• hem modern rock muzik tarihi, hem de $ahsi muzikal geli$imim adina fevkalade ehemmiyet ta$iyan '88 ciki$li metallica albumu.

    $imdi, ilk olarak temas etmek istedigim nokta, albumun "yanli$" kaydedilmi$ oldugudur.

    hmmm... bu da ne demek?

    bu album, lars ulrich'in govde gosterisine olanak veren bir sounda sahiptir. gain'i koklenmi$ gitarlar, genizden ama kisik bir "jh" vokali (bir sonraki black album'le kiyaslayiniz, farki gorunuz), overdrive numaralariyla goz boyayan ve ritm ekibiyle birebir giden bass line'lari ve bunlarin hepsini bir dozer gibi ezip gecen bir davul kaydi! her biri kulakta bir ayri patlayan bir set: kiyir kiyir ziller, cayir cayir trampet ve altolar, insanin kulak zarina tecavuz eden cross tonlari ve bu tonlara cuk oturan vah$i ritm partisyonlari... soundun genel omurgasinda muthi$ bir dengesizlik soz konusudur. produksiyon surecindeki dur-kalklar, grup ici cati$ma ortamlari ve flemming rasmussen'den kaynaklandigina inandigim bazi dinamikler bu surece zemin hazirlami$tir.

    gel gor ki, cogu otoritenin de onay verecegine inanaraktan $unu soyleyebilirim ki, bu $ekilde "yanli$" kaydedilen album heavy metal tarihinin en orijinal kaydidir. boylesi bir kombinasyonlar zinciri bilincli olarak bir araya getirilemez. bu tertemiz, bu insani deh$ete du$uren, thrash metal'in ozetini gozler onune seren kompleks yapi bir kez daha olu$turulamaz...

    album, heavy metal'in estetik tavridir, estetik duru$udur. geli$imci boyutudur. progressive metal gibi bir kavram henuz yayilmami$ken bunu "buyrun" diye onumuze firlatan bir olgudur. uzerinde kafa patlatilan muzikal denklemlerle yaratilmi$tir. rock muziginin seks, uyu$turucu ve rock'n roll'dan cok daha otesi oldugunu gerek sozleriyle, gerekse muzikal ki$iligiyle vurgulayan bir plaktir. surata patlayan bir tokattir. silkeler, zimba gibi yapar dinleyeni. te$bihte hata olmaz, pink floyd tarihindeki bir dark side of the moon gibi durur metallica diskografisinde. candir, canandir. coluga cocuga kari$mi$ cogu eski tufegin ar$ivinden kaldirmaya, diskinden silmeye kiyamadigi, bamba$ka bir mevzudur. baskisini ta$iyan ti$ortleri litrelerce ter emmi$, yillarca emektar bir bicimde giydirmi$tir sahiplerini.

    and justice for all, orijinal olarak satin aldigim ilk albumdu. 120.000 turk lirasi, hic unutmuyorum. $imdi bakiyorum da, bu albumun tokadini yedigim o gunun uzerinden tami tamina 14 sene gecmi$... ar$ivimde, tozlu kasetlerimin arasinda degil, cd'lerimin yaninda durur o kaset. sonradan cd'ler alindi, mp3'ler cekildi, binlerce farkli versiyon, canli, cansiz, kansiz, fi$li, fi$siz vs vs.... hangisi eri$ebildi o ilk dinlemenin verdigi hazza?

    yani, daha ne diyebilirim ki?
  • en iyi randımanını 90'larda sony,aiwa walkman sponsorluğuyla körüklü ikarus marka teneke otobüslerin enfes ritimleri eşliğinde vermiş sanat ı şahika. insanoğlunun artık ulaşamayacağını tahmin ettiğim zirvelerden. umarım yanılırım.
  • metallica'ci arkadaslar kusuruma bakmasin "komsunun kopeginin and justice for all gibi havlamasi" gibisinden gudik bir baslik acmak istemedigim icin buraya yaziyorum, abi bizim komsunun kopegi uzakta killandigi birsey gorunce bi de o killandigi sey araba maraba gibi yaklasan birseyse ufaktan baslayip tempoyu arttirarak ayni and justice for all solo oncesi giris riff'i gibi havliyor.

    hav!
    havhav!
    havhavhav!
    havhavhavhav!
    havhavhavhav havhavhavhav havhavhavhav havhav!
    hav - hav - hav - hav havhavhavhav havhavhavhav haaav!

    aha iste bu, yerini bilem isaretledim.
    http://www.youtube.com/watch?v=cq4gbcubvuq#t=4m52s
  • bi arkadas 'just this for all' zannetmisti uzun sure. olay aciga cikinca cok sasirmis ve de uzulmustuk. ayar daha o zamanlar icad edilmemisti tam olarak, fareler uzerinde deneniyordu, yoksa verirdik ayari inceden.
  • metallica'nin en iyi albumu. ne zaman acsam bastan sona dinlerim.

    genellemelerinize sicayim.
  • satanist muhabbetleri patladığında bir haber spikeri hanım kızımızın duvarda bu yazıyı göstererek "işte duvarlara böyle şeytani yazılar yazıyorlar" şeklinde sunum yaptığı söz.
  • bir gun lars ulrich ucaga binmek uzere havaalanina gitmeden once sirketten yeni cikan bazi albumlerin kopyalarini alir, ucakta dinlemek uzere. ilk albumu koyar, artik kasetcalar mi discman mi oldugunu bilmedigim alete. ikinci parcanin baslamasi ile birlikte o gune kadar duymadigi, gormedigi bir soundla, tarzla karsi karsiya kalir. sarkinin adi it's so easy , albumun adi appetite for destruction ve produktoru de mike clink'dir. bunun uzerine metallica bir sonraki albumu and justice for all'u flemming rasmussen yerine mike clink ile kaydetmeye karar verir. mike clink shortest straw ve harvester of sorrow'un davul kayitlari ile ise baslar, ama yaptigi yapici elestirilere james ve lars direnc gosterir. radikal bir degisiklige gitmek istemezler ve sonunda fleming rasmussen ayni fatih terim gibi geri gelir. kayit sirasinda herkes kendi kisimlarinin yeteri kadar yuksek sesli olmadigini dusunur, herkesin sesi yukselir, ama jason'in bass'i unutulur. butun bu olaylar istemeden de olsa bu albume digerlerinden farkli olan o soguk ve keskin havayi vermistir. istemeden diyorum , cunku butun metallica uyeleri, bu albumun produksiyonundan memnun olmadiklarini cesitli defalar belirtmislerdir. zaten bir sonraki albumde kendilerini bob rock'a tam anlamiyla teslim etmislerdir.

    eger mike clink kovulmasaydi album nasil olurdu, hala cevabi merak edilen bir sorudur.
  • "james* bir daha asla boyle vokal yapamadi" diyenlere "mama saidi veya no leaf cloverı devran caglar mi soyluyor?" sorusunu firlatmak istedigim metallica albumu*.
  • gene gözler önüne serilmiş bir düzen eleştirisi ve içinde elleri kolları bağlı bir portakal. bu adam* her zaman tutkulu işte, o gözlerinden çıkan ateş, tüm vücut hareketleri..ve verdiği yaşanmışlık hissi....

    --- spoiler ---
    pacino'm gene dayanamadan yumruk atar düzenin düzenbazı yargıç fleming'e. yaptığı işe inanır çünkü, dedesi okutmuştur onu, en onurlu meslek avukatlık diye. ama sonunda pekçok zaman onursuz hissettiği zamanlarda bulur kendini.peruklu kırılgan, hapse girmesin; kanun boşlukları iyiler için kullanılsın diye uğraşır. ama yüksek yüksek tepelerde ev kurmuş tanıdıklar, o boşlukları kendi iğrençliklerini kapatmak için kullanırlar onu da maşa yaparak.ama benim tutkulu, kendine ve inandıklarına sorumlu pacino'm dayanamaz ve savunduğu adamın aslında gerçek yüzünü jüriye anlatır. işin kötü tarafı, o jüri de o yargıç da kim oluyorlar da karar verebiliyorlar bir insanın tüm hayatı hakkında yorum yapmaya,, sorusunun cevabını da görüyoruz filmde....düzenden, karısından sıkılmış ve her gün ölümle kendini sınayan bir yargıç var karşımızda..sanık sandalyesinde tecavüzden, darptan dolayı suçlanan bir diğer 'saygın' yargıç...peki jüri kim.....güçlü kişilikli avukatlar tarafından kolaylıkla linç kültürüne teslim olabilen, manipüle edilebilen görev insanları..diğer yanda suçlu olduğunu bile bile savunduğu katili dışarı çıkartan alanında 'başarılı' avukatın, katilin dışarda tekrar çocuk öldürmesi üzerine delirmesi....son sahne....kalakalırsın pacino ile.....
    --- spoiler ---

    ne adamsın be.......offfffff.........
  • metallica'nın alamet-i farikası bence master of puppets'tır, ilelebet öyle kalacaktır ama ...and justice for all, yeri bambaşka olan ayrı bir canan albümdür.

    bu albümün farkı ve önemi, birçok açıdan dikkat çekicidir. öncelikle bu albüm, metallica'nın '80lere ve aynı zamanda thrash metal'e veda ettiği albümdür, muhteşem bir kapanıştır. yine bu albüm, grubun ride the lightning ve master of puppets ile müziğine getirdiği progresif açılımın zirve yaptığı, grubun kendisini eşşek gibi zorladığı nadide bir eser olarak grubun diskografisinde ışıldamaktadır.

    and justice for all yayınlanmadan önce, grup yükselen bir başarı grafiği çizmekteydi, fakat talihsiz bir şekilde, yüce insan cliff burton'un kaybedilmesi, geri kalan üçlünün kafasını bir allah kuruşu kıvamına getirmiş, aralarına dağları sıralamıştır. rahmetlinin yerine alınan jason newsted bu durumdan çok çekmiş, itilmiş, küçük emrah gibi hor görülmüştür. sonuç itibariyle çok önemli bir üyenin kaybı, grup elemanlarının psikolojisinin içine etmiştir. and justice for all'daki o karanlık ve yorucu atmosferin sebebi budur. tabii, master of puppets ve öncesi de öyle mutlu mesut albümler değillerdi, gayet agresif ve siyah renkliydiler, ama and justice for all, siyahın üzerine gri çizgilerin çekildiği bir albümdü. çaresizlik vardı içinde... adalete yenilmiş adam portresi*, insanoğluna yenilmiş tabiat ana portresi *, savaş sonrası duyularını kaybetmiş bir adamın portresi* ya da çıldırmaya yaklaşmış birisinin portresi*... hepsi bir şekilde grubun içinde bulunduğu psikolojiye yönlenmiş metaforların, sosyal konulara gider yapmasıyla oluşmuş sözleri taşıyordu. dolayısıyla, albüm, o zamana kadar yapılan en uzun ve karanlık metallica albümü olmuştu.

    grubun geçtiğimiz senelerde bu albüm üzerine yaptığı bir röportajı okumuştum. şu an bulamıyorum linkini, bulsam paylaşıcaktım. and justice for all üzerine çok önemli açıklamalar vardı. bu albüm için gerçekten bayağı kasılmış. lars ulrich, albüm kayıtlarından önce ders almış, james hetfield ve kirk hammett ise sürekli joe satriani, steve vai gibi virtüözlerin albümlerini dinlemişler. master of puppets ile grubun müziği zaten belli bir progresifliğe ulaşmışken, bu albümde daha ileri bir seviye amaçlanmış. albümü dinlediğimiz bu amacın gerçekleştiğini görebiliriz, şarkı süreleri çoğunlukla uzun ve thrash metal'e göre komplike aranjmanlar yer alıyor. the big four içinde metallica dışında hiçbir grup, müzikal açıdan bu noktaya ulaşmamıştır. bu dediğim olumsuz birşey değildir, zira anthrax, slayer ve megadeth üçlüsünün müzikleri de thrash metal içerisinde apayrı kolları temsil etmektedirler. metallica, müziğini progresifleştirme yoluna gitmiştir. misal, the frayed ends of sanity'e bakarsak, grubun yaptığı en kompleks şarkı olduğu direk bellidir, çok sık ritm değişir. bu şarkıyı adam gibi canlı çalmamış olmaları, bu açıdan yorucu olmasına da (belki) bağlanabilir. and justice for all'un dokuz dakikalık yoğun trafiği, sık tekrarlara dayanan progresif bir anlayış teşkil eder. to live is to die, öncülleri enstrumentaller gibi ayrı olaraktan progresif karakter sahibi bir eserdir. şarkıları teker teker özetlemeye gerekte yok açıkçası, bu albümde dyers eve dışında öyle deli gibi koparan yardıran bir eser olması, hep bir "kontrol" olması ve bu "kontrol" çerçevesinde şarkıların hızlanıp, yavaşlaması, albümdeki progresif anlayışı direk özetlemektedir. bu açıdan, albüm metallica diskografisinde yine ayrı bir konum sahibi olmaktadır. and justice for all'dan sonra, metallica "progresif progresif nereye kadar lem?" diyecek, birden ac/dc gibi direkt şarkılar yazan grupları hatırlayacak ve tarzını değiştirecek, uzun süre thrash metal sularına uğramayacaktır. o ayrı yazı konusu...

    and justice for all'un prodüksiyonu her zaman eleştirilmiştir. bence bu albümdeki prodüksiyon, bas gitarı biraz daha açın, ideal thrash metal prodüksiyonudur. azgın ve damardan jilet misali bir tonlama vardır. lars ulrich'in baterilerinin adam gibi tonlanabildiği ilk metallica albümüdür, bas pedal, kick, tom farketmez, her parçayı adam gibi duyabilirsiniz. bas gitar konusunda, malum artık efsane olmuş bir "jason newsted'ı ezme" amaçlı bas partisyonlarının sesinin kısıldığı iddiası vardır. yine yukarda bahsettiğim röportaja göre, direk böyle bir kasıt olmamış. albüm kayıt süreci çok dağınıkmış, malum kafalar milyon, grup üyeleri kendi kayıtlarını ayrı ayrı yapmışlar ve her gelen kendi parçalarının sesleriyle oynamış. jason newsted'in konu hakkında "tek başıma kayıt yapıyordum, ortada kimse yoktu, nasıl bir prosedürleri olduğunu anlayamamıştım." gibi bir söylemi vardır. (ah şu röportajı bir bulabilsem...) wikipedia'da biraz daha bilimsel bir açıklama vardı ama kaldırmışlar fakat bu başlıkta bir yerlerde yazması lazım, james hetfield'in gitar tonu için kullandığı konfigürasyonun, jason newsted'ın baslarını, newsted, hetfield'in ritmlerini takip eden parçalar yazdığı için, perdelediği ve miksajda basın fazlaca gömüldüğü yazılmıştır. tabii ne olursa olsun, newsted madur olmuştur, bu albümde yıllardır bas gitarsız dinlenmiştir ve dinlenilmektedir. ama, dediğim gibi, prodüksiyonu, bas sorunu dışında on numaradır.

    albümün şarkıları hakkında pek birşey demeyeceğim, yeterince yazılıp çizilmiş zaten. her şarkısı ayrı güzel, ders gibi, on numara albümdür. hastasıyım ilelebet.
hesabın var mı? giriş yap