortak olmuş olduğu için çok kötü oldu. sonra yazılım nasıl yazılır, uydu bağlantısı nedir, bu ne kadar para eder bunları gezdirip gösterip anlattık. adamlar “çok iyi anladık ama mal çıkışı olması lâzım, mevzuat böyle” dediler.
    bunun üzerine dedik ki: “biz bu yazılımı banda kaydedelim ( o zaman cd yok, hattâ kaset bile yok, ½” makaralı bant kullanılıyor) onu yollayalım”. adamlar bir çözüm bulmuş olmanın sevinci ile “tamam dediler, kaydedin yollayın”. ihraç ettiğimiz yazılımın kaydı iki makara etti. bunlar paketlendi ve gümrük komisyoncusuna verildi. komisyoncu, bunları gümrüğe götürdü ve ihracat işlemine başladı. gümrük memuru, işlemi yapmış yapmış ve bir noktada sormuş: “tirlar nerede?”. komisyoncu da “tir mir yok hepsi bu iki zarf” demiş, masanın üzerindeki teyp bantlarını göstermiş. gümrük memuru “bu iki zarf 2m$ edemez, ben bu işlemi yapamam” demiş, bırakmış.

    mahkemeye gidildi, bilirkişi heyeti kuruldu, bizim o iki makaradaki yazılımın 2m$ edip etmeyeceğini (nasıl baktılarsa?) inceledi. neyse ki, 2m$ eder dediler de “hayali ihracat”tan kurtulduk. bu sefer, aynı komisyoncu, aynı gümrük memuruna aynı iki makarayı “2m$ eder mahkeme kararı” ile götürüp işlemi yeniden başlattı. ancak, gene işlem sırasında, ihraç malının birim fiyatı, miktarı ve toplam fiyatının girilmesi gerekiyor. mevzuat öyle. ne yapsınlar, iş daha uzamasın diye bakmışlar zarfta teyp bandı var, bir makarada kaç metre bant vardır diye kestirmişler, makarası 1.000 metreden 2.000 metre yazılım ihraç etmiş olmuşuz.

    yaaa, yazılımın birimi metre. işte böyle."

    http://www.kaldiracetkisi.com/?p=443
  • hayal edilen mühendislik mesleğinin, vücut bulmuş halidir. gelecekte ali akurgal gibi bir mühendis olursanız, ne kadar ciddi bir iş yaptığınızın farkına varırsınız.

    yazılarını okumak, size geleceği görme yeteneği kazandırır. sorunları tespit etmekle kalmaz, çözüm üretir ve nasıl yapılacağı hakkında kaliteli bilgi verir.

    bir mühendisin neler bilmesi gerektiği konusunda, kendisi referans alınabilir. ali akurgal'a sadece bir mühendis gözüyle bakmak, onu eksik görmenize anlamanıza da neden olabilir.

    hayata bakışı, ülkemizin geleceği hakkındaki düşünceleri, çalışmaları, analizleri incelenirse, ülkemize nasıl fayda sağlayacağı görülebilir.

    (bkz: saygılarımla)

    (bkz: ayağa kalkar düğmemi iliklerim)
  • moderatörlüğünü ve altyapısını hazırladığı fatih projesi panelini izlemek gerekir. çünkü olayın
    sadece tablet dağıtmaktan ibaret olmadığını gösteriyor.
  • ülkemizin, teknolojik açıdan geçirdiği değişimi yaşayan ve çok farklı tecrübeler edinen, ülkemizin nadir yetiştirdiği ve aynı zamanda kendini yetiştiren mühendis , köşe yazarı, danışmandır.

    dinlemek, okumak elzemdir.
  • herkese bilim teknoloji dergisinde de yazan arge uzmanı über kişilik. kendisini hiç tanımıyorum tahminim özel hayatında iyi ve çalışkan biri olduğu yönünde ama o yazılar nedir öyle. bu kadar megaloman ve kendini beğenmiş yazı yazmak yazının değerini düşürüyor. her yazısında argeyi türkiye'ye ben getirdim, netaşta ilk şunu yaptım tarzı yazılardan gına geldi.
hesabın var mı? giriş yap